KAVŞUT kelimesi kav-şut kelimelerinden oluşmuştur. burada kavşut,derelerin birleştigi yer anlamına gelmektedir. kavşut köyünde önceden akarsu yoğunluğu yaşandığından dolayı bu ismi uygun görmüşlerdir
Kahramanmaraş iline 122 km, Göksun ilçesine 24 km uzaklıktadır.
İklim
Köyün iklimi, Türkiye`de Akdeniz İklimi VE KARASAL İKLİMİ etki alanı içerisindedir.
YAZLARI SICAK VE KURAK KIŞLARI İSE SOÄUK VE KAR YAÄIŞLIDIR.BUNUN İÇİN KÖY HALKI YAZLARI YAYLAYA ÇIKAR.AMA SON YILLARDA BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIÄININ GELİŞMESİNE BAÄLI OLARAK YAYLACILIK AZALMIŞTIR MEHMET TÜYLÜ
KAVŞUT KÖYÜ BİNBOÄA DAÄININ ETEKLERİNE SERİLİ BİR KÖYDÜR.... KURULUŞ TARİHİ TAM OLARAK BELLİ DEÄİL AMA KÖYÜMÜZ GÖKSUNA BAÄLI YENİYAPAN KÖYÜNDEN BAZI SEBEPLERDEN DOLAYI AYRILMIŞ VE BUGÜNKÜ HALİNİ ALMIŞTIR MT.. GÖKSUN İLÇESİNE UZAK OLUŞU KÖYÜMÜZÜ BİR ÇOK HİZMETTEN MAHRUM KOYMUŞTUR.... KAVŞUTLULAR GENELDE HAYVANCILIK VE TARIM İLE GEÇİMLERİNİ SAÄLAMAKTADIRLAR... KÖYÜMÜZÜN ARAZİLERİNİN DAR OLMASI KÖY HALKININ GÖÇ ETMESİNİN EN BÜYÜK SEBEBLERİNDEN BİRİDİR.... "ÇEŞİTLİ MESLEK GURUPLARI
KAVŞUTLUNUN GEÇİM SIKINTISI NEDENİYLE GÖÇÜNE NEDEN OLMUŞTUR VE BİZİM KÖYLÜNÜN EN ÖNEMLİ GEÇİM KAYNAÄI OLMUŞTUR... KAVŞUT`LU KAHRAMAN MARAŞ SINIRLARINI AŞARAK KAYSERİ DAHİL TANINIR OLMUŞTUR...
KAVŞUT`TA ARICILIK DA ÇOK GELİŞMİŞTİR.... METİN KÖROÄLU KÖYÜN EN ÜNLÜ ARICILARINDAN BİRİDİR... 2005 YILI KAHRAMANMARAŞ İL BİRİNCİSİ OLMUŞTUR...METİN KÖROÄLUNU VE DURNA KÖROÄLUNU KUTLUYORUM....
KAVŞUTTAN GEÇEN KÖMÜRÜN SUYU VE ALABALIKLARI BİR BAŞKA RENK KATAR KAVŞUTA.... SÜZÜLEREK AKAR GÖKSUNA DOÄRU....KAVŞUTUN SU ŞEBEKESİ ,TEL ŞEBEKESİ, VE K.MARAŞ MİLLETVEKİLLERİNİN İLGİLENMEYİŞİ BUNA BAÄLI OLARAKTA TANINMAYIŞI EN BÜYÜK EKSİKLİÄİDİR KAVŞUTUNNN...... "KAVŞUTLUM İŞTEEE "
Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.KÖYÜN MEZRALARINA GİDEN YOLLAR ASFALT DEGİL AZALARDAN SADECE METİN KÖROGLU ÜSTÜN GAYRET GÖSTERİYOR HEPSİ ÖYLE OLSA DAHA NE
BİRDE KÖYLÜ ADINA ŞUNU BİLDİRMEK İSTERİM KÖYDE O KADAR CEP TELEFONU OLMASINA RAGMEN CEP TELEFONU HİÇ BİR YERDE ÇEKMİYOR KÖY HALKI OLARAK BAZ İSTASYONU İSTİYORUZ ERDOGAN KÖROGLU
KAVŞUT`UN yüksek yaylalarında üretimi yapılmaktadır.Bölgemizin bitki florası son derece zengindir.Bölgemizde tarımsal ilaçlama da yapılmamaktadır.Bundan dolayı herhangi bir
ilaç kalıntısı söz konusu değildir.Ballarımız tamamiyle naturel olup herhangi bir katkı maddesi içermemektedir.Zaten balımız yenildiğinde bu izlenimi kendisi de verecektir.Karakovan balı,süzme balı ve normal petek balı olmak üzere 3 çeşit bal mevcuttur.Karakovan balımız tamamiyle doğal yolardan el değmeden üretilmiştir.Balımız son derece yoğun,leziz doğa harikasıdır.Bu lezzeti tattığınızda sofranızdan eksik etmeyeceğinizden eminiz
Balımızı yediğiniz zaman bildiğiniz öteki ballardan son derece farklı olduğunu göreceksiniz.
ARI ÜRÜNLERİ : ARISÜTÜ, POLEN VE BAL...
