İhtilal Sonrası Fransız Ordusunun Yapısal Özellikleri
Fransız İhtilali’nin hemen ardından yeniden şekillenen Fransız ordusunun yapısal özellikleri, 18. yüzyılın diğer Avrupa ordularının yapısal özelliklerinden çok belirgin farklılıklar göstermiştir. Bu yapısal farklılıklar özellikle Napolyon Savaşları sırasında Fransız ordularının elde ettikleri başarılarda büyük ölçüde pay sahibidir. Kuşkusuz ki Napolyon’un parlak askeri becerisinin de etkisi büyük olmuştur.Bu farklı yapısal özellikleri şu başlıklar altından irdelemek olanaklıdır.
- 18. yüzyıl ordularını oluşturan askerler, serflerden oluşan, zorla silah altına alınmış, ölmemek için öldürmek zorunda kalan insanlardır. Bir sorumluluk, bir ideal uğruna değil, zorunlu oldukları için savaşırlar. Bu askerlerden oluşan birlikler, dağılma eğilimi gösterirler. Yanaşık düzen savaşa sürülmeleri ve sıkı bir disiplin altında tutulmaları gerekir. Bu ise, birliklerin hareket yeteneğini ciddi biçimde sınırlayacaktır.
Askerlerin bu eğilimleri, komutanların birliklerini sevk ve idare tarzını kökten değiştirmektedir. Onlara çok daha geniş bir alanda inisiyatif kullanma olanağı vermektedir. Napolyon ordularının başarılarının nedenlerinden biri de Napolyon'un generallerinin geniş inisiyatifleri olmasıdır.
- Fransız İhtilali öncesinde, tüm Avrupa monarşilerinde olduğu gibi Fransız Ordusu’ndaki subaylar da aristokrat ailelerin tekelindeydi. Ancak ihtilal sırasında aristokrasi tasfiye edildiği için halktan insanların subay atanması zorunlu olmuştur. Bunun sonucunda Fransız İhtilal Ordusu’nun subay kadrosu, genç, yeteneğe göre terfi eden, dinamik unsurlardan oluşmuştur.
- Fransız İhtilal Ordusu’ndaki düzenlemelerle tümenler halinde yapılandırılmıştır. Tüm askeri sınıfları bünyesinde barındıran, bağımsız, herhangi bir operasyonu ya da manevrayı bağımsız olarak gerçekleştirebilecek birimler olan tümenler, kolordular düzeyinde birleştirilmişti.
- Özellikle Napolyon orduları, Napolyon’un izlediği yöntem gereği, ağırlıklı olarak “yerinde ikmal” ilkesiyle hareket eden ordulardır. Napolyon, ordularının ikmal meselesini, uzun ikmal kollarına değil, istila edilen topraklardaki kaynaklara dayandırmıştır. Bu tutum, orduların manevralarını, ikmal olanaklarının sınırlayıcı baskısından kurtarmış, daha hızlı manevra yapabilir hale getirmiştir.
Napolyon ordularında hızlı manevra ve yürüyüş hızı konusunda etkin olan bir başka unsur da subay kadrosunun asillerden oluşmamasıdır. Asiller, kendilerine son derece rahat bir ortam sağlayacak tüm ağırlıklarıyla birlikte hareket ederler. Ağırlıklarını taşıyan atlı arabalar, ordunun hızını düşürür. Özellikle zor arazi ve yol koşullarında bu durum daha da belirgin bir etki yaratır. Askerler yol kenarında bekler, öncelik tanınan aristokrat subayların ağırlıklarıyla yüklü arabalar yolu kullanır. Oysa Fransız ordularında öncelik piyadenindir, asker yoldan yürür, subay yolun dışından atının üstünde yolculuk eder.
- 1776 yılında Topçu Genel Müfettişi olan Gribeauval, Fransız İhtilal Ordusu’nun topçu unsurlarında önemli düzenlemeler yapmıştır. Orduda kullanılan top çapları standartlaştırılmış, ilave olarak havanların kullanılmasına geçilmiş ve top arabalarında yapılan geliştirmelerle topçu bataryalarına hareketlilik kazandırılmıştır. Bu düzenlemelerle Fransız İhtilal Ordusu, yüksek atış gücüne sahip ve hareketli topçu bataryalarıyla savaş alanına hakim olabilmiştir.
Napolyon’un Stratejik ve Taktik Özgünlüğü
Hemen hemen bütün tarihçiler ve araştırmacılar, Napolyon’un askeri alanda belirgin bir teorisi olmadığı görüşünde birleşirler. Napolyon’un askeri başarıları, sağlam bir askeri teorik yaklaşım çerçevesinde hazırlanmış planlara değil, savaş alanındaki hareket tarzına bağlanır.
