Meclis kayıtlarında adına Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti`nin, savaşın idaresinde gereken hızın sağlanabilmesi ve meclis tartışmalarından uzak tutulabilmesi için hükümet teşkilatından çıkarılması ile ilgili teklifte rastlanmaktadır. Bunu Lazistan milletvekili Ziya Hurşit Bey teklif etmiştir. İlginç bir teklif olan bu takrir ilk defa Karahisar-ı Sahip Milletvekili Hulusi Bey tarafından dile getirilmiştir. Hulusi Bey konuşmasında C. Arif Bey`in, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği hakkında meclis genel kurulu karan olduğundan bahsettiğini ve delil olarak da M. Kemal Paşa`nın, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye için teklif ettiği kişinin kabul edildiğini ileri sürdüğünü belirtmiş; ancak bunun Erkan-ı Harbiye-i Umumiye`nin, İcra Heyeti`ne dahil edileceği anlamına gelmeyeceğini iddia etmiştir. Eğer Müdafaa-i Milliye ile Erkan-ı Harbiye`nin ayrılması amaçlanıyorsa bunun kabul edilebileceğini, fakat bu durumda Müdafaa-i Milliye Vekili`nin sadece iaşe, elbas ve teçhiz ile mi meşgul olacağı meselesinin ortaya çıkacağını belirtmiştir. Hulusi Bey konuşmasının sonunda kendi düşüncesini de bir teklif olarak sunmuştur. Buna göre; Erkan-ı Harbiye-i Umumiye` hükümette müstakil olarak yer almamalı, ya Müdafaa-i Milliye Vekaleti`ne bağlanmalı veya meclise karşı sorumlu olmak kaydıyla müstakil olmalıdır. Hulusi Bey`in bu değerlendirmelerine Mustafa Kemal Paşa cevap vermiştir. Müdafaa-i Milliye Vekaleti`nin, Osmanlı Harbiye Nezareti`nin karşılığı olarak kurulduğunu, Nezaretin işinin ordunun iaşe, ilbas ve teçhizi olduğunu, görevlerinin arasında emir ve kumanda olmadığını; ancak Harbiye Nazırlarının öteden beri kumandayı da ellerinde bulundurmaktan zevk aldıklarını belirtmiştir. Osmanlı Devleti`nde bir Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği`nin bulunduğunu, ancak bunun tamamen Harbiye Nazırı`nın arzusu dahilinde hareket ettiğini, onun sorumluluğunun da yine nazıra karşı olduğunu, bazen de bu iki görevin, Enver Paşa`da olduğu gibi, bir kişide birleştiğini söyledikten sonra Müdafaa-i Milliye ile Erkan-ı Harbiye-i Umumiye`nin birleştirilmesinin uygun olmadığını açıklamıştır. Batı memleketlerinde de ordunun eğitimi, düzeni, savaşması gibi işlerle meşgul olan Erkan-ı Harbiyenin müstakil olduğunu ve doğrudan hükümdara bağlı bulunduğunu belirttikten sonra bizde de idareyi doğrudan Büyük Millet Meclisi aldığına göre Erkan-ı Harbiye-i Umumiye`nin müstakil tutularak meclise karşı sorumlu hale getirildiğini, görevi ile ilgili konularda icra organının diğer üyeleri ile fikir alışverişinde bulunmasının uygun olacağını düşündüklerini açıklamıştır. Erkan-ı Harbiye`nin meclise bağlı olarak görevini yerine getirmesinin şu andaki duruma da uygun olduğunu, mecliste diğer vekiller gibi siyaseten düşürülmesinin de herhangi bir sakıncasının olmadığını belirtmiştir.
Bu da onun muhalif gruptan olduğunu göstermektedir.