Adalet ve Kalkınma Partisinin Kapatılma Davası

Kısaca: Adalet ve Kalkınma Partisi kapatma davası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti'nin ''"laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği"'' gerekçesiyle, partinin kapatılması ve ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istemiyle hazırladığı iddianame Anayasa Mahkemesi'ne 14 Mart 2008'de sunulmuş olup, Anayasa Mahkemesi iddianameyi 31 Mart 2008 günü kabul etmişir. 16 H ...devamı ☟

Adalet ve Kalkınma Partisi

kapatma davası
, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti'nin "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle, partinin kapatılması ve ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istemiyle hazırladığı iddianame Anayasa Mahkemesi'ne 14 Mart 2008'de sunulmuş olup, Anayasa Mahkemesi iddianameyi 31 Mart 2008 günü kabul etmişir. 16 Haziran günü

Adalet ve Kalkınma Partisi

esas hakkindaki savunmasini vermiştir. 30 Temmuz 2008 tarihinde kamuoyuna yapılan açıklamada, partinin temelli kapatılmaması, fakat hazine yardımının belirli bir oranda kesilmesi kararına varılmıştır. 6 üye kapatılması, 5 üye kapatılmaması yönünde oy kullanmışken, hazine yardımının kesilmesi hakkındaki oylamada 11 üyenin 10'u kesilmesi yönünde oy kullanmıştır. İddianame Siyasi partilerin demokratik siyasi yaşamın öğesi olarak devlet örgütü ve kamu hizmetleriyle ilişki içinde bulunmaları dolayısıyla uyacakları esasların Anayasa’da yer aldığı, çalışmalarının anayasa ve yasalara uygunluğunun kanunlarla belirlenen şekillerde denetlendiği ve kanunen partilerin eylemlerinin yoğunluğu ve sosyal gereksinim göz önüne alınarak, demokrasi düşüncesiyle bağdaşmayan eylemlerin odağı olması durumunda partinin kapatılmasını istemek Cumhuriyet Savcılığının hizmet alanında olduğunu iletmiş.

Adalet ve Kalkınma Partisi

:Bu konudaki temel ayrıntılar için

Adalet ve Kalkınma Partisi

'nin Temelli Kapatılması İstemine İlişkin Savcılık

İddianame

si
maddesine bakınız.
Davalı AK Parti, 14.08.2001 tarihinde 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 8 inci maddesine göre tüzel kişilik kazanmıştır. Tüzel kişilik kazanmasından sonra 03 Kasım 2002 ve 22 Temmuz 2007 Milletvekili Genel seçimleri sonucunda Parlamento çoğunluğunu elde ederek tek başına iktidar olmuştur.

Laikliğe aykırı eylemler yüzünden kapatılma koşulları

:Bu konudaki temel ayrıntılar için hukuksal yönden irdelenmesi, siyasi partiye isnat edilebilirliği ve kapatılan siyasi partiler maddelerıne bakınız. Laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna gelmek Anayasa'nın 69 ncu maddesinin altıncı fıkrası, yoluyla, 68 nci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenmiş bulunmaktadır. Iddanamede laik düzen, devlet dinlere karşı tarafsız olup, davalı partinin söylemi olan devletin tarafsızlığı dinsel özgürlüklerin sınırsızlığı anlamında olmadığı, Anayasa da laiklik ilkesi ile devletin akla ve bilim kurallarına göre kurumsallaşması amaçlandiğı belirtilmektedir. Dini kurallar Devlet yönetim ve prensiplerinden tamamen ayrı olduğu belirtilmektedir.

Eylemleriyle siyasi partinin kapatılmasına neden olan üyeler

:Bu konudaki temel ayrıntılar için eylemleriyle siyasi partinin kapatılmasına neden olan üyeler maddesine bakınız. Davalı partinin, laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelmesi ile ilgili olarak eylem ve beyanları bulunan T.C. Başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'n laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, T.C. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, ayrıca diğer milletvekillerinin laikliğe aykırı eylem ve demeçleri olduğu ve hükümet faaliyetlerinde laiklik ilkesine aykırı diğer eylemleri olduğu, en son olarak yerel yöneticiler ile partinin il, ilçe ve belde teşkilatı yöneticilerinin laik devlet ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu iddianame bulunmuştur.

