Evrim kuramı, insanlığın kökenine ilişkin sonuçları nedeniyle ortaya atıldığından bu yana sosyal ve politik platformda en çok tartışılan bilimsel teoridir. Bunun sonucunda, kuramın bilimsel algılanışı ile popüler algılanışı oldukça farklı olagelmiştir. Evrim kuramına popüler düzeyde karşı çıkan ve onun yerine yeryüzündeki canlılığın kökeni ve çeşitliliğini doğaüstü bir yaratıcıya bağlayan akımlara genel olarak yaradılışçılık adı verilir.
Tarihçe
Mitolojik insan tarihinde de rastlanıldığı gibi bir fenomenin ortaya çıkışında bileşenlerin değişime uğramaları ile ilgili süreç tanımının felsefi açıdan "evrim" kelimesi ile belirginleşmesi çok eskiye dayanır. Herhangi bir "sağlam ve doğru" biyolojik altyapısı olmasa da, Aristoteles'ten Konfüçyüs'e kadar bir çok önemli isim evrim kavramı konusunda yazmıştır. Ayrıca, evrim konusunda İbn'i Haldun ve İbn-i Sina farklı teoriler sunmuşlardır. 19. yüzyılda Lamarck, kazanılan karakterlerin kalıtımına dair bir hipotez öne sürmüş, fakat yaptığı deneyler bu hipotezin yanlış olduğunu göstermiştir. Ayni yüzyılda Charles Darwin, Galapagos Adanları'ndaki gözlemlerine dayanarak, evrimin mekanizmasını doğal seçilim'le açıklamıştır. Bugünkü modern evrimsel sentez Darwin'in bu teorisi üzerine kuruludur.Doğal Seçilim
1831-1836 yılları arasında, Darwin dünyanın farklı bölgelerine, işi gereği, seyahat ederek geçirmiştir. Geçirdiği bu yıllarda aklında bir tür evrim kuramı şekillenmeye başlamıştır. Farklı bölgelerde geçen 3 yıl sonunda, evrim teorisine en çok katkıda bulunacak yer olan Galapagos Adalarına varmıştır. Darwin bu adalardaki doğal yaşamı ve canlıları, Güney Amerika'dakiler (anakara) ile kıyaslamış ve o dönem için şaşırtıcı bazı bağlantıları keşfetmiştir. Burada geçirdiği dönem sonunda "başarılı nesillerin sonunda, değişimler yüzünden, yeni bir türün yavaşça hali hazırdaki bir türden gelişerek oluştuğu" kanısına vardı. Doğal seleksiyon adını verdiği bir işlem sonucunda bu değişimlerin ortaya çıktığına inanıyordu:Darwin'in bu teorisi 3 ana temel üzerine oturmuştur:
- Bir canlı popülasyonunda çeşitli karakteristikler mevcuttur ve bu değişken karakteristikler popülasyondaki bireyler tarafından yeni doğanlara aktarılır.
- Canlılar ölenlerin yerine geçecek sayıdan daha fazla yavrularlar.
- Ortalamada popülasyon arakamları genelde sabit kalır, hiçbir popülasyon sonsuza kadar büyüme göstermez.
Bu temellere göre Darwin, her popülasyonda bir çok bireyin hayatta kalamadığı, kurtulamadığı veya üreyemediğini belirtmiştir. "Varolma mücadelesi"nde sınırlı bir çok kaynak için ve mevcut riskler (yırtıcı hayvanlar vb) yüzünden popülasyonun her bireyi bir diğeriyle yarışmaktadır. Bu varolma mücadelesinde, ortama en iyi adapte olabilmiş bireyler seçici bir avantaja sahip olmaktadır ve daha çok yaşamakta ve daha çok üreyebilmektedir.