Kutadgu Bilig
Kısaca: Kutadgu Bilig, Türk dillerinin en temel eserlerinden ve Türk dilleri araştırmalarının önemli kaynaklarındandır. İslâmî Türk edebiyatının adı bilinen ilk şair ve düşünürü Balasagun’lu Yusuf Has Hacib tarafından kaleme alınmıştır. ...devamı ☟
Eser, Tavgaç Ulug Bugra Karahan (Hakan) Ebu Ali Hasan bin Süleyman Arslan Kara Hana ithaf edilmiştir. Bu belge ile beraber Kutadgu Bilig’in zikrettiği Bugra Han hakkındaki vesikaların sayısı 15’e yükselmiştir. Bunların yedisi Türkçe, diğerleri Arapçadır. Kutadgu Bilig yazıldıktan bir hayli zaman sonra unutulmuş veya çok dar bir çevrenin istifadesinde kalmıştır. Kitaba ilk ilave edilen 77 beyitlik bir manzume vardır. Bu manzum önsözde eserin kendisi ve yazarı hakkında malumat verilmektedir. Burada hükümdarlara “ilig” ve “beg” yerine “melik” tabiri kullanılmıştır. Şark meliki ve Maçin beylerinin hepsi bu kitabı benimsemişler ve kendilerine miras yolu ile intikal ettiği için başkalarına vermemişlerdir. Ayrıca diğer memleketlerde kitaba başka adlar da vermişlerdir. Çinliler Edebü’l-Müluk, Maçinliler Enisü’l-Memalik, İranlılar Şehname ve Turanlılar (Türkler) Kutadgu Bilig demişlerdir. Bu önsözü yazan Kutadgu Bilig’i bir nevi siyasetname olarak düşünmüştür ki, yerinde bir düşüncedir.
Kutadgu Bilig bu devreden sonra üçüncü olarak meydana çıkarılmıştır. Bu defa manzum önsözün bir özeti, eksik bir mukaddime olarak eklenmiştir. Burada, manzum önsözdeki “melik” tabiri yerine “padişah” kelimesi kullanılmıştır.
Eser, yazı bakımından iki türlü alfabe ile yazılmıştır. Bunlardan biri Uygur alfabesi, diğeri ise Araplardan aldığımız İslami Türk alfabesidir. Uygur harfleri ile yazılan bazı yazıların Fatih devrine kadar sürmesi önceleri her iki alfabenin at başı gittiğini, Fatih Sultan Mehmedden sonra Uygur harflerinin yerini tamamen Türk-İslam alfabesine bıraktığını söylemek gerekmektedir. Kutadgu Bilig’in bu bakımdan aslının nasıl bir alfabe ile yazıldığı bilinmiyor. Çünkü yeryüzünde bilinen üç nüshasından biri Uygur harfleri ile yazılmıştır. Bu nüsha Herat nüshasıdır. Diğer iki nüshası Arap harfleri ile yazılmıştır. Böyle olmasına rağmen islami-Türk yazısı ile yazılmış bir nüshadan istinsah edildiği kanaatini doğurmaktadır. Aynı durum daha sonra Karahanlı ülkesinde yazılan Atabetü'l-Hakayık gibi eserlerde de kendisini göstermektedir.
