Erkek, kadına karşı yeteri kadar anlayışlı olmalıdır. Aksi durumda kadının kusursuz erkek tasarımlarına hiçbir şekilde uyamaz.
Ortalama bir kadın, sevgilisinin kendisine sevgisini gerek sözler, gerekse hareketlerle göstermesini ister. Buna karşın, kendisini elde etmeye çalıştığı sıralarda ona aşk dolu sözler yağdıran aynı erkek, tek bir sevgi kelimesi bile söylemekten kaçınır: Sanki bu sözcükleri sözlüğünden silmiştir. Kadın kocasına, sevgisini sözlerle belirtmesi için yalvardığı zaman, kocası ona küçümseyerek bakar. Sanki, "Evet, seni seviyorum. Sen de biliyorsun bunu", demek ister. Yalnızca kadın psikolojisini anlamayan erkekler böyle davranışta bulunabilir.
Erkek, evliliğin başlarında bir kez "seni seviyorum" dediği zaman, bunun beş veya on yıl, tersini söylemedikçe geçerli kalacağını sanır. Bu sözcükleri yinelemek zorunda olmadığına inanır. Kadın ise, buna inanmaz. O, kocasının kendisini bugün dünden daha fazla sevmesini, bu anda her zamankinden daha çok sevilmeyi ister. Bugünkü "seni seviyorum" ile dünkü "seni seviyorum" arasındaki ayrımı bile anlar. Kadının kalbinde, "senden nefret ediyorum" ile aynı değerde başka tek bir sözcü k yoktu r.
Aslına bakılırsa Japon erkeği böyle konuşmaları sevmez. Fakat değişmesi gereklidir. Çünkü Japon kadını bugün Fransız ve Amerikan kadını ile aynı isteklerde bulunmaktadır.
Kuşkusuz kadın, bir Budist rahibinin sürekli yineleyişleri gibi, yüzeysel sevgi sözlerini istemez. Onun istediği, duyguların en ince çeşitlemelerini dile getiren sevgi sözleridir. Cinsel ilişki sırasında dinlenme, uyarıcı etkisi bakımından altın olabilir, fakat kısa konuşmaların, zamanında kullanılan aşk fısıltılarının ve zevk sözlerinin uyarma konusunda daha etkili olduklarını akıldan çıkarmamak gerekir.
Onun için, erkek, kadın gururunu cinsel ilişki ve kadının vücudunu küçültücü sözcükleri hiç bir zaman kullanmamalıdır. Erkek, kadını bu şekilde öyle umutsuz kılabilir ki, kadında cinsel soğukluk oluşabilir.
Bayan M., cinsel ilişkiye güvenini ve kısa zaman sonra da bütün zevk alma yeteneğini yitirmiştir. Çünkü bay M. bir gece düşüncesizce ona şöyle demiştir: "Bütün şu aylar içinde hep hareketsiz yattın durdun. Fakat bu gece kusursuzdun. Ayırdında mısın?"
Bu, düğünden altı ay sonra söylenmişti. Bayan M., utanç duygusu fazla, sakin bir kadındı. Kocasının, kendisinin başka erkeklerle evlilik öncesi ilişkileri olduğundan kuşkulandığını sanmıştı. Aslında eşi ile evliliğe bir bakire olarak girdiği için, bay M.'nin sözlerinden gocunmasının gereği yoktu. Fakat ne var ki, kadınların bir kısmı böyledir.
Tabii bay M., başka şeyi kastetmişti. O, eşinin birlikte hareket denen şeyi bilmediğini anlatmıştı ve eşine böyle söylediği anda çok mutluydu. Son sözleri gereksizdi veya bir yanlış anlamaya yol açmamak için daha iyi açıklamalıydı. Erkek, böyle durumlarda şaka yapmaktan da kaçınmalıdır. Yoksa bu şakalar kadın tarafından yanlış şekilde yorumlanabilir.