Dülük
Kısaca: M.Ö. 300 yıllarında kurulmuş olan antik kent Doliche, Gaziantep´in 10 km kuzeybatısında bulunmaktadır. Antik dönemde önemli ticaret yolarının yakında bulunan şehir Mesopotamya, Suriye ve Pers krallıkları, eski Yunanistan ve Roma uygarlıklarından etkilenmiştir. Şehrin erken dönemlerinden beri yakınındaki Dülük Baba Tepesi´nde bir kutsal merkez yer almaktadır. ...devamı ☟
Dülük vadisine bakan Keber tepesinin güney eteğinde Şarklı mağarada Prof. Dr. Enver Bostancı tarafından 1982 yılında yapılan bilimsel kazılarda üst Paleolitik çakmaktaşı aletler ve bu aletlerin yapıldığı atelyeler bulunmuştur. Bu taş aletler özgün bir karakter kazandığından litaratürde 'Dülükien' olarak adlandırılmıştır. Bu dönemde Alt taş devri insanlarının avlandıkları ve barınma için kullanılan bir mağara (Şakı mağara) da ele geçmiştir. Şarklı mağarada 13 tabaka saptanmıştır. 12 tabaka zaman zaman tepeden düşen molozlarla, taşlarla farklı bir tabaka meydana getirmiştir. Ama, en alt tabakada Taş Devrine ait buluntular gün ışığına çıkarılmıştır. Burada Mezolitik seviyeden toplanan aletlerin tipleri sebebiyle bu kültürün adına ' Şarlian' denilmiştir.
Şehrin prehistorik çağlardaki adını bilmememize rağmen bu zamandan kalan buluntular burada bir yerlesim merkezi olduğunu açıkça gostermektedirler. Hatta Güneydoğuanadolu´nun bilinen ilk taş işleme merkezlerinin burada bulunduğuna dair kanıtlar mevcuttur. Eski yunan dilindeki adiyla Doliche kenti ise Jüpiter Dolichenus tanrısının anayurdu olarak bölgesel sınırlarını aşan bir üne sahiptir. Bu tanrı MS 1. yy. dan 3. yy.a kadar bütün Roma Imparatorluğu´nda aynen bir başka doğu kökenli tanrı Mitra gibi tapınım görmüştür. Genel olarak, şehrin önemini ve gelişimini geniş alanlara yayılan büyük çoğunluğu roma imparatorluk dönemine tarihlenen nekropollerin ışığında tespit etmek mümkündür. M.S. 253 yılında Pers kralı I. Şapur´un Doliche´yi tahrip etmesinden sonra kentin ve kutsal alanın gelişmesi duraklamaya uğramıştır. MS 5. yy.da Doliche bir piskoposluk merkezi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kent nekropolünün batısında iki tane M.S. 8. ve 10. yy.a ait suriye tipinde kaya kilisesi yer almaktadır. Doliche, Bizans ve Arap devletleri arasındaki sınır savaşları döneminde tekrar tarih sahnesine ç ıkmaktadır. M.S. 11-12 yy. arasında şehir Gaziantep sınırlarına dahil edildikten sonra önemini yitirmiştir.
Bu şehrin dinler tarihi içindeki önemi son yıllarda yapılan araştırmaların sonucunda yeni bulgularla tekrar gündeme gelmiştir.
Gaziantep Müze Müdürlüğü başkanlığında, Alman Münster Üniversitesinden Prof. Dr. Engelbert WİNTER'in bilimsel katılımında 1997 ve 1998 yılarında Doliche antik kentinin bulunduğu Keber Tepe´nin yamacında iki Mithreum'un (Mitra kültüne ait rituallerin gerçekleştiği, mağara içindeki kutsal alan) bulunması, Jüpiter Dolichenus'un anayurdu olarak bilinen bu kentin dinler tarihi açısından önemini daha da artırmıştır.
