İnsan Belleği

Kısaca: Bellek, TDK`daki anlamına göre yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücüdür. ...devamı ☟

Bellek, TDK`daki anlamına göre yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücüdür.

Kaynak:http://en.wikipedia.org/wiki/Memory

HAFIZA (BELLEK)

Psikolojide hafıza, bir organizmanın bilgiyi depolama, saklama ve sonrasında geri çağırma yeteneği olarak tanımlanmıştır. Hafızayla ilgili ilk çalışmalar felsefe alanında yapılmış olup daha çok hafıza geliştirme teknikleri üzerinde yoğunlaşmıştır. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında hafıza konusu daha çok algılama psikolojisinin (cognitive psychology) paradigması içerisinde ele alınmıştı. Son yıllarda ise algılama psikolojisi ile nörolojik bilimler ile bağlantılı bir bilim dalı olan algısal-nörolojik bilimlerin başlıca dallarından biri haline gelmiştir.

İÇERİK

1. Yöntemler

2. Sınıflandırma

a€¢ 2.1 Duyusal

a€¢ 2.2 Kısa Süreli

a€¢ 2.3 Uzun Süreli

3. Modeller

3.1. Multi-depolama (Atkinson-Shiffrin Hafıza Modeli)

3.2. Çalışan Hafıza

3.3. Gelişim aşamaları

4. Bilgi türüne göre sınıflandırma

5. Kısa süreli yöne göre sınıflandırma

6. Fizyoloji

7. Bozukluklar

8. Ezberleme

9. Hafızanın geliştirilmesi

10. Kültürel kaynakça

11. Kaynakça (Bibliyografya)

YÖNTEMLER Hafızanın sınıflandırılmasında süreye, bilginin doğasına ve geri çağrılmasına bağlı olan birkaç sınıflandırma yolu vardır. Bilgi işlem prosedürü perspektifinden bakıldığında hafızanın oluşturulması ve bilginin geri çağrılmasında üç ana safha vardır: a€¢ Kodlama ve kaydetme (Alınan bilginin işlenmesi ve birleştirilmesi) a€¢ Depolama (Kodlanan bilginin sürekli bir kaydının oluşturulması) a€¢ Geri çağrılma veya hatırlama (Aktivite veya işlem sonucu oluşan ipucunun bilgiyi depodan geri çağırması veya hatırlatması)

SINIFLANDIRMA Temel ve genel olarak kabul edilen hafıza sınıflandırması, hatırlama yeteneğinin süresi üzerine kurulu olup hafızayı üç ana sınıfa ayırır: Duyusal hafıza, kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafıza. Duyusal Hafıza: Bir nesne algılandıktan sonra ilk 200-500 milisaniye içerisinde duyusal hafıza devrededir. O nesneye bakabilme ve bir iki saniyelik gözlem sonrasında neye benzediğinin hatırlanması veya ezberlenmesi duyusal hafızanın örnekleridir. Denekler, kendilerine çok kısa bir süre için gösterilen nesneler hakkında genellikle gözlem sonrası hatırlayıp rapor edebileceklerinden daha fazla gördüklerini iddia ederler. Duyusal hafızanın bu şekli ile ilgili ilk deneyler George Sperling tarafından “Kısmi Bildirim Paradigması” kullanılarak yapılmıştır. Deneklere 3 sıra halinde 4`er harf bulunan 12 harfli tablolar kısa süreli olarak gösterilmiş ve daha sonra hangi harfin hangi sırada olduğunu bilmeleri istenmiştir. Sperling bu “Kısmi Bildirim Paradigması” deneyine dayanarak duyusal hafızanın yaklaşık olarak 12 nesne kapasiteli olduğunu ancak çok çabuk şekilde (birkaç yüz milisaniye içerisinde) yitirildiğini göstermiştir. Çabuk yitirilmesi nedeniyle katılımcılar unutma meydana gelmeden 12 harfin tamamını bildirememişlerdir. Bu tip hafıza tekrarlama veya prova ile uzun süreli hale getirilemez.

