Yaşamı
21 Ocak 1892 günü İstanbul`da doğdu. Annesi Sabiha Hanım; abası, Osmanlı İmparatorluğu`nun son Mekke Emiri(Şerifi) Vezir Ali Haydar Paşa`dır. Soyağacı Muhammed`e dayanmaktadır; kendi hazırladığı soyağacında peygamberin 37. kuşaktan torunu olduğu görülür. Ailenin yedi çocuğunun beşincisidir.Muhittin Şerif, 18 yaşına kadar özel derslerle yetişti. Bu dönemde Farsça, Arapça, İngilizce, Fransızca öğrendi. Daha sonra İstanbul Üniversitesi`nde (Darülfunun) hukuk ve edebiyat öğrenimi gördü, her iki alanda da diploma aldı. Evdeki müzikli toplantıların etkisiyle küçük yaşta müziğe ilgi duydu. Piano, ud çalmayı küçük yaşta öğrendi. Ali Rıfat Çağatay, Rauf Yekta Bey ve Ahmet Irsoy`dan Türk müziğine ilişkin dersler aldı. Ud`da virtüözlük seviyesine ulaşınca beste yapmaya başladı. Henüz 13 yaşındayken, klasik üsluptaki saz eserlerinden biri olan Hüzzam Saz Semaisi`ni besteleyecek olgunluktaydı. 14 yaşında amcası Ali Cabbar Paşa`nın önerisiyle çello öğrenmeye başladı ve bu enstrümanda da çok üst düzeye erişti. Başta ud ve çello olmak üzere, viyola, piyano, keman ve lavta enstrümanlarını da çaldığı anlatılmaktadır.
Yüksek öğrenimini tamamladıktan kısa bir süre sonra başlayan 1. Dünya Savaşı sırasında çıkan Hicaz isyanı üzerine babası Mekke Emiri olarak görevlendirilince onunla birlikte Hicaz Bölgesi`ne gitti ve bu bölgede 9 yıl yaşadı. Ailesi, kendileri ile aynı sülaleden gelen Şerif Hüseyin`in çıkardığı isyana katılmamıştı. Aile, bununu bedelini servetini büyük ölçüde yitirerek ödedi. Savaştan sonra ortaya çıkan devletlerin sınırları içindeki gayri menkulleri kendilerine verilmemişti. Muhittin Şerif, ailesine yük olmamak ve kendi hayatını kazanmak üzere 1924 yılında New York`a gitti. Yakın arkadaşı şair Mehmet Akif Ersoy, “Şarka Davet” adlı şiirini Targan`ın ABD`ye gidişi, müziğini Türkiye`de icra etmeyişinin üzüntüsü ile yazmıştır.
Muhittin Şerif, yakın dostu Archibald Roosvelt`in (ABD Başkanı Theodore Roosevelt`in oğlu) himayesiyle gittiği ve 8 yıl yaşadığı New York`ta piyano dahisi Leopold Godowsky, ünlü Alman pedagog Prof. Auer, Ukrayna doğumlu efsanevi kemancı Mischa Elman, dünyanın en tanınmış kemancılarından Avusturya doğumlu Amerikalı sanatçı Fritz Kreisler gibi müzisyenlerle çalıştı. Bu ustaların konserlerinde onlarla beraber çaldı. New York`a varışından bir hafta sonra Leopold Godowsky Muhittin Şerif`in şerefine bir resepsiyon vermişti. Bu resepsiyon sırasında ud çalan Muhittin Şerif`in ustalığı, The New York Herald Tribune` gazetesinde Leopold Godowsky ve Fritz Kreisler tarafından, dünyaca ünlü keman virtüözü Paganini ile kıyaslanmasına sebep olmuştur.
ABD yolculuğu sırasında gemide bestelediği Koşan Çocuk adlı eseri ve diğer besteleri Amerikan sanat çevresinde büyük beğeni kazandı. Sanatçı, bu ülkedeki ilk dört yılını vermeyi düşündüğü büyük konserin hazırlığı içinde geçirmişti. Bu yıllarda Verdi Vasyer adlı viyolonselciden ders aldı. Oldukça yokluk ve sıkıntı çekti. Nihayet 13 Aralık 1928 günü Town Hall konser salonunda viyolonsel ve ud resitalleri verdi. Bach, Debussy,Ravel ve Popper gibi batılı bestecilerin eserlerini ve kendi bestelerini seslendirdi, çok olumlu eleştiriler aldı. Şerif Mıuhittin, ABD`nin başka eyaletlerinde de konserler verdi ve sanatçı arkadaşlarının topluluklarında müzik yaptı. ABD`deki başarılı müzik çalışmaları, yurda dönüşünden sonra bizzat Türkiye Cumhuriyet Cumhurbaşkanı Atatürk tarafından tebrik edilmesini sağladı.
