Fatsa, Ordu

Kısaca: Fatsa, Türkiye 'de Orta Karadeniz bölgesinde yer alan, Ordu ilinin bir ilçesidir. Konumu itibarıyla, Ordu il merkezinin 40,2 km batısında, Samsun ilinin ise 110 km doğusunda yer almaktadır. ...devamı ☟

Fatsa, Ordu
Fatsa, Ordu

}

|{{Bilgi Kutusu Genel Yerleşim Birimi |resmi_ismi = Fatsa |harita_resim = Ordu_Turkey_Provinces_locator.jpg |harita_pixel = 280px |harita_başlık = İlçenin Konumu |bağlı_idare = Ordu |il_ismi = Ordu |bağlı_idare_ismi = Fatsa |başkan_sıfatı = Başkan |başkanı = Hüseyin Anlayan
          • Nufus Bilgileri ***** -->
|nüfusu_tarih = 2000 |nüfusu_değeri = 120.774 |nüfusu_çevresi = 57.053 |nüfusu_yoğunluğu = 211 |toplam_km2 = 570 Kordinatları --> |alan_kodu = 0452 |posta_kodu = 52... |plaka_kodu = 52 }}

Orta Karadeniz Bölgesinde yer alan Ordu iline bağlı Fatsa, 570 km² yüzölçümüne sahip bir ilçedir. Şehir nüfusu 63.721, toplam nüfusu 120.774 olan ilçede 9 belde, 60 köy ve 60 mahalle vardır.41` kuzey paraleli ile 37 - 38` doğu meridyenleri üzerinde yer almaktadır. Doğusunda Perşembe, Batısında Ünye, Güneyinde Korgan, Çamaş, Çatalpınar ve Kumru İlçeleri Kuzeyinde ise Karadeniz yer almaktadır. M.S. 1. Yüzyıla kadar uzanan Fatsa, 14. Yüzyılda Hacıemiroğulları Beyliğinin egemenlik altında önemli bir liman konumundaydı. 1876 yılında kaza merkezi olan Fatsa, 1921 yılında Ordu`ya bağlanmıştır. Evliya Çelebi ``Seyahatnamesinde`` Fatsa`nın Canik Sancağına bağlı 300 evli, 1 hanlı, 1 hamamlı, küçük çarşılı, bağlık ve bahçelik bir kasaba olduğundan söz eder.

Denizden yüksekliği 10 metre olan Fatsa`nın kıyı ve akarsuyu çevreleri dışında büyük düzlükleri yoktur. Önemli akarsuları Yapraklı ve Belice dereleridir. Kuzey rüzgarlarına açık olan ilçede balıkçılığı desteklemek amacıyla merkezde, Yalıköy ve Bolaman`da balıkçı barınakları yapılmıştır. İlçede yazlar sıcak, kışlar ise serin ve yağışlı geçer.İlçe topraklarının % 20`sini ormanlar kaplamaktadır.

Ekonomi

İlçede ekonomik yaşam tarım ve balıkçılığa dayalıdır ayrıca çevre ilçelerin il merkezi ve samsuna giderken kullandıkları bir yol olup bu ilçelerdeki halkın geçimlerinde önmeli paya sahiptir. merkezde bulunmasından dolayı bir ticaret merkezi olarakta gelişmektedir .bölgedeki 3 adet 4 yıldızlı otellerden biri ilçede bulunup 3 ve 2 yıldızlı otellerde mevcut bulunmaktadır.ilçede bulunan iskele çevre il ve ilçelerde bulunan limanların aksine çok yüksek tonajlı gemilerin demirleyebilmesi ve yük doldurup boşaltılması için son derece müsait bir yapıya sahip olmasından dolayı limanlar kadar işlek olup ilçe ekonomisi için destek oluşturmaktadır. Fındık önemli bir gelir kaynağıdır. Mısır üretimi de gelir kaynaklarındandır. Son yıllarda seracılık, kültür mantarcılığı, besicilik, süt inekçiliği ve tavukçuluk da gelişme göstermektedir. Sebze ve meyvecilik alanında gelişmeler gözlenmektedir. Balıkçılık da ilçenin ekonomik yapısında önemli bir yer tutar. Ayrıca halıcılık ve arıcılık da önemli bir ekonomik potansiyeldir.

Turizm

Turizm açısından ilçe çevresinde birçok dinlenme tesisi vardır. Doğal yeraltı kaynakları açısından şanslı olan ilçede, Ilıca beldesinde şifalı su bulunmaktadır. İlçede görülmeye değer yerler Kız kulesi, çınar ve ulu ağaçlar, Göreği Manastırı, Cıngırt Kaya ve Gaga gölüdür.Bunlarla birlikte her yıl temmuzun ikinci haftası FATSA BELEDİYESİ ULUSLARARASI ÇINAR FESTİVALİ düzenlenir.

