Çanakkale Savaşları
Çanakkale Savaşları`nın bir cephesi olan Arıburnu Cephesi, 25 Nisan 1915 tarihindeki Arı Burnu Çıkarmasıyla başlayan ve 6 Ağustos 1915 tarihine kadarki çatışmaları kapsayan cephedir. Bu tarihte Müttefik kuvvetlerce üçüncü bir cephe olarak açılan Anafartalar Cephesi ile birleşmiştir. Arıburnu Çıkartması, 25 Nisan 1915 günü Gelibolu Yarımadası`nın Ege Denizi sahillerinde, “Anzak Koyu” olarak bilinecek olan kumsal ve civarına Anzak Kolordusu tarafından yapılan çıkartmadır.
Çıkartma amacı
Müttefiklerin Çanakkale Seferi komutanı General Sır Ian Hamilton`un emrinde kullanabileceği kuvvet Anzak Kolordusu, 2 İngiliz tümeni ve bir Fransız tümenidir. Esas çıkartma sahili de Seddülbahir bölgesi olarak bilinen Gelibolu Yarımadası`nın güney ucudur. Ancak toplam mevcudu 75 bini bulan bu kuvvetin Seddülbahir sahillerindeki dar kumsallara çıkartılması olanaksızdır. Bu nedenle General Hamilton, Anzak Kolordusu için bir başka çıkartma sahili aramıştır. Bu sahil, Kabatepe`nin hemen kuzeyinden başlayan kumsal olarak belirlenmişti.Eldek kuvvetin bir bölümünü farklı bir sahile çıkartmadaki amaç, bir yandan sahile çıkarılması gecikecek kuvvetleri bir an önce muharebeye sokmaktır. Diğer yandan da Anzak Kolordusu, asıl çıkartma bölgesinin daha kuzeyine çıkartılarak ileri harekata geçecek ve Seddülbahir Cephesi`ni savunan Türk kuvvetlerinin geri hatlarını saracaktır.
Arazi yapısı ve bitki örtüsü
Çıkartma planı
General Sır Ian Hamilton`un savaş planında iki tümenli Anzak Kolordusu`nun çıkartma sahası Kabatepe ile Küçük Arıburnu arasındaki kumsal bölgedir.Plana göre bu çıkartma bölgesindeki kuvvetin taktik hedefi, Conkbayırı-Kocaçimentepe (305 m.) hattında Maltepe yönünde ilerlemek, Eceabat`da Çanakkale Boğazı`na ulaşmak ve Seddülbahir Cephesi`ndeki Türk kuvvetlerinin geri çekilme ve takviye hattını kesmektir.
Çıkarma yapacak Anzak Kolordusu Komutanı General William Birdwood`un planı; çıkarmaya müteakip, sahile ilk atılan örtü kuvvetinin, Kocaçimen - Conkbayırı - Kemalyeri - Kavak Tepe - Kabatepe hattını ele geçirmekti.
Çıkartma planı, olabildiğince fazla örtü kuvvetinin karaya atılması ve çok hızlı bir şekilde bu kuvvetin takviye edilmesini hedeflemektedir. Dört bin kişilik örtü kuvveti, Albay Sinclair Mac Lagan komutasındaki 3. Avustralya Tugayı, 1. İstihkam Bölüğü ve bir sahra hastanesinin yarı mevcududur. (1915 yılının Temmuz ayına kadar Avustralya ve Yeni Zelanda ordularında tugay komutanlarının rütbesi albaydı)
Bu kuvvetinin karaya atılması üç kademede planlanmıştır. İlk adımda 1.500 kişilik bölüm, ardından da 1.250`şer kişilik iki bölüm karaya çıkarılacaktır. Bu kademelendirme, eldeki çıkartma filikalarının kısıtlı sayıda askeri karaya taşımaya olanak vermesindendir. Bu örtü kuvvetinin karaya atılmasının ardından 1. Avustralya Tümeni`nin tümü hızla çıkartılacaktır. Plana göre saat 09:00`a kadar üç tugay sahile atılmış olacaktır.
Çıkartma öncesinde yapılan hava keşifleri ve çeşitli kaynaklardan gelen istihbarata göre, sahilin hemen gerisindeki sırtlarda Türk savunması çok güçlü değildir. Bu istihbarata göre çıkartma öncesinde hazırlık ateşi açılması çok gerekli değildir ve yapılmamasına karar verilmiştir. Hem gerekli değildir hem de çıkartmanın bir baskın etkisi yaratacak olması açısından çok avantajlıdır. Örtü kuvveti, Türklerin zayıf kuvvetlerini sahile hakim sırtlardan atarak hızlı bir şekilde bu sırtları işgal edecekler ve Türk karşı taarruzlarını karşılayabilecek şekilde tahkim edeceklerdir. Çıkartmanın ve çıkartmanın taktik hedefinin sağlanabilmesi için bu zorunludur.
