Hipogonadizm (hypogonadism), cinsiyet hormonlarının yetersizliğidir. Gonadotropik hormonlar (GnRH) hipotalamusta üretilir ve özel bir kan dolaşım sistemiyle hipofize yönlendirilir. Gonadotropik hormonlar (GnRH), gonadotropin salgılatıcı hormonlardır; hipofizi uyarır ve hipofiz gonadotropinleri üreterek kan dolaşımına boşaltır. Hipofiz ön lobuna ulaşan GnRH, follitropin (FSH) ve lutropin (LH) adı verilen iki gonadotropin hormonun aralıklı olarak kana verilmesini (sekresyonunu) tetikler. Pulsatil sekresyon olarak bilinen bu mekanizmada; her 60-90 dakikada bir, 1 dakika süreyle hipofize gelen GnRH uyarısıyla gonadotropin hormonlar kan dolaşımına verilir. Hipofizden kan dolaşımına dökülen gonadotropin hormonlar, kadınlarda ovaryumlara (yumurtalık), erkeklerde testislere ulaşarak cinsiyet hormonlarının üretimini tetikler; GnRH, kadınlarda yumurtlamayı ve östrojen hormon üretimini düzenleyen folikül uyarıcı hormon (FSH) ve luteinize edici hormon (LH) sentezini tetikler. LH testislerdeki Leydig hücrelerinden testosteron salgılanmasını denetler ve sperm üretimini uyarır. FSH ve LH sekresyonu, yine hipofiz ön lobunda üretilen ve prolactin adı verilen hormon tarafından frenlenir. LH testislerdeki Leydig hücrelerinden testosteron salgılanmasını denetler (kandaki testosteron düzeyi yükselirse GnRH ve LH üretimi azalır: endokrin sistemin “feedback” mekanizması).
Kandaki gonadotropin hormon düzeyinin düşüklüğü, her iki cinste de puberte (ergenlik) ve cinsiyete özgü fiziksel gelişmelerde sorunlarına neden olur; kız çocuklarında yumurtlama ve menstrüasyon (adet) yokluğu, erkek çocuklarında ise sperm üretimi sorunları ve kas gelişimi olumsuzlukları başlıca sonuçlardır. Kandaki androjen düzeyi düşüklüğüne erkeklerde “hipoadrenojenizm” denir; en bilinen örneği, testosteron yetersizliğidir. Kadınlarda ise “hipoöstrojenizm” olarak bilinen olguda estradiol düzeyleri düşüktür.