Örf ve Adet

Kısaca: Örf ve adet nsanlar arasında tekrar tekrar yapılarak yerleşmiş olan davranışlar, kurallar. Örf, lügatte (sözlükte) “tanıma, bilme, tanınan, bilinen” manalarına gelir. adet ise, itiyat, yani alışkanlık demektir. Örf, işle ve sözle; adet yalnız işle ilgilidir. adete teamül de denir. Örf ve adete an'ane, gelenek ve görenek de denilmektedir. İslam hukukunda, yalnız dinin ve aklın güzel gördüğü, beğendiği örf ve adetler muteberdir. Örf ve adetler, devletin herhangi bir müdahalesi olmaksızın ...devamı ☟

Örf ve adet nsanlar arasında tekrar tekrar yapılarak yerleşmiş olan davranışlar, kurallar. Örf, lügatte (sözlükte) “tanıma, bilme, tanınan, bilinen” manalarına gelir. adet ise, itiyat, yani alışkanlık demektir. Örf, işle ve sözle; adet yalnız işle ilgilidir. adete teamül de denir. Örf ve adete an'ane, gelenek ve görenek de denilmektedir. İslam hukukunda, yalnız dinin ve aklın güzel gördüğü, beğendiği örf ve adetler muteberdir.

Örf ve adetler, devletin herhangi bir müdahalesi olmaksızın, müşterek ihtiyaçların baskısı altında, belli ictimai (sosyal) münasebetleri, tanzim için lazım olup, kendiliğinden meydana gelmektedir.

Örf ve adet, toplum içinde bulunduğu şartlarla çok yakından ilgilidir. Bu sebeple toplumdan topluma, milletten millete, hatta bölgeden bölgeye farklılık arz ederler. Kabul edilmeleri ve değişmeleri zaman içinde kendiliğinden olur. Bir toplumun ahlaki değerleri ve inançlarını aksettirirler.

Örf ve adetin çeşitli tarif ve tasnifleri yapılmıştır. Bunlardan Ünlü olan bir tasnif şekli şöyledir:

1. Örf-i am (umumi örf): Kim tarafından ortaya atıldığı belli olmayan, genellikle ülkenin tamamına yaygın, milli vicdana seslenen örf çeşididir. Milleti millet yapan değerlerin başında gelir. Örf-i am'a “töre” de denir. Töre, İslamiyetten önceki Türk toplumunun hayatını düzenleyen en büyük değerdir.

2. Örf-i has (hususi örf): Belirli bir meslek çevresinde veya ülkenin belirli bir bölgesinde geçerli olan mahalli örftür.

Örfi hukuk: Örf ve adetler, zamanla hukuk kuralı haline de dönüşebilirler. Bir örf ve adetin hukuk kaidesi haline gelebilmesi için şu üç şartın gerçekleşmesi gerekir:

1. Maddi unsur: Cemiyette benzer hareketlerin uzun süre tekrar edilegelmiş olması şartıdır.

2. Manevi (Psikolojik) unsur: Bu kurallara uyulmasının mecburi olduğu hususunda halk arasında müşterek bir kanaatin belirmesi ve yerleşmesi şartıdır.

3. Hukuki unsur: Bu kaidelere uymayanlara karşı, devlet tarafından bir müeyyide tatbik edilmesi demektir. Bu sonuncu unsur, bir ictimai kaideye, yani örf ve adet kaidesine hukuk kuralı niteliğini kazandırır. Onu, daha ziyade ahlak ve adap kurallarından sayılması gereken “alelade adetler”den ayırır.

Örf ve adet, yazılı olmayan hukuk kaynaklarındandır. Tarihi bakımdan yazılı hukuktan önce gelir. Avrupa'da hukukun, yazılı hukuk halini alması on dokuzuncu yüzyılın başlangıcından itibaren başlamıştır. Sadece İngiltere bu gelişmenin dışında kalmıştır. İngiltere'de örf ve adet hukuku, yazılı hukuka nazaran çok daha yaygın bir halde bulunmaktadır. Örf ve adet şeklindeki anayasaların en Ünlüu İngiliz Esas Teşkilatı Kanunu'dur. İngiliz Anayasasının büyük kısmı örf ve adet şeklinde olup, yazısızdır.

Örf ve adet kaideleri, eskisi kadar olmasa da muayyen bir dereceye kadar bazı hukuki münasebetleri bugün de düzenlemektedir. Çünkü kanun koyucunun sosyal münasebetleri en ince teferruatına kadar düzenlemesi imkansızdır. Günümüzde yazılı anayasa sistemini kabul etmiş memleketlerde dahi, anayasa hukuku sahasında bazı örf ve adet kurallarına rastlamak mümkündür.

Örf ve adet hukukuna, milletlerarası alanda da rastlanmaktadır. Öyle ki, bu alanda mevcut olan örf ve adet kaideleri milletlerarası hukukta antlaşmalarla beraber başlıca kaynak sayılmıştır. Adalet, hakkaniyet, nesafet, mütekabiliyet (karşılık) esası gibi kaideler, hep milletlerarası hukukta, devletlerin karşılıklı olarak uymaya çalıştıkları örf ve adet kaideleridir.

