Klozomenaeli Anaksagoras
Kısaca: İyonyalı bilim adamlarının sonuncusudur. İzmir yakınlarındaki Klozomenae'de doğmuş ve daha sonra Atina'ya yerleşmiştir. Perikles'in dostluğunu kazanmıştır. ...devamı ☟
Anaksagoras'a göre, ne bir varlığa geliş, ne de bir yokluğa gidiş söz konusudur; yalnızca birleşme ve ayrışma vardır. Evren, başlangıçta, sonsuz sayıdaki tohumların bir kargaşasından ve bir kaosundan ibaretti; nous, yani akıl bu kargaşaya ve kaosa bir burgaç hareketiyle birlikte bir düzen ve bir biçim verdi. Tohum, bir öge değildi; bir bileşikti ve bölünebilirliğinin bir sonu yoktu.
Astronomiyi ilgilendiren, özellikle evrenin oluşumunu anlamlandırmaya çalışan görüşleri çok ilginçtir. Tarihte ilk defa, Ay'ın, ışığını Güneş'ten aldığını söylemiştir. Bu bilgi, Ay ve Güneş tutulmalarının açıklanabilmesini olanaklı hale getirmiştir.
Ona göre, evrenin oluşumu, bir vorteks veya bir burgaç hareketiyle başlamıştır. Başlangıçta her şey karma karışıktır; nous, yani akıl onu belli bir yönde karıştırarak evrene bir burgaç hareketi vermiştir; bu hareket önce kargaşanın merkezinde başlamış, sonra yavaş yavaş dışarıya doğru yayılmıştır. Bu dönme hareketi sonucunda iki kütle birbirinden ayrılmıştır. Bunlardan birisi, sıcak, hafif, kuru ve ince olan eter, diğeri ise havadır. Eter dışa doğru kaçmış, hava ise iç kısımda toplanmıştır. Havadan bulutlar, su, toprak ve taş ayrışmış ve bu burgaç dolanımının sonunda, yoğun, ıslak, karanlık ve soğuk olanlar merkezde toplanarak Yer'i oluşturmuştur. Eter ise söz konusu hareketin şiddetiyle Yer'den parçalar koparmış ve onları yakarak yıldızları oluşturmuştur. Bu görüşler oldukça ilkel olsa da, Kant ve Laplac'ın evrenin oluşumuna ilişkin görüşlerine çok benzemekte ve bugüne kadar uzanan bazı bilgi esintileri içermektedir.
Astronomik görüşleri Pythagorasçılarla karşılaştırılacak olursa, oldukça geri bir adımı temsil eder. Anaksagoras, Yer'in ve diğer gezegenlerin yassı olduğuna inanır. Güneş'in Peleponez Yarımadası'ndan daha büyük olduğunu, Ay'ın Yer'e benzediğini, üzerinde dağların ve ovaların bulunduğunu ve meskun olduğunu söyler. M.Ö. 476 yılında Gelibolu Yarımadası'na düşmüş olan büyük meteor, Anaksagoras'a göre, Güneş'ten kopmuş bir parçadır. Söz konusu meteor, tarihin saptamış olduğu ilk meteordur.
Anatomi ve tıpla, özellikle de hayvan anatomisiyle ilgilendiğini ve onlar üzerinde deneyler yaptığını söyler. Beyin üzerinde de disseksiyon yapmıştır.
Bilgili kişiler, bu dönemde Mısır'ı çok iyi tanıyorlardı. Anaksagoras da, diğer coğrafyacılar gibi, başka nehirlerden çok farklı olan Nil'in düzenli bir biçimde taşmasının nedenini dağlardaki karların erimesine bağlamıştır. Herodotos daha sonra kanıtlar getirerek bu görüşleri çürütmüştür.
Bu konuda henüz görüş yok.