Coğrafi Özellikleri ve İklimi

  • a)Topoğrafik Durum:
Arazi dağlık ve engebelidir. Rakım 10 metreden 550 metreye kadar çıkmaktadır. Kuzeyde denize paralel olarak uzanan Canik Dağları sahile kadar kademeli bir şekilde alçalmaktadır. İlçenin iki önemli akarsuyu olan Bolaman ve Elekçi Derelerinin sahile yakın civarlarında düz araziler bulunmaktadır.

  • b)Akarsular:
  • 1)Bolaman Deresi
  • 2)Elekçi Deresi
  • 3)Şerefiye Deresi
  • 4)Kurtuluş Mah. Deresi
  • c)Göller:
İlçenin 10 Km. Güneydoğusunda Örencik Köyünün sınırları içinde GAGA GÖLÜ bulunmaktadır.54 dekar alan kaplamaktadır.

  • d)Jeolojik Yapı :
İlçe kısmen sahildeki Alüvyon üzerinde kısmen gerideki Yamaçta yerleşmiş bulunmaktadır.Çevrede yapılan inşaat hafriyatlarından edinilen bilgiye göre yamaçtaki iskan bölgelerinde yer altı suyu mevcut değildir. İlçenin düzlük kısımları ince kum ve killi zeminden teşekkül etmiş olup, yer altı suyu ihtiva etmektedir.Yamaçlarda ise üst tabaka 1,5-2 metreye kadar kil ve nebati örtü, taban ise çatlaklı mavi kalkerdir.

  • e)Toprak ve Arazi Kullanımı :
Dere ve Dere yatakları çevresinde oluşan taban arazileri vasıflı (I ve III. Sınıf Toprak) ve vasıfsız tarım alanları mevcuttur. Tarıma elverişli arazilerin % 80 ` ninde Fındık tarımı yapılmaktadır. Daha yüksek yamaçlarda ise Orman Alanları ortaya çıkmaktadır. Topoğrafyanın kıyının gerisinde hemen yükselmesinden ve meyilinin fazla olmasından dolayı Ormanların yok edilerek Tarım Arazisine dönüştürülmesi olayına pek rastlanmamaktadır.

  • f)İklim :
Tipik Karadeniz iklimi hakim olup, kışlar ılık geçer, Yaz aylarında bunaltıcı sıcaklar olmaz. Isı farkları azdır.

Fatsa Tarihçesi

} Şehrin ilk çağ tarihi ile ilgili bilgilerimiz çok kısıtlıdır.Kaynak olarak Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız` ın çalışmaları kullanılmıştır.

M.Ö. 400 yılında Fatsa ve Çevresinde KOLHLAR, DRILLER, HALİPLER, MOSSİNOİKLER ve TİBARENLER gibi Yunan asıllı olmayan yerli kabileler yaşamaktadır.O döneme ait önemli buluntuların Yapraklı Mevkisinde Çıngırt Kaya ve çevresinde mevcut olduğu tahmin edilmektedir.Fakat bu tahminlerin ilmi bir dayanağı yoktur.Çıngırt Kaya`da yapılacak bir yüzey ve arkeoloji araştırması, bu dönemlere ait önemli bilgi ve belgelerin çıkmasını sağlayacaktır.

M.Ö.675`lerden itibaren sırası ile KIMMERLER, PERSLER (M.Ö.547), MAKEDONYALI İSKENDER(M.Ö.34) ve komutanları(M.Ö.312-208) Fatsa ve çevresine hakim olmuştur.Fatsa`da İlk Çağ dönemlerinden en dikkat çekeni ise PONTUS devridir.(M.Ö.280-M.S.263)Pont hakimiyeti dönemi "Sıde" olarak anılan yörenin daha da güçlenmesine neden olmuştur.Bu devirle ilgili rivayetler de kayda değerdir.Populer amaçlı eserlerde geçen bu bilgilerin hangi kaynağa dayalı olarak yazıldığı bilinmemektedir.PONT hakimiyeti ile ilgili genelde şu bilgiler aktarılmaktadır:

Fatsa` nın tarih sahnesinde önemli bir yer alması miladi 1.yüzyılda başlar.Mitrilat`ın ölümünden sonra II. FARNAK(M.Ö.65-42) Roma`ya bağlı bir krallık olan PONT Devleti`nin başına geçer.II. FARNAK bu günkü Fatsa`nın bulunduğu yerde hükümdarlığını sürdürürken, Roma`nın iç karışıklıklarından faydalanarak hem istiklalini kazanmak hem de idaresini genişletmek için çalışmış fakat başarılı olamamıştır.II. FARNAK Fatsa`nın eski Hükümet binasının bulunduğu sahada kızı FANİZAN adına bir şato inşa ettirmiştir.Bu şatodan dolayı buraya "FANIZAN" adı verilmiştir.

Sonraki yüzyıllarda FANİSE, PHADSANE, PYTANE, FAÇA adları ile anılan kasaba en son Fatsa adını almıştır.

PONT Devletinin sınırları dahilinde Fatsa bulunmakla beraber, bazı kaynaklarda geçen başkent olduğu iddiasının bir dayanağı yoktur. Kasaba ŞARL TEKSİYE`de "Fatizan şatosu" vilayet salnamelerinde "Vadisane" olarak adlandırılmaktadır.Popüler kaynakların ifadelerine göre II.FARNAK tan sonra bölgeye ayrı bir sülaleden gelen POLEMEN hükümdarlık yapmıştır.M.S.63 tarihinde Pont devri, Roma tarafından ortadan kaldırılmış, M.S.395`te ise bu topraklar Roma`dan Bizans`a devir olmuştur.M.S.391`den itibaren Anadolu`ya giren PEÇENEK ve KUMAN Türklerinin akınları ve yerleşmeleri görülmektedir.

Türklerin Fatsa yöresine kesin olarak yerleşmelerini Malazgirt(1071) sonrası Akınlar sağlamıştır.Danışmet Gazi`nin beylerinden SEVLİ Bey, Ladik taraflarından harekete geçerek az zamanda Samsun, Ünye, Fatsa ve Giresun taraflarını elde edip Trabzon`a kadar ilerlemeyi başarmıştır.Bu olaylardan sonra yerleşen Oymaklar sayesinde Türkleşme ve İslamlaşma süreci başlamıştır.Bu Oymaklardan en önemlisi ÇEPNİ`lerdir.Çepniler bu alt yapıyı sağladıktan sonra 1380 lerde Hacı Emir Oğulları adlı bir Türk Beyliğinin hakimiyet dönemi başlamıştır.1427-1428 de Yörgüç Paşa`nın Canik Seferi ile Fatsa Osmanlı topraklarına bağlanmıştır.Hacı Emir Oğulları dönemi Fatsa`da ki Türk nüfusunun temelini oluşturmuştur.

13 ve 14 yüzyıllarda kıyı kesiminde Ceneviz kolonilerinin etkileri görülmektedir.Sahildeki tabya Cenevizliler tarafından depo olarak kullanılmıştır.

Bu dönemde Fatsa Karadeniz`in önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur.Cenevizlilerin Karadeniz hakimiyetleri Fatih döneminde sona erdiği için Fatsa`dan da muhtemelen bu dönemlerde ayrılmışlardır.Fatsa`da Türk hakimiyeti dönemi 1380`lerde Hacı Emir Oğulları ile Osmanlı Dönemi ise 1427-1428`de başlamıştır.

  • Osmanlı Dönemi (1427-1922)
  • 1)Fatsa`da İdari Taksimatın Kuruluşu ve Gelişmesi :


Fatsa idari olarak Canik Sancağına bağlıdır. Osmanlı kayıtlarında Fatsa yöresinin adı "Satılmış - ı Mezid Bey" veya "Nahiye-i Satılmış-ı Ferid Bey" dir. 15 yy. kayıtlarında Nahiye statüsündeki Satılmış, 16. ve 17. yy. kayıtlarında kaza olarak geçmektedir. Yörede 15 yy. da tek bir kaza varken 1642`de altı kaza ortaya çıkmıştır. Tapu defterine göre kazaların adları şunlardır: Satılmış, Cevizderesi, Çöreği, Meydan, Sergis ve Keşdere. Katip Çelebi bunlara Fatsa ve Vonayı` da eklemiştir.

Canik Sancağı, 15. ve 16. yy.`da Eyaleti Rum`a ; 17. yy. ise Sivas Eyaletine bağlıydı. Bu durum 1847`ye kadar devam etmiştir. 18. yy.`ın ikinci yarısından itibaren Canik ve Trabzon`a aslen Fatsalı olan Caniklizadeler hakim olmuştur. 1846-1847 yönetsel bölümünde Trabzon Eyaletine bağlı bir sancak olan Canik, 1872-1877`de bağımsız sancak olmuş, tekrar Trabzon`a bağlandıktan sonra 1908`de yeniden bağımsız sancak olmuştur.1851`den 1856`ya kadar kaza statüsünde olan Fatsa Kasabası 1869`dan 1872`ye kadar Ünye Kazasına bağlı bir nahiyedir. Kasaba 1878`de yeniden kaza yapılmıştır.