Bu çerçevede örtü kuvvetini oluşturan 1. Avustralya Tümeni`nin 3. Tugayı, Conkbayırı`ndan Kabatepe`ye kadar uzanan sırtı ele geçirmekle görevlidir. Hemen ardından sahile çıkacak olan 2. Avustralya Tugayı ise Kocaçimen Tepe`den Balıkçı damları`na kadar olan kesimi tutarak çıkartma sahilinin sol kanadını tutacaktır. 1. Avustralya Tümeni`nin 1. Tugayı ise ihtiyat olarak tutulacaktır.
Türk savunma düzeni
Arıburnu Cephesi de Seddülbahir Cephesi gibi Albay Halil Sami Bey`in 9. Tümeni`nin savunma bölgesidir. Çıkartma yapılan bölge, 27. Alay`ın 2. Tabur`unun yerleştiği bölgedir, Alay`ın diğer unsurları geride ihtiyatta tutulmaktadır. Taburun sorumlu olduğu hat 12 km.lik bir hattır ve bir tabur için fazlasıyla uzundur. Bu yüzden tabur komutanı Binbaşı İsmet Bey, taburun iki bölüğünü tüm sorumluluk bölgesine yayarken üçüncü bölüğü, çıkartma için uygun olan Kabatepe önlerindeki kumsala hakim olmak üzere Kabatepe`nin 1,5 km. doğusuna yerleştirmiştir. Gerçekte Anzak Kolordusu`nun planlanan çıkartma kumsalı burasıydı. Akıntı nedeniyle daha sarp kıyılara çıkmışlardır ama, bu yüzden daha zayıf bir direnmeyle karşılaşmışlardır. Çıkartma yapılan bölgede iki manga güçünde bir Türk kuvveti bulunmaktadır.Çıkartma
İlk çıkarma dalgası akıntı nedeniyle hedeften saptı, planlanan yerin 1.500 m. kuzeyine, yani Arıburnu sahiline-sonradan Anzak Koyu olarak adlandırılan koy-yanaştı. Hata, sahile yaklaşılırken fark edilmiş, daha kuzeye düşmemek için yapılan manevra da düzensizliğe yol açmıştı, bölükler birbirine karışmış olarak sahile çıkmışlardı. Bu düzensizliğin üstüne, sahile 50 m. yaklaştığında Türk gözcü müfrezesinin ateşiyle karşılanmıştı. Sonuçta örtü kuvvetinin ilk dalgasını oluşturan kıtalar, 48 filika ile saat 04:25`de sahile karışık bir halde çıkmışlardır. İkinci dalga saat 04:40`da sahile çıkmaya başladığında karışıklık daha da artmıştı. Örtü kuvvetini oluşturan 3. Avustralya Tugayı`nın üç taburunun eratı birbirine karışmış durumda idi.Anzak ileri harekatları
Çıkartmanın hemen ardından örtü kuvveti üç kol halinde ilerlemeye başlamıştır. Soldaki kol Yükseksırt-Sarıtepe-Kocaçimen, merkezdeki kol Merkeztepe-Kanlısırt, ve üçüncü kol da Yeşiltarla-Kabatepe hattında ilerlemiş, zayıf Türk savunma kuvvetlerini geri atmıştır.Çıkartma sahilinin kuzey kesiminde ilerleyen kol, Serçetepe sırtı ve Cesarettepe`deki Türk postalarını atarak bu tepeleri işgal etmek için ilerlemişlerdir. 12. Tabur komutanı Albay Clarke`ın yönettiği bu harekatla, Albay Clarke`ın da aralarında bulunduğu kayıplara karşın bu sırtlar işgal edilmiştir. Balıkçı damlarındaki Türk müfrezesi, kuşatılma tehlikesi baş gösterdiği için geri çekilmiştir. Bu Türk müfrezesi, sahile ilerleyen filikalara şiddetli bir ateş açmıştı. Filikalardaki 140 askerden ancak 18`i karaya sağ olarak ulaşabilmişti. Albay Clarke`nin ileri harekatıyla kuzey kesimdeki çıkartma sahili ve sırtlar Anzak birliklerinin kontrolüne geçmiştir.
Dağınıklığa karşın iki Anzak bölüğü, çıkartma bölgesinin güneyindeki Kanlısırt`a ulaşmış, buradaki üç dağ topunu ele geçirmişlerdi. Buradaki Türk mevzileri az sayıda asker tarafından tutulmaktaydı. Anzak bölüklerinin saldırısıyla, bu siperleri ele geçirmişlerdir. Bu mevzilerde Anzaklar, çıkartma bölgesinin sağ kanadını bir ölçüde de olsa güven altına almışlardı. Hemen ardından Kabatepe`yi işgal etmekle görevli iki bölük de Kanlısırt`ın güney uzantısındaki Türk siperlerini, subaylarının tümünün yaralanmasına karşın işgal etmiş, ancak Kabatepe yönünde ileri harekatı sürdürememişti.
Saat 05:00 dolaylarında sahile çıkan 3. Avustralya Tugayı ve örtü kuvveti komutanı Albay Sinclair Mac Lagan, çıkmakta olan kıtaları sol kesimdeki Kılıçbayır yönündeki ileri harekatı desteklemek için yönlendirmektedir. Gerçekten Kılıçbayır önemli bir yükseltidir. Öncelikle, çıkartma sahilinden Kocaçimen tepe yönünde ilerlenebilecek tek hattın üzerindedir. Ayrıca bu bölgeden güneye doğru uzanan sırtların güvenliği açısından da Kılıçbayır stratejik konumdadır.