Sanatçı, sağlığının bozulması ve doktorun sahne heyecanından kaçınmasını tavsiye etmesi üzerine 1932`de İstanbul`a döndü ve ülkesinde 2 yıl yaşadı. Şerif Muhittin İstanbul`dayken, 1934 yılında Soyadı Kanunu çıktığında Tarhan veya Tarcan soyadlarını seçmeyi düşündüyse de bu isimlerden birisi şair Abdülhak Hamid, diğeri beden eğitimcisi Selim Sırrı Bey tarafından alınmış olduğundan Targan soyadını aldı. 4 Aralık 1934 günü Beyoğlu`ndaki İstanbul Fransız Tiyatrosu`nda, üzerinde yıllarca konuşulacak ve pek çok makale yazılacak bir resital verdi. Aynı dönemde, devlet başkanı Atatürk tarafından Dolmabahçe Sarayı`na çağrılarak kendisine udunu ve viyolenselini dinletme fırsatı buldu.
Türkiye`de aktif bir görevde bulunma şansı yakalayamayan Targan, 1934 yılın sonunda Irak hükümetinin daveti üzerine Bağdat Konservatuarı`nı kurmak üzere Irak`a gitti. 1936`da kurduğu konservatuarı 12 yıl boyunca yönetti. Selman Şükür, Münir Beşir ve Cemil Beşir gibi ünlü ud sanatçılarını yetiştirdi. Okulda tiyatro ve heykel bölümlerini de kurdu. Sağlık sorunları nedeniyle 1948 yılında yurda döndü. Yurda döndüğü sırada Hüseyin Saadet Arel`den boşalan İstanbul belediye Konservatuarı Şark ve Garp Musikisi İlmi Kurulu Başkanlığı`na Targan getirildi ancak 2 yıl sonra bu görevinden istifa etti.
Targan, İstanbul Konservatuarı`ndaki görevi sırasında tanıştığı ünlü şarkıcı Safiye Ayla ile 8 Nisan 1950`de evlendi. Bu evlilik Targan`ın vefatına kadar devam etti. Eşi ile beraber de hayır kurumları için çeşitli konserler veren Targan, son konserini 3 Mart 1953`te Saray Sineması`nda gerçekleştirdi. Bu son konserinden sonra çok sevdiği ve usta olduğu avcılık merakına zaman ayırdı. Sanatçı, 13 Eylül 1967 günü İstanbul`da hayatını kaybetti. Zincirlikuyu Mezarlığı`na defnedilmiştir.
1920`de hazırlamaya başladığı ud metodu ölümünden sonra yayımlandı. Günümüze kadar 20 entrümantal eseri, 3 şarkısı ulaşmıştır.
Targan, müzisyenliğinin yanı sıra portre ve peyzaj ressamlığı yönü de olan bir sanatçıydı. Tabloları çeşitli koleksiyonlarda yer alır. Çizdiği Abdülhak Hamid portrelerinden birisi Topkapı Sarayı Müzesi`nde, diğeri İstanbul Üniversitesi`ndedir.
Targan`ın devrinin şair ve yazarlarından Mehmed Akif Ersoy`un yanı sıra , Filozof Rıza Tevfik, Abdülhak Hamid, Behçet Kemal Çağlar, Münir Nurettin Selçuk, Mesut Cemil ile yakın dostluklar kurmuştu.
Rıza Tevfik`in Targan için yazdığı dizelerden
Dün gece vecd ile arşa yükseldim,Sihr ile dünyaya yeniden geldim:
Edásı, ma`násı, rengi her şeyin
Bir anda değişti; ben de değiştim.
Gönlümün sesini -şimdiye değin-
Bu kadar yakından işitmemiştim.
Gel söyle, nasıl, bir artist eliyle
Nağme çiçek gibi desteleniyor?
Mehmet Akif`in Targan için yazdığı dizelerden
Yanık bağrında, yıllardır, kanar mızrabın yadı,Gel ey biçare Şark`ın, Şark`a küsmüş evladı.
Zaman ıssız, mekan ıssız, görünmez kimse meydanda,
Gel ey dahi-i gaip, san`atın pek bikes arkanda .
Bütün cevvinde ölgün ruhu inler bir derin ye`sin,
Bu viran kubbe yüksek bir figan ister ki ses versin.
. . ................
Zaman artık senin... Gel de yükselt öyle bir vaha,
Bu ıssız çölde haib inliyen binlerce ervaha.
Gel ey Peygamber`in fevk-al-beşer fıtratta evladı,
Uyansın, gel ki, mızrabınla Şark`ın dalgın eb`adı.
Besteleri
- Koşan Çocuk
- Çocuk Havası
- Etüdler
- Nihavend Saz Semaisi
- Dügah Saz Semaisi
- Kanatlarım Olsaydı
- Ferahfeza Saz Semaisi
- Irak Saz Semaisi