T.B.M.M.`de 30 Kasım 1920`de başlayan Ordu ve Giresun sancaklarının oluşumu hakkındaki kanun ile ilgili yapılan görüşmeler sonunda 4 Aralık 1920`de Ordu ve Giresun Sancakları kurulmuştur. Merkezi Ordu olmak üzere Canik Sancağına bağlı Fatsa ve Ünye kazalarının bağlanması ile Ordu Sancağı kurulmuştur. Fatsa ve Ünye halkı bu karara karşı çıkmış ve Ünye Sancağı`nın kurulması teklifinde bulunmuşlardır. Ancak bu teklif reddedilmiştir. Böylelikle Fatsa 4 Aralık 1920`de Ordu`ya bağlı bir Kaza olmuştur.

  • 2)İdareciler :


1868 - 1878 ` e kadar Nahiye Müdürleri
  • Tarih : Nahiye Müdürü :
  • 1868 Mustafa Efendi.
  • 1869 Ahmet Efendi (vekil)
  • 1870 - 1871 Süleyman Bey.


1878 -1908 ` e kadar Kaymakamlar
  • Tarih : Kaymakam:
  • 1878 Ali Efendi.
  • 1880 Mehmet Efendi.
  • 1887 Mustafa Efendi.
  • 1891 Ahmet Rıza
  • 1892 Mehmet Efendi
  • 1894 Şatırzade Mehmet
  • 1897 - 1903 İsmail Bey
  • 1904 Mehmet Bey
  • 1906 Hamza Efendi
  • 1908 Yorgaki
(*) Bazı kaynaklara göre şair Eşref 1876 ` da Fatsa`da kaymakamlık yapmıştır.

1878 - 1903 e kadar Belediye Başkanları
  • Tarih Başkan
  • 1878 - 1880 Kirkor Ağa
  • 1887 Topalzade Hacı İsmail Ağa
  • 1891 - 1892 Kirkor Ağa
  • 1894 Mahmut Efendi
  • 1897 - 1900 Mehmet Efendi
  • 1902 Kadızade Kasım
  • 1903 Şatırzade Abdullah
  • 3)Sosyal Yapı:


Etniklik ayrım kriterleri Osmanlı toplumunda din ve kültür olduğu için Fatsa da toplum yapısının iki grup altında inceleyeceğiz. Bunlar; Müslümanlar ve Gayr-ı Müslim`lerdir.

  • A) Müslümanlar:
Malazgirt`ten sonra Türkler, kademeli bir şekilde Karadeniz Bölgesine yerleşmeye başladı.Danişment Gazi`nin Beylerinden Sevli Bey tarafından yönetilen Türkmen akımları sonunda Orta Asya ve Azerbeycan tarafından getirilen Karlı ve Karaöylü oymağının bir bölümü de Fatsa ya yerleşmiştir.Bununla birlikte Fatsa`daki Müslüman Türk nüfusunun esasını Çepni oluşturmaktadır. Çepniler, kendilerine ait beylikler kurmuşlardır.Tacettin oğulları ve Hacı Emiroğulları sayesinde Canik bölgesi Türk ve Müslüman kimliğine kavuşmuştur. 1427-1428`de Osmanlıya dahil olan Fatsa`nın 15. ve 16 yy. daki Müslüman Nüfus oranı yüzde doksanları geçmektedir. Müslüman nüfus, daha ziyade köylerde yaşamakta tarım ve hayvancılık ile meşgul olmaktadır. Yönetimde aktif olmalarına rağmen ticari işlerde geri kalmışlardır.19 yy.`a gelindiğinde Müslüman nüfusta hızlı bir artış gözlenmektedir. Bunun en önemli nedeni göçlerdir.

  • B)Gayr-i Müslimler:
Fatsa`da Türk hakimiyetinden itibaren Hıristiyan nüfusun genel nüfusa oranı çok düşüktü. Bu Hıristiyanların bir kısmı Din değiştirmiş bir kısmı da 20.yy. başlarına kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Hıristiyan nüfusun oranı 15.ve 16.yy. tapu kayıtlarında %2`leri geçmemektedir.18.yy. sonlarından itibaren bölgeye başka yerlerden göç eden Gayr-i Müslimler olmuştur.

  • a)Rumlar :
19.yüzyılın son çeyreğinden itibaren gelişmeye başlayan Fatsa`nın, ekonomik hayatında söz sahibi olan Rumlar, el sanatları ve diğer ustalık işleri ile uğraşmaktaydılar. Kasaba merkezinin yanı sıra Rumların bulunduğu köylerin adları şunlardır : Yalıbey Mah. , Yaylak Köyü, Dereköy, Kabaköy, Gölköy, Alakiriş, Yeniköy, Kızılot, ve Osman Köyüdür.