Çıkartma bölgesinin merkez kesimi olan bu sırtlarda Türk gözcü mangalarının ısrarlı ateşi Anzak birliklerinin ilerlemesini büyük ölçüde yavaşlatmaktaydı.
Saat 07:00 dolaylarında çıkartma sahilinin güney (sağ) kanadında Kanlısırt tümüyle Anzak birlikleri tararından işgal edilmişti. Bu saatde Albay Sinclair Mac Lagan, Kanlısırt`ın batı kenarı boyunca, Merkez tepeye kadar siper kazılması talimatı vermiştir. Oysa örtü kuvvetine verilen görev, daha doğudaki Top sırtının da işgal edilmesiydi. Birliklerin dağınık olması dolayısıyla Mac Lagan, bu hatta ilerlemeyi sakıncalı bulmuştur.
Aynı saatlerde çıkartma sahilinin diğer kesimlerinde de ilk sıradaki sırtlar Anzak birliklerince ele geçirilmişti. Sayıca az Türk gözcü kuvvetleriyle girişilen çatışmalar Anzak birliklerinde ciddi kayıplara neden olmaktadır. Özellikle ateş hattındaki bölüklerde subayların çoğu yaralanmıştır. Buna karşın Conkbayırı`nın hemen güneybatısından çıkartma sahilinin güney kenarındaki Kabatepe`ye (Kabatepe hariç) kadar uzanan sırt ve tepeler ele geçmiştir.
Örtü kuvvetinin tümü karaya atılmış ve Türk kuvvetlerinin kayda değer bir direnişi görülmemişti. Sırtlardaki Türk direnişi, ileri harekatı yeryer engelliyor, genel olarak geciktiriyordu ama sahili tehdit edecek bir harekat gösteremiyordu. General Sır Ian Hamilton da dahil olmak üzere Müttefik komutanlar, çıkartmanın bir baskın olarak amacına ulaştığına karar vermişlerdir. Türk tarafında, çıkartmada görevli destroyerlerin demir yerlerine yönelik seyrek topçu ateşi ve zayıf gözcü birliklerin ateşinden başka bir direnme olmamaktadır. Türklerin, bölgede çıkartmayı karşılayacak bir kuvveti olmadığı anlaşılmıştı. Zaten sırtlardaki Türk direnişi, tek bir tabura bağlı dağınık unsurların, cephaneleri yettiği kadar sürdürebildikleri bir direnmedir.
Buna karşın sırtlarda yer yer süren çatışmalarda kayıplar artmakta, sahile yağan takviye talepleri karşısında çıkan tüm birlikler derhal ateş hattına gönderilmektedir, sahilde ihtiyat tutulamamaktadır. Çıkartma, zorluklara karşın aralıksız sürmektedir. Albay Sinclair Mac Lagan, bir Türk karşı taarruzundan endişe duymaktadır. Özellikle sağ kanatta Kanlısırt taraflarında bir Türk karşı taarruzunun her an gerçekleşebileceği düşünülmektedir.
Türk karşı taarruzları
General Liman Von Sanders`in, ana kuvvetleri geride ihtiyat olarak tutmak şeklindeki stratejisi sonucu Türk kuvvetleri Anzak çıkartmasına ve ileri harekatına ilk anda etkili bir tepki gösterememişlerdir. Türk tepkisi, ancak gerideki ihtiyat kuvvetlerinin cepheye sürülmesi ile gerçekleşecektir. Gelibolu Yarımadası`nın güney ucundan sorumlu 9. Tümen, Seddülbahir Cephesi`ndeki beş kumsalda yapılan çıkartma hareketlerini karşılamak durumundadır. Tümen komutanı Albay Halil Sami Bey, ihtiyattaki 26. Alay`ı Seddülbahir Cephesi`ne, 27. Alay`ın ihtiyattaki iki taburunu da Arıburnu Cephesi`ne aktarmıştır. 27. Alay`ın üçüncü taburu, geniş bir cephede yayılmış bulunmaktaydı.Çıkartmanın başlamasından bir saat onbeş dakika sonra 9. Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey, kendisine bağlı 27. Alay`ın yedekteki iki taburuna, Kabatepe yönünde hareket ederek taarruz emri vermişti. 27. Alay komutanı Yarbay Mehmet Şefik (Aker) Bey, zaten hazır beklemektedir. 27. Alay`ın iki taburu iki saatlik ve 10 km.lik bir yürüyüş ardından saat 08:00 dolaylarında Kanlısırt`ın doğu eteklerindeki Anzak ileri unsurlarına taarruz etmiştir. Hiçbir taarruz hazırlığı yapmadan, yürüyüş kollarından açılarak girişilen bu taarruzla Anzak birlikleri Kanlısırt`ın batı kenarına kadar geri çekilmişlerdi. Kanlısırt`ın batı kenarları, yaklaşık bir saattir örtü kuvvetleri komutanı Albay Sinclair Mac Lagan`ın talimatıyla siper kazılmakta ve tahkim edilmekte olan bir hattır. İki Türk taburu bu hatta gün boyu taarruzlarını yenilemişlerdir. Saat 09:30 dolaylarında Albay Sinclair Mac Lagan`ın ileri sürdüğü 9. Tabur birlikleri ise Türklerin yoğun ateşi altında erimişti.
