Abraham Paşa (1833-1918), Osmanlı İmparatorluğu ile Mısır Hidivliği arasında önemli rol oynamış bir Ermeni veziridir.
Ermeni asıllı bir sarraf ailesinin oğludur ve asıl adı Abraham Eramyan'dır. Babası Kigork, Mısırlı bir sarraf olup, Hıdiv İsmail Paşa'nın Kapı Kâhyalığı görevinde de bulunmuştur. Abraham Paşa, tahsilini Mısır'da yapmıştır. Babası gibi İsmail Paşa'nın hizmetinde bulunmuştur. Bu arada Süveyş Kanalı işlerinde çalışmış ve büyük servet elde etmiştir. Bu arada Sultan Abdülaziz ile de dostluk kurmayı başarmış ve paşalık rütbesi almış sonra vezirliğe yükselmiştir. Bunun karşılığı olarak da şükran ifadesini belirtmek için Abdülaziz'e pırlanta zarflı, fildişi ve zümrütlü bir tavla sunmuştur. Abdülaziz devrinde Vükala Meclisi içine alınan Abraham Paşa, padişahın tahttan indirilmesi ve İsmail Paşa'nın durumunun kötüleşmesinden sonra Mısır ile bağlarını tamamen koparmıştır.
Kendisi Birinci Meşrutiyet parlamentosu kapandıktan yaklaşık iki yıl sonra 21 Ocak 1880'de II. Abdülhamid tarafından Meclis-i Âyan üyeliğine atanmıştır. Osmanlı devlet hayatında Meclis-i Âyan üyeliğinin bir kişinin, maddi ve manevi taltif edilmesi anlamına geldiği de düşünülürse parlamentonun çalışmalarına son verildiği bir dönemde Abraham Paşa’nın bu şekilde onurlandırıldığı söylenebilir. II. Meşrutiyet döneminde 1877-1908 arası Ayan Azalığına atanmışlardan hala hayatta olanlardan Logofet Bey ve Sait Paşa ile beraber 17 Mart 1877 tarihli irade ile 1908'de tekrar açılan Meclis-i Âyan'a da katılmıştır.
Abdülhamid devrinde Şûrâ-yı Devlet Mülkiye Dairesi üyeliğini uzun süre sürdürdü. Abdülhamid'in tahttan uzaklaştırılmasından sonra durumu biraz sarsılır gibi olmuşsa da I. Dünya Savaşı'nın sonlarında öldüğü tarihe kadar hayatını debdebe içinde geçirmiştir. Boğaziçi'nin iki yakasında kendi adını taşıyan geniş koruları vardı.