Britanya İmparatorluğu (İngilizce: British Empire), Birleşik Krallık veya öncül devletleri tarafından yönetilen dominyonlar, sömürgeler, himayeler ve mandalar ile diğer bağımlı bölgelerden oluşmuş olan imparatorluk. 16. ve 17. yüzyıllarda İngiltere Krallığı tarafından kurulan denizaşırı sömürgeler ve ticaret karakolları olarak başlamıştı. En güçlü döneminde tarihteki en geniş topraklara sahip devlet olmasının yanı sıra bir yüzyıldan fazla bir süre boyunca dünyanın en önde gelen küresel gücüydü. 1922'de 458 milyon kişi, yani dünya nüfusunun neredeyse dörtte biri, Britanya İmparatorluğu'nun egemenliği altındaydı ve toprakları 33.000.000 km2'lik alanı kapsıyordu. Bu derece geniş bir coğrafyaya hükmettiği için siyasi, dilsel ve kültürel kalıtı hâlen yaygın olarak devam etmektedir. Gücünün doruklarındayken, dünya geneline yayılmış toprakları nedeniyle her zaman en az bir bölgesinde gün ışığı olmasından ötürü "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" olarak da tanımlanmaktaydı.
15. ve 16. yüzyıllardaki coğrafi keşifler boyunca İspanya ile Portekiz Avrupa'nın dünyayı keşfetme girişimlerinin öncüleriydiler ve bu süreçte denizaşırı imparatorluklar kurdular. Bu imparatorluklarda bulunan maddi servete kendileri de sahip olmak isteyen İngiltere, Fransa ve Hollanda; Amerika ve Asya'da kendi sömürge ve ticaret ağlarını kurmaya başladılar. 17. ve 18. yüzyıllarda Hollanda ve Fransa ile sürdürdüğü birkaç savaşın sonucunda İngiltere (İskoçya ile 1706'da yapılan Birlik Antlaşması'nın 1707'de yasalaşmasından sonra Britanya), önce Kuzey Amerika'da, East India Company'nin faaliyetleri sonrasında ise Hint altkıtasında baskın güç oldu. Bununla birlikte, 1783'te bağımsızlık savaşından sonra, imparatorluğun en yüksek ve en eski sömürgeleri arasında olan Kuzey Amerika'daki On Üç Koloni kaybedildi. Bu gelişme sonrasında Britanya'nın dikkati Afrika, Asya ve Büyük Okyanus'a yoğunlaştı. 19. yüzyılın başlarında, Napolyon Fransası'nın Devrim Savaşları ve Napolyon Savaşları'ndan mağlup ayrılmasıyla birlikte Britanya'nın, daha sonraları Pax Britannica ("Britanya Barışı") olarak adlandırılan yaklaşık bir yüzyıllık süreç boyunca herhangi bir dirençle karşılaşmadan süren bir öncülüğü vardı ve dünya genelinde topraklarını genişletmeye devam etti. Bu dönemde gerçekleşen Sanayi Devrimi de imparatorluğun ilerleyişinde pay sahibi olmuştu. Kendi sömürgeleri dışında, Asya ve Latin Amerika'daki çeşitli bölgeleri de ticari bakımdan gayriresmî olarak kontrol ediyordu. 19. yüzyılda nüfusun görece hızlı bir şekilde artması sonucunda yeni hammadde ve pazar arayışlarına girişilerek dünyanın farklı noktalarına keşifler düzenlendi ve özerk yönetilen dominyonlar kuruldu.
20. yüzyılın başlarında, gelişen Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri ekonomileri, Britanya ile mücadele edecek seviyeye ulaşmaya başladı. Britanya ve Almanya arasında peşpeşe gelen askerî ve ekonomik gerilimler, I. Dünya Savaşı'nın en büyük nedenlerindendi ve Britanya, imparatorluğuna çok yüksek bir seviyede bağımlı olarak bu savaştan zaferle ayrıldı. Finansal bakımdan bu çatışmanın Britanya için gerilimli bir etkisi vardı ve savaştan hemen sonra imparatorluğun daha da genişlemesine karşın artık eşsiz bir sanayi ya da askerî bir güç değildi. II. Dünya Savaşı'ndan galip çıkmasına karşın, savaş boyunca Güneydoğu Asya'daki toprakların Japonya tarafından işgâl edilmesinden dolayı itibarının zarar görmesi nedeniyle Britanya İmparatorluğu'nun dağılması hızlandı. Savaşın bitmesinden iki sene sonra Britanya'nın en yoğun nüfuslu ve en değerli sömürgesi Hindistan bağımsızlığını kazandı.
20. yüzyılın geri kalanında Avrupa güçleri tarafından yapılan daha büyük bir küresel dekolonizasyon hareketi bağlamında imparatorluğun topraklarının çoğu bağımsızlığını elde etti ve bu süreç 1997'de Hong Kong'un Çin'e geri verilmesiyle sona erdi. Bağımsızlıktan sonra birçok eski Britanya sömürgesi İngiliz Milletler Topluluğu üyesi oldu. Günümüzde ise 14 bölge hâlâ Britanya'nın egemenliği altındadır; bunlar Britanya Denizaşırı Toprakları olarak adlandırılmaktadır.