Kanlısırt`da gün batımına kadar süren göğüs göğüse çok sert çatışmalar yaşanmıştır, bu çatışmalarda 27. Alay`ın iki taburu, on Anzak taburu tarafından savunulan hatları yaramamıştır. Buna karşın 27. Alay, Anzak Kolordusu`nun bu bölgedeki ileri unsurlarını Merkeztepe-Sivritepe-Kanlısırt hattına kadar geri sürmeyi başarmıştır. Yarbay Mustafa Kemal Bey`in 57. Alay`ı daha kuzeyde, Conkbayırı üzerinden taarruza kaldırmış olması, bu alayın ileri harekatının kanadını örterek de cephenin tutulmasında etkili olmuştu.
9. Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey, kendisine bağlı 27. Alay`ın yedekteki iki taburunu Kabatepe yönünde harekete geçirirken ordu ihtiyatı 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey`e başvurmuş, tümenden bir taburla 27. Alay`ın takviyesini istemiştir. Arıburnu`nda çıkartmanın başladığı raporunu ve Albay Halil Sami Bey`in mesajını alan Yarbay Mustafa Kemal Bey, 5. Ordu Komutanı Mareşal Sanders`le temas kuramamaktadır. Mareşal Sanders, Gelibolu`daki karargahtan ayrılmış, asıl çıkartmayı beklediği Saroz bölgesine gitmiştir. Yarbay Mustafa Kemal Bey`e göre asıl tehlike Kabatepe`de değil, Albay Halil Sami Bey`in sorumluluk alanı dışında kalan Kocaçimentepe bölgesindedir. Gelibolu Yarımadası`nın Saroz kıyılarından sonraki en dar bölümündeki bu en yüksek arazi, Arıburnu`ndaki çıkartma sahasına da oldukça yakındır. Anzak birlikleri bu tepeyi ele geçirdikleri taktirde zorlanmadan Çanakkale Boğazı kıyılarına inebilecek ve hem kendi tümeninin hem de Seddülbahir ve Arıburnu Cephelerinde çarpışmakta olan 9. Tümen`in geri bağlantısını kesecektir. Bu, cephenin bütünüyle çökmesi demektir.
Yarbay Mustafa Kemal Bey, Conkbayırı yönünde ilerleyen bir tabur kuvvetindeki Anzak birliğine karşı bir tabur sürerek 27. Alay`ın sağ kanadını örtmenin yeterli olmayacağını, tehdidin çok daha ciddi olduğunu görmektedir. İlerleyen zamana karşın üst komutanıyla temas kuramayan Yarbay Mustafa Kemal Bey, tüm sorumluluğu üstlenerek tümenin süvari bölüğünün Kocaçimen Tepe`ye intikalini emretmiştir. Bu bölük, tümen bölgeye ulaşana kadar tepeyi korumakla görevlidir. Kendisi de saat 08:00 dolaylarında tümenine bağlı 57. Alay ve bir topçu bataryası ile birlikte Kocaçimen Tepe`ye hareket etmiştir. Alaya Kocaçimen Tepe`de dinlenme molası veren yarbay, sahili görebilmek için Conkbayırı yönünde ilerlemiştir. Bu bölgede Düztepe yönünden çekilmekte olan bir grup askerle karşılaşmıştır. Bu birliği süngü taktırarak siper aldıran yarbay, 57. Alay`a derhal Conkbayırı`na gelmeleri emrini göndermiştir. Askerin siper alması, onları Conkbayırı yönünde izlemekte olan Anzak birliklerinin de siper almasına neden olmuş, bu durum Türk tarafının Conkbayırı`nda mevzi tutması için kritik zamanı kazandırmıştır. Saat 10:00 sularında 57. Alay, Conkbayırı`ndan güney batı yönünde akmaktadır. Düztepe`nin denize bakan yamaçlarındaki Anzak birlikleri, bu ilerleyiş karşısında geri çekilmişlerdir. Kılıçbayır`ı takviye için ilerleyen bir Anzak taburu da ateş yiyerek dağılmış ancak bir bölük Kılıçbayır`a ulaşmıştır. 57. Alay`ın tüm bu taarruzu Müttefik donanmasının ateşi altında gerçekleşmiştir. Yarbay Mustafa Kemal Bey`in bölgeye intikal ettirdiği bir topçu bataryası, 57. Alay`ın ileri harekatını ve çıkartma sahilinin sürekli olarak ateş altında tutarak taarruzu desteklemiştir.
Conkbayırı`ndan Düztepe yönünde taarruzlarını sürdüren 57. Alay, Kılıçbayır`ı tutmayı başarmıştır. Bu sırt, Arıburnu Cephesi savaşları boyunca stratejik önemini korumayı sürdürecek bir nokta olarak önemlidir.
