F-tipi cezaevleri yüksek güvenlikli cezaevleri olarak tasarlanmalarının yanında geleneksel olarak daha önce koğuş sistemi üzerine inşa edilmiş E-tipi ve Özel Tip cezaevlerinin karşıtını oluşturur.
Cezaevlerinde koğuş sisteminden hücre sistemine geçişin hangi gerekçelerle yapıldığı konusunda İşkencenin Önlenmesi Avrupa Komitesi (CPT) Türkiye`ye ilişkin bir raporunda (`` CPT/inf(2001)25 1, Strasbourg- 8 Kasım 2001, § 10 ,s.11``) aşağıdaki yorumu yapmıştır:
Geleneksel olarak, Türk cezaevleri geniş koğuşlar halinde gün içinde yatakhane, yaşama alanları, temizlik bölümleri ve bitişik havalandırma gibi, bütün cezaevleri birimlerinin bütün mahpuslar ya da önemli bir kısmı tarafından ortak olarak kullanıldığı sistem E-tipi cezaevi olarak 1970 ve 1980`lerde bu plan ilkesine göre inşa edilmişlerdir. Açık uzun ana koridorlar, genellikle çok sayıda mahkumun barındığı koğuşlar aynı zamanda personele mahpusları denetlemek bakımından fazla olanak tanımamaktaydı. Mevcut kapalı cezaevlerinin tiplerine bakmaksızın, bütün kurumlarda mahpuslar kendi birimlerini terk etme eğilimi taşımaktaydılar, nadiren koğuşlarını terk ederler ve personel de buralara nadiren girerdi. Personel ile mahpuslar arasındaki kontak bu sistemde asgaride tutulmuştu.
1990`ların ikinci yarısından sonra, Türk yetkililer artan bir şekilde koğuş sisteminin sakıncalarını fark etmeye başladılar. Bu tarz bir düzenleme, mahpusların etkinlikleri üzerinde cezaevi personelinin denetimine izin vermiyordu. Ayrıca, içeride farklı şekillerde (isyan, rehin alma, cinayet vs.) karışıklıklar çıktığında ağır kayıplar yaşanma riskini beraberinde getiren ciddi fiziksel güç kullanılan Jandarma`nın dışarıdan müdahalesine sahne olunuyordu. Sonuç olarak, yetkililer var olan koğuş sisteminden daha küçük yaşam birimlerinin bulunduğu yeni bir cezaevi sistemine geçiş yapmaya başladılar. Bu çerçevede geliştirilen yüksek güvenlikli cezaevi yapılarına yetkililer tarafından "F-tipi Cezaevleri" adı verildi.
Fiziksel yapı
Bu kurumlar bir ya da üç mahpusun birlikte yaşayacağı şekilde tasarlanmış kurumlardır. F tipi cezaevleri, yaklaşık 360 kişi kapasiteli olup üç ana bloktan oluşmaktadır. Her bir blokta bir ve üç kişilik hücreler bulunmaktadır. Üç kişilik (103 adet) ve tek kişilik (59 adet) odalarda toplam 368 mahpus kapasiteli olarak inşa edilmişlerdir. Bütün F-tipi cezaevleri aynı mimari plan üzerine inşa edildiklerinden hepsi aynı fiziksel özellikleri taşımaktadır.Tek kişilik hücreler 1.5 m2`lik tuvalet ve duş bölümü dahil yaklaşık 11 m2`dir. Bu hücreler ayrıca iyi donatılmış, iyi aydınlatılmış ve havalandırma sağlanan alanlardır. Bitişikteki üç hücre aynı havalandırma alanını paylaşmaktadır.
Üç kişilik hücreler ise çift katlı olarak (25m2) tasarlanmıştır. Burada alt katta bir masa ve üç sandalye mutfak bankosu, buzdolabı ve dolaplar bulunmaktadır. Ayrıca tuvalet ve duş burada ayrı bir bölümde bulunmaktadır. Bu bölümün bir tarafı bir koridora diğer tarafı ise yaklaşık 50 m2 boyutunda yüksek duvarlı beton bir havalandırmaya açılmaktadır. Yukarı katta ise yataklar ve her bir mahpusa ait dolaplardan oluşmaktadır. Bu birim de pencereler vasıtasıyla gün ışığı almakta ayrıca yapay ışıklandırma ve yeterli havalandırma bulunmaktadır (bkz., CPT/inf(2001)25 , § 18, s.15).
Uygulanan infaz rejimi
F-tipi cezaevlerinde diğer kapalı cezaevlerinden farklı bir infaz rejimi uygulanmaktadır. Bu farklı uygulamanın hukuksal dayanağı Terörle Mücadele Kanunun 16. maddesi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 9. maddesinde bulunmaktadır. Ayrıca İnfaz Tüzüğü (Yayımlandığı R. Gazetenin Tarihi : 6/4/2006, No: 26131) yüksek güvenlikli infaz kurumlarındaki infaz rejimine ilişkin düzenlemeler içermektedir. Ancak bütün bu düzenlemeler, yeterli açıklık ve kesinlikten uzak olmanın yanında, genelleştirilmiş bir tecrit rejimine kapı aralar görünmektedir.F-tipi cezaevleri, genelleştirilmiş bir duyusal ve sosyal tecrit öngördüğü bu nedenle de insanlıkdışı ve onur kırıcı muamele ve ceza yasağına aykırı olduğu gerekçesi ile ulusal ve uluslararası insan hakları örgütleri tarafından yoğun bir şekilde eleştirilmiştir (bkz. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararı Af Örgütü, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, ve Mazlum-Der).
Diğer taraftan eleştirileri daha nesnel ve Hükümet üzerinde daha etkili olarak kabul edilen İşkencenin Önlenmesi Avrupa Komitesi (CPT) ise 2001 yılından bu yana raporlarında düzenli olarak genelleştirilmiş bir duyusal ve sosyal tecrit uygulaması bulunuduğundan F-tipi cezaevlerindeki infaz rejimini eleştirmektedir (Bu konuda yayınladığı raporları için bkz.. İşkencenin Önlenmesi Avrupa Komitesi). Ancak F-tipi Cezaevlerindeki bu genelleştirilmiş tecrit rejiminde henüz bir iyileştirme sağlanamamıştır.
Bakınız Ölüm Orucu }