Daha önceki Trebia ve Trasimene yenilgilerinin acısını çıkartmak isteyen Roma, Kartaca ordusunun Güney İtalya yönündeki ilerleyişini Cannae’de karşılamak amacıyla harekete geçmiştir. Roma ve müttefiklerinin oluşturduğu yaklaşık 87 bin kişilik bir ordu, sağ kanadını Adriyatik denizine dökülen Ofanto ırmağına dayayarak düzen almıştır. Roma ordusu, süvari birliklerini kanatlara alarak ağır piyadelerini merkeze yığacak biçimde yerleşmiştir.
Roma ordusunun bu pozisyonu, Hannibal’in kanatlardan kuşatma taktiğini uygulaması için büyük bir fırsat yaratmıştır. Hannibal, en zayıf piyade birliklerini merkeze, süvarisini ise kanatlara yerleştirmiştir. Roma ordusunun merkezden saldırısında bu merkez kuvvetler kısa sürede çökmüş, Roma ordusu hızla merkezde oluşan boşluğa yığılmıştır.
Trebbia ve Trasimene yenilgilerinin ardından Roma Senatosu Fabius Maksimus’u, İtalya topraklarındaki Kartaca askeri varlığını sona erdirmek üzere diktatör olarak atamıştı. Fabius Maksimus, Roma ordusunda yeni düzenlemelere geçtiği gibi, Roma’nın Hannibal karşısındaki konseptini de (askeri literatürde konsept, bir karar merciinin, mücadelenin sürdürülüş biçimine ilişkin tüm düşünce ve tasarılarını kapsayan bir kavramdır) tümden değiştirmiştir.
Fabius Maksimus’un uyguladığı strateji, bugün Fabian Strateji olarak bilinen ve tarihte pek çok olayda izlenen ya da izlenmeye çalışılan bir stratejidir. Bu strateji, kabaca yıpratma savaşı ya da oyalama savaşı olarak da bilinir. Fabius Maksimus, sürekli olarak bir meydan savaşından kaçınmış, çeşitli vur-kaç taktikleriyle, erzak tedariki için hareket halindeki ikmal birliklerine, yayılmış kuvvetlerine saldırarak Hannibal’i yıpratmaya çalışmıştır. Hannibal ordusundaki süvari birliklerini etkisiz hale getirebilmek için dağlık bölgelerde harekatı tercih etmiş, Hannibal kuvvetlerine sürekli saldırılar düzenlemiştir. Ne var ki yıpratma savaşı, uzun sürede sonuç alınabilecek bir stratejidir ve bu yüzden de iki yanı keskin bir kılıçtır. Fabius Maksimus’un bu tutumu, Roma’da kısa bir süre sonra sorgulanmaya, eleştirilmeye başlanmıştır. Roma senatosu ve halkı, onun izlediği bu stratejinin, İtalya kent ve köylerinin Hannibal tarafından yağmalanmasını önleyemediğinden yakınmaya başlamışlardır. Daha da kötüsü, Roma askeri gücünün Hannibal ordusunu İtalya topraklarında yenilgiye uğratamamasının, Roma’nın müttefiklerinin güvenini sarsacağını ve desteklerini çekerek Hannibal tarafına geçecekleri endişesinin yaygınlaşmasıydı.
Sonuç olarak Roma Senatosu Fabius Maksimus’un görev süresi dolunca, onu yeniden göreve getirmedi. İ.Ö. 216 yılında Caius Terentius Varro ve Lucius Aemilius Paullus Konsül seçildiler.
İ.Ö. 216 yılının baharında, Hannibal inisiyatifi tümüyle ele geçirmişti ve Cannae dolaylarında çok miktarda erzağa el koymuştu. Hannibal’in bu manevrası Roma Senatosunda genel bir hezeyana yol açmıştır. Kriz katlanılmazlığı, sadece Kartaca ordusunun Roma topraklarından bir bölümü istila etmesi değil, aynı zamanda bu bölgenin sağladığı çok önemli kaynakların da Roma elinden çıkmasından kaynaklanmaktadır. Roma, bu duruma seyirci kalamazdı. Roma ordusunun Cannae’ye ilerleyerek Kartaca ordusuyla çatışmasına karar verilmiştir.
Roma siyasi geleneklerine göre, savaş sırasında her iki Konsül de ordunun kendi sorumlulukları altındaki bölümlerine komuta edeceklerdir ama, savaşa kadar tüm orduya dönüşümlü olarak birinin komuta etmesi gerekmektedir.
Cannae yönündeki yürüyüş sırasında, bir Kartaca birliği Roma ordusuna saldırısını, Varro’nun başarılı bir şekilde geri püskürtmesi Roma ordusunda belirgin bir güven duygusu oluşturmuştur.