Balasagun’lu Yusuf Has Hacib, eserinde kendi adına yalnız bir yerde yer vermiştir. O asil bir aileye mensub olup, ilmi, faziletleri, zühd ve takvası ile cemiyetin içinde hürmet görmüş biridir. Eserini Balasagun’da yazmaya başlamış, sonra Kaşgar’a gitmiş orada tamamlayarak Tavgaç Kara Buğra Hanın huzurunda okumuştur. Bunun üzerine hükümdar iltifat etmiş ve kendisine Has Hacib ünvanını vermiştir. Onun eserini yazmada en mühim amil muhakkak ki çağdaşı Kaşgarlı Mahmud’un da Türklüğü ve Türk milletinin değerlerine sahib olma azminden başka birşey değildir. Kaşgarlı, Türkçenin Arapça karşısındaki durumundan hareketle ve Araplara Türkçeyi öğretmek niyeti ile yazdığı eserinde Türklerin gelecek için büyük ve devamlı bir hakimiyetlerinin olacağından bahsetmiştir. Balasagunlu Yusuf ise zamanında Fars dilinde bir Şehname’nin yazılmış olmasını görerek, Kutadgu Bilig’i Türk milletine bir Şeh-name hediye etmek arzusu ve Türkçenin kudretini göstermek niyetiyle yazmıştır. Yusuf Has Hacib eserini yazdığı zaman elli yaşlarında olması muhtemeldir. Şair bu durumda 1019 yılı civarında doğmuş olmalıdır. Nerede ve kaç yılında öldüğü belli değildir.
Eserde tasvir edilen hayat ve idealize edilmiş olan şahıslar şairin kendi devrinden evvelki bir zamana aittir. Yusuf, ideal fertlerden teşekkül eden cemiyet ve devleti gözünde canlandırır. Sonra kendi devrinden acı acı şikayet eder. Eserinde, büyük meziyet olarak gösterdiği hareket ve düşüncelerin kalmadığını söylemektedir. Eser, şairin tasavvur ettiği ideal bir hayatı işlemesine rağmen, gerçeğin içinde dolaşır. Hatta Türk Edebiyatı içinde bir tiyatro eseri hüviyetine bürünür. Eserde saadet ve ikbali (kut) temsil eden vezir Aytoldu ile aklı (ukuş) temsil eden Ögdülmiş’in şahıslarında şairin kendisini tasvir etmiş olması mümkündür.
Türk yazı diline hakkıyla hakim ve inceliklerine vakıf olan şair Uygur Türklerinin an’anesini devam ve inkişaf ettirerek, Türk Milletinin hayatına geniş yer vermiştir. Böyle olmakla birlikte Yusuf Has Hacib zaman zaman tecrübelere yönelir. Tecrübeli yiğitlerin, büyüklerin, milleti düşünenlerin düşüncelerine eserinde yer verir ve bu sözlerin yabana atılamayacağından bahseder. Hatta müdafaa ettiği fikri buna benzer sözlerin eşiğine getirerek, atasözlerine, değer verdiği tecrübeli kimselerin buyruk ve işaretlerine bırakır. Bunların içinde pekçok sözün kaynağının hadislere dayanması esere ayrı bir değer katar ve ilk İslami eser olan Kutadgu Bilig değerler bakımından İslamiyete dayanır. Böylece eser dünya ve ahiret saadetinin ancak bu şekilde bulunacağı fikrini işler. Yusuf Has Hacip, bu yönü ile ilk Türk eğitimcileri arasına girmeye de hak kazanmaktadır. Zaten Kutadgu Bilig; dünya ve ahiret saadetini gösteren bilgi demektir.
Yusuf Has Hacib, İslam sanatkarlarını örnek tutarak, aruz vezni kullanmıştır. Eser; Şehname vezni olarak bilinen; Fe’ulün, fe’ulün, fe’ulün, fe’ul vezninde yazılmıştır. Şair bu vezni pürüzsüz bir şekilde kullanmıştır.
Muhteva bakımından ise Kutadgu Bilig; sahnesiz bir tiyatro eseri görünüşündedir. Hükümdar Küntogdı’nın, akibeti temsil eden Odgurmuş ile görüştükten sonra, dünyadaki hayatın esasını kavrayarak üzerindeki yükü taşımak istemediğini aklı temsil eden Ögdülmiş’e söylemesi üzerine; Ögdülmiş hükümdara yapacağı işleri hatırlatır. Ve ona iyi ad kazanmak için yeni iş sahası gösterir. Eserin başında “tevhid, naat, dört halifenin zikri ve yaz mevsiminin tasviri vardır. Bunlardan sonra Ulug Bugra Hanın medhiyesi yer alır. Bu şekli ile eser klasik tertib usulüne uygunluk gösterir.
