İslam ülkelerine özgü bir yapı biçimi olan kervansaraylar genellikle kervanların güvenliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiş korunaklı binalardı. İçlerinde yolcuların yatabileceği odalar ve salonlar,eşyaların konduğu depolar,ahırlar,tamirhaneler,nalbantlar,hamamlar,mescitler vardı. Türk mimarlığında en eski kervansaraylar,Karahanlılar döneminde yapılmış olan ve ribat adı verilen dört eyvanlı,küçük kalemsi binalardır.(bu plan Anadolu’da yalnızca Evdir handa uygulanmıştır).Bu dönemin örnekleri arasında Ribatı Melik(1078-1079),Dehistan kervansarayı(XI.yy. sonu,XII.yy. başı) Akçakale kervansarayı (1114-1115) belirtilebilir.Karahanlılar’ dan sonra Gazneliler’de aynı ad altında anıtsal yapılar gerçekleşmiştir,ancak bunlardan günümüze ulaşan örneği yoktur.(en önemlilerinden biri 1019/1020 tarihli Ribatı Mahi’ dır).Karahanlılar’ın ve Gazneliler’in geliştirdikleri bu yapılar mimarileri ve planlarıyla büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu dönemi kervansaraylarını etkilemiş,bu dönemlerde en yetkin biçime ulaşmıştır.Büyük Selçuklu imparatorluğu döneminde gerçekleştirilen anıtsal kervansaraylardan biri Damgan-Simnan yolu üzerinde,Ahval ‘da ki Ribatı Anuşirvan’ dır(XI.yy.).Kare planlı (72 x 72 m),kale görünümündeki sağlam yapı,köşelerde ve yanlarda yuvarlak kulelerle güçlendirilmişti. Burada da dört eyvanlı avlu şeması uygulanmış,revaklı avlunun çevresinde uzun dikdörtgen planlı odalar yerleştirilmişti.Üç köşede dört eyvanla çevrili,küçük kubbeli mekanlar vardı.Melik şah döneminden Ricat Zafarani de (günümüze ulaşmadı) benzer plandaydı. Dönemin en önemli anıtlarından biri olarak nitelenen Horasan yolu üzerindeki Ribatı Şerif (1114/1115)dengeli ve bakışık planı ve bezemeleriyle Selçuklu mimarlığının gücünü yansıtır. Dört eyvanlı avlu çevresine sıralanmış mekanlardan ve bu bölümün önündeki dikdörtgen mekandan oluşan yapının içi sarayı andıran zenginliktedir.
İlhanlı dönemi (XII.-XIV.yy.lar) sivil mimarlık yapılarından günümüze yalnızca üç kervansaray ulaşmıştır.(Isfahan yolundaki Sin,Kazvin-Tebriz yolu üzerindeki Zencan ve Tebriz-Culfa arasındaki Merend kervansarayları).bu üç yapıda tuğla mimarileri,anıtsal taç kapıları,yuvarlak kulelerle desteklenmiş kuşatma duvarları,dört eyvanlı avluları ve avluyu çevreleyen mekanlarıyla Selçuklu kervansaraylarının etkilerini taşırlar.Eyyubiler döneminin(XII.-XVI.yy.lar)kervansarayları zamanla yok olmuştur,ancak Suriye eyyubilerinden kalma birkaç kalıntı bu yapılara ilişkin bilgi vermektedir.Boyutları ve düzenlenmeleri birbirine benzeyen bu kervansaraylar,bir orta avluyla,bunun çevresindeki beşik tonozlu,sivri kemerli galerilerden oluşur.kimilerinde avlunun sonunda bir eyvan bulunur.(el-kuseyr,el-arus,kara)
Mısır’da ,Memluklar döneminde büyük bir özenle yapılmış kervansaraylar,hanlar vardır. Kahire’deki Kayıtbay döneminden iki hanın yanı sıra Halep’teki vezir hanı da memluk üslubundadır.İran’da Safeviler döneminde,özellikle Şah Abbas zamanında, kentler arasında,dağ,ova ve çöllerde birçok kervansaraylar kurulmuştur.Bunların çoğu yıkık olmakla beraber kimileri oldukça sağlamdır.Dağ kervansaraylarının en büyük ve en iyi planlanmış örneği Tebriz-Zencan yolu üzerindeki Şebli kervansarayıdır.kireç taşından bir temele oturan kervansaraın duvarları ve tonozları tuğladır.Ön cephede taç kapının yanlarında üçer eyvan yer alır.Ova kervansarayları selçuklu ilhanlı örnekleri gibi dört eyvanlı orta avlulu,kalın duvarlı yapılardır.Şah İsmail zamanında,ısfahan yolu üzerinde yapılan Mayır kervansarayı,yolcularla hayvanları eşyaları ayrı ayrı geliştirmede örnek olmuştur.Avluyu çevreleyen önü eyvanlı odalar yolculara, bunların arkasındaki tonozlu galerilerde hayvanlara ayrışmıştır.Riyavadei Bostan, Mayır kervansarayının daha gelişmeiş bir örneği olan Karababak,yalınlığı ve işlevsel planıyla dikkati çeken Netenz,bu yapı türünün en olgun mimarisine sahip olan Zevare kervansarayları dönemin öteki önemli anıtlarıdır.