Dalak, hemen hemen tüm omurgalılarda bulunan bir organdır. Yapısında büyük bir lenf noduna (lenf düğümü) benzer şekilde, öncelikle bir kan filtresi görevi görür. Dalak kelimesi Eski Türkçe 'sevda, melankoli' ve 'bir organ, dalak' anlamlarına gelen talak kelimesinden türemiştir.
Dalak, kırmızı kan hücreleri (eritrositler) ve bağışıklık sistemi açısından önemli roller oynar. Bu eski kırmızı kan hücrelerini çıkarır ve hemorajik şok durumunda değerli olabilecek kan rezervini tutar ve aynı zamanda demiri geri dönüştürür. Mononükleer fagosit sisteminin bir parçası olarak, yaşlanan kırmızı kan hücrelerinden (eritrositler) alınan hemoglobini metabolize eder. Hemoglobinin globin kısmı, oluşturucu amino asitlerine indirgenir ve hem kısmı, karaciğerde çıkan bilirübine metabolize edilir.
Ömrünü doldurmuş kırmızı kan hücrelerini ortadan kaldırarak, içlerindeki demiri yeniden kullanıma verir. Görevlerinin birçoğunu, aslında başka organlar da görmektedir.
Eskiden, dalağın melankolinin kaynağı olduğuna inanılırdı.
Diyaframın altında, karın boşluğunda, yaklaşık bir yumruk büyüklüğünde yumuşak bir organdır. Dalak, dolaşım sistemine bağlı bir çıkmaz sokağa benzetilebilir. Kan, dalak içerisindeki geniş kanallar ve damarlar sisteminde yol alırken, dalak hücreleri ile muhatap olur. Dalak, kan fizyolojisi ile yakından alakalıdır. Dalağın vücut savunmasında aldığı rol büyüktür. Dalağı alınan bir insan normal yaşantısına devam edebilir.