Kocaçimen Tepe - Conkbayırı - Düztepe sırtlarında Anzak ilerleyişinin durdurulduğuna karar veren Yarbay Mustafa Kemal Bey, komutası altındaki 19. Tümen`in tüm kuvvetlerini bu ateş hattına sürmek üzere karargahına dönmüştür. Karargahta, 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa`ya (Albay Mehmet Esat Bülkat Bey`e) kararını anlatmıştır. Esat Paşa, bu kararı onaylamış, Albay Halil Sami Bey`in 27. Alay`ını da yarbayın komutası altına vermiştir. Esasen 19. Tümen, ordu ihtiyatıdır, ancak Mareşal Sanders`le halen temas kurulamamış olması nedeniyle Esat Paşa, kendi inisiyatifini kullanarak tümeni komutası altına almış ve görevlendirmiştir. Bu görevlendirme tümenin, tümen komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey`in emir ve komutasına bırakılması şeklindedir. Bu tarihten itibaren 16 Mayıs 1915 tarihine kadar Yarbay Mustafa Kemal Bey, “Arıburnu Kuvvetleri Komutanı” olarak görev yapmıştır.
Saat 11:00 dolaylarında Türk karşı taarruzları sonucunda Conkbayırı, Kanlısırt, Kabatepe gibi, çıkartma sahiline hakim yükseltiler Türklerin kontrolüne geçmiştir. Türk 27. Alay`ının Kanlısırt taarruzu, Anzak ilerlemesini durdurmuştur ama cephenin en kritik kesimi Conkbayırı`dır. Yarbay Mustafa Kemal Bey`in emriyle 57. Türk Alayı`nın Conkbayırı üzerinden giriştiği taarruz, Arıburnu Cephesi`nin, son tahlilde Çanakkale Savaşları`nın kaderini belirlemiştir. Ancak 57. Alay`ın Conkbayırı - Düztepe hattında giriştiği taarruz öylesine ani olmuştur ki, General Birdwood`un Anzak karargahı, Türk taarruzlarıyla bu bölgedeki durumun tehlikeli hale gelmekte olduğunu ancak saat 10:30 dolaylarında öğrenebilmişlerdi. Esasen Albay Sinclair Mac Lagan, çıkartma sahilinin kuzey kesimi (sol) olan bu bölgeyi güvenli buluyor, asıl tehlikeyi Kanlısırt dolaylarında görüyordu. Ne var ki saat 10:30 dolaylarında bu bölgedeki birliklerin Türk taarruzlarıyla geri atıldığı anlaşıldı. Eldeki kuvvetler bu bölgeye kaydırılmaya çalışıldı ancak, neredeyse sahile çıkmış olan tüm asker zaten ateş hattına sürülmüş bulunmaktaydı. Sahile asker çıkartılmasına hız vermek için, topçu bataryalarının sahile indirilmesi öğleden sonraki saatlerde Anzak Kolordu Komutanı General Birdwood tarafından verilen bir emirle durdurulmuştu. General Birdwood, asker çıkartılmasına öncelik verilmesinin, mevzilerin tutulabilmesi için tek çıkar yol olduğu için bu emri vermiştir.
Öte yandan gemilerin demir yerleri Türk topçusunun ateşi altındaydı ve sahilde topçu bataryalarının çıkartılması için yeterli alan yoktu. Bir tek batarya saat 09:00 öncesinde karaya çıkmış, ama saatlerce bu bataryaya uygun bir mevzi bulunamamıştır. Tam da uygun bir yer bulunduğunda, çıkartma bölgesinin güney kesiminde (Kanlısırt`ın batı yamaçlarında) mevzi almaya çalışırken Conkbayırı yönünden (çıkartma alanının ters köşesinden) açılan Türk topçu ateşiyle imha olmuştu.
Kılıçbayır yönüne sevk edilen Avustralya birlikleri, bölgeye ulaşır ulaşmaz muharebeye sürülmektedir. Çünkü Türklerin sırtlardan aşağı akıp cephe hattını kırmaları an meselesi olarak görünmektedir. Bu şekilde parça parça muharebeye sokulan Avustralya birlikleri de sonuç elde edememekte, her takviye kıta ile sağlanan ileri hareket, şiddetli ateş karşısında geri çekilmek zorunda kalmaktadır. Üstelik öğleden hemen sonra Conkbayırı yönünden ateşe başlayan bir Türk top bataryası Kılıçbayır`ı ateş altına almıştı. Sonuçta Kılıçbayır hattındaki Anzak birlikleri arasında komuta iyice zayıfladı. En nihayet saat 16:00`dan hemen sonra Türklerin Kılıçbayır`ın her iki yanından giriştikleri taarruz saatlerdir ateş altındaki ve subaylarının çoğunu kaybetmiş Anzak birliklerini dağıtmıştır.
19. Tümen`e bağlı dört alayın bölgeye intikali ardından Türk Arıburnu Kuvvetleri Yarbay Mustafa Kemal Bey emriyle saat 15:30 dolaylarında yeniden bu kez toplu olarak taarruza geçmişlerdir. General Hamilton anılarında şöyle anlatır. “Gebe dağlar Türk doğurmakta devam ediyor. Bizim mevzilerimizin en yüksek ve en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlar.”