Varro’ya göre daha soğukkanlı ve ihtiyatlı bir komutan olan Paullus, Varro’nun tersine Kartaca ordusuyla, Roma ordusunun sayı üstünlüğüne karşın açık arazide çatışmanın tehlikeli olacağına inanmaktadır. Paullus’un bu düşüncesi, Kartaca ordusunun süvari unsurları yönünden sayı ve hareketlilik yönünden avantajlarına dayanmaktadır.
Bu düşüncesine karşın son başarının Roma üzerindeki etkisi yüzünden Paullus kaçınık bir tutuma girememiş, nehir kıyısında orduya kamp kurdurmuştur.
Roma ordusunun komutasına ertesi gün Varro’nun geçeceğini haber alan Hannibal, rakibinin kişilik yapısını bilmektedir. Onun bu atılganlığından yararlanmak için süvari birliklerinden bir müfrezeyi nehirle Roma ordusu kampı arasına baskınlar düzenlemekle görevlendirir. Ertesi gün komutayı alan Varro, kampın su gereksiniminin tehdit altında olmasını kabullenemeyecek ve orduyu Hannibal üzerine harekete kaldıracaktır.
Savaş
Kuvvetler
Roma ordusu, 70.000 Roma piyadesi ve 2.400 Roma süvarisiyle müttefiklerin göndermiş olduğu 4.000 süvari, 2.600 hafif ve 7.400 ağır piyade olmak üzere yaklaşık 86.400 kişilik bir kuvvettir. Kartaca ordusu ise 40.000 ağır piyade, 6.000 hafif piyade ve 8.000 süvariden oluşmaktadır.Taktik Pozisyonlar
" target="_blank"> önde,principeler ortada, triariiler arkada (Total War bilgisayar oyunundan temsili görüntü).]
Dönemin geleneksel meydan savaşlarında orduların pozisyon alışları, piyadenin merkezde, süvarilerin ise kanatlarda yer alması sistemine dayanmaktadır. Roma ordusu da bu geleneksel pozisyon alışı benimsemiş, ancak piyade hatlarını alışılmışın üstünde bir derinlikte düzenlemiştir. Varro’nun amacı bu derinliğin sayesinde Kartaca ordusunun merkez bölümünü kısa sürede dağıtmaktır. Trebia Savaşı’nda Roma piyadesinin Kartaca kuvvetlerinin merkezini yarışının daha geniş ölçekli bir uyarlamasını planlamaktadır. Birliklerini daha sıkışık düzende yerleştirerek daha sık saflar oluşturmuştur.
Varro, Kartaca ordusu ile nehri konumunun kendisine avantaj sağladığını düşünmektedir. Ona göre Kartacalıların gerisinde rahatlıkla manevra yapabilecekleri bir alan yoktur. Roma ordusu yeterince güçlü yüklendiğinde nehire kadar sürüp sıkıştırabilecek, böylece Kartaca ordusunda panik çıkabilecektir.
Varro, Hannibal’in önceki iki zaferinin de hile ve aldatmaya dayandığını düşünmektedir. Oysa Cannae’deki savaş alanı bütünüyle düz bir alandır, birliklerin gizlenebileceği, tuzak kurulabilecek engebeler yoktur.
Hannibal’in savaş düzeni ise yine geleneksel düzenleniştir. Fakat Hannibal, elindeki savaşçı unsurların savaş gücü ve yeteneği yönünden ayrım yaparak bir yerleşim seçmiştir. Savaşta daha disiplinsiz, daha gevşek davranacağını bildiği İspanyol ve Kelt savaşçıları tam merkeze yerleştirmiş, Kartaca piyadelerini de onların her iki yanına ve gerisine yerleştirmişti. Süvariler ise iki kanattadır.
Hannibal sol kanadının nehre dayanıyor olmasından endişe duymamaktadır. Tersine nehir, onun sol kanat açığını bir bakıma örtmektedir. Öte yandan Hannibal’e göre Roma ordusunun Cannae’ya hakim bir tepenin önünde ve sağ kanatlarını nehre dayalı olarak tertiplenişleri onlar açısından sıkışık bir durum yaratmaktadır, çekilme yapabilecekleri sadece sol kanatları yönü bulunmaktadır.
Hannibal’in seçtiği düzenlenişin iki avantajı daha vardır. Yüzünü doğuya dönük olarak dizilmiş olan Roma ordusu, sabah güneşinin gözkamaştırıcı etkisini karşısına almıştır ve güney doğudan esen rüzgar, savaş alanından kalkan tozu Roma ordusu üzerine sürecekdir.