Her şeyden önce Napolyon hep saldırı savaşları vermiştir. Teorik olarak bir saldırı için, bir temel plan ve alternatif planlar hazırlanması gerekir. Ancak, Napolyon’un savaş planları yoktur. Napolyon, kolordularını birbirleriyle bağlantıları kopmayacak ölçüde araziye yayarak ilerler. Böylece rakibini, onu karşılayabilmek için yayılmaya zorlar. Bu yayılma, önceden planlanmış savaş düzeninin o anda değiştirilmesini gerektirdiği için düzensiz olmak zorundadır. Napolyon, savaş alanını rahatlıkla gözleyebileceği bir noktadadır ve düşmanının yayılmasını izler. Belirli bir anda, belirli bir bölge civarındaki birliklerini hızla, belirli bir bölgeye yönelik olarak taarruza kaldırır. Bu nokta, düşmanın kritik “bağlantı noktası”dır. Eğer bu bağlantı noktasına yönelen taarruz başarılı olursa, düşman cephesi yarılmış olur. Eğer başarısız olursa, zaten yaygın durumdaki kolorduları ona, alternatif bir plan için esneklik sağlar.
Bütün bunlar, birliklerini zaafa uğratmayacak biçimde yaymasına ve savaş alanını çok iyi izlemesine bağlıdır. O anın koşullarına uygun olarak birliklerini toplayıp bir “siklet merkezi” oluşturması bu sayede olur.
”Koalisyon” Savaşları Öncesi Gelişmeler
Fransa, Nisan 1792 de Avusturya ve Prusya’ya savaş ilan etmiştir. Fransa topraklarında ilerleyen Avusturya-Prusya birleşik ordusu, 20 Eylül 1792 de Valmy yakınlarında durdurulmuştur. İlerleyen Fransız kuvvetleri 1792 yılının Kasım ayı sonlarına bugünkü Belçika ve Lüksembourg topraklarını işgal etmiştir. 1793 yılı başında, Avusturya, Prusya, İngiltere ve İspanya, Fransa’ya karşı I. Koalisyonu oluşturmuşlardır.1795 yılına gelindiğinde Fransa, Ren’den Pirenelere kadar genişlemiş sınırlara ulaşmıştır. Ayrıca 11 yıllık bir dönem için Prusya Koalisyon’dan ayrılmıştır. Daha sonra Napolyon, İtalya Seferi sonunda Avusturya’yı Campo Formio antlaşmasını imzalamak zorunda bırakmıştır.
I. Koalisyon Savaşları
I. Koalisyon, 1796 yılında I. Fransa Cumhuriyeti’ne karşı, İngiltere, Avusturya, Prusya, Sicilya ve bir İtalya devleti olan Piedmont tarafından oluşturulan ilk karşı cephedir.1796 yılında İtalya ordusunun başkomutanlığına atanan Napolyon, yetersiz donatılmış ve her türlü ikmal malzemesi açısından ihmal edilmiş olan bu orduyu kısa süre içinde savaşabilecek bir duruma getirmiştir. Aslında Napolyon’un İtalya Seferi için emrine verilmiş olan ordu, bu çapta bir harekat için yetersiz bir askeri güçtür. Emrindeki üst rütbeli subaylar, kendisi gibi Fransız İhtilali sonrasında hızla terfi etmiş, ama deneyimsiz subaylardır. Hızlı terfi etmelerinde, savaş alanlarında gösterdikleri beceri ve yeteneğin payı büyüktür ama, bu çapta birliklere komuta etmeleri, yeni bir deneyim olacaktır. İtalya Seferi’nde Napolyon’un kurmayları, daha sonraki savaşlarda da birlikte çarpışacağı subaylardır, Murat, Junot, Berthier, Massena gibi.
Öte yandan İtalya Seferi için Napolyon’un emrine verilen ordu, 30 bin mevcutlu bir ordudur. Oysa karşısında 70 bin mevcutlu bir Piemonte ve 50 bin mevcutlu bir Avusturya ordusu vardır.
Napolyon, 12 Nisan 1796 tarihinde Alpleri aşarak Kuzey İtalya'ya saldırıya geçti. Avusturya ve Piemode ordularını ard arda yenilgiye uğrattıktan sonra Ocak 1797 de İtalya'daki Avusturya askeri varlığını püskürterek Viyana üzerine yürüdü. Napolyon, Kuzey İtalya’da, ikmal merkezlerine aşırı derecede bağımlı, hızlı hareket yeteneği gösteremeyen, dağınık Koalisyon kuvvetleri karşısında, hızlı manevralarıyla, “yerinde ikmal” prensibiyle, topçu bataryalarıyla savaş alanına hakim olabilmesiyle parlak başarılar sağlamıştır.
Avusturya'nın ateşkes istemesi üzerine Campo Formio’da barış görüşmelerine başlanmıştır. Ancak görüşmeler uzamış, antlaşma 17 Ekim 1797 tarihinde imzalanmıştır. Bu antlaşma, I. Koalisyon’un da sonu olmuştur. Fransa’ya ise sadece Kuzey İtalya’da değil, antlaşma koşulları gereği Hollanda’da da toprak sağlamıştır. Özellikle Kuzey İtalya’daki kazanımlar önemlidir. Venedik kontrolündeki Ege adaları ve Venedik donanması Napolyon’a geçmiştir.
Napolyon, İtalya Seferi’nde, “yerinde ikmal” prensibini izleyerek Direktuvar yönetimine –zaten mali durum hiç iyi değildir- fazlaca bir yük olmadığı gibi, bölgeden topladığı ağır vergilerle de önemli ