Durali Yılmaz

Kısaca: Durali Yılmaz, bir akademisyen ve yazardır. ...devamı ☟

Durali Yılmaz, bir akademisyen ve yazardır.

Hayatı



1948 yılında Acıpayam`da Köke Köyü`nde doğdu. İlköğrenimini burada yaptıktan sonra orta ve lise öğrenimini Burdur`da, yükseköğrenimi İstanbul`da tamamladı. Yeni Türk Edebiyatı sahasında doktora yaptı. Aynı sahada doçent, 1993`te profesör oldu. 1988 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi`nde doçent olarak göreve başlayan Yılmaz, burada Tanıtım ve Halkla İlişkiler Bölüm Başkanlığı yaptı. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü`nde de Müdür Yardımcılığı görevini yürüttü. Harp Akademileri`nde basın ve halkla ilişkiler dersleri verdi. Halkla İlişkiler, Gazetecilik ve Radyo-TV Anabilim Dallarında yüksek lisans ve doktora tezleri yönetti. 1995 yılında Muğla Üniversitesi`ne gelerek buradaki Fen-Edebiyat Fakültesi`nin Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümünün kuruluşunu tamamladı. Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevinden sonra 1999 yılında emekliye ayrıldı. Halen İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı olarak görev yapmaktadır.

1965 yılında henüz ortaokul öğrencisiyken Burdur`un Sesi aldı mahalli gazetede ilk kez yayınladığı çalışmalarını daha sonra Diriliş, Hisar, Hareket, Büyük Doğu gibi dergilerde sürdürdü. Gazetelerde sanat sayfaları düzenledi ve köşe yazarlığı yaptı. Türkiye Milli Kültür Vakfı, KASD, DEN-BİR ödüllerini alan Yılmaz`ın eserleri hakkında yerli ve yabancı basında çok sayıda değerlendirme yazıları yayınlanmıştır.

Eserleri

İnceleme ve Deneme

  • Romanımız ve İnsanımız, 1976.
  • Roman Kavramı ve Türk Romanının Doğuşu, Ozan Yayıncılık, 1990.
  • Türkçe ve Kompozisyon, 1990.
  • Roman Sanatı ve Toplum, Ötüken Neşriyat, 1996.
Roman, çağımızın önde gelen sanatlarındandır. Sinemanın büyük atılımı ve ardından televizyonun yaygınlaşması, `Roman ölüyor mu? Roman ölüm döşeğinde`, gibi sözlere yol açmışsa da, roman, yine de serpilip gelişerek yoluna devam etmiştir. Sınıflar arasındaki çatışmalar arttıkça, toplumların dengesi bozuldukça roman, gözde sanat olma niteliğini korumuştur. Bu arada sinema ve televizyona da kaynaklık etme görevini sürdürmüştür. Romanın son yıllardaki atılımı ise gerçekten baş döndürücü olmuş; yayımlanan romanları izleme imkanı bile kalmamıştır. Neredeyse Pappini`nin sözünü ettiği `Roman Fabrikası` kurulmak üzeredir. Fabrikasyon diyebileceğimiz `çok satan`, maceraya dayalı yüzeysel romanların, hemen hemen bütün kitapçı vitrinlerini tuttuğu günümüzde, çağı sorgulayan, sanat değeri ve derinliği olan romanlar da çıkmıyor değil. Bu tür romanlar, az satılsalar ve az okunsalar da yine insanlığa yeni mesajlar verebilen, insan olarak bizim kim olduğumuzu ve nerede durduğumuzu hatırlatan eserler olma işlevini yerine getirmektedir. Son sanatçıların ortaya koyduğu romanlar yalnız günümüzü değil, yarınımızı da aydınlatmaktadır.
  • Şeyh Bedreddin Sufinin İsyanı, Bakış Yayınları, 2001.
  • Şeyh Bedrettin (İsyancı Bir Sufinin Darağacı Yolculuğu), OzanYayıncılık, 2002.


