Behailik

Kısaca: BEHAİLİK On dokuzuncu asrın ikinci yarısında Mirza Hüseyin Ali'nin ortaya attığı bozuk, uydurma bir inanç ve sapık bir yol. Kurucusunun kendisine Behaullah lakabını takması sebebiyle bu yola Behailik denmiştir. Behailik; El-Bab Ali Muhammed adında bir Acemin kurduğu Babiliğin değişik tipte bir devamıdır (Bkz. Babilik). Behailiğin kurucusu, önce babiliği ortaya çıkaran El-Bab Ali Muhammed'in talebesiydi. Hocasının, 1850'de Tebriz'de kurşuna dizilerek id ...devamı ☟

On dokuzuncu asrın ikinci yarısında Mirza Hüseyin Ali'nin ortaya attığı bozuk, uydurma bir inanç ve sapık bir yol. Kurucusunun kendisine Behaullah lakabını takması sebebiyle bu yola Behailik denmiştir. Behailik; El-Bab Ali Muhammed adında bir Acemin kurduğu Babiliğin değişik tipte bir devamıdır (Bkz. Babilik).

Behailiğin kurucusu, önce babiliği ortaya çıkaran El-Bab Ali Muhammed'in talebesiydi. Hocasının, 1850'de Tebriz'de kurşuna dizilerek idam edilmesi üzerine onun yerine geçti. Hocasının fikirlerinden beğenmediklerini çıkarıp kendi görüşlerini hakim kıldı. Kendisini beklenen Mehdi ilan etti. Daha sonra peygamber olduğunu ve ahir zamanın büyük kurtarıcısı olduğunu söyledi. Zamanındaki alimler onun İslam dini ile alakasının kalmadığını ve İslama karşı olduğunu bildirdiler.

1852'de İran'da Nasirüddin Şaha yapılan suikast teşebbüsü sebebiyle taraftarlarıyla beraber Tahran'da hapsedildi. Sonra Bağdat'a sürüldü. Behaullah, Bağdat'ta yerleşip sapık fikirlerini yaydı. Akdes isimli bir kitap yazdı. Bu kitabında Kur'an-ı kerimi kötüledi. İslamiyete saldırdı. İnsanlık, haramı helal sayacak yeni bir dine ihtiyaç duyuyor, dedi. El-İkan adıyla yazdığı kitapta ise, pekçok sapık fikirler ileri sürdü. Yahudi ve Hıristiyanlara yaranmak için Tevrat ve İncil'in değiştirilmediğini söyledi. Bağdat'ta bulunan İslam alimlerinin ve Ehl-i sünnet halkın Osmanlı Devletine şikayetleri üzerine Behaullah ve taraftarları 1862'de İstanbul'a götürüldüler. Sonra topluca Edirne'ye sürüldüler. Edirne'de aralarında anlaşmazlık çıktı. İki kısma ayrıldılar. Mirza Yahya Nuri taraftarları Sultan Abdülaziz Hanın fermanıyla Kıbrıs'a, Mirza Hüseyin Ali (Behaullah) taraftarları ise, 1868'de Akka'ya gönderildiler.

Behaullah 1892'de Akka'da öldü. Yerine oğlu Abdulbeha Abbas geçti. Bu da babasından geri kalmadı. Hıristiyanlara yaranmak maksadıyla İsa aleyhisselam için, tanrı dedi. Hıristiyanların inandığı gibi tanrı üçtür dedi. 1908'de Meşrutiyetin ilanıyla serbest hareket eden Abdulbeha Abbas, Mısırlı Mason Abduh ve bunun talebesi Reşid Rıza ile mektuplaştı. Daha sonra derslerine katıldı. Asr-ul-Cedid adıyla yazdığı kitapta, bütün dinleri yıkıp dünya birliğinden bahsetti. Meşrutiyetin ilanıyla İslam düşmanı İttihatçıların, Yahudilerin ve İngilizlerin yardım ve teşvikleriyle sapık fikirlerine taraftar bulan Abdulbeha Abbas, Mısır'a, Avrupa'ya ve Amerika'ya giderek konferanslar verdi. Pekçok taraftar topladı. 1921'de Hayfa'da öldü. Yerine oğlu Şevki geçti. 1897'de doğan Şevki, Beyrut'ta ve İngiltere'de Oxford Üniversitesinde tahsil yaptı. Amerikalı Maxwell ailesinin kızıyla evlendi. Ömrü boyunca Behailiği yaymak için çalıştı, 1957'de Londra'da öldü. Yerine geçecek oğlu ve torunu olmadığından Behailerin idaresi Hayfa'da kurulan Umumi Adalet Evine bırakıldı.

Umumi Adalet Evi; İdari teşkilat bakımından Behailiğin merkezidir. İdari teşkilatın en alt kademesi ise, mahalli ruhani mahfillerdir. İkinci derecede en önemli merkezleri Amerika'daki Chicago (Şikago)da 1920'de yapılan büyük mabetleridir. Avrupa, Amerika, Afrika ve Avustralya'da yetmiş yedi mahalli mahfil resmen tescil edilmiştir. Türkiye'de ise Türk yargıtayı 13.12.1962 tarih ve 1252 esas ve 2435 sayılı kararıyla Behailiğin ayrı bir din olarak kabul edilmeyeceğini tescil etmiş ve onların bu çalışmalarını durdurmuştur.

Hıristiyan, Yahudi, Mecusi, Sihi, Zerdüşti ve Budistleri aldatarak kendilerine çeken Behailerin bütün dünyada seksen sekiz yerde teşkilatı vardır. En çok korkup çekindikleri, amansız düşmanları İslam alimleridir. Dinini bilen anlayan hiçbir Müslümanı aldatamayan Behailer, kitaplarını, propaganda neşriyatlarını kırk sekiz dile tercüme edip, her yere dağıtmakta ve bu uğurda milyarları sarf etmektedirler. Fakat İslamiyet karşısında aciz kalmakta ve eriyip gitmektedirler.

Behailerin mabetlerine "Meşarık-ul-Ezkar" adı verilmiştir. Halen dünyanın altı yerinde mabetleri vardır. On dokuz rakamını mukaddes kabul ederler. İdareleri umumi adalet evi yüksek meclisine seçilen on dokuz kişi tarafından yürütülür. Her Behai, her sene kazancının beşte birini bu idare heyetine verir. Behailerin teşkilatları tapınmaları, vazifeleri, Akdes dedikleri kitaplarında ve Vasiyetler Levhaları'nda yazılıdır. Allahü tealaya inanmaları ve birçok bilgileri İslam dininden alınmıştır. İslamiyete uymayan pekçok bozuk tarafları vardır. Mantıki ve çoğu sosyal olan dünya görüşlerini din diye, ilahi vahiy diye anlatmaktadırlar. Irk ve milliyet tanımazlar. Komünistler gibi, bütün dünyaya yayılmak, tek bir salahiyetli idarecinin emirleri ile idare edilmek gayesindedirler. Fertlerin menfaatlerini düşünmezler, devlet kapitalizmini desteklerler. Seneyi on dokuz ay kabul ederler. On dokuz gün oruç tutarlar. Hacları, El-Bab Ali Muhammed'in Şiraz'daki evini veya Behaullah'ın Bağdat'taki evini gidip görmektir.

Behailiğin kuruluş gayesi, İslamiyeti yıkmak için faaliyet göstermektir. Başta İngiltere olmak üzere sömürgeci bir siyaset takib eden ve emperyalist maksatlar güden diğer devletler, siyonistler, Behailiği ve buna benzer bozuk yolları maddeten ve manen desteklemektedirler.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.