Kutadgu Bilig dört esas üzerine tanzim edilmiştir:
1. Doğru kanun (köni töri); bunu Küntogdı (hükümdar),
2. Saadet (kut); bunu Aytoldı (vezir),
3. Akıl (ukuş); bunu Ögdülmiş (vezirin oğlu),
4. Odgurmış (zahid) tarafından temsil edilmektedir.
Bunlardan başka Aytoldı’nın Hacib ile buluşmasını temin eden Küsemiş, huzura kabulü sağlayan Hacib, arada hizmet gören oğlan, haber getiren Yumışçı ve zahidin yanında çalışan Kumarı da şahıslar kadrosu içinde yer alırlar. İnsanların iki dünyada ele geçirmek istedikleri saadet (Aytoldı) ile kainatın üzerine kurulduğu doğru kanun (Küntogdı) arasındaki karşılıklı konuşmalarda o devrin ferdi ve ictimai ahlak prensiplerine yer verilir. Küntogdı’nın akıl (Ögdülmiş) ile devam eden konuşmalarında ise cemiyet hayatının, bilgi nazariyesinin ve hayat görüşünün bütün meselelerine temas edilmektedir.
Aytoldı’nın oğlu Ögdülmiş büyümüş, hükümdarın itibarını kazanarak babasının yerine vezir olmuştur. Şair, bu alim veziri hükümdarın yardımcısı olarak şahsi düşünce ve hareketlerinde de sahneye çıkarmaktadır. Ona devletin en yüksek müesseseleri hakkında konuşmak fırsatını da vermektedir. Eserde sırası ile hükümdar, vezir, kumandan, hacib, mabeyinci, sefir, sır katibi, hazinedar, aşçıbaşı, şarabdar mansıbları ve bunları işgal eden şahısların vasıf ve vazifeleri ayrı ayrı anlatılmaktadır. Hükümdar, vezir ve diğer memurlar şairin tasvir ettiği ideal bir durumda maddi ve manevi hayatı her bakımdan tanzim edilmiş bulunmakta ve ahali hükümdara dua etmektedir. Hükümdar ilerisini düşünerek Ögdülmiş gibi birini arıyor ve bununla müellif bütün zevkleri ile birlikte, dünyadan yüz çeviren aşırı bir zahid zümresi mümessilinin ortaya çıkmasını sağlıyor.
Hükümdar, Zahid Odgurmış’a Vezir Ögdülmüş vasıtasıyla bir mektup gönderiyor. Ögdülmiş ile Odgurmış dünya ve ahiret meselelerinden konuşuyorlar. Bu konuşmalardan sonra Zahid tereddüd ediyor. Kendisinde; dünyada Müslümanlara hizmet etmekle ukbayı(ahireti) kazanmak fikri doğuyor. Fakat dünyanın ağır basan kusurları karşısında niyetinden vazgeçiyor. Hükümdarın ikinci mektubu üzerine şehre, insanlar arasına dönmeye razı oluyor. Ögdülmiş kendisine lazım olan bazı bilgileri veriyor. Fakat zahid, dünya sevgisini gönülden çıkarmadan ona Allah sevgisini sokmanın mümkün olmadığını ileri sürerek şehre gelmekten vazgeçiyor. Hükümdar, kendisini görmek için zahidin ayağına kadar geleceğini söyleyince Zahid, hükümdarın yanına gidiyor. Hükümdarla konuşurlar. Zahid en çok ömrün kısalığından ve ölümden bahseder. Hükümdar bu sözlerin tesiri altında kalarak dünyanın hiçliğini ve bu kadar yükü yüklenmenin manasız olduğunu düşünür.