Bu taarruzun sonucunda Kılıçbayır`ın iki yanından gelişen Türk taarruzları karşısında Kılıçbayır ve hemen güneybatısındaki Cesaret tepe kesin olarak Türklerin eline geçmiştir. Düztepe`nin alınması, Türk birliklerine Kılıçbayır üstünden Anzak sahiline geniş bir taarruz hattı açmıştı ama, Türklerin zaten ellerindeki az bir kuvvetle yaptıkları bu taarruzu sürdürecek kuvvetleri yoktur. Anzak cephesindeki bu gedik, savaş boyunca kalmıştır.
Çıkartma gecesi durum
Harekatın ilk gününde karaya çıkartılan asker sayısı 15.000`dir. Yaklaşık 2.000`i ölü olmak üzere kayıplar 3.500`dür. Üç tugay ve iki tabur, sadece bir tugaya verilen hedeflerin yarısını gerçekleştirebilmiştir. Bununla birlikte Anzak Kolordusu çıkartma alanında durumunu korumuştur. Müttefik komutanlar, Türklerin bölgede önemli bir kuvveti bulunmadığını, başka bölgelerden parça parça kıta kaydırabildiklerini gözlemlemişlerdi. Asıl takviyelerin, izleyen ikinci 24 saatte cepheye akacağını düşünmektedirler. Oysa gün boyu çatışmalara katılan Türk kuvvetleri, Ordu ihtiyatındaki Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey`in 19 Tümen`idir. Yarbay, izleyen ikinci 24 saatte de takviye alamayacaktır.Türkler de sayıca hemen hemen aynı (ikibin dolayında) kayba uğramışlardır. Ancak oransal olarak Türk kayıpları çok daha ağırdır. Bununla birlikte ilk günün muharebeleri Türkler açısından parlak bir başarı olmuştur. Saat 09:30 dolaylarında Anzak örtme kuvvetleri (4.000 kişi) karaya atılmıştı, Türk tarafında savaştaki asker sayısı ise 500`ü geçmemişti. Her iki taraf da gün boyu cephedeki kuvvetlerini takviye etmiştir. Çıkartmanın ilerleyen saatlerinde Albay Hasan Sami Bey`i 27. Alayı ile Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey`in 57. Alayı taarruza geçtiğinde Anzak ileri hatlarına yaklaşık dörtte bir kuvvetle yüklenmişler belirli bir ilerleme sağlamayı başarmışlardır. Ancak ilerledikçe güç dengesi Türkler aleyhine değişmiş ve Türk kuvvetleri Anzak`ları sahilden atmakta yetersiz kalmıştır.
Ancak ordu ihtiyatındaki 19. Türk Tümen`in dalga dalga cepheye intikal eden birlikleri, Anzak birliklerinin sürekli sahile asker çıkarmayı sürdürmekte olmalarıyla kuvvet dengesini korumakta yeterli olmamış, gün sonunda güç dengesi bire on oranında Türkler aleyhine gelişmiştir. 19. Türk Tümeni`nin 72. ve 77. Alay`ları, Arap kökenli askerlerdi ve ilk günün sonunda tümüyle dağılmışlardı. Her iki Alay da, Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey`in cepheye sürebileceği son ihtiyat birlikleri idi.
Gün sonunda Anzak Kolordusu sahilde 700 metre derinlikte 1,5 km.lik bir cephe hattı içinde son derece sıkışık durumdadır. Her türlü ikmal malzemesinin kıyıya çıkarılabilmesi, yaralıların ve 2.000 kadar kaybın gemilere nakledilebilmesi için 30 metre derinlikte 100 m.lik bir kıyı bandı kalmaktadır. Üstelik kayalık ve sarp olan arazi siper kazmak için uygun değildir. Dahası Türk kuvvetleri bu çıkartma sahasının üç tarafındaki sırtlara hakim durumdaydılar. Çıkartmanın ilk günü sonunda Anzak Kolordusu`nun cephe hattı, üç ay boyunca yaklaşık olarak aynı konumu korumuştur. Dolayısıyla Türkler, gün boyu giriştikleri taarruzlarla, gün sonunda stratejik tüm hatları elde tutarak cepheyi kilitlemişlerdir.
Gece yarısına doğru Anzak Kolordusu Komutanı Birdwood, emrindeki her iki tümen komutanın da tahliyeden yana olduklarını, kendisinin de bu görüşü paylaştığını General Hamilton`a bildirmiştir. Anzak ordusu gün boyu süren çatışmalardan dolayı bitkindir, moral düşüktür, birlikler halen dağınıktır. Gün boyu süren Türk taarruzları, Anzak cephesinin kuzey batı kesimindeki sırtta (Kılıçbayır) bir gedik oluşturmuştu. Bu gedik, Ancak çıkartma bölgesi için ağır bir tehdit oluşturmaktaydı. Gece boyu takviye alan Türk kuvvetlerinin etkin bir topçu desteğiyle sabah girişecekleri bir karşı taarruza kesin gözüyle bakılmaktadır. Ordunun bu haliyle bu saldırıyı göğüsleyemeyeceğinden, sahilde imha edileceğinden korkulmaktadır. Amiral Thursby ise tahliyenin çok fazla kayba neden olacağını, pozisyonu korumanın daha iyi olacağı görüşündedir. General Hamilton, sahilde kalınarak direnilmesine karar vermiştir.