Eylemlerin değerlendirilmesi

:Bu konudaki temel ayrıntılar için İç Hukuk ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Siyasi Parti Kapatma Davalarında Esas Aldığı Ölçütler de Nazara Alınarak Eylemlerin Değerlendirilmesi maddesine bakınız.

İddianame

de altı çizilen bazı hususlar şu şekilde: == Dava öncesi Politik sistem üzerine Meclis'te hükümet olan bir partinin Anayasa mahkemesi tarafından kapatılmak istenesi politik sistem üzerine kuşku doğurduğu ortaya atılmış; AK Parti'nin yüzde 47 oy çoğunluğu olması sorun olduğu ; sisteme ne kazandiracağının tartılması gerektiğini ; seçimle gelen seçimle gitmeli görüşü savunulmuş; Laiklik sebebiyle kapanma demokrasiye müdahaledir, halk vicdanının istediğini gerçekleştirsin fikri ortaya atılmışdır.. AK Parti'nin yüzde 47'ye yakın oyunun anlamı ve ağırlığı bulunduğu ve demokrasilerde oyçokluğu ile yürütmeyi ele geçiren, yasaların yeniden yazılması üzerinde de ağırlığı olacağı, ama çoğulcu ve çağdaş demokrasilerde siyasi iktidarın gücünün, basit oyçoğunluğuna olmadiğı idda edilmişdir. Bir parti Anayasal suç işlemişse, 47 ye yakın oyla bile olsa, Anayasa Başsavcısının görevini yerine getirmesi lazım olduğu. Yargının demokrasinin bir ayağıdır olduğu ve hiçbir partinin yasaya uymama hakkı olmadığını belirterek, bu yüzden Anayasa sadece yönetilen değil, özellikle yönetenlerin, siyasetçilerin de uyma gereği bütün partileri bağlar denildi. AKP’nin 6 yılını yargılayan 170 sayfalık iddianamenin ciddi bir olgu olduğu. Parti ve suçlanan 70 kişi, bu belgeye çok ciddi cevaplar hazırlamsının asıl olduğu.

İddianame

tenkit edilebilir, ama iddianameyi, Mahkeme’yi ve anayasayı ciddiye almanın gerekliliği ortaya atılmışdır. Anayasa Mahkemesi üyelerinin önünde savunma yaparak, partinın temize çıkmasının önemli bir fırsat olduğu. Eyer AKP ‘Ben laikliğe karşı değilim, laiklik benim dönemimde tehlikeye girmeyecek’ diyorsa bunun fırsat olduğu Hüsamettin Cindoruk tarafından ortaya atılmışdır. Yargı süreci başladığından, sonucun saygı ile beklenmesi gerektiği ifade edilmiştir..

Ekonomi üzerine

Türkiye AK Parti döneminde ekonomik alanda istikrarı sağlamıştır diyen Ertuğrul Günay, bu davanın istikrarı bozacak iddiası ortaya atmıştır Davanın açıldığı gün İMKB ulusal 100 endeksi %7,46 düşmüştür. 1,23 olan dolar-tl kuru 1,2720'ye 1,92 olan euro-tl kuru 2 liraya çıkmıştır.