Kısa Süreli Hafıza: Duyusal hafıza ile elde edilen bilginin bir kısmı kısa süreli hafızaya iletilir. Kısa süreli hafıza hatırlama denemesi veya prova yapmadan birkaç saniye içerisinde bazen bir dakikaya kadar geri çağrılabilmeyi mümkün kılar. Fakat bunun da kapasitesi çok sınırlıdır. George A. Miller Bell laboratuarlarında yaptığı deneylerde kısa süreli hafızanın depolama kapasitesinin 7 (+ veya -) 2 nesne olduğunu meşhur “Sihirli sayı : 7+-2” listesiyle göstermiştir. Günümüzde yapılan tahminler ise kısa süreli hafızanın kapasitesinin daha az olduğu yönündedir.(4-5 kadar). Ancak gruplama yoluyla artırılabileceğini de belirtmektedir. Örneğin aşağıdaki harfler şu sırayla gösterildiğinde:

FBIPHDTWAIBM

İnsanlar çok azını ancak bir kaçını hatırlayabilmektedir. Fakat aşağıdaki gibi gruplar halinde gösterildiğinde;

FBI PHD TWA IBM

Bu durumda neredeyse tamamını hatırlama meydana gelebilir. Bunun sebebi de bu şekilde bilginin anlamlı küçük gruplara ayrılmış olmasıdır. Her ne kadar yukarıdaki kısaltmalar anlamlı olsa da, herhangi bir şey ifade etmeyen veya hatırlatmayan kısaltmalarda da optimum grup harf sayısının üç olduğu Herbert Simon tarafından ortaya koyulmuştur. Bazı ülkelerde telefon numaralarının üçlü harf grupları halinde yazılması da bu nedenledir. Kısa süreli hafızanın görselden ziyade akustik (işitsel) olarak şifrelendiği ve akustik olarak birbirine benzeyen (dog, hog, fog, bog) gibi kelime gruplarının bir arada tam olarak bu yüzden hatırlanamadığını Conrad (1964) [1] testlerinde bulgu olarak göstermiştir.

Uzun Süreli Hafıza: Kısa süreli hafıza ve duyusal hafızaya zıt olarak, uzun süreli hafızada daha çok bilgi uzun süreler boyunca (bazen ömür boyu) saklanabilir. Örneğin, 7 haneli bir sayıyı okuduktan birkaç saniye içerisinde hemen unutabiliriz ve kısa süreli hafızada ancak bu kadar tutulmuş olur. Ancak telefon numaralarını tekrar yoluyla ezberleyip yıllar boyunca ezberde tutabiliriz ki bu da uzun süreli hafızada depolanmasından kaynaklanır. Kısa süreli hafıza şifrelemeyi akustik olarak yaparken, uzun süreli hafıza semantik olarak (anlamsal) şifreleme yapar. Baddeley (1966) [2] yaptığı testlerde deneklerin 20 dakika sonrasında hatırlamakta zorluk çektiği sözcük gruplarının, benzer manaya gelen “büyük, kocaman, devasa, iri” gibi sözcükler olduğunu göstermiştir. Kısa süreli hafıza “Nöronal haberleşmeyi sağlayan taşıyıcı yapılarla” desteklenir ve beynin ön lobu (özellikle dorsolateral prefrontal kortex) ile paryetal lobuyla bağlantılıdır. Uzun süreli hafıza ise beyne yayılmış daha sabit ve uzun süreli nöral bağlantılarla ilişkilidir. Bilginin kısa süreliden uzun süreli hafızaya konsolide edilmesinde, (depolama işlemi bizzat burada meydana gelmese de) hippocampus bölgesi rol oynar. Uykunun başlıca fonksiyonlarından biri de bilginin konsolidasyonunu sağlamaktır. Bu yüzden hafıza eğitim ve test arasında uyku ihtiyacının yeterli olarak karşılanması ile gelişim gösterir.

MODELLER Hafıza modelleri, hafızanın nasıl çalıştığına dair soyut gösterimler ortaya koyar. Aşağıda görülecek olan modeller çeşitli fizyolojistlerin yıllar boyunca öne sürdükleri modellerdir.

Multi-Depolama (Atkinson-Shiffrin Hafıza Modeli): (1968)

Multi-depolama modeline yapılan eleştiriler “çok basit yaklaşımı” olması üzerinedir. Örneğin, bu modelde uzun süreli hafızanın oluşumunda epizodik ve prosedürel hafızanın çoklu alt bileşimler halinde rol oynadığına inanılır. Ayrıca “tekrar”ın uzun süreli hafızaya geçilmesinde tek mekanizma olduğu da savunulur. Fakat bulgular “tekrar” olmadan da hatırlamanın mümkün olduğunu ortaya koymuştur.