Roman ve Hikaye

  • Siyah Perdeli Evler, 1975.
  • Savaş Günlüğü, 1976.
  • Ankara`da Ölüm, 1976.
  • Aziz Sofi, 1976.
  • Fetva Yokuşu, 1978.
  • Çilekeş Müslümanlar, 1982.
  • Ölmeden Ölenler, 1988.
  • Yesevi Irmakları, Ötüken Neşriyat, 1995.
Bu eser, Ahmet Yesevi`den Sarı Saltık`a, Hacı Bektaş`a, Yunus`a, Mevlana`ya onlardan da günümüze uzanan bir çağdaş destandır. Cengiz ordularının ardınca Ortaasya`dan Anadolu`ya ve Rumeli`ye yürüyen maneviyat ordularını bizim hayatımıza getirmektedir. Bu çağdaş destanda mekan, Moğolistan`dan Anadolu`ya ve ötesine uzanan bütün Türk illeri; zaman, bütün Türk çağları... Tarım ırmağı, Onan ırmağı, Seyhun ve Ceyhun; Dicle, Fırat ve Sakarya... Bütün ırmaklar Ahmet Yesevi`den bir katre abıhayat içmiş: Ve `Yesevi Irmakları` ölümsüz Türk destanlarından 20. yüzyıla düşen bir mısra...
  • Dansedebilmek, Ötüken Neşriyat, Hikaye-Öykü-Masal, 1997.
Durali Yılmaz`ın muhtelif hikayelerinden oluşan bu eser, 1968`den günümüze insanımızın ve toplumumuzun serüvenini gözler önüne sermektedir. Özellikle Anadolu`dan büyük şehirlere gelen ve kendi gelenekleriyle büyük şehrin şaşırtıcı havası arasında kalakalan insanımızın tereddütleri, ayrıntılarıyla ortaya konulmaktadır. Özetle, bu hikayelerde, efsanelerimizle, inançlarımızla, sevinçlerimizle, üzüntülerimizle, umutlarımızla biz varız. Bu hikayelerden aynı zamanda 1968 yılından bu yana edebiyatımızı etkileyen akımları da genel çizgileriyle görmek mümkündür.
  • Kıyam, Ötüken Neşriyat, 1997.
1240 yılına gelindiğinde, Anadolu`da sıkıntı doruğa çıkmıştı. Moğalların önünde kaçan Türkmenler, Anadolu`ya yığılmış; Selçuklu tahtında oturan genç ve tecrübesiz Sultan Gıyasettin, kendi eğlence dünyasına dalmış, devletin asli unsuru Türkmenler, adeta dışlanmıştı. İşte bu hengamede herbiri efsaneleşmiş bir eren olan Türkmen Babaları, bir teselli kaynağı, bir umut ışığı olarak görünmüştü insanların gözüne. Sonunda 1240 yılı sonbaharında, Baba İlyas`ın halifesi Baba İshak`ın önderliğinde Türkmenler, saraya karşı ayaklanmışlardı. Sarayın gönderdiği kuvvetlerin üst üste yenilgiye uğramaları, Türkmen Babalarını iyiden iyiye efsaneleştirmişti. Müslüman askerlerin Türkmen Babalarına sempatiyle bakmaya başlamaları üzerine Saray, paralı Hıristiyan askerlerini, Babailer üzerine göndermişti. Malya ovasındaki savaşı bir taktik hatası sonucu kaybeden Türkmenler, çoluk çocuk, kadın kız toptan kılıçtan geçirilmişlerdi. İşte bu roman, Anadolu Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan Babailer ayaklanmasını anlatıyor. Herkesin farklı bir açıdan ve kendi dünya görüşüne göre ele aldığı bu olay, burada çok farklı bir açıdan ele alınıyor. Baba İlyas, Baba İshak ve Hacı Bektaş yaşadıkları olayları bizzat kendi ağızlarından anlatırlarken, Baba İlyas`ın torunu Elvan Çelebi de, bu olayı konu alan `Menakıb-ı Kudsiyye`sini niçin yazdığını açıklıyor. Bu romanda, geçmişin aydınlatılmasından daha çok geleceğe düşen bir ışık bulacaksınız.
  • Çerağ Uyanacak mı? Hacı Bektaş Güvercin - Babalar Şahin, Ozan Yayıncılık, Ekim 2002.
  • Kutup Yıldızları, Ötüken Neşriyat, 2000.
  • Ayosofya Dile Geldi, Beka Yayınları, 2000.
  • Söylenmeyen, 1975.
  • Gel İçimde Ağla, 1985.
  • Akrebin Dansı, 1989.