6 Ağustos 1915 tarihine kadarki durum
Çıkartmanın ilk günü Türk tarafının gösterdiği direnç, Anzak Kolordusu`nun tüm savaş planının değiştirilmesine yol açmıştır. Anzak Kolordusu`nun görevi artık ileri harekat değil, bulunduğu mevzileri tutmak, elden geldiğince fazla Türk birliğini bu cepheye bağlı tutmaktır.Çıkartmanın ikinci ve üçüncü günleri Anzak askerleri mevzileri düzenlemek, gedikleri kapatarak mevzilerin kesintisizliği yönünde girişimlerde bulundular. Yarbay Mustafa Kemal, cephe hattında genel bir taarruz başlattıysa da Birleşik Donanmanın ateşiyle bu girişim başarısız oldu. İlk üç günün muharebeleri sonunda Anzak birlikleri mevcutlarının dörtte birini kaybetmişlerdir. Yarbay Mustafa Kemal`in kuvvetlerinin kaybı da ağırdır. 27 Nisan gecesi emrine intikal eden iki bölük de ertesi sabah Birinci Kirte Muharebesi`ni takviye için Seddülbahir Cephesi`ne kaydırılmıştı.
Ancak Anzak Kolordusu 29 Nisan günü dört tabur kuvvetinde bir takviye almıştır. Anzak cephesi için ciddi tehlike oluşturan Cesaret Tepe`deki Türk mevzilerine karşı yapılan taarruzlar başarılı olmadı.
1 Mayıs Türk taarruzu
Birinci Kirte Muharebesi`nın ardından her iki taraf da cepheyi hızla takviye etmekteydiler. 1 Mayıs`ta beş Türk tümeni de cephelere ulaşmıştı. İstanbul`dan gönderilen 15. ve 16 Tümenler de yoldaydılar. İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener de Mısır`daki 42. İngiliz Tümeni ile Gurkalardan oluşan bir Hint Tugayının Çanakkale Cephesine hareket etmesi emrini vermiştir. Fransa`dan da bir tümen yola çıkmak için hazırlanmaktadır.Mareşal Liman von Sanders her iki cephede de (Arıburnu Cephesi ve Seddülbahir Cephesi) taarruza geçmeyi planlamaktadır. Bu amaçla Anadolu yakasından ve Saros bölgesinden kaydırılan birlikleri her iki cepheye denk olarak sevk etmiştir. Yarbay Mustafa Kemal Bey`in komutasında kendi 19. Tümeninden başka Saros bölgesinden intikal eden 5. Tümen olmak üzere toplam 18 bin kişilik bir kuvvet oluşmuştu.
Arıburnu Cephesi`nde ilk Türk taarruzu 1 Mayıs 1915 günü sabahı saat 05:15 de 15 dk.lık bir hazırlık ateşi ile başladı. Yoğun makineli tüfek ateşi altında taarruzun hızı öğleye doğru düştü. Yedekte tutulan kuvvetlerin savaşa sürülmesine karşın Anzak cephesi yarılamamıştır. Türk tarafı akşam saatlerinde taarruzu yenilediyse de sonuç alamadı. Ertesi gün yani 2 Mayıs 1915 günü Anzak karşı taarruzu, Kılıçbayır`daki Türk mevzilerinin ele geçirilmesini amaçlamaktadır. Anzak tabularının düzensiz ilerleyişi Türk mevzilerinin işine yaradı. İlerleyen taburları yan taraflarından ateş altına aldılar. Bir Anzak taburunun Cesaret Tepe yönünde giriştiği iki taarruz da püskürtüldü. Öğleden sonraki saatlerde cepheyi bir kanattan diğer kanada süpüren Türk karşı taarruzlarıyla tüm Anzak birlikleri taarruz çıkış hatlarına döndüler.