Ögdülmiş hükümdara, vazifesinin Allah tarafından verildiğini ve ye’se kapılmamasını söyleyerek onu iyilik yapmaya teşvik ediyor.
Ögdülmiş ihtiyarlamaktadır. Tövbe etmek ve gönlünü temizlemek lüzumunu duymakta, kardeşi Zahid ile istişare etmek istemektedir. Odgurmış’ın hastalanması üzerine Ögdülmiş çağrılıyor. Odgurmış hastalık hakkında bir rüya görmüştür. Her ikisi bu rüyayı farklı tabir etmişlerdir. Odgurmış tekrar kendi görüşünü hülasa ediyor. Ögdülmüş hükümdarın da muvafakatı ile Zahid’in yanına gelmiştir. Fakat o çoktan ölmüştür. Bu durumda Ögdülmiş üzülmüş ve Zahid için matem tutmuş, yasına hükümdar da iştirak etmiştir.
Şair en sonunda esere dönüyor. Bunun yazılış sebebini ve ehemmiyetini belirttikten sonra sözlerini dua ile bitiriyor.
Kutadgu Bilig’in nüshaları: Eserin bugün bilinen üç nüshası vardır:
1. Herat Nüshası: Kutadgu Bilig’in ilk bilinen nüshasıdır. Arap harfleri ile yazılmış bir nüshadan Uygur harflerine çevrilmiştir. Hicri 4 Muharrem 843 tarihinde istinsah edilmiştir. Bu nüsha Fatih Sultan Mehmed Han devrinde, Uygur katiblerinden Abdürrezzak Bahşı için Fenari oğlu Kadı Ali tarafından Tokat’tan İstanbul’a getirtilmiştir. Eserin bundan sonraki macerası karanlıktır.
2. Fergana Nüshası: Kutadgu Bilig’in en önemli nüshasıdır. Nüshayı bulan Fitret, Maarif ve Okutguçı mecmuasında hakkında umumi bir bilgi vermiştir. Nerede, ne zaman ve kim tarafından, kimin için istinsah edilmiş olduğu belli değildir.
3. Mısır Nüshası: Bu nüsha Kahire’de, Hidiv kütüphanesinin o zamanki müdürü Alman Moritz tarafından 1896 yılında bulunmuştur.
Eser üzerinde yerli ve yabancı Türkologlar çalışmışlardır. Fakat en önemli çalışma Reşit Rahmeti Arat tarafından yapılmıştır. Prof. Dr. R.R. Arat; üç nüshanın karşılaştırmalı metnini 1947’de, metnin tercümesini 1959 yılında ölümünden önce yayınlamış; fakat ortaya çıkardığı fişlerle yaptığı çalışmaları ise ölümünden sonra Prof. Dr. Muharrem Ergin, Prof. Dr. Kemal Erarslan, Dr. Nuri Yüce ve Dr.O.F. Sertkaya’nın gayretleri ile ortaya çıkarılmıştır. Eserin 3. cildini meydana getiren bu indeks kısmı Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü tarafından 1979 yılında neşredilmiştir.
Kutadgu Bilig tabiri onun muhtevasını da adeta dile getirmektedir. İnsana her iki dünyada gerçekten kutlu olmak,mutlu yaşamak için gerekli yolu göstermeyi amaçlayan bu kitap, aruz vezni ile yazılmıştır. Nazım şekli mesnevidir. Ancak pek az miktarda dörtlüklerde vardır.
Kutadgu Biligin Karahanlılar çağının siyasi ve kültürel bakımdan önemli bir merhalesini temsil eder. Kutadgu Bilig,alegorik bir münazara karakterindedir. Münazaranın kahramanları dört kişiden ibaret olmakla beraber,genel olarak ağırlık noktalarını,iki kişi arasındaki konuşmalar temsil ve teşkil eder. Kutadgu Bilig,dil özellikleriyle olduğu kadar düşünce derinliği ve zevk inceliğiyle de yeni bir çığır açan şaheserlerdendir. Türk edebiyatında ondan daha eski manzum mesnevimiz yoktur. Türk dilini İslami ilk büyük abidesi olduğu nisbette,Türk edebiyatının da geçmişi geleceğe bağlayan güçlü bir kültür mirasıdır.