ÇALIŞAN HAFIZA

1974 yılında Baddeley ve Hitch, genel kısa süreli hafıza konseptinin yerini alacak yeni aktif bir çalışan hafıza modeli ortaya koydular. Bu model üç temel depolama unsuru içeriyordu: Merkezi yönetim, fonolocikal döngü (phonological loop) ve görsel ve mekansal çizim tahtası (visuo-spatial sketch). 2000 yılında model, çoklu modlu bölümsel arabellek (multimodal episodic buffer) ile genişletildi.

Merkezi yönetim temelde “dikkat” üzerine yoğunlaşır ve bilgiyi üç bölgeden geçirir: fonolocikal döngü, görsel ve mekansal çizim tahtası ve çoklu modlu bölümsel arabellek. Fonolocikal döngü işitsel bilgiyi kendini sessizce tekrarlayan ses veya kelimeler halinde, “iç ses” olarak fonolocikal depoya (iç kulak-inner ear) aktarır. Fonolocikal döngünün kapasitesi sınırlıdır ve kısa kelimelerde daha etkilidir. Ancak dilbilgisi içeriğinde artikel kullanımı olan bir dilde bu artikellerin tekrarından kaynaklanacak kısa kelimelerde de zorlanma meydana gelebilir. Görsel ve mekansal çizim tahtası görsel ve konumsal bilgiyi depolar. Mesafe tahmini (mekansal), bir evin pencerelerini saymak (görsel) veya nesnelerin hayalini göz önüne getirmek (görsel) gibi eylemlerde rol alır. Bölümsel arabellek ise görsel, konumsal, sözlü veya kronolojik bilgiler arasındaki denge, sıralama ve bağlantıyı kurar. (Örnek: Hikayenin hatırlanması veya sinema filminin sahnelerinin hatırlanması). Uzun süreli hafıza ve anlamlandırma ile yakından ilişkilidir. Çalışan hafıza modeli günlük hayattaki bir çok gözlemi açıklamaktadır: Neden bir görsel bir de sözlü hafıza işleminin iki benzer görsel hafıza işleminden kolay olduğu gibi. Ancak bu modelde, merkezi yönetimin rolünün açıklaması yetersiz ve belirsiz olduğu için eleştiri almıştır.

GELİŞİM AŞAMALARI

Craik ve Lockhart (1972) bir tecrübenin hafızaya alınmasında tekrardan çok metodun ve işlem derinliğinin rol oynadığını iddia etmişlerdir. a€¢ Organizasyon: Mandler (1967) deney katılımcılarına bir deste kelime kartları vermiş ve bunları istedikleri kategorizasyonu kullanarak istedikleri deste sayılarına bölmelerini istemiştir. Daha sonra deneklere hatırlayabildikleri kelimeler sorulduğunda kategorizasyon sayısını yüksek tutan deneklerin daha çok kelime hatırlayabildiklerini görmüştür. a€¢ Farklılık: Eysenck ve Eysenck (1980)bazı katılımcılardan kelimeleri farklı bir şekilde telaffuz etmelerini ve yüksek sesle söylemelerini istedi. Bunu yapan katılımcılar, normal şekilde listeden okuyanlara göre daha fazla kelime hatırladılar. a€¢ Çaba: Tyler et al(1979) katılımcılara çözmeleri için bazı anagramlar dağıttı. Bu anagramlardan bazıları (FATHER-BABA) gibi kolay bazıları ise (HREFAT-ABAB) gibi zordu. Çaba gerektiren zor anagramların hatırlanma yüzdesi daha fazlaydı.