Tanzimat öncesi Osmanlı Devletinde Gayr-i Müslimler birkaç istisna hariç Devlet Memuru olamazlardı. Tanzimat`tan sonra yapılan değişikliklerle Gayr-i Müslimlere Devlet Memuru olma hakkı kazandırıldı.Fatsa`da Rumlar, kaza idare meclisi, Belediye Meclisi, Memleket Sandığı, Reji Dairesi ve Ziraat Odasında çeşitli görevlerde bulundular.Terzioğlu Lazeri Efendi Belediye Reisliği yaparken 1908 tarihinde Yorgaki Kaymakamlık makamına atanmıştır.Rum Halkı özgür bir ortamda yaşarken; I.Dünya Savaşından sonra Pontus hayallerine kapılarak çetecilik faaliyetlerine başlamıştır.Rumlar 1923`te mübadele gereğince Yunanistan`a gönderilmiştir. Fatsa`dan ayrıldıktan sonra Rumların doğdukları yeri unutmadıkları 1951 yılında Rum Tudor`un Fatsa`yı ziyaretiyle gün ışığına çıkmıştır.

  • b)Ermeniler:
Ermeni nüfusunun büyük bir bölümü Rumlar gibi dışarıdan gelmiştir.Fatsa`da hala yaşayan yakın bir zaman evvel islamiyeti seçen Eczacı Hasret Efendi`nin (Doğum 1917) beyanları da bu doğrultudadır.Kendi ailesinin Sivas`ın Gürün kazasından göç ettiğini ve Fatsa`ya yerleştiğini söylemektedir. Hasret Efendi`ye göre Ermeniler ve Türkler arasında bir düşmanlık söz konusu değildi.Gündelik ilişkiler dosthane bir şekilde gelişirken; Ermeniler daha çok El sanatları ve Ticaretle meşguldürler.Ermeniler Tanzimat`tan sonra Kaza İdare Meclisi, Belediye Meclisi, Sanduk Eminliği, Ziraat Odasın da görevlerde bulunmuşlardır.1878-1880 ve 1891 tarihlerinde Kirkor Efendi Belediye Reisliği yapmıştır. Eczacı Hasret Efendi sahilde bir Ermeni Gregoryan Kilisesi ve Okulundan ve bu günkü Dumlupınar İlköğretim Okulunun bulunduğu yerde Protestan Kilisesi ve Okulundan bahsetmektedir.Hasret Efendi`nin beyanına göre Ermeniler sevk ve iskan kanunundan (Tehcir)sonra İstanbul, Fransa, Yunanistan ve Rusya`ya göç etmişlerdir. Bu olaylar sırasında Amerikalılar onbeş günde bir gelip yetimleri götürmekteydi, ayrıca açlık ve kıtlık başladığından Protestan Kilisesinde bir aş evi kurulmuştu.

  • 4)Kafkas Göçleri, Balkan Mübadilleri (1864 - 1923):
  • Kafkas Muhacirleri :
Göç, en geniş anlamıyla şahısların hayatlarının tamamını veya bir bölümünü geçirmek üzere tamamen yahut geçici bir süre için bir iskan ünitesinden diğerine yerleşmek kaydıyla yaptıkları yer değiştirme hareketidir. 19.yy.`ın son çeyreğinde Kafkas Muhacirleri, Rusya`nın baskısıyla Karadeniz Bölgesine ve özellikle Trabzon eyaletine göç etmiştir. Yapılan araştırmalarda Çerkez göçmenlerinin 1864 tarihinde Canik Sancağına iskan edildiği tespit edilmiştir.İskan edilen Çerkez gruplarının bir kısmı Fatsa`ya yerleştirilmiş, 1870 ve 1871 tarihli Trabzon Vilayet Salnamelerinde nüfusları 901 kişi olarak verilmiştir. 1 Temmuz 1878`de Canik Sancağına göç etmiş çok sayıda Abaza göçmenlerinin bir bölümü Fatsa`ya bağlı Çokdeğirmen ve Nefs- i Meydan Abaza köylerine yerleştirilmişlerdir. 1878`den sonra hızla artan göçmen kitlesi 1880 ve 1887 tarihlerinde Fatsa`ya yerleştirilmiştir.Batum Muhacirleri adı verilen bu göçmenlerin yerleştikleri yerler Fatsa Muhacir Tapu Sicil kayıt defterinden çıkarılmıştır.

  • Muhacir Tapu Sicil defterine göre iskan edilen yerler:
  • KÖY *BUGÜN BAĞLI BULUNDUĞU İLÇE
  • Salihli *Fatsa
  • Duayeri *Fatsa
  • Bacanak *Fatsa
  • Beyce - i Kebir (Büyükkoç) *Fatsa
  • Tahtabaşı *Fatsa
  • Kösebucağı *Fatsa
  • Miri (Beyceli) *Fatsa
  • Cacüle (Bucaklı) *Fatsa
  • Kulpar (Çömlekli) *Fatsa
  • Demirculu *Fatsa
  • Çaltımar-ı Aliyye (Yukarı Ardıç) *Fatsa
  • Çaltımar-ı Süfla (Aşağı Ardıç) *Fatsa
  • Bu köylerden başka Halk arasında muhacir köyü olarak geçen köyler şunlardır :Yusuflu, Geyikçeli, Karataş, Hoylu, Sudere, Sazcılar, Çerkezdağı, Yukarıkozpınar, Tepealan, Yeşilalan, Soğukpınar, Kargucak ve Kondan.


