Halk hikayesi
Halk anlatılarının önemli bir türü olan halk hikayeleri, batıda ve bizde üretiliş tarz ve biçimi belirli bir tür olarak ele alınmış ve diğer anlatı türleri ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.Halk hikayelerinde de bu anlatım ananesi devam etmekle beraber mühim bazı farklar onu destandan ayırır. Bunları şöyle sıralamak mümkündür:
A-) Tarihi bir vakanın olması şart değildir.
B-) Nazım-Nesir karışıktır. Zamanla nesir nazıma üstünlük kazanmıştır.
C-) Şahısları ve olayların anlatılmasında realist, çizgilere daha çok yer verilmiştir.
D-) Kahramanlıktan çok aşk maceraları konunun ağırlığını teşkil etmektedir.
Konuları Bakımından Halk Hikayeleri:
1-) Aşk Hikayeleri2-) Kahramanlık Hikayeleri
3-) Aşk ve Kahramanlık Hikayeleri
Coğrafi Yayılışları Bakımından Halk Hikayeleri:
1-) Anadolu'da Bilinen Halk Hikayeleri
2-) Türk Dünyasının Bir Bölümünde Bilinen Halk Hikayeleri
3-) Türk Dünyasının Genelinde Bilinen Halk Hikayeleri
Çeşitli ve sayıları pek çok olan Anadolu Halk hikayeleri, çok değişik kaynaklardan gelmişlerdir. Bunlar arasında, kökleri binlerce yıl önceki Türk tarihinin derinliklerinde olanlar bulunduğu gibi, yeni olaylardan doğanlar veya yabancı kültürden aktarılanlar da vardır. Halk hikayelerini kaba bir sınıflandırma ile, aşağıdaki türlere ayırabiliriz:
1) Destanlar ve Destanımsılar 2) Tarihler ve Menkıbeler 3) Aşık Hikayeleri 4) Masallar, Fıkralar ve Efsaneler
1) Destanlar ve Destanımsılar: Destan, kelime anlamı olarak Epos demektir; destanın diğer bir türü olan aşık şiirinde tamamen farklıdır. Destanın başlıca niteliği uzun soluklu bir anlatım olmasıdır. Örneğin Oğuzlardan bize kalmış Dede Korkut Kitabı adlı destan, dresden yazmasında 12 boy ve 300 sayfalık bir metindir. Kırgızların Manas Destanı ortalama olarak 90000 dize tutar. Görüldüğü gibi destanlar en uzun halk edebiyatı türlerindendir. Destanlar çoğunlukla nazımla düzenlenmiştir. Aynı diğer halk edebiyatı türlerinde olduğu gibi destanda da söz, ezgi ve seyirlik anlatım biçimi kullanılmaktadır. Bütün bunların dışında destanlar ölçülü söz biçiminde söylenmiş, yani ölçü kullanılmıştır. Destanlarda anlatılanlar kahramanlık hikayeleri ve doğa üstü varlıkların geçtiği olaylardır. Destanlar ulusların yazı öncesi çağlarında oluşmuş ve gelişmiş yapıtlardır. Destanlar da, o çağlarda insanları yaratılış, tanrılar, hem de toplumun geçmişine dair bilgiler vemek amacıyla yazılırdı. bu yüzden destanlar konuları bakımından iki grupta toplanır.
1) Kozmogoni ve mitoloji konuları - Tanrılar ve evrenin yaratılışını inceler 2) Ulusun geçmişindeki önemli olaylar ve büyük önderler Destanların günümüze kattıkları, geleneklerimiz, göreneklerimiz ve tarihimiz hakkında verdiği bilgilerdir.En önemlileri: Oğuz Destanı, Dede korkut hikayeleri, Ergenekon Destanı
2) Tarihler ve Menkıbeler: Önemli bazı tarih olayları, halk arasında, hikaye şekline dökülerek anlatılır. Ağızdan ağıza dolaşan bu hikayeler, zaman geçtikçe, asıl hallerinden uzaklaşırlar. Bunlar, zaman zaman, kimlikleri bilinmeyen kişiler tarafından yazıya geçirilir. Anlatılan tarihi olay, eski çağlara doğru uzaklaştıkça, hayalle beslenerek destana masala doğru kaymaya başlar. Bu kayma, olaylar yazıya üstünden uzun süre geçtikten sonra geçirildiği zaman görülür. "Tevarih-i Al-i Osman" (Osmanoğulları Tarihleri) adlı eser, olaylar yaşandığından çok kısa bir süre sonra yazıya geçirildiği için esasına bağlı kalmıştır. Olağan üstü olaylarla bezenen eserler de, İslam tarihinde görülmektedir: "Seyyid Battal Gazi", "Cafer-i Tayyar", "Hz. Ali'nin Cenkleri" gibi.
3) Aşk Hikayeleri: Aşk hikayelerinin khramanı bir aşıktır. Rürk halkı şiire ve şaire karşı büyük saygı duyduğu için, birçok saz şiarlerinin hayatlarını acı-tatlı olaylarla süsleyerrek hikaye etmişlerdir. Kimi aşıklar da bu halk geleneğine uyarak, kendi hayatlarından kendi aşklarından söz eden hikayeler düzenlemişlerdir. Bir saz şairinin hayatı çevresinde doğan hikayelerin en tanınmışları: Köroğlu, Aşık Kerem, Aşık Garip'tir. Köroğlu'ndan bir örnek: ... Dinleyin ağalar dinleyin beyler Sorarım bunları birgün olur ki Adam olup koç bir ata binmişim Kırarım belleri bir gün olur ki Ben yükümü dağ başında çözersem Sıra sıra koç yiğidi dizersem Yiğitler elinde bade süzersem Ararım bunları bir gün olur ki ...
4) Masallar, Fıkralar ve Efsaneler: Masallar nesirle söylenmiş, dinlik ve büyülük inanışlardan ve törelerden bağımsız, tamamiyle hayal ürünü, gerçekle ilgisiz, ve anlattıklarında inandırmak iddiası olmayan, kısa bir anlatıdır. Ancak, masalı sadece "olağanüstü" olayları konu eden yazı biçimi olarak tanımlamak da hata olur, çünkü, hayal ürünü olup olağanüstü olmayan masallar da vardır. Masalı hikaye, destan ve efsaneden ayıran başlıca özellik, masalın, gerek olağan-üstü, gerek gerçek hayattan alınma olayları, hayal ürünüymüş gibi anlatmasıdır. Fıkra terimi, genelde, fıkra, latife, nükte, ve birçok hallerde sadece hikaye anlatılarına verilen genel addır. Fıkralarda kısa ve yoğun bir anlatım tekniği kullanılır. Bu anlatı biçimi, halk edebiyatında, gerek sözlü, gerek yazılı olsun, bir hazine değerindedir ancak tam olarak derlenmiş, sınıflanmış ve incelenmiş olmadıkları için bu hikayelerden yeterince yararlanılamaz. Efsaneyi, diğer anlatım türlerinden farklı kılan efsanenin geçmiş hakkında söylediğinin gerçek olarak kabul edilmesidir. Efsaneler gerçek niteliktedir. Diğer bir anlatım farkı ise, efsanelerin günlük anlatım diliyle, uslüpsüz, düz yazı biçiminde yazılmış olmasıdır. Bir destan parçası karmaşık ve uzun soluklu anlatı bütününden kopup, kendine özgü üslup niteliklerini yitirince, sadece olağanüstü yönleriyle bir kişiyi ya da bir olayı bildirmek göreviyle sınırlanınca "efsane" olur.
misafir - 9 yıl önce