Alevilik; Özünü insan sevgisinde bulan, Tanrı'nın insanda tecelli ettiğine ve zerresinden oluştuğuna, onun için de insanın ölümsüzlüğüne inanan, ibadetlerinde kadın erkek ayrımı yapmadan, kendi öz diliyle, musikisiyle, semahıyla inancını icra etme biçimine denir.
Alevilik; İslamiyet'in Kuran'a dayalı, Hz. Muhammed'in buyruklarına göre İslam'ı evrensel boyutuyla yorumlayıp, yeryüzü insanlığına yeni kapılar açan büyük bir düşünce akımı ve tasavvuf felsefesiyle hayat bulan bir inanç bütünlüğüne denir.
'de" target="_blank"> Alevi dağılımı .Beyaz renkli şehirlerdeki Alevi oranı %10'dan azdır]
Alevilik Nedir?
Allah, Hz.Muhammed, Hz.Ali kutsallığını kalbinde taşıyan, Hz.Ali' nin adaletinden ayrılmayan, temelinde insan sevgisi bulunan her dine, mezhebe her inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk farkı gözetmeyen, eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, gelmek isteyen, inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yargılamalarını sağlayan, laik, demokrat, eşitlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan, zalime ve zulme karşı gelen, mazlumun yanında olan, şeriatın kuralllarına bağlı olmayan, ve onu reddeden, İslam dinini kendine göre ve sunni inancın dışında yorumlayan, aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri, merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvası sevgi hamuru ile yoğrulmuş, insanı Kamil ve erdemli insan yaratmayı ön gören, korkuyu aşıp sevgi ile tanrıya yönelen, Enel-Hak ile insanın özünde tanrıyı gören, yaradan ile yaradılan ikiliğinen Varlık Birliğine varan, edep ve ahlaklığı yaşamın temeline oturtan, insanı yücelten, hamurunda hem ilahiliğin hem de irfaniliğin mayası bulunan; kişinin ahlaklı ve karakterli yaşam ilkelerini belirleyen, Hz. Muhammed ve Hz. Ali' den gelen neslin imametini teberra ve tebelle ilkesi ile sahiplenen, dini biçim ve şekil olarak değil, gerçek anlamıyla algılayan, dini bağımsız bir irade gücü ve batını özelliği ile evrimleştiren akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları Kırklar Cemi ile yürüten bir inanç sistemidir. Alevilik Aleviler için üst kavramı, Bektaşilik ve Kızılbaşlık ise alt kavramları oluşturur.
Tarikat Olarak Alevilik
Alevilik, ocaklar şeklinde örgütlenmiş bir inanıştır. Ocakların arasında inanç yönünden küçük farklar olabilmesine rağmen esas felsefe aynıdır. Ama tarikat yapısı olarak incelemek gerektiğinde, Anadolu Aleviliği,Alevi-Caferi, Nusayrilik(Arap aleviliği), Bektaşilik, Mevlevilik olarak ayrılmalıdır.
Alevilik; şiilik, ismaililik, caferilik gibi, Muhammed'in vefat etmesi, Ali'nin öldürülmesi ve İslamiyet içinde diğer mezheplerce iyi sayılan, ama Alevilerce kötü sayılan kişilerin hakimiyet kurmaya çalışmasına karşı hak yolunu savunmak için bir araya gelen kişilerin mezhebidir. Aleviler 12 imam'ın öncülüğüne inanırlar. Anadolu Alevilerine Kızılbaş da denmiştir.
Suriye de Arap ve Kürt Aleviler vardır. Tunus'da Arap Aleviler vardır. İran içerisinde Türkmenler de Alevidir. Türkiye'de Türk, Kürt, Arap Alevileri bulunmaktadır. Bu inanışlar da ocaklar gibi, uygulamada farklılıklar barındırmasına rağmen, inanç felsefesinin esası olarak bir bütün arz eder.
Alevilik Şii'liğin bir alt kolu değildir. Ama, şiilik de 12 imamın önderliğine inandığından ve esas inanç felsefesi olarak benzediğinden sünniler tarafından bir görülmüştür.