Üretimi çok eskilere dayanan bal tarih boyunca insan beslenmesi ve sağlığı açısından önemini almış ve besinler arasında en gizemlisi olarak dikkat çekmiştir. Bu değerli ürüne ek olarak arıcılık sektörü insan sağlığı ve yaşamı açısından daha değerli arı sütü ve polen gibi ürünlerin üretimi konusunda da önemli ilerlemeler kaydetmiş ve bu ürünleri de balla birlikte insan kullanımına sunmuştur.
Arı Sütü: Arı Sütü genç işçi arıların toplayıp ve salgıladıkları özel bir maundur. Krem renkli asit karakterli bal kıvamında bir doğal besindir. Halk arasında Larva (arı yumurtası)filan diye bilinçsiz konuşanlar insanlar vardır. Fakat arı sütü Larvayı kraliçe yapmak için biriktirilir. Bana ne işe yarıyor diye soranlara ben ne işe yaramıyor diye sorun sadece ölüme çare değil diyorum. Çünkü 6 ay ömrü olan arıyı 6 yıla kadar yaşatabiliyor.
u 1796 kişidir.Ancak son yıllarda köyümüz büyük bir göç vermeye başlamıştır.Bu duruma göre köyün
nüfus
una kayıtlı olup yurt içi ve yurt dışında yaşayan insanlarımızın sayısı 2000-2500 arası olduğu tahmin edilmektedir.Şu anda insanlarımız tarımın çeşitli kollarında geçimlerini sağlamaktadırlar.Aynı zamanda köyümüz bir yaslilar köyüdür.Uzun yıllar önce köyümüzden çalışmak için ayrılan köylülerimiz emekli olduktan sonrada köye yerleşmektedirler.Güzel evler yaptırarak köyümüzün eski görünümü her geçen gün güzelleşmeye başlamıştır. Köyümüz iklimi karasal iklim olduğundan kışları sert yazları ise sıcak (geceleri serin) zaman zamanda kurak olmaktadır. Bu sebeple zor sartlarda meyve-sebze üretilmektedir. Tarımsal olarak buğday, arpa,yonca, yulaf, fiğ, ayçiçeği, şekerpancarı gibi temel ürünler ekilmektedir. İhtiyaç kadarı ile bahçelerde elma,armut,dut,kiraz,erik,ceviz meyvelerinin yanı sıra fasulye, soğan, domates, biber, tere, patates vb. sebzeleri üretilmektedir. Halkımız aşlık,bulgur, tarhana,kak gibi kışlık yiyeceklerini güz mevsiminde hazırlarlar. Yaz mevsiminde köyde gayretli bir çalışma vardır. İnsanlarımız araziye çıkarak işlerini takip ederler. Yazın köy içinde yaşlılar dışında pek insan bulunmaz.Sonbaharda yakacak hazırlıkları başlar. Köyümüz ormanları ile zengin bir köydür.Dolayısı ile yakacak derdi pek yaşanmaz. Orman İşletmesinin belirlediği alanlarda kesim yapılarak herkes odununu temin eder. Ekim aylarında havaların fırsat vermesine göre tarlalar sürüm ve ekim yapılır. Bazende bu işler bahara kalır. Kışın ise genelde insanlar dinlenmeye çekilirler. Köyümüzde Eğitim: Köyümüzde camii yanında bulunan ve çoğumuzun mezun olduğu ilkokul binası köylünün kendi gayreti ve emeği ile önce üç sınıflı olarak eğitime başlamıştır. Köyümüzde ortaokul ise camiinin üst tarafındaki boşlukta eskiden halkevi olarak anılan binada eğitime başlamıştır.Köyümüz ortaokulundan mezun olup çok sayıda gencimiz meslek sahibi olmuşlardır. Köyümüzde şu anda okumuşluk oranı %35 civarındadır. Son yıllarda öğrenci sayısında büyük düşüşler yaşandığı gözlemlenmekdedir. 2004-2005 öğretim yılında orta kısım öğrencileri göksuna taşınmaktadır.
Baklavaya “paklavu” elmaya “alma”
Sıcak “ısıcak” küçük baltaya “çalta”
Yabancı “yadırğı” mısır lepesi “basta”
Buğday ölçeğine “silme”derler bizde
Dişi ata “kısrak” böceğe “böcük”
Birdahaya “galan” doğruya “essah”
Naneye “yarpuz” giyeceğe “esbap”
Çocuk severken de “ırık” - “tombak” derler bizde
Çuvala “seklem” fark etmeye “teh düşmek”
Nemli tarla “darbız” şerbete “şirincelik”
Ondan sonra “imi dime” tamamen “bi demlik”
Ahır penceresine “temek” derler bizde
Karlı-pekmez "garsambaç" çoban "sığırtmaç"
Sıpaya "kürrük" gübrede oynanan "köküç"
Oklava "oklaç" çeviren "evreeç"
Pekmezli tatlıya "omaç" derler bizde
Mutfak "ocaklı yer" yumurta “bıdık”
Şekli bozuk "meymenetsiz" kadın küfrüdür "yoluk"
Söz bilmeze "elevetsiz" kiler "zahralık"
Kızdırırsan "batasıca !" derler bizde
Şimale “guz”,damada “güva”
Boğulma “bosukma” kaburgaya “eya”
Gözetmeye “kişifleme” sıkışınca “gısıkma”
Canı sıkılınca da “dışlığım gelmiyo !” derler bizde
Mustafa`ya “musduk” ayşeye “anşa”
Garibana “sefil” babaya “ağa”
Dağların şahıdır ahh! şu “Binboğa”
Göksun`a hep “Gösün” derler bizde