Falanksın Etkileri
Kısaca: İ.Ö. 650 dolaylarında askerlik taktiklerinde görülen çok önemli bir değişiklik, sıradan çiftçinin siyasal yaşama katılışını güvenilir bir temele oturttu. Bu değişiklik, falanksın -birleşmiş bir kitle durumunda koşup saldıracak biçimde eğitilen, derinlemesine sekiz sıradan oluşturulan ve omuz omuza savaşan askerlerden kurulu piyade düzeninin- bulunmasıydı. Tek bir kitle gibi hareket eden birkaç bin zırhlı adamın yaptığı becerikli bir saldırının, süvari birliklerini ya da herhangi bir karşı güc ...devamı ☟
Tek bir kitle gibi hareket eden birkaç bin zırhlı adamın yaptığı becerikli bir saldırının, süvari birliklerini ya da herhangi bir karşı gücü savaş alanından silip süpürebileceği görüldü. Falanks düzeninin bu yeteneği açıkça anlaşılınca, her kent, yurttaşları arasından olabildiğince büyük bir falanks örgütleyip yetiştirmek zorunda kaldı.
Falanksın güçlendirilmesine karşı çıkan her şey kenti tehlikeye attı. Örneğin, İ.Ö. yedinci yüzyılda, Sparta'da köleleştirilmiş uyrukların başkaldırısının Dor yöneticileri yıkıma uğratmakla tehdit ettiğinde olduğu gibi, tehlike büyüdüğünde tepki şiddetli olabiliyordu. Spartalılar, yirmiyle otuz yaş arasındaki her yurttaşın barakalarda yaşayıp birlikte asker yemeği yemelerini isteyerek, kendilerini kendi ülkelerinde neredeyse sürekli bir garnizona dönüştürdüler.
Başka hiçbir Yunan kenti böyle aşırı bir tepki göstermedi; fakat başka hiçbir Yunan kenti böylesine profesyonel bir savaşçı güç de yaratamadı. Öteki kentler, kendilerini falanks için kalkan, miğfer, kılıç ve mızrakla donatabilecek kişilerin bir kurultayda kesin olarak ağır basmalarım sağlayacak biçimde, eski aristokratik kurumlarına yeni biçimler vermekle yetindi.
Falanksın toplum yaşamına girişinin derin ve kapsamlı başka bir etkisi de oldu. Gerekli silahları ve zırhları satın almaya gücü yeten her genç, falanks içinde etkili bir biçimde savaşabilmek için gereken becerileri ve uyumlu hareketleri yapmaya çalışarak genç arkadaşlarıyla uzun saatler geçirdi. Çeviklik, güçlülük ve yüreklilik istenen niteliklerin yalnızca bir bölümüydü. Bunlara ek olarak falanks, savaş alanında saldırıya geçilince, kalkanlardan oluşan duvarın hiçbir noktasının çökmemesi için, her adamın savaş narasıyla başlayacak saldırı zamanını beklemeyi öğrenmesi gerekliydi.
Her bir kişinin kalkanı yanındakinin sağ tarafını örtmeye yardımcı olduğu için, her bir adamın güvenliği, yanındakinin sıradaki yerini yitirmemesine bağlıydı. Böyle bir durumda, falanks sırasının kopması, ardından yakın bir yıkımı getirebileceği için bireysel gösterişçi atılganlıklar, korkaklık ya da saldırının ritmine uyamamak kadar yersiz davranış demekti.
Günümüzde herhangi bir orduda eğitimle görevli çavuşların bildiği gibi, uyumlu hareket alıştırmaları yapılarak geçirilen uzun saatler, son derece güçlü duygusal etkiler yaratır. Bu tür çabalar, büyük bir olasılıkla tüm insanlarda, kamp ateşi çevresinde dans ederlerken avda etkin bir işbirliği için gerekli toplumsal-psikolojik dayanışmayı dile getiren ve aynı zamanda böyle bir dayanışmayı yaratan çok uzak atalarından gelme içgüdüsel yankılanmalara yol açar. Falanks eğitimlerinin ereği ve doruğu savaştı; bu da doğrudan insan ve ön insan avcı takımlarının deneyimlerinden gelen son derece ilkel güdüleri canlandırdı.
Belki insan toplumsallığının bu en ilkel düzeyiyle ilgili yankılanmalardan dolayı, falanksta becerikli bir hizmet görebilmek için gerekli uzun eğitim saatlerine katlanan, sonra da bir seferin tüm yorgunluklarını ve tehlikelerini omuzlayan, savaşın bu tür serüvenlerden doğan bilinen acılarına, cilvelerine ve beklenmeyen güçlüklerine göğüs geren her Yunan yurttaşı, kendisiyle birlikte bu deneyimleri geçiren tüm öteki insanlar arasında doğan derin bir dayanışma duygusunu yaşamı boyunca taşıyacaktır.
Bu yoğun duygu, her birinin üyesi olduğu ve herkesin hizmet etmekten kişisel bir doyum bulabildiği kentlerinin ululuğu ve görkemi karşısında ateşli bir ortak kıvanca kapılmasının temelini oluşturdu. Yunan polis'inin bu yolla, çelişkili gibi görünen bir deyişle, bir hareket birliğine ve sıkı bir disipline uyarak görülmemiş derecede canlı bir kişisel özgürlük duygusuna sahip yurttaşlar yaratabildiği söylenebilir.
Bu nedenle Yunanların, falanksın gelişiyle birlikte kişisel davranış ülkülerini değiştirmelerine şaşmamalı. Daha önceki aristokratik çağda, bireysel atılganlık ve gösterişçi tüketim genellikle hayranlık duyulan davranışlardı. Homeros'un kutladığı türden bireysel yiğitlik gösterileriyle lükse karşı duyulan kişisel düşkünlük atbaşı gitti. Ama falanks, askerlik sorunlarında tümüyle buyruklara uymaya dayanan bir davranış ilkesi getirdi.
Bu ilke, çok geçmeden sivil yaşam alanına da taşındı; böylece lüks içinde yaşama ya da kişinin herhangi bir alanda göze çarpacak biçimde arkadaşlarından farklı hareket etmesi kötü, Yunan'a yakışmayan, uygun görülmeyen davranışlar durumuna geldi. Yarışmacı bireysel atılganlık, polis ile ilgili ortak ilgi alanlarına aktarıldı. Kahraman rolünü birey değil, kent oynamaya başladı.
Bu konuda henüz görüş yok.