Anzak Suvla ve Kabatepe taarruzu
Türk taarruzunu izleyen iki gün, Anzak Kolordusu Komutanı General William Birdwood, cephenin her iki ucunda da sınırlı iki operasyona girişimiştir. Çıkartma sahiline yönelen Türk topçu ateşinin isabetliliği, cephenin güney tarafındaki Kabatepe ve kuzeyindeki Kemikli Burnu sırtlarındaki Türk topçu gözetleme postalarından kaynaklanmaktadır. 3 Mayıs 1915 sabahı gün ağarmadan bir muhripten Kemikli Burnu sahillerine çıkan küçük bir Anzak müfresesi buradaki telefon ve hatları imha etmiştir. 4 Mayıs 1915 günü ise yüz Anzak askerinden oluşan bir başka müfreze Kabatepe`nin güney tarafındaki kumsala çıkartılmıştır. Türklerin açtığı ateş nedeniyle bu müfreze ilerleme şansı bulamadı. Kabatepe`nin yamaçları boyunca sahilden kuzey yönünde ilerleyerek çıkartma sahiline ulaşılmaya karar verildi. Ancak yaralıların taşınmasına olanak yoktu. Yaralıları taşımak için sahile yaklaşan filikalar da başta yoğun bir ateş altına alındı. Ancak filikalarda sadece sağlık personeli olduğunu gören Türkler derhal ateşi kestiler ve yaralılar tahliye edilene kadar da bu bölgede kısa bir ateşkes yaşandı. Anzaklar daha sonra geri alındılar. Altı ölü, on altı yaralıyla harekat başarısız olmuştu. Savaşın sonuna kadar Anzaklar tarafından Kabatepe`ye karşı bir akın düzenlenmemiştir.19 Mayıs Türk taarruzu
Padişaha vekaleten Osmanlı İmparatorluğu Orduları Başkomutanlığı`nı üstlenmiş olan Enver Paşa, (aynı zamanda Genel Kurmay Başkanı ve Savaş Bakanı`dır) 11 Mayıs 1915 günü Mareşal Liman Von Sanders`i karargahında ziyaret etmiştir. Enver Paşa, İstanbul`dan yola çıkmış olan, Kurmay Yarbay Hasan (Askeri) Bey komutasındaki 2. Tümen`i de Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa`nın emrine vermiş ve Arıburnu Cephesi`nde derhal taarruz edilerek düşmanın denize dökülmesi emretmiştir.Birleşik Donanmanın ateşinden kaçınabilmek için ve daha da önemlisi baskın tarzı olabilmesi için taarruz 19 Mayıs 1915 sabahı değil, sabaha karşı 03:30`da başlatılacaktır. Anzak Kolordusu cephesine dört koldan saldırı öngörülmüştür. Kuzeyden itibaren Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey`in 19. Tümeni, Albay Hasan Basri Bey`in 5. Tümen, Kurmay Yarbay Hasan Bey komutasındaki 2. Tümen ve Albay Rüştü Bey komutasındaki 16. Tümen taarruza katılacaktır.
Çıkatma günü olan 25 Nisan 1915 gecesi, sahili tahliye etme önerisinin General Sır Ian Hamilton tarafından rededilmesi sonrasında Yeni Zelandalı ve Avustralyalı askerler, mevzilerini tahkim etme zamanı bulmuşlardı. Yeterince derin kazılan siperler ve bağlantı hatları, binlerce kum torbasıyla desteklenmiş, sık aralıklarla makineli tüfek yuvaları oluşturulmuştu.
19 Mayıs 1915 sabahı 03:30`da başlayan Türk taarruzu, Anzak makineli tüfekleri ve sahili projektörlerle aydınlatan Birleşik Donanma`nın topçu ateşiyle etkisiz olmuştur.
Mayıs ayı sonlarında Anzak mevzileri sağlamlaştırılmıştır. Türkler de Anzak çıkartma bölgesini derinlikli olarak bir siperler ağıyla kuşattılar. Bu aşamadan itibaren cephe kilitlenmiştir. Türkler açısından makineli tüfek yuvaları ve donanmanın örtü ateşi nedeniyle taarruz etmek neredeyse olanaksızdır. Müttefiklerin bol topçu cephanesine karşın Türk Ordusu`nun, Çanakkale Savaşları`nın bütününde yeterli topçu cephanesi olmamıştır. Bu yüzden etkili bir hazırlık topçu ateşi de yapılamıyordu. Anzak tarafının ise, Türk askerinin hakim sırtlara yerleşmiş olması dolayısıyla başarılı bir taarruz olanağı yoktur.
6 Ağustos taarruzları
General Sır Ian Hamilton, İngiliz 9. Kolordusu`nun Suvla Koyu`na yapacağı çıkartmanın hemen öncesinde Türk kuvvetlerinin dikkatini başka bölgeye çekmek için Seddülbahir Cephesi`nde bir operasyon planlamıştır. Bu amaçla 6 Ağustos 1915 günü saat 15:50 dolaylarında Seddülbahir Cephesi`nde İngiliz 88. Tümen`i taarruza geçmiştir. Bölgede 12 Ağustos 1915 tarihine kadar süren çatışmalar, Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinir.Aynı şekilde Türk kuvvetlerini yarımadanın daha güneyine çekerek Suvla Koyu`na çıkacak birliklerin yükünü hafifletmek için Arıburnu Cephesi`nde de iki operasyona girişilmiştir. Arıburnu Cephesi`nin güney kesiminden başlatılan taarruz Kanlısırt yükseltisine yönelmiştir. Cephenin kuzey kesiminde iki kol halinde yapılan taarruzlarla da Kocaçimen Tepe ve Conk Bayırı`nın ele geçirilmesi amaçlanmıştır. Anzak birliklerinin katıldığı üç taarruz, Kanlısırt Muharebesi, Kocaçimen Tepe Muharebesi ve Conk Bayırı Muharebesi olarak bilinir.
Linkler
Kaynakça
- 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç
- Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Askeri Harekatı - General C.F.Aspinall - Oglander (General Ian Hamilton`un karargah subaylarından)
- Türk Kurmay Subaylarının Gözüyle Çanakkale Savaşı - Burhan Sayılır
Birinci Dünya Savaşı