BİLGİNİN TÜRÜNE GÖRE SINIFLANDIRMA

Anderson (1976) [3] uzun süreli hafızayı beyansal (dışa dönük) ve prosedürel (içe dönük) olarak ikiye ayırır. Beyansal hafıza bilginin geri çağrımı için bilinçli bir çağırım gerektirmektedir. Dışa dönük olarak adlandırılmasının nedeni de bilginin açıkça depolanması ve geri çağrılmasıdır. Beyansal hafıza da iki alt kategoriye ayrılır: a€¢ Şartlardan ve çevreden bağımsız gerçeklerle ilgili olan semantik (anlamsal) hafıza a€¢ Belli şartlar ve çevreye özel (zaman ve mekan gibi) bilgilerle ilgili olan epizodik (bölümsel) hafıza Semantik hafıza, örneğin dünya hakkında “ Paris Fransa`nın başkentidir.” gibi soyut bilgi veren bilginin kodlanmasını sağlar, Epizodik hafıza ise daha çok duygu, duyu ve kişisel ilişkilendirme içeren bilgilerin kodlanmasını sağlar. Otobiyografik yani bir kişinin yaşamıyla ilgili spesifik olaylar epizodik hafıza ile ilişkilendirilir. Otobiyografik hafıza ve görsel hafıza epizodik hafızanın içerisindedir. Prosedürel hafıza ise farklı olarak bilginin bilinçli geri çağrılması üzerine kurulu değildir. Ancak farkında olmadan öğrenme ile birebir ilişkilidir. Sırf tekrar etmemiz nedeniyle daha iyi yaptığımız işlerde ortaya çıkar ve eski tecrübelerimizin oluşturduğu hafızanın etkisi biz farkında olmadan görülür. Prosedürel hafıza “motor öğrenme becerilerini” ilgilendirdiğinden, cerebellum ve basal ganglia bölgesinde meydana gelir. Ancak şimdiye kadar kimse bu hafıza yapılarının zamanla olan ilişkisini izole edememiştir.

KISA SÜRELİ YÖNE GÖRE SINIFLANDIRMA

Farklı bellek fonksiyonlarının ayrılmasında önemli diğer bir yol da söz konusu içeriğin geçmişle bağlantılı mı (retrospektif) yoksa gelecekle bağlantılı olarak mı (prospektif) hatırlanacağı ile ilgilidir. Bu yüzden retrospektif hafıza bir kategori olarak semantik ve epizodik hafızayı kapsar. Prospektif hafıza ise tersine gelecek niyetlerin ya da hatırlamayı unutmamak a€˜ ın hafızasıdır (Winograd,1988). Prospektif hafıza olay ve zaman bazlı olarak da detaylandırılabilir. Örneğin, zaman bazlı prospektif hafıza zaman ipucu ile teiklenir: Saat 4`te (ipucu zaman) doktora (aksiyon) gideceğim. Olay bazlı prospektif hafıza ise örneğin “Posta kutusunu (İpucu) görünce mektubu postalamak gerektiğini (aksiyon) hatırlamak” gibi durumları kapsar.

FİZYOLOJİ

Genel olarak bakıldığında belleğin mekanizması tam anlamıyla anlaşılamamıştır. Beyinde bulunan hippocampus, amygdala, striatum veya mammilary yapılarının spesifik hafıza türlerinde rol oynadıkları düşünülmektedir. Örneğin, hippocampus mekansal ve bildirimsel öğrenmede; amygdala duygusal öğrenmede etkilidir. Bazı hastalarda ve hayvan deneklerinde beynin bölümlerinde ortaya çıkmış olan zararlar hangi bölgenin hangi bellek fonksiyonunda rol aldığını ortaya çıkaran bilgilerin kaynağı olmuştur. Ancak bunlar da söz konusu bellek zincirleme aktivasyonlarının yol haritası üzerinde herhangi spesifik bir bölgede oluşabileceği için bellek veya öğrenmeden sorumlu beyin anatomik parçaları hakkında kesin bilgi verememektedir.

BOZUKLUKLAR

Bellek hakkında elde edilmiş bilgilerin çoğu bellek bozuklukları üzerinde yapılmış çalışmalardan kazanılmıştır. Örneğin hafıza kaybı amnezi olarak bilinir. Amnezinin bir çok türü ve formu vardır; bunlar üzerindeki çalışmalar beynin hafıza sistemininde oluşan bireysel alt sistemlerdeki bozuklukların incelenmesine olanak sağlamıştır. Alzheimer gibi diğer nörolojik rahatsızlıklar da hafızayı ve algılamayı etkileyebilir. Tam olarak bozukluk olmasa da kısa süreli hafıza kaybı olarak bilinen sözcüklerin geçici olarak hatırlanamaması “Tongue Fenomeni” nin bir işareti olabilir. Hafıza zedelenmesi de hypothyroidism semptomu olabilir.