Muhacirlerle yerli halk arasında bir takım sürtüşmeler olmuştur. 1887 yılı içersinde Fatsa`ya yerleştirilen Gürcü ve Çerkezlerin bir kısmının taşkınlıkları üzerine Halk Valiliğe şikayette bulunmuş, Hükümet Vilayetten gelen şikayetleri değerlendirerek bunları Ankara ve Konya Vilayetlerine nakletmiştir.Fakat muhacirler tekrar eski köylerine dönmüş ve bunun üzerine Meclis - i Vükela, geri dönenlerin Ankara ve Konya`ya tekrar iskanını uygun görmüş, kalanlardan ise asayişe riayet edeceklerine dair senet alınmasına karar vermiştir.

Fatsa yöresinin efsaneleşmiş kahramanı Hekimoğlu`nun çatışması muhacirlerle olmuştur.Hekimoğlu gerçekte sosyal bir kahraman değildir. Şahsi sebepler yüzünden çetecilik faaliyetlerinde bulunmuş ve 1910 tarihinde öldürülmüştür.

Aynı yörede eşkıyalık yapan Soytaroğlu, çetecilik yapan Gürcülerle mücadele etmiştir.İlk dönemlerde bu olaylar hariç muhacirler ve yerli halk arasında büyük manada sorunlar çıkmamıştır.Muhacirlerin gelmesiyle Fatsa ticareti hareketlenmiştir.Gürcülerin bir kısmı ziraatla meşgul oldukları gibi bir takımı da Hükümet işlerinde ve özellikle zabıtada yerleştirilmişlerdir.

  • Balkan Mübadilleri :
Lozan Antlaşması (1923) uyarınca mübadele söz konusu olunca Türkiye`deki Rum nüfus (İstanbul hariç) Yunanistan`a, Yunanistan`da ki Türk nüfusun ise (Batı Trakya hariç) Türkiye`ye göç ve iskanları sağlanmıştır.Mübadil adı verilen bu göçmenlerin yerleştirildikleri yerler arasında Fatsa Kazası da vardır. Fatsa`ya yerleştirilen mübadillerin sayısı 801 kişidir.Mübadillerden yaşayan kimse kalmamıştır.Onların soyundan gelip mübadele konusunda düzenli ve sıhhatli bilgi toplayanlar da yok değildir; bunlardan biri de Yusuf BUL`dur.(Doğum 1925) Bul`un anlattığına göre mübadele şu şekilde gerçekleşmiştir.:

1923 senesinin Mayıs ayı içerisinde Selanik`in Serez Kazası`ndan hareketle Kavala Limanı`ndan Gül Cemal Vapuru ile İstanbul`a gelmişlerdir.İstanbul`da Veli Ağa Çayırı`nda bir hafta dinlendikten sonra bir başka gemi ile Fatsa`ya gelmişlerdir.Fatsa`ya gelen hane sayısı 770`tir.Fakat bu haneler normal hane değil bir veya iki kişiden oluşan hanelerdir.Mübadiller geldiklerinde içlerinde 15 yaşını doldurmuş iki delikanlı ile 55 yaşının üzerinde ihtiyarlar ve özellikle kadın ve çocuklar vardı.Bu insanlar şehre uyum sağlayamamışlardır.Nedeni ise buğday ve tütün yetiştiriciliğine alışkın olan mübadiller, mısır ve kendir üretimine alışamamışlardır. Büyük bir bölümü Samsun`a gitmiş, burada yer bulamadıklarından Amasya ve Tokat`a çıkmışlardır. Yolculukları esnasında eşkıyalar tarafından soyulmuşlardır.Perşembe Yaylası`ndan hareketle tekrar Fatsa`ya gelmişler, bu yol esnasında Çiçek Hastalığı ve Veba ` ya tutulan nüfusun 1/5`i helak olmuştur.

Fatsa`ya geldiklerinde ise iskan haklarını kaybettiklerini öğrenmişler, bunu yanında kendilerine ayrılan yerler talan olmuştur. Samsun`a gitmeyip Fatsa`da kalanlar ise (Ömer Hoca, Horoz Osman) merkez mahallede çok iyi yerler tutmuşlardır. 770 hanenin 60 tanesi şehre yerleşmiş diğerleri ise yüksek köylere çıkmışlardır.Yerleştikleri köylerin adları şunlardır: Kumru, Derbent Köyü (Kaya Mah.), Yaylacık, Kiremitli (Elmalı), Çokdeğirmen, Kayabaşı, Alanköy ve Gebekse (Ortaca).Mübadiller, Rumların bıraktıkları el sanatlarını devam ettirmişlerdir.Mobilyacılık, Kalaycılık, Bakırcılık ve Terzilik başlıca mesleklerindendir.Mübadillerin ancak yüzde 30` u Fatsa ` da kalmıştır. Bunun nedeni ise toprağın yetersizliği ve nüfusun artmasıdır.