Siyasi olarak Alevilik
12. ve 13.yüzyılda Anadolu'da oldukça etkin olan alevilik, daha sonra 14. yüzyılın başlarından itibaren devlet otoritesinin yeniden kurulması ve kurulan devletin mezhep olarak sunniliği seçmesi üzerine, cumhuriyet dönemine kadar sürecek baskı ve zulüme maruz kalınmıştır. Kendilerini din dışı olarak gören yönetime karşı defalarca ayaklanmışlardır. İnancın temelinde "eşitlik" "mülkiyetin reddedilmesi" gibi kavramlar olduğundan siyasi olarak da bir duruşu bulunmaktadır.Türk siyasal hayatında Alevilik
Aleviler, İsmet İnönü'nün deyimiyle, milli mücadele yıllarında 'herkesten çok millici' bulunmuştur. Cumhuriyet Türkiyesi ve onun laikliği seçmesi, (tekkelerinin kapatılmasına rağmen) hoş karşılanmıştır. Aleviler geleneksel olarak, Cumhuriyet devriminin ilkeleri taraftarı olmuşlar, şovenist ve islamcı akımları Osmanlı'daki zulüm günlerinden kalma bir refleksle olsa gerek, desteklememişlerdir. Maraş, Çorum, Sivas olayları, cumhuriyet tarihinde alevi mezhebine yapılan en şiddetli ve aşikar saldırılardır.Tarihte Alevilik
Aleviliğin tarihte kendini ilk gösterişi hakkındaki iddialar çelişkilidir. Aleviliği islamın içinde görenlerle islam öncesi inanış olduğunu savunanlar birbirinden ayrılmaktadır. Aleviliği islam içinde görenlere göre, Alevilik, Muhammed'in ölümünden sonraki olaylar zincirinin ardından doğmuştur. Ali'nin öldürülmesinden sonra, onu "yolgösterici" olarak kabul edenler, devlet yönetiminin diğer tarafa geçmesi nedeniyle, toplumdan ayrılmıştır. İslam içinde ve Kur'anı temel olarak alan inanış burada şekillenmiştir. Ali'nin çocuklarının peygamber(sav) soyundan gelmesi nedeniyle onların etrafında birleşmişlerdir. Bu sırada devlet yönetiminde şekillenmekte olan sünni islam'dan farklar doğmaya başlamıştır. Aleviliğin islam öncesi bir inanış olduğunu savunanlara göre ise, Alevilik, Hristiyanlıktan bile önce varolan bir Mezopotamya inancıdır. Roma İmparatorluğunda kilisenin lanetleyerek anlattığı bir inanış, "pir"leriyle, ibadet şekilleriyle, kilise otoritesini reddetmesiyle günümüz aleviliğine benzemektedir. Bu iddiayı savunanlara göre aleviliğin çıkış tarihi belli değildir, ama inancın temelini koruyarak diğer dinlerin içinde kendini yaşatmıştır.Osmanlı Tarihinde Alevilik
Osmanlı devleti, kuruluşunda herhangi bir mezhebi kabul etmemiş bir devletti. Kuruluş döneminde, devlet kademelerinin birçok yerinde aleviler yer almıştı. Hatta, fethedilen topraklardan getirilen gayrimüslim çocuklardan oluşan yeniçeri ocağı da aleviliğin bir ocağı olan bektaşiliğe bağlıydı. Fakat devlet, imparatorluğa doğru gittikçe, devlet yönetimi açısından daha uygun olan sünni inancı, daha öncelikli hale gelmeye başladı.Osmanlı'da alevilerin zulüm görmelerine kadar gidecek dışlanmalarını, çaldıran savaşı ve beraberinde getirdiği olaylar zinciri başlattı. Osmanlı padişahı olan Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail ile ters düştü. Devlet yönetiminin giderek sünnileşmesinden şikayetçi olan alevi halk, Şah İsmail'in devletinin alevilik tabanlı bir Safevi devleti olması nedeniyle şah İsmail'e sempati duymaya başladı. Yavuz Sultan Selim'le Şah İsmail savaşmaya doğru adım adım giderken, aralarındaki mektuplaşma, olayın bir gönül meselesi olduğu izlenimini uyandırmıştır. Yavuz Sultan Selim ,iddiaya göre savaşa giderken, yüzyıllar sürecek bir katliamı başlatarak, Anadolu'da 40.000 aleviyi fetvayla astırdı. Bu yönde fetva almış olan halk ise, resmi kayıtlara geçmeyen katliamı başlattı. Bunun üzerine aleviler kendi içlerine döndüler ve sünni toplumla aralarındaki derin uçurum da açılmış oldu.
Alevi gelenekleri
- Aleviler, kadın erkek eşitliğine dayanan bir inanca sahiplerdir. Alevi geleneklerinde hiçbir zaman kadının örtünmesiyle ilgili bir durum sözkonusu olmamıştır.
- Eski dedeleri eskiden Ali'nin celcelutiye bilirlerdi. Arapça hastaların sırtına yazarlardı..
İlgili maddeler
- Anadolu Aleviliği
- Arap Aleviliği ya da Nusayrilik
- Şiilik
- Caferilik
- Bektaşilik
- Mevlevilik
- Şah İsmail
- İslam
- Mezhepler
- Tarikatlar