EZBERLEME

Ezberleme kişinin bilgiyi kelimesi kelimesine hatırlamasını sağlayacak öğrenme tekniği olarak tanımlanır. Rote öğrenme metodu (Papağan tekniği) en çok kullanılan tekniktir. Cosmos Rossellius ise görsel alfabe kullanma metodunu uygulamıştır.Aralık bırakma etkisi olarak bilinen teknikte, tekrar işleme belli süre aralıkları bırakılarak yapılır ve bu şekilde hatırlama oranı artırılır. Buna zıt olarak da, hızlı tekrar (cramming) ile de kısa zaman zarfında ezberleme sağlanabilir. Ayrıca insanların bitirilmemiş işleri veya bölünmüş- kesilmiş işleri tamamlanmış olanlara göre daha iyi hatırlayabilmesi Zeigarnik etkisi olarak bilinir. Mart 2007`de Alman araştırmacılar, insanlar uykudayken kokuya maruz bırakıldıklarında beyinlerinde yeni anılar oluşturulduğunu ve bunların daha iyi hatırlanabildiğini ortaya koymuşlardır.[4] Algı araştırmacısı, aktör, yönetmen ve öğretmen Tony Noice ve fizyolog eşi Helga, aktörlerin rollerini nasıl ezberledikleri konusunda araştırmalar yapmış ve bu tekniklerin aktör olmayan kişilerde de hatırlamaya yardımcı olduğunu bulmuşlardır. Ohio Eyalet Üniversitesi Algı Bilimleri Merkezinde yapılan araştırmalarda ise yetişkin hafızasının keskinliğinin, yetişkinler -çocuklarla karşılaştırıldıklarında- daha çok bilgiye sahip olmaları nedeniyle zarar gördüğü, bunun nedeninin de yeni bir şey öğrenilirken eski bilgilerin de kullanılmasından kaynaklandığı iddia edilmiştir.

HAFIZANIN GELİŞTİRİLMESİ

Hafıza geliştirmenin en iyi yolunun beyne bol oksijen sağlanmasından geçtiği, bunun da aerobik egzersizler, her hafta 3 saat yürüyüş, yüzme veya bisiklete binme ile sağlanabileceği bilinmektedir. [5] Bu tür aerobik egzersizler yaşça ileri insanlarda zihinsel fonksiyonlar arası geçişin kolaylaştırılması, konsantrasyonun geliştirilmesi ve kısa süreli hafızayı geliştirmede önemli rol oynar. Egzersiz nöronlar arasındaki bağlantıları artırarak hafızayı geliştirebilir. Uluslarası İnsan Ömrünü Uzatma Merkezi [6] 2001 yılında yayınladığı bir raporda, 14-16. sayfalar arasında hafızayı formda tutmak için şu önerilerde bulunmaktadır: a€¢ Sürekli öğrenme, eğitim ve okuma ile entelektüel aktiflik, a€¢ Kan dolaşımını hızlandıracak spor egzersizleri ile fiziksel aktivite, a€¢ Sosyalleşmek a€¢ Stresi azaltmak a€¢ Düzenli uyku a€¢ Dengeli beslenme a€¢ Depresyon ve duygusal iniş çıkışlardan kaçınmak

KÜLTÜREL KAYNAKÇA a€¢ Marcel Proust`s novels deal extensively with memory. a€¢ The independent film Memento emulates the experience anterograde amnesia (that is, of not being able to convert short-term memories into long-term memories). a€¢ In 1993 taxi driver Tom Morton, who knew over 16,000 telephone numbers in Lancashire, beat the British Olympia Telephone Exchange computer with his recall while being interviewed by Esther Rantzan and Adrain Mills on the Popular BBC magazine Programme `That`s Life!`. [7] a€¢ The short stories of Philip K. Dick and the movies based on those works deal extensively with the nature of memory and the consequences to society if memories can be artificially generated. a€¢ Strange Days is a film about memory. New technology allows people to record all the sensory data associated with their experiences. Playing back one of these recordings is like exactly reliving moments. Lenny, the character played by Ralph Fiennes, has a storyline revolving around memories. a€¢ Eternal Sunshine of the Spotless Mind is a film that deals with the meanings of love and memory when main character Joel gets the memories of his ex-girlfriend Clementine erased by fictitious company Lacuna. a€¢ Funes el memorioso is a short stroy by Argentinian writer Jorge Luis Borges. It tells the story of Funes, who remebers every tiny detail of everything he observes or thinks and is unable to forget anything.