Anayasa üzerine

Başsavcının iddianamesinde davanın amacının ne olduğununu kapatma yaptırımı yasal bir amaca dayanmaktadır diyerek özetlemiş dir. Prof. Dr. Ergun Özbudun dünyanın hiçbir yerinde böyle davalar açılmadığını savundu. Onur Öymen parti kapatma girişimleri sadece uzak geçmişte kalan tarihi olaylar gibi görülemez; Almanya’da son parti kapatma girişiminin 1950’li yıllarda beri gerçekleşmediği ifadesinin eksik olduğunu orata atmışdır ve Almanyadan örneklemer vermiştir Vural Savaş İspanya’da bulunan koşulları açıklamış ve sorunun kanunlardan çok ülkelerin özel koşullarında aranmasını öngömrmüşdür. Başsavcının iddianamesinde yaptırım yasayla öngörülmüştür diyerek hangi koşullarda ve kanunlara bağlı kalarak haraket ettiğini belirtmiş dir. Yetkili Cumhuriyet Başsavcısının gizli amacı olduğu, sekreterinin başının örtülü olduğu ve Cumhuriyet Başsavcısı yaptığı işle değil bireysel olarak halk önünde tartışılmış dır. Bülent Arınç iddanemenin Başsavcının elinde yeterli kanıt olmadan bir iddianame hazırladığı, ve "kin ve garez ürünü"; eski bir bakan ise "Askeri darbelerdeki tankların, silahların yerini artık savcılar, hakimler almaya başladı" dedi. Sami Selçuk SPK'nin halkın iradesini hiçe say dığını idda etti ve savcıya kızmanın bir manası olmadığını çünki o da, hukuku kurallarına uymak zorunda olduğunu söyledi. Gelişmeler sonucu hukuk fakülteleri adına yapılan açıklamada, herkesin ve özellikle siyasi parti temsilcilerinin kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda yargı organlarını yıpratacak, hakim ve savcıları baskı altına alacak yaklaşımlardan özenle kaçınmaları ve kanuni görevleri üzerine haraket eden Cumhuriyet savcıları, açtıkları davalarda kişisel olarak taraf değillerdir demişlerdir. Başsavcının iddianamesinde davanın demokrasiyle olan ilişkisini kapatma yaptırımı demokratik toplum gereklerine uygun diyerek gereçeleriyle incelemişdir. Açılan davanın siyaset kurumunu daraltma, hukuku siyasallaştırılmak, anayasa mahkemesinin böyle bir hakkı olmadığı ve siyasi partileri cezalandırma da, takdir etme de halkın egemenliğinde olduğu fikri Süleyman Soylu tarafından söylenmişdir. Davanın baz aldığı Anayasa maddeleri tartışma konusu olmuşdur. AKP'nin başörtüsünü savunduğu için kapatılmak istendiği buna dayanak olan Anayasanın 69. maddesinin değiştirilmesi gerekliliği Nazlı Ilıcak tarafından ortaya atıldı 19 Mart 2008 tarinde AK Partinin hukukçu kurmayları Cemil Çiçek, Sadullah Ergin, Bekir Bozdağ, Burhan Kuzu Ahmet İyimaya, davanın gidişatını depiştirmek için farklı formüller öne sürmüşlerdir. Üç önemli düzenleme üzerinde durulmuş; birincisi siyasi partilere kapatma davasını açma yönteminde de değişiklik; ikincisi kişilerin işlediği suçların sorumluluğunu siyasi partilerin üzerine yüklememeyi ve üçüncü olarak ortak sonuç bulunamazsa referandum sandığı ortaya atılmış dır. Bu bağlanda tartışmaya açılan bir kavram ise siyasi partlerin ancak terör ve şiddete destek verdiğinde kapatılabilir fikri ortaya atılmişdır. MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, Başsavcı'nın kapatma davası açma yetkisini elinden alacak ve Anayasa Mahkemesi'nin TBMM'nin de üstüne çıkacak şekilde yanlış yorumlanan yetkilerinin, sınırlandırılmadığı takdirde rejimi tehlikeye atabilecek çok vahim bunalımlara davetiye çıkarma ihtimali olduğunu ve siyasi ve anayasal krize yol açabileceği fikrini belirtmiştir. Anayasa değişikliklerinin teklif edilebilirlik açısından da denetlenmesi gerektiğini ileri sürenler, aksi takdirde Cumhuriyet'in ve onun temel niteliklerinin korumasız kalacağını söylemektedirler. Amerika'da yayımlanan Newsweek dergisindeki bir yazıda bu dava "millet iradesi"ne karşı yapılan bir "yargı