Davranış Terapisi
Kısaca: Bu terimin kapsadığı tedavi yöntemleri arasında duyarlılığın giderilmesi (bkz.), aversiyon (bkz.), zorlama (bkz), model tedavisi (bkz. ...devamı ☟
Davranış terapileri iki ana semptom grubu için uygulanmıştır: a) süjede mevcut, bulunan ve kurtulmak istediği ve b) kendisinde bulunmayan ve edinmek istediği davranış yetenekleri. Birinci grupta transvestizm (bkz.), fetişizm (bkz, ), homoseksüellik (bkz.) Ve sado-mazohizm (bkz.) gibi cinsel sapıklıklar; alkolizm (bkz.) ve enürez (bkz.) vardır.
Bunlara çeşitli aversiyon terapisi yöntemleri uygulanarak çoğu zaman davranış veya bu davranışı doğuran stimuluslar bakımından dikkatli bir zaman ayarlamasıyla üstüste elektrik şokları uygulanarak istenmeyen davranışa karşı şartlı bir anksiete tepkisinin yaratılması amaçlanır. İkinci grup ise fobileri (bkz.), bazı iktidarsızlık (bkz. Empotans) ve frijidite (bkz.) vakalarını ve birtakım obsesyon semptomlarını kapsar. Bunlara desensitizasyon (duyarlığın giderilmesi) veya başka tipte davranış terapileri uygulanarak, hastayı istenen davranışı yerine getirmekten alıkoyan anksiete azaltılır; böylece de onun içinde bulunduğu sitüasyondan kaçması yerine, bu sitüasyona yaklaşıp sonunda yenmesi amaçlanır.Anksiete, problemin ayrılmaz bir parçası olduğu zamanlar, bu teknikler çok yararlı olmaktadır. Oysa depresyonun anlaşılması, yahut tedavisinde davranış terapilerinin çok az katkısı olmuştur. Tek bir semptom veya fobi gösteren hastalarda bu teknikler çok uygundur, hatta önce bunlara başvurulur. Bu özellikle karşı cins-giyimi veya tüy fobisi gibi, istenmeyen bir davranışın yapıldığı veya görüldüğü anda tedavinin doğrudan doğruya uygulandığı semptomlar için doğrudur. Bununla birlikte, dolaylı olarak (mesela hayal gücü aracıyla) tedavi edilmesi gereken iktidarsızlık gibi semptomlarda da olumlu sonuçlar alınabilir.
Birden fazla semptomun mevcut olduğu veya bu semptomların temeldeki bir kişilik bozukiuğuyla ilgili olduğu durumlarda davranış terapileri daha az etkindir ve belki de davranış terapisinin yanısıra ilaçlar veya psikoterapi (bkz.) gerekebilir. Hernekadar davranış terapistleri hastadaki semptomlarla, psikanalistler ise temeldeki emosyonel çatışmalarla ilgilenirlerse de, bu iki disiplin dıştan göründüğü kadar birbirine uzak olmayabilir. Analiz, anormal emosyonel çatışmaların açığa çıkması ve terapist aracıyla normal ilişkilerin yeniden öğrenilmesini kapsar; aslında analiz, "transferans" ve "hastayı işleme", aversiyon, model tedavisi, biçimleme tedavisi ve özellikle duyarlığın giderilmesi (bkz. Desensitizasyon) gibi terapileri kapsayan bir davranış terapisi proçesi sayılabilir. Öte yandan, davranış terapisi sırasında da kaçınılmaz olarak bir transferans gelişebilir. Yakın zamanlarda birtakım davranış terapistleri bu iki disiplini birleştirerek, hazırlık niteliğindeki psikoterapötik seanslarda ortaya çıkan çatışmalara karşı hastadaki duyarlığı gidermişlerdir.
Bora Küçükyazıcı - 10 ay önce