Bu mağaraların Kommagene bölgesindeki ilk Mithreum'lar olması yanında, Roma İmparatorluğunun en büyük kutsal alanlarından oldukları da tespit edilmiştir. Doğal bir mağara oluşumunun içinde yana yana yer alan iki Mithraeum, aynı girişi kullansalar da, iki ayrı kült resmi barındırmaktadır. Bu özellikleri taşıyan bir Mitra kült alanına tüm Roma Imparatorluğu içinde başka hiç bir yerde rastlanmamaktadır. Bahsedilen mağarlarının duvarlarında içinde kandiller ve küçük figürler bulunan nişler yer almaktadır. Bazı büyükçe ve havuza benzer oyuklar, ritualler sırasında su kullanımına işaret etmektedir. Çok tahrip olmasına rağmen kült kabartmalarında imparatorluğun ayrı köşelerinden ele geçmiş başka buluntulardan bilinen şu sahne izlenebilmektedir: Mitra ay boğasının sırtında diz çöküp, bir hançer ile boğazını keserek öldürmektedir. Boğanın boğazıdan akan kan yeni bir hayat anlamına gelmektedir. Bu efsanede yer alan akrep, yılan ve köpek gibi diğer hayvanlar daha ge çdönemlerde meydana gelen tahribatlara rağmen seçilebilmektedirler. Sahne meşale taşıyıcıları Cautes ve Cautopates ile çerçevelenmektedir. Kabartmanın üst kısmı bir kavisle şekillendirilmiştir. İki üst köşede güneş tanrısı Sol ve ay tanrıçası Luna yer almaktadır. Birinci kült mağarasındaki kabartmada Mitra´nın başı par ç alanıp yerinde bir haç sembolü kazılmıştır. Bu, kült alanının Hıristiyan´lar tarafindan tahrip edildiğini göstermektedir. Mitra da tıpkı Hz. İsa gibi cemaatini günahlarından kurtarmak için kendini kurban etmiştir. İki din arasında ki bu ve vaftiz ve kutsal yemek gibi benzerliklerden dolayı aralarındaki rekabet de büyük olmuştur. Elimizde tahrip edilen başka Mitra kült alanlarına dair, Roma İmparatorluğu´nun batısından ve erken Hristiyanlık merkezlerinden de çok sayıda belge ve bilgi bulunmaktadır. İkinci kült mağarasının, Doliche´de Mitra´ya inananların sayısının zaman içinde arttığından dolayı mı yapıldığı, yoksa toplum arasındaki hiyerarşiden dolayı mı kurulduğu soruları henüz kesin olarak yanıtlanamamaktadır.
Antik yerleşim dölgesinin yakininda bulunan 1200 m yüksekligindeki Dülük Baba Tepesi´nde Jupiter Dolichenus´un kült merkezinin bulunduğu bilim dünyasinda uzun zamandan beri eldeki buluntulara dayanarak tahmin edilmekteydi. Ancak bilimsel çalışmalar ilk olarak 70´li yılların sonunda yüzey araştırmaları şeklinde gerçekleşebilmiştir. Bu kültün en önemli dönemi roma imparatorluk zamanına denk gelmekteyse de, kültün kökenleri çok daha eski çağlara uzanmaktadır. Jupiter Dolichenus´tan önce bu bölgede hava ve şimşek tanrısı Tesup Hadad tapınım görmekteydi. Bu iki tanri arasindaki yakınlık sadece coğrafyayla sınırlı kalmayıp tasvir biçimlerinde de büyük benzerlikler tesbit edilebilmektedir. Tıpkı Tesup gibi Jupiter Dolichenus da roma imparatorluk dönemi boyunca batı eyaletleri dahil, elinde çift balta ve şimşek demetiyle tasvir edilmektedir. Her iki tanrı i ç in de boğa önemli bir rol oynamaktadır.
2001 yılında ilk defa, bilim dünyasında Jüpiter Dolichenus'un tapınağının bulunduğu düşünülen, Dülük Baba Tepesi'nde kazı ç alışmaları yapılmıştır. Bu araştırmaların ilk hedefi Dülük Baba Tepesi'nin topografik bir haritasının çıkartılması ve tepede jeofizik araştırmasının yapılması olmuştur. Jeofizik çalışmalarıyla, kutsal alandaki yüzeyde görünmeyen yapı kalıntılarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Yapılan kazılar esnasında kutsal alanla ilgili önemli buluntular ele geçmiştir. Bunlarin arasında özellikle roma dönemine ait duvarlar, sikkeler, adak plakalarıyla daha erken dönemlerde kullanılan ç eşitli mühürler gibi çok sayıda önemli küçük buluntular kutsal alanın Dülük Baba Tepesi´de bulunduğuna dair önemli ipuçları vermektedirler. Sözü edilen duvarlar kutsal alanının temenos duvarları olarak tefsir edilmektedir. Bu buluntular ışığında Güneydoğuanadolu bölgesinde bilinen aktif dönemi kesintilerle de olsa M.Ö. 1. binyildan, Hristiyanlık etkilerinin yoğunlaşmaya basladığı geçantik döneme kadar uzanan bir kutsal alan var olduğu ortaya çıkmaktadır. Dülük Baba yatırının kısa bir zaman öncesine kadar yöre insanları tarafından sıklıkla ziyaret edildiği göz önüne alınırsa, bölgenin kutsallığının antik çağlardan günümüze dek uzanan uzun bir tarihçeye sahip olduğu açıklık kazanmaktadır. Tüm bu özellikler göz önüne alındığında, bu tepe üstünde bulunan antik kalıntıların bölgenin en önemli kutsal alanına ait olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu bölgede, özellikle de Dülük Baba Tepesi´ndeki arkeolojik araştırmalar önümüzdeki yıllarda da devam ettirilerek, hem bölgenin geçmişi hakkında şimdiye kadar edinilen bilgilerin geliştirilmesi hedeflenmektedir.
Bu konuda henüz görüş yok.