darbesi" (judicial coup d'etat) olarak nitelendirmiştir., Başsavcının iddianamesinde iddianemesinde "Odak olma" kavramını kapatma yaptırımına konu eylemler ve siyasi partiye isnat edilebilirliği başlığı altında açıklamıştır. Anayasal tartişmaları "Odak olma" tanımı üzerine yoğunlaşmışdır." olduğuna dair açıklama durumunda kalmışdır. Türkiye Dışişleri, aynı zamanda AB sorumlu bakanı T.C. Devletini imzaladığı anlaşmalara uyduğuna karşı pozisyon belirler ve karşı kurumlarla bu konu da iletişime girer. Hükümette olan ve dış ilişkilerini yönlendiren bir partinin kapatılma süreci boyunca faliyetleri dış ülkelerle olan ilişkileri olumsuz etkileyeceği ortaya atılmış. Dış ilişkilerden sorumlu bakanın bu durum da devlet ve partisi arasında kalma ihtimali olduğu önesürülmüşdür. 30 Mart 2008 Avrupa Birliği Slovenya'da yaptığı iki günlük gayri resmi dışişleri bakanları toplantısında, Türkiye-AB ilişkilerine etkisi üzerinde gelişmişdir. Açılan dava da partinin laiklik pozisyonunun hukuksal yönden irdelenğinde Anayasada belirlenen formla bağdaşmadığı partinin öne sürdügü kavramın "iktidara gelişinin henüz birinci yılından itibaren çerçevesi Anayasa ve Yüksek Mahkeme kararlarıyla belirlenmiş laiklik ilkesinin Anayasadaki tanımının yeterli olmadığı söylemiyle tartışmaya açarak aşındırmaya çalışılması" iadda edilmişdir. AB üyesi ülkelerin bakanları da, Bakan Babacan'a dini kurallar ve devlet yönetim ile pozisyonu sorulmuş ve Babacan "Anlayışımıza göre laiklik, din ve devlet işlerinin kesin çizgilerle ayrılmasıdır. Laiklik, hiçbir dini kuralın devlet yönetimine etkide bulunmamasıdır. AK Parti olarak çalışmalarımız bu çerçevede yapılmıştır. Son beş yılda yapılanlara bakılırsa, kadın-erkek eşitliği ile ilgili yapılan reformlar, yeni Medeni Kanun... Bütün bu adımlar, Türkiye'deki laiklik çerçevesini güçlendiren adımlardır; yıpratan adımlar değildir. diye partisini ve buna bağlı olarak Türkiyeyi savunmuş dur. İddanemede temel kanıt olarak gösterilen üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasını öngören anayasa değişikliğine Ali Babacan, söz konusu düzenlemenin "özgürlükler adına" yapıldığı fikrini iletmişdir. Ali Babacan'ın ileri sürdüğü pozisyonun devletin resmi görüşü olup olmadığı belirlenmemişdir. AB ülkeleri dışişleri bakanları toplantı sonrasında Batı Balkanların entegrasyonuna devam etme söz verdiler, yukarıdaki tartışmalar toplantı açıklama belgesinde bulunmamaktadır . Olli Rehn davanın Türkiye Anayasası ve Hukukunda "systemic error (Sisteme bağlı hata)" olduğunu ve bunu Avrupa Parlemantosuna 2 Nisan (Çarşamba Günü) getireceğini ve Türk Anayasal düzenini Avrupa da tartışacağını belirtmiş. Avrupa Parlemantosu Anayasa Mahkemesi’nin konuyla ilgili gerekçeli kararını inceleyecek ve pozisyon belirleycek dir. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, "Türkiye’de siyasi sürece yargı darbesi yapılıyor" argumanını ortaya atmış dır. AB parlamentosu bağımsızlığını tartışamadıkları Anayasa Mahkemesi’ne karşı söylemlerinde "systemic error" tanımı ve yargı darbesi tanımlamasını kullanması Avrupa birliğinin Türk hukukunu baskı altında tutma amacına hizmet ettiği ileri sürülmüşdür. ABD'deki "Musa'nın on emri" yazılarının sınıflarda asılıp asılamayacağı davası demokrasilerin, bir anlamda yargı ve siyaset sınırlarının birbirini ihlal etiği iddiası üzerine kurulu büyük davalar üzerinde olgunlaşmaktadır. Bu dava ya yargının, ya siyasetin, ya da her ikisinin sınırlarının yeniden tanımlanması ihtiyacı olduğunu göstermektedir. ABD Dışişleri Bakanlığı kapatılma davasını demokratik yapıya uymadığını ama Türk demokrasi Cumhurbaşkanlığı secimlerinde olduğu gibi (güçlü olduğunu gösterdiği) bu testide atlatacaktır..