  • 5)19.Yüzyıldan 20.Yüzyılın başlarına kadar Fatsa`da Ekonomi :


19.Yüzyılın son çeyreğinde Anadolu kentlerinin Ekonomik yapısı Fatsa`da da görülmektedir. Geleneksel üretim ilişkileri henüz değişmemiş , kıyı kenti olması nedeniyle gelişmenin başlıca nedeni Dış Ticaretle gösterdiği başarı olmuştur. Kasabada Ünye ve Ordu kazaları ile ulaşım sağlayan bir karayolu mevcut değildi. Bu nedenle Fatsa ` da çok erken dönemlerden itibaren deniz taşımacılığı sektörü gelişmiştir. Bu sektör o kadar ilerlemiştir ki 1834 yılında Fatsa gemi tezgahlarında bir savaş gemisi inşa edilmiştir."Çapar" adıyla anılan kayıklar ise ulaşımda büyük bir rağbet görmüşlerdir. 1900 tarihi itibariyle kasabada 10 balıkçı kayığı ve 18 küçük gemi mevcuttur. 1902 de ise küçük gemi sayısı 38`e çıkmıştır. Denizcilik ve denizciliğe bağlı alanların kasabada gelişmesini hazırlayan başlıca faktörler şunlardır: 127.094 dönümlük orman arazisinde 4 büyük orman mevcuttur. Edegör Ormanından çıkarılan ağaçlar, ticaret gemisi yapımında kullanılmıştır. Gemi yapımında önemli bir kaynak olan Kendir `in yörede 17 yüzyıldan itibaren üretildiğine dair belgeler mevcuttur. Kendir üretimi , 1878`de 13.000 kise iken 1879 da 57.210 kise`ye yükselmiştir.

Kasaba İskelesi`nde görev yapan veya iskeleye uğrayan acenteler, ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.Şevki ve İsmail Efendi`ye ait acenteler, kasabaya uğrarken; iskelede özel idare (İdare - i Mahsusa) acentesinin temsilciliği kurulmuştur. İskeleye yerli, yabancı devletlere ait yelkenli gemi ve vapurlar gelmektedir.1902`de Osmanlı Devleti`ne ait 828 yelken gemisi ve 88 vapur, İngiltere`nin 8 , Fransa ve Yunanistan`ın 4 , Rusya ve Avusturya`nın 1 ve İtalya`nın 2 vapuru Fatsa iskelesine gelmişlerdir.

Fatsa`da yer altı zenginliklerinin ekonomiye katkısına gelince; soba ve kasaların yapımında ham madde olan demir,deniz sahilinde çıkarılıp Ordu Curuf`a götürülür ve orada işlenirdi. Bunun yanında Eski Ordu köyünde ve Arpalık`a bağlı Apar Dağı`nda demir madeni bulunmuştur. Sapmalı kurşun Eski Orduda ; kömür ise Efroz köyünde bulunmaktadır.Manganez, Eski Ordu, Cacule (Bucaklı) ve Meşebükü`nde vardır. Eski Ordu köyündeki manganez madeni, Anadolu Parzılı adlı bir şirket tarafından çıkartılırken, Bucaklı ve Meşebükü`ndeki madenlerin kullanımı için aynı şirket 24.Haziran.1886`da Hükümet`e başvurmuştur.

Trabzon Vilayetinde tarıma elverişli arazilerin yoğun olduğu Kazaların başında Fatsa gelmektedir.Kazanın 180.202 dönümlük arazisi tarladır. Başlıca yetiştirilen ürünler; mısır, çavdar, pirinç, fasulye, alaf, şiar, bakla ve siyaz`dır.

Mısır, Karadeniz insanının temel gıda maddesi olmasının yanında 1901 tarihli Trabzon Vilayet salnamesinde Vilayetin zirai kazançları arasında sayılır.Fatsa Kazasında 1878`de 280.000 kilo olan Mısır üretimi, 1879 da ise 234.930 kiloya düşmüştür.Mısır, Fındıkçılığın ortaya çıkmasıyla Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren değerini kaybetmeye başlamıştır.