Çeviri, Sadeleştirme ve Uyarlama

  • Hüseyin Fellah (Ahmet Mithat`dan), 1981.
  • Hay bin Yakzan (İbnu Tufeyıl`den çocuklar için uyarlama), 1977.
  • Marifetname (Erzurumlu İbrahim Hakkı`dan), 1981.
  • Ceylan`ın Büyüttüğü Çocuk; İbn Sina İbn Tufeyl, Nehir Yayınları, 1993.
  • Marifetname tedkik ve takdim 3 Cilt TK; Ahmet Davudoğlu, Huzur Yayınları, 2003.


Senaryo

  • Sevgiyi Öğrenen Adam, O. Pekmezoğlu tarafından filme alındı, TRT-2 televizyonunda 5-12 Ekim 1987`de gösterildi.


Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Yılmaz
3 yıl önce

oyuncusu Cem Yılmaz, komedyen Deniz Yılmaz, müzisyen Durali Yılmaz, akademisyen ve yazar Efe Yılmaz, müzisyen Erdoğan Yılmaz, futbolcu Ertan Yılmaz, şair Esra...

Eşkiya Celladı
7 yıl önce

başrollerinde Yılmaz Güney ve Nebahat Çehre'nin oynadığı yönetmenliğini ise Remzi Jöntürk'ün yaptığı 1967 yapımı Türk filmidir. Yılmaz Güney Durali/Satılmış/Kerim...

Millî Gazete
7 yıl önce

Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Alaattin Özdenören, Erdem Bayazıt, Cevat Ülger, Durali Yılmaz, Sedat Yenigün, İsmet Özel ve diğerleri Mehmet Şevket Eygi, Gülay Pınarbaşı...

Milli Gazete, Millí® Gazete, 1972, Akşam (gazete), Aydınlık (gazete), Birgün (gazete), Bugün (gazete), Cumhuriyet (gazete), Dünya (gazete), Evrensel (gazete), Fanatik (gazete)
Acı (film, 1971)
7 yıl önce

beklemeye başlarlar. Düşmanlardan Durali çana yaklaştığında çan sesi gelir, Ali sesin geldiği yöne kurşunu basar. Durali vurulmuştur. Kayalar arasında yer...

Hayy bin Yakzan
3 yıl önce

tarafından yapılmış ve Mihrab dergisinde tefrika edilmiştir. 1977'de Durali Yılmaz tarafından yapılan çocuklar için uyarlaması yayımlanmıştır. Hayy bin...

Hayy bin Yakzan, İbn-i Tufeyl, Robenson Crusoe, Daniel de Foe
Tahir Musa Ceylan
7 yıl önce

Aralık 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Bünyamin Durali'nin "Depresyonun Şiiri" kitabı için yazdığı yazı Cumhuriyet Gazetesi Kitap...

Türkiye Türkmenleri
3 yıl önce

Deliler, Dodurlu (Doduryan), Döneklili, Doymuş Oğlu, Doyranlı (Toyranlı), Durali Hacılı, Eberlü, Ekber, Elsüz Oğlanları (Elsüzler), Faydalı, Garibşah, Genceli...