6 milyon |bölge1 = Endonezya |nüfus1 = |ref1 |bölge2 = |nüfus2 = |ref2 = |diller = Batak dilleri, Malayca, Endonezce |dinler = Hıristiyan, Müslüman, geleneksel dinler }} Bataklar (Batalar olarak da bilinir), Endonezya'da Sumatra'nın orta kesimlerinde yaşayan birbirleriyle yakın ilişkili bazı etnik topluluklara verilen ortak ad. Avustronezya dil ailesine bağlı birkaç farklı lehçeden oluşan kendilerine özgü bir yazı dilleri vardır. 1825'e değin Sumatra'daki Toba Gölünü çevreleyen dağlık bölgede kısmen yalıtılmış olarak yaşayan Proto-Malay kökenli güçlü bir halkın soyundan gelirler. Bataklar MS 2. ya da 3. yüzyılda Hintlilerin etkisi altına girmeye başladılar ve yönetim, yazı, din, sanat ve el sanatları alanlarında onlardaki uygulamaları devraldılar. Ama birleşik bir devlet kuramadılar. Günümüzde de altı ayrı kültür grubuna ayrılırlar. İçlerinde marga olarak bilinen, dıştan evliliğe dayalı babasoylu klanlar vardır. Başlık verilerek alınan gelin, kocasının klanının bir üyesi haline gelir. Toba Batakları arasında bir köy birkaç klan evinden oluşur. Karo Batakları ise toplu olarak bir ya da daha fazla sayıda uzun evde yaşarlar. Bataklar, ataların, bitkilerin, hayvanların ve nesnelerin bir can ya da ruh taşıdığına ve bunların ancak erkek rahiplerce dizginlenebileceğine ya da kandırılabileceğine inanırlar. Bu rahiplere, kendinden geçerek ölülerle iletişim kuran kadın medyumlar yardım eder. Bataklar arasında geçmişte yamyamlık yaygındı, ama yalnızca tutsaklarla, ensest suçu işleyenler kurban seçilirdi. Günümüzde Toba Bataklarının büyük bölümü çevredeki başka topluluklar gibi okur-yazardır. Ticarette ve Endonezya yönetiminde önemli yerlere gelmiş olanların çoğu Hıristiyandır. Müslümanlık Toba'nın güney ve kuzeyindeki bölgelerde yayılmıştır. 3,1 milyon olarak tahmin edilen Toba nüfusunun yaklaşık üçte birini Hıristiyanlar, üçte birini Müslümanlar, geri kalan bölümünü de hala geleneksel inançlara bağlı olanlar oluşturur. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Toba göçmenleri kitleler halinde eskiden yabancı yatırımcıların elinde olan doğu kıyısındaki zengin plantasyon alanlarına göç ettiler. Alçak ve nemli cangıl ortamına uyum sağlama süreçleri boyunca birçok karmaşık sorunlarla karşılaştılar.