Sahil kısmı bataklık olan Kasabada Pirinç üretimi de yaygındır.1901 tarihli Trabzon Vilayet Salnamesine göre pirinç`in en fazla yetiştiği yerler Terme ve Fatsa`dır.1878`de Kazanın Pirinç üretimi rekoltesi 31.654 kilo` dur. Bataklıkların kurutulmaya başlanmasıyla Pirinç üretimi terkedilmiştir. Yörenin ekonomik lokomotifi olan Fındık Üretimi hakkında yeterli bir bilgiye sahip değiliz.1898 tarihli Trabzon Vilayet salnamesinde fındık üretiminde Canik Sancağından bahsedilmemektedir.1901 tarihli Trabzon Vilayet Salnamesinde ise Samsun ve Ünye`de Fındık ekiminden bahsedilirken, Fatsa ile ilgili herhangi bir bilgi verilmemiştir.Fındığın İlçe Ekonomisinde önemli bir yer alması Cumhuriyet` in kuruluş yıllarına rastlar.

Kazanın 120.472 dönümlük arazisi yaylak, kışlak ve mera`dır.Bu durum hayvancılığın gelişmesini sağlamıştır. Kazanın iklimi çevre kazalara benzemekle birlikte yaz mevsiminde kasabanın etrafındaki bataklıklar havayı bunalttığından Halk yaylalara çıkar ve buralarda dört beş ay kalırdı.Yaylacılık faaliyetleri içersinde bir Pazar kurulmuştur. Vilayet Salnamelerinde Kasaba merkezinde bir Pazar mahallinden bahsetmezken kazanın Düzyurt mevkiinde yazın her Çarşamba bir pazar kurulduğu not düşülmüştür. Bu durum yüksek köyleri ve özellikle Perşembe Yaylasını hareketlendirmiştir.

Eczacı Hasret Efendi`nin beyanlarına göre bu durum 1930`lu yıllara kadar devam etmiş, bataklıkların kurutulmasıyla sahil bölgeler daha da hareketlenmiştir. İçme suyu daha çok Irmaklardan (Bolaman, Elekçi) temin edilmektedir. Sıcak su kaynağı olan Ilıca kaplıcası hakkında nerede ise bütün Trabzon Vilayet salnamelerinde bilgi verilmektedir.Kaplıca suyunun çeşitli hastalıklara deva olmasından dolayı yılın her vakti bu bölge hareketlidir.

  • 6)Eğitim
Fatsa`da 1868 den itibaren Medrese ve Sıbyan Mektepleri`nin, 1887`den itibaren bir Rüştiye (Ortaokul)`in mevcut olduğu kayıtlarda belirtilmektedir.Salnamelere göre 1868`de Fatsa`da 5 Medrese ve bu medreselerin toplam 176 öğrencisi vardı aynı tarihte 2 Ermeni , 5 Rum ve 72 İslam Mektebi faaliyette bulunmaktaydı.Rüştiye Mektebi, Eczacı Hasret Efendi`nin belirttiğine göre bu günkü Sahil Camiinin olduğu yerde bulunmaktaydı.1887`de 65 öğrencisi olan Rüştiye`nin 1897`de öğrenci sayısı 58`e düşmüştür.

  • 7)Cumhuriyet`in İlk Yıllarında Fatsa


Ordu Vilayetine bağlı Fatsa Kazası`nın 1928`de Merkez ve Kumru adlarında iki nahiyesi vardı.1930`da Fatsa Kaymakamı Celal Bey`dir. Hüseyin Fevzi Bey,onun hakkında şunları söylemektedir:

".......görüşmemizde hemen konuya geçti, nahiye hakkında talimatlar verdi. Anlam olarak şunları söyledi kısaca : " Cumhuriyet devri yaşıyoruz zorbaya haddini bildirmek, bu kötü müessesenin kökünü kazımak gerek. Ağa sömürüsü yok edilmeli.böyle rahat nefes alabilir köylü . "

1933 yılında Kaymakamlık görevini Feridun Bey yürütmektedir.Bu döneme ait önemli bir olay ise Onuncu Yıl Marşı`nın Fatsa`da öğretilmesi ile ilgili seferberliktir.1936`da Kaymakamlık görevini vekaleten Hüseyin Fevzi Bey yürütmektedir.En önemli icraatı ise Fatsa`da kara çarşafı kaldırması olmuştur.1936`da Kaymakam Kemal Taş, 1938`de ise Mazhar Başdoğan`dır.

Fotograf Galerisi

|Denizden Resim:sahil2.jpg|Sahil Resim:Balıkçılar2.jpg|Balıkçılar Resim:Fatsa Yol.jpg|Sahil yolu Resim:Otoyol.jpg|Bolaman sonrası

} }

Kaynaklar

Vikipedi

misafir - 9 yıl önce
ulka sülalesi çok eski sülaledir.Dursun ulka nihat ulka mehammed ulka süleyman ulka kazım ulka mazhar ulka mustafa ulka.

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.