Kurum, değerlerini "``serbest pazar ve bireysel sorumluluğa bağlılık, gelişmeye yardımcı olarak teknolojinin gücüne güven, insani ilişkilerde kültür ve dinin önemine saygı, Amerika`nın milli güvenliğini korumakta kararlılık``" olarak açıkladı. Kurumun uzmanları; kültür, toplumsal yapı, pazar ve siyaset arasındaki etkileşimi değerlendirerek toplum ve değişim hakkında bütünsel bir bakış oluşturmaya çalışmaktadır.
Kurum DuPont, Sandoz, Ciba-Geigy, Procter & Gamble gibi çokuluslu şirketler tarafından maddi olarak desteklenmektedir. Maddi kaynak yaratma çalışmalarının bir parçası olarak, kurum, Henry Kissenger gibi tanınmış kişilerden olumlu referans toplamaktadır. Kurumun görüşlerinin yardım aldığı şirketlerin çıkarları tarafından belirlendiği yönünde eleştiriler dile getirilmiştir. Örneğin, Hudson Enstitüsü, çevrecilik hareketlerine karşı çıkmakta, organik tarıma karşı tarım ilaçlarının kullanılmasından yana tavır almaktadır.http://en.wikipedia.org/w/index.php?title=Hudson_Institute&oldid=134923396
Türkiye hakkında senaryo iddiaları
15 Haziran 2007`de Milliyet Gazetesi Vaşington muhabiri Yasemin Çongar tarafından hazırlanan bir haberde, Hudson Enstitüsü`nde yapılan bir toplantıda Anayasa Mahkemesi eski başkanlarından Tülay Tuğcu`nun bir suikastte öldürülmesi, İstanbul`da PKK`nın bir saldırısı ve Türk Silahlı Kuvvetleri`nin (TSK) bu gelişmeler üzerine Kuzey Irak`a girmesini içeren bir senaryonun tartışıldığı iddiaları yer aldı. Toplantıda asıl ele alınan konunun "ABD`nin böyle bir durumda nasıl tepki vereceği" ele alındığı belirtildi. Aynı habere göre, senaryonun gündeme geldiği toplantıda Türk Silahlı Kuvvetleri`nden tuğgeneral düzeyinde temsilciler ve Kuzey Irak`taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi`nin Vaşington temsilcisi, Celal Talabani`nin oğlu Kubat Talabani bulunuyordu. Haberdeki iddiaya göre, toplantıda bir katılımcı, böyle bir olasılık karşısında PKK liderlerinin Türkiye`ye hemen iade edilmesinin sakıncalı olacağını, zira iktidardaki Ak Parti`yi güçlendireceğini ifade etmişti. Vaşington`u ziyaret etmekte olan Ak Parti milletvekilleri Egemen Bağış ve Reha Denemeç, basın toplantısındaki sorular üzerine toplantıyı sert bil dille eleştirdiler.[1] BBC`nin 15 Haziran 2007 tarihli haberiSöz konusu haberler Türk basınında ve kamuoyunda tartışmalar başlattı. TBMM Başkanı Bülent Arınç, "``Türkiye üzerine böylesine kötü yakıştırmalar, senaryolar üretmek ne kadar büyük yanlış ise buna katılmak, katıldıktan sonra buna itiraz etmemek ve hatta böyle bir toplantıyı Türkiye`deki yetkili kurumlara bildirmemek de yanlış ve yakışıksızdır. Biz bunu gazetelere intikal eden istihbarat raporlarından değil, bu toplantıyı duyan, bilen, içinde yaşayan kişilerden öğrenmek mecburiyetindeyiz. Genelkurmay Başkanlığı`ndan kamuoyunu tatmin edici bir açıklama bekliyoruz."`` dedi. Dışişleri bakanı Abdullah Gül, "``TSK mensupları böyle deli saçması şeylere gereken tepkiyi koyup, ağızlarının payını vererek salonu terk etmeliydi.``" şeklinde bir açıklama yaptı. AKP`den Egemen Bağış, olayı "``Eger iddia edildiği gibi bir toplantı olmuş olsaydı oradaki askerlerimiz gerekli tavrı koyar, hadlerini bildirirlerdi. O nedenle böyle bir toplantının gerçekleştirilmiş olacağına inanmıyorum. Velev ki olduysa gerekli işlemleri yapmak gerekli makamların görevidir.``" şeklinde yorumladı. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=224717
Genelkurmay Başkanlığı, bunun üzerine yaptığı açıklamada Yasemin Çongar`ı suçlayarak "``Önemli bir gazetenin ABD muhabirliğini yapan ve bu konuda yeterli tecrübesi olması gereken bir muhabirin bu olayı saptırır tarzda haberler yapması, TV kanallarında yanlış yorumlarda bulunması maksatlı bir girişim olarak görülmüştür.``" açıklamasında bulundu. Yasemin Çongar, buna cevaben Genelkurmay`ın açıklamasını "``çok haksız ve talihsiz``" bulduğunu belirterek toplantının katılımcılarına gerçeği açıklamaları çağrısında bulundu.
Hudson Enstitüsü, yaptığı açıklamalarla toplantıyı doğruladı, "``bu tür toplantıların, uluslararası ilişkilerde yanlış anlamaları ve istenmeyen sonuçları önlemek amacıyla``" yaptıklarını belirtti, ancak katılımcı listesini açıklamadı. Enstitü, açıklamasında ayrıca "``Türkiye ile ilgili senaryoları içeren kapalı toplantıyı sızdıranlar, gerginliği artırmayı amaçlamaktadırlar``" ifadesini kullandı.[2] NTVMSNBC, 19 Haziran 2007 Kuruluşun Türkiye uzmanı Zeyno Baran, toplantıda Anayasa Mahkemesi başkanına suikast düzenlenmesi ve TSK`nın Kuzey Irak`a girmesi senaryolarının tartışıldığını inkar etti. Toplantının "``PKK terörünün Türkiye için hayati önemini ortaya koymak ve Ankara`nın Washington ile ilişkilerinin PKK nedeni ile daha da gerilmesini önlemek amaçlı yapıldığını``" belirtti. http://www.trt.net.tr/wwwtrt/hdevam.aspx?hid=178846&k=0
Kubat Talabani, bir ABD`li yetkilinin Kürdistan Bölgesel Yönetimi`nin "bazı PKK yöneticilerini Türkiye`ye teslim etmesi Türkiye`deki sorunu çözer mi?" şeklindeki sorusuna önce toplantıdaki Türk askeri temsilcilerden birinin sonra da kendisinin itiraz ettiğini iddia etti.[3]"Kubat Talabani: PKK`lıların teslimini Türkler de istemedi", Radikal Gazetesi, 02.07.2007