KAYNAKÇA (BİBLİYOGRAFYA)

1. ^ Conrad, R. (1964). Acoustic Confusions in Immediate Memory. British Journal of Psychology, 55, 75-84. 2. ^ Baddeley, A. D. (1966). The influence of acoustic and semantic similarity on long-term memory for word sequences. Quart. J. exp. Psychol., 18, 302-9. 3. ^ Baddeley, A.D. (2000). The episodic buffer: a new component of working memory? Trends in Cognitive Science, 4, 417-23. 4. ^ Anderson, J.R. (1976). Language, Memory and Thought. Mahwah, NJ: Erlbaum. 5. ^ Smell of Roses May Improve Memory. Reuters, March 12. 2007. 6. ^ Noice and Noice. (2006). What Studies of Actors and Acting Can Tell Us About Memory and Cognitive Functioning. Current Directions in Psychological Science, Volume 15, Number 1, February, pp. 14-18(5). 7. ^ How memory improves a€¢ Cardwell, Mike & Flanagan, Cara. (2005). Psychology AS: The Complete Companion. ISBN 978-0748794638. a€¢ Costa-Mattioli, Mauro. (2007). eIF2α Phosphorylation Bidirectionally Regulates the Switch from Short- to Long-Term Synaptic Plasticity and Memory. Cell, Vol 129, 195-206, 06 April.



Kaynak:http://en.wikipedia.org/wiki/Memory



Kaynaklar

Vikipedi

İlgili konular

bilinç tdk zihin

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Bellek
3 yıl önce

Bellek ya da hafıza, yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücüdür. Psikolojide hafıza, bir organizmanın...

Bellek, Bellek (bilgisayar), Hafıza, Anlam ayrım
Bellek (anlam ayrımı)
7 yıl önce

bellek Disk bellek Önbellek Programlanabilir salt okunur bellek Sanal bellek USB bellek Hayvan belleği İnsan belleği Kısa süreli bellek Uzun süreli bellek...

Bellek (anlam ayrımı), Ara Bellek, Bellek (bilgisayar), Bellek adresleme, Bellek yönetimi, Disk bellek, Kısa süreli bellek, Programlanabilir salt okunur bellek, Sanal bellek, USB bellek, Uzun süreli bellek
Bellek (bilgisayar)
3 yıl önce

senesinde belleği 48 bitlik 192.000 kelime yani bir Megabyte'a eşit idi. 1985'te satın alınan bir PC (Commodore PC10) de 64 KByte belleğe sahip iken...

Bellek (bilgisayar), 1985, Bilgisayar, CD, Commodore, DVD, Disket, PC, RAM, ROM, Sabit disk
Bellek yönetimi
3 yıl önce

parçalarının kullanılmadığını izlemek, süreçlere bellek tahsis etme (allocate), tahsis edilen belleği geri almak ve bellek ile disk arasındaki takas işlemlerini...

Bellek yönetimi, Bellek, Bilgisayar
UZUN SÜRELİ BELLEK
7 yıl önce

farklı saatinde, kelime ikilileri(bildirimsel belleği temsil eden) veya parmak vurma görevi(işlemsel belleği temsil eden) öğretildi. Parmak vurma görevi...

Uzun süreli bellek, ,
Kısa süreli bellek
3 yıl önce

işler belleğin bir parçasıdır, ancak bu kısa süreli belleği işler bellek ile aynı şey yapmaz. İşler bellek bilgiyi geçici olarak saklamak ve manipüle etmek...

Kısa süreli bellek, ,
Belleğin Azmi
3 yıl önce

Belleğin Azmi ya da Eriyen Saatler (Katalanca: La persistència de la memòria), İbyol sanatçı Salvador Dalí tarafından 1931 yılında yapılan ve en bilinen...

Belleğin Azmi, $, 1931, 1932, Museum of Modern Art, New York, New York City, Salvador Dali
Veri kayıt ortamı
3 yıl önce

analizlere göre bu tür insanların başka bir insanlara yaptıkları fiber bir saldırıdır ve söz konusu insan özeli olduğu için sizden bu konuyu ele alarak...