Kutadgu Bilig, hem devlet teşkilatı,hem de toplumdaki fertler ve onların toplum içindeki mevkileri ve görevleriyle ilgilidir. Eserin temelinde kamil insan kavramı yatmaktadır. Özellikle insanı geliştiren ve güçlendiren faziletler dikkati çeker: Bilgi edinmek,okumak,güzel yazmak,çeşitli bilimlere vukuf,sevilen milli sporlara ve maharetlere değer vermek başta gelir. Kutadgu Biligde tasvir edilen hayat ve idealleştirilen kişiler,sadece şairin devrindeki hayat ve şahsiyetler değildir. Ondan çok daha önceki bir zamana aittir.
Bir yönü ile bir nasihatname niteliğinde olan Kutadgu Bilig, başka yönü ile de bir siyasetname karakterindedir.
İlgili konular
1068 aruz ölçüsü balasagun beyit karahanlı devleti kaside kaşgar mesnevi monolog mütekaripKutadgu Bilig Resimleri
Yusuf Has Hacib
3 yıl önceHājib), Türk-İslam tarihi ve kültürü açısından son derece önemli olan Kutadgu Bilig siyasetnamesini yazmıştır. Türk tarihi kaynaklarında Karahanlılar dönemi...
Yusuf Has Hacib, 1017, 1070, 1077, 1439, 1900, Balasagun, Doğu Türkistan, Karahanlı Devleti, Kaşgar, KişiKarahanlı Türkçesi
3 yıl önce975-16-0405-2, Cilt I, sayfa VIII. ^ Kutadgu Bilig - 159. ^ Kutadgu Bilig - 3269. ^ Kutadgu Bilig - 3068. ^ Kutadgu Bilig - 4711. ^ Atalay, Besim (2006). Divanü...
Gelecek zaman
3 yıl önceKurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt II, sayfa 20-23 ^ Kutadgu Bilig - 5976 ^ Kutadgu Bilig - A, 176-7. ^ Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk...
Didaktik Şiir
3 yıl öncenitelikte yazılan, duygu yönü az olan şiir türüdür. Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig, Aşık Paşa’nın Garibname, Nabi’nin Hayriye bu türün ünlü örnekleridir...
Didaktik şiir, Didaktik şiirAlegori
3 yıl önceheykeliyle (Themis) tasvir edilmesi verilebilir. Yusuf Has Hacib'in eseri Kutadgu Bilig, Türk yazınındaki alegorik yapıtlardan biridir. Eserde "Adalet", "Saadet"...
Anlatım, Edebiyat, Fabl, Heykel, Kutadgu Bilig, Düz yazı, Terazi, Yusuf Has Hacib1017
7 yıl önceHacib, Türk-İslam tarihi ve kültürü açısından son derece önemli olan Kutadgu Bilig siyasetnamesinin yazarı (ö. 1077) Zhou Dunyi, Neokonfüçyüsçü filozof...
1017, 10. yüzyıl, 1012, 1013, 1014, 1015, 1016, 1018, 1019, 1020, 1021Mütekarip
7 yıl önceMütekarip, Yusuf Has Hacip tarafından yazılan Kutadgu Bilig eserin sonuna eklenmiş olan parçalardan gençliğine acıyıp ihtiyarlığından bahseden 44 beyitlik...
Mütekarip, Kitap, Kutadgu Bilig, Taslak, Yusuf Has HacipReşit Rahmeti Arat
7 yıl önceFakültesi'ndeki vazifesine devam etti. Arat'ın önemli çalışmalarından biri, Kutadgu Bilig gibi Türk edebiyatı açısından önemli birçok eseri günümüz Türkçesine...