Bugünkü Türk hukukunda örf ve adet: Gerek batı ülke kanunlarında, gerekse bugünkü Türk hukukunda örf ve adet kaidelerine bir hukuki değer verilmiştir. Bugün yürürlükte bulunan ve İsviçre medeni kanunlarından iktibas edilmiş olan Türk Medeni Kanununun 1. maddesinin 2. fıkrasında; “Hakkında hüküm bulunmayan meselede hakim örf ve adete göre... hükmeder.” cümlesi mevcuttur. Keza Türk Ticaret Kanununun 1. maddesinde; “Hakkında ticareti bir hüküm bulunmayan ticari işlerde mahkeme, ticari örf ve adete göre... hüküm verir.” cümleleri vardır.

Önceki Türk hukukunda örf ve adet: Türkler, İslamiyeti kabul ettikten sonra fert ve devlet olarak, İslam dininin bütün kurallarına uymakta büyük bir hassasiyet ve gayret gösterdiler. Devlet hayatını düzenleyen amme hukuku sahasında İslamiyetin esaslarına muhalif olmayacak şekilde örf ve adete dayanan bir takım düzenlemelere gidildi. İslamiyette devlet reisine böyle düzenlemeler yapma yetkisi verilmiştir. Sultanın bu şekilde vaz ettiği, koyduğu kaide ve kurallara “örf-i sultani” denirdi. Bu isim hükümdarın, cemiyetin hayrına, faydasına gördüğü hususlarda kendi iradesine dayanarak çıkardığı her türlü kanunnameler için kullanılıyordu. Bu kanunların hepsine örf-i hukuk denir. Bu usul, İlhanlılarda diğer Türkmen devletlerinde ve Osmanlılarda çok kullanılmıştır.

Örfi hukukun, Osmanlı Devletinde ilk tatbikatı, Sultan Osman Gazi zamanında yapılmıştır. Osman Gaziyi takiben Orhan Gazinin mali konulara ait kendi iradesine dayanarak koyduğu kanunlar mevcuttur. Yine Sultan Birinci Murad Han devrinde örfi hukukun gelişmesine gayret eden vezirleri görülür.

Ayrıca örfi vergiler ve toprak hukukuna ait takrir sistemiyle alakalı en eski kayıtlar Sultan Birinci Bayezid Han devrine; teşkilata dair kanunnameler Fatih devrine aittir. Fatih, Nişancı Mehmed'e divanda uyulacak prensipleri gösteren bir kanunname hazırlamasını emretmişti. O da Fatih'ten önce mevcut bulunan kanunnameleri toplamıştı. Sultan Fatih bunun eksiklerini tamamlıyarak:

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

12 Levha Kanunları
3 yıl önce

olmadığı dönemde, örf ve adete göre hareket edilirdi. Bu örf ve adetleri de ancak Patriciler bilirdi. Bunun için Patriciler, örf ve adetlerin yazıya geçirilmesine...

12 Levha Kanunları, Avrupa, Forum Romanum, Galler, Patrici, Roma, Roma Hukuku, Roma İmparatorluğu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, M.í–.307, Pleb
Katruh
7 yıl önce

bilinmemektedir. Dil, yaşayış tarzı,örf ve adet gibi kültür unsurlarına bakıldığında Türk kavmi olduğu anlaşılan ve komşu köydeki halklardan ciddi biçimde...

Engilekin, Boyabat
7 yıl önce

bağlı bir köydür. Köyün ismi ve tarihi ile ilgili kesin bir bilgi yoktur. köyün kültüründe Türk osmanlı örf ve adetlerine uygun bir köy profili göze çarpmaktadır...

Engilekin, Boyabat, 1997, 2000, 2007, Akyürük, Boyabat, Akçakese, Boyabat, Alibeyli, Boyabat, Ardıç, Boyabat, Arıoğlu, Boyabat, Ayancık, Sinop, Aydoğan, Boyabat
Çampınar, Osmancık
7 yıl önce

Seciğen'dir. Türk örf ve adetlerini yaşatan çok eski bir Türkmen köyüdür. muhteşem bir damak lezzeti olup en başta gelen yemeği keşkek ve haşhaşlı çörektir...

Çampınar, Osmancık, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Akören, Osmancık, Alaca, Çorum
Güneybudaklar, Osmangazi
7 yıl önce

Kökeni yörük asıllıdır.Osmanlı Devletinin ilk kurulduğu zamandan bu yana örf adet ve geleneklerini korumuştur. Bursa il merkezine 45 km, Osmangazi ilçesine...

Güneybudaklar, Osmangazi, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Ahmetbey, Osmangazi, Aksungur, Osmangazi
Tepeyatak, Niksar
7 yıl önce

kurulmuş bir köydür. Tepeyatak köyü bir gürcü köyüdür.Örf ve adetlerinde ise hem gürcü adetleri hem de etrafındaki yerli halkın etkisi vardır.Yemek çeşitlerimiz...

Tepeyatak, Niksar, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Akgüney, Niksar, Akıncı, Niksar
Çırpan, Kızılcahamam
7 yıl önce

hiçbir ilgisi yoktur.Ayrıca Balıkesir ve Bursa da bulunan Çırpanlılarla Ankaradaki Çırpanlıların yaşantı ve örf adetleri birbirine hiç benzememektedir.Birbirleriyle...

Çırpan, Kızılcahamam, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Adaköy, Kızılcahamam, Akdoğan, Kızılcahamam
Yanalerik, Kozan
7 yıl önce

içerisinde yıllar boyunca kendi öz kültürünü muhafaza edebilmiş, örf ve adetlerine bağlı şirin bir mahalledir.Oğuz-Türkmen soyundan geldiği söylenir...

Yanalerik, Kozan, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Acarmantaş, Kozan, Adana