Protestolar Dava Dava süreci

AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan dava sürecinin resmen 17 Mart 2008 gününde başladı.

İddianame

üyelere 18 Mart 2008 verildi. Raportör olarak Doç. Dr. Osman Can görevlendirildi. Raportör dosya ile analizini 29 Mart 2008 günü tamamladı. İddanamede herhangi bir eksiklik tespit edilmedi ve dava 31 Mart 2008 günü kabul edilip AK Parti'ye gönderildi. AK Parti yasal olarak 1 ay içinde ön savunmasını hazırlayacak. Bu savunma Anayasa Mahkemesine verilmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, esas hakkındaki görüşünü bildirecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının esas hakkındaki görüşü AK Parti'ye gönderilecek. Daha sonra belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya sözlü açıklama, AK Parti yetkilileri de sözlü savunma yapacaklar. Davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gerekse davalı AK Parti ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi Heyeti kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacaklar. AK Parti'nin savunma aşamalarında yasal sürenin dışında ek süre talebinde bulunması halinde Anayasa Mahkemesi bu istemleri de değerlendirecek. Anayasa'ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekecek. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 69. maddesine göre, temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma kararı da verebilecek.

İnceleme raporu

Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can iddianame ile ilgili inceleme raporu 29 Mart de sunmuşdur. 70 sayfalık ön inceleme raporunda iddianamenin iade ve kabul şartlarının bulunduğu seçenekleri sıraladı. Tarafsız olarak hazırlanan inceleme raporları bağlayıcı doküman olarak kabul edilmiyor. Ön inceleme raporunda Cumhuriyet Yüksek Mahkemesi'nin Kuruluş Kanunu'nu 33. maddesine mahkemenin görüş bildirebileceği ama önüne sunulan iddianamenin reddi müessesesinin bulunmadığını kaydetti. Cumhuriyet Yüksek Mahkemesi iddianameyi iade koşulu ancak iddianamede eksiklikler halinde olmakda, ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı mahkemenin işaret ettiği eksiklikleri gidererek yeniden iddianame düzenleme yetkisine sahip. Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanunu’nda CMK’ya değil CMUK’a atıfta bulunulduğu Anayasa mahkemesinin kararıyla ilk defa belirlenmiş olacak. Ön inceleme raporunda davalı Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanı olarak faliyetlerinin Cumhurbaşkanı olması nedeniyle dava iddianamesinde olup olamayacağı (Şekil yönünden iade) veya iddianamenin iadesine etkisi yönünde bir analiz bulunmadığı. Anayasanın Cumhurbaşkanıyla ilgili hükümlerinin özellikle suçla ilgili kısımlarının 'vatana ihanet'le sınırlandırılması geçmiş suçların (hükümette iken) bu makama taşınıp taşınamayacağı sorusu öne sürülmekteydi.

İddianame

nin kabulü Anayasa Mahkemesi Başkan Haşim Kılıç ve Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt üyeler Serdar Özgüldür, Sacit Adalı, Ferruh Kaleli 31 Mart 2008 gününde toplanmış, iddianame ve raportör raporu üzerin üyeler fikirlerini 4 saat süre ile belirtmişlerdir.

İddianame

nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dışında kalan bölümü oy birliği ile kabul edilmişdir. Raportörün Gül'ün Cumhurbaşkanı olması nedeniyle şekil yönünden sorunlara kanuni yaklaşımı öne sunmadığı ve mahkeme üyeleri arasında bu konuda bireysel görüş ayrılığı oturumun ana konusunu oluşturmuşdur. Gül bölümü ancak oy çokluğu (Haşim Kılıç, Serdar Özgüldür, Sacit Adalı ve Ferruh Kaleli'nin red oylarıyla) kabul edildi. Anayasa Mahkemesinin bu kararına göre, Cumhurbaşkanları, cumhurbaşkanı seçilmeden önceki fiilleri nedeniyle yargılanabilirler. Bu konuda gerek akademik çevrelerde, gerek siyasi çevrelerde ki dava öncesi tartışmalara son verilmiştir. Yargı sonuçlarının, vatana ihanet olmadığı durumlarda, Cumhurbaşkanlarına uygulanması ise başka bir soru olarak kalmaktadır. Ceza hukukunda Cumhurbaşkanının vatana ihanet tanımı olmadığı halde Anayasa'ya böyle bir hüküm konulması davanın sonucunun Cumhurbaşkanı suçlu bulunduğunda ceza hukukunda yeni bir tanımın gelişmesine yol açacakdır.

Ön savunma

AK Parti yürütme kurulu mahkeme sürecinin nasıl yürütüleceği konusunda kanaatlerini ve savunma stratejisi 7 Nisan 2008'de belirlemişdir. Savunma sürecinde toplumda oluşan laiklikle ilgili kaygıların giderilmesi yönünde gereken düzenlemeler yapılması, bu kapsamda muhalefetle görüşmelerde ortak bir paydanın belirlenmesi AK Parti yürütme kurulunun ikincil kararını oluşturmaktadır. Erdoğan sürecin koordinosyonunu üstüne almıştır. Erdoğan'ın tayin edeceği çalışma gruplarınca mahkeme sürecinin yürütülmesi kararlaştırılmıştır. 1 Mayıs 2008 'de AK Parti ön savunmasını sundu. 98 sayfa ve 35 Ek'ten oluşan 3 klasörlük ön savunmada

Adalet ve Kalkınma Partisi

kendisine karşı yöneltilen suçlamlara karşı şu balıklar altında cevap vermektdir * 1 Giriş * 2 ı. Bu dava hukuki değil, siyasi bir davadır * 3 ıı. Demokrasilerde siyasi parti özgürlüğü ve sınırları * 4 ııı. Dava hukuki temelden yoksundur * 5 ıv.

İddianame

yanlış bilgiler, çarpıtmalar ve kurgulamalardan oluşmaktadır
* 6

Sonuç

ve talep

Esas savunma

Adalet ve kalkınma partisi kedisine tanınan sürenin tamamını kullanmadan dava hakkındaki esas savunmasını 17 Haziran 2008'de Anayasa Mahkemesine verdi. AKP savunmasını verdi

Sonuç

30 Temmuz 2008 tarihinde saat 18:00'de başlayan basın toplantısında başkan Haşim Kılıç, AK Parti'nin kapatılmamasına, ancak laiklik karşıtı eylemlere odak olmaktan, hazine yardımının yarısının kesilmesine karar verildiğini açıkladı. * 17 Mart 2008 AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan dava sürecinin resmen başlama tarihi. * 18 Mart 2008

İddianame

mahkeme üyelerine verildi. Raportör olarak Doç. Dr. Osman Can görevlendirildi. * 29 Mart 2008 Raportör dosya ile analizini tamamladı. * 31 Mart 2008 İddanamede herhangi bir eksiklik tespit edilmedi ve dava kabul edilip AK Parti'ye gönderildi. * 7 Nisan 2008 AK Parti Yürütme Kurulu mahkeme sürecinin nasıl yürütüleceği konusunda kanaatlerini ve savunma stratejisi belirledi. * 1 Mayıs 2008 'de AK Parti ön savunmasını sundu. * 1 Temmuz 2008 Abdurrahman Yalçınkaya,Anayasa Mahkemesi'nde sözlü açıklamada bulundu. Sözlü açıklamasında iddianamedeki görüşlerini tekrarlayan Yalçınkaya, AK Parti’nin kapatılmasını ve aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan’ın da olduğu 71 kişiye siyasi yasak getirilmesini istedi. * 3 Temmuz 2008 Ak Parti Anayasa Mahkemesi'nde sözlü savunmasını yaptı. * 16 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can raporunu mahkemeye sundu. * 22 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi,

Adalet ve Kalkınma Partisi

'nin kapatılması istemiyle açılan davayı 28 Temmuz Pazartesi günü esastan görüşmeye başlayacağını açıkladı. * 28 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi heyeti, Avukat Mustafa Kemal Turan'ın 4 asıl üye hakkındaki reddi hakim talebini reddetti. * 30 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesiyaptığı açıklamada

Adalet ve Kalkınma Partisi

'nin temelli kapatılması isteminin kabul edilmediğini; ancak laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle,

Adalet ve Kalkınma Partisi

'ne verilecek hazine yardımında yarı yarıya kesintiye gidileceğini açıkladı. 2 Ahmet Türk (DTP Eş Başkanlarından)

Dipnotlar

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Abdurrahman Yalçınkaya
6 yıl önce

atandı. 21 Mayıs 2007 tarihinde göreve başladı ve ilk yılında Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatılma davasını hazırladı. 21 Mayıs 2011 tarihinde görev...

Fazilet Partisi
3 yıl önce

Partisi (kısaca FP), Millî Görüş'ü benimseyen Refah Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına (16 Ocak 1998) az bir zaman kala İsmail Alptekin...

Fazilet Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi, Ahmet Necdet Sezer, Anayasa Mahkemesi, AİHM, Hizbullah, Kayseri, Milli Görüş, Necmettin Erbakan, Recai Kutan, Recep Tayyip Erdoğan
Millî Görüş
3 yıl önce

ardından kurulan Saadet Partisi ile siyasete devam etmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisini kuran Bülent Arınç, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan gibi isimler...

Millí® Görüş, 1969, 1973 Türkiye Cumhuriyeti genel seçimleri, 1974, 1977 Türkiye Cumhuriyeti genel seçimleri, 1978, 1984, 1987 Türkiye Cumhuriyeti genel seçimleri, 1989, 1991 Türkiye Cumhuriyeti genel seçimleri, 1994
Millî Nizam Partisi
7 yıl önce

yöneticileri hakkında herhangi bir ceza davası açılmadı. Erbakan, MNP'nin kapatılmasından sonra İsviçre'ye gitti ve bir süre orada kaldı. Kapatılan MNP'nin...

Millí® Nizam Partisi, 1950, 1960, 1969, 1970, 1971, 26 Ocak, Abdullah Manaz, Adalet Partisi, Ahlak, Ahmet Tevfik Paksu
Necmettin Erbakan
3 yıl önce

ise Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Adalet ve Kalkınma Partisi'nde örgütlendiler. Erbakan, "Kayıp Trilyon Davası" olarak bilinen -Refah Partisi'ne 1998...

Necmettin Erbakan, 11 Ekim, 11 Mayıs, 12 Eylül, 15 Ekim, 16 Ekim, 16 Ocak, 17 Kasım, 1926, 1948, 1953
Demokratik Toplum Partisi
3 yıl önce

“PKK ve terör eylemleriyle aralarına açıkça mesafe koyması” çağrısı yapıldı. Eski DTP Van İl Başkanı Veysi Dilekçi aynı ilden Adalet ve Kalkınma Partisi...

Demokratik Toplum Partisi, 2005, 2007 Türkiye Cumhuriyeti Milletvekili Genel Seçimleri, Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Demokratik Toplum Hareketi, Leyla Zana, MHP, Siyasi parti, TBMM, Türkiye
Abdullah Gül
3 yıl önce

Mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra bir süre bağımsız kalan Gül, 14 Ağustos 2001'de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisinin (AK Parti) Kurucular Kurulu...

Abdullah Gül, 11 Mart, 12 Mart, 14 Mart, 14 Mayıs, 16 Kasım, 16 Ocak, 18 Kasım, 18 Nisan, 1950, 1983
Recep Tayyip Erdoğan
3 yıl önce

26 Şubat 1954; Beyoğlu), Türk siyasetçi, Adalet ve Kalkınma Partisinin genel başkanı, Türkiye'nin 12. ve günümüzdeki cumhurbaşkanıdır. 2003-2014 yılları...

AK Parti, Refah Partisi, Siyaset, Türkiye, Abdullah Gül, Başbakan, Seçim, Türk Siyasi Tarihi, Partiler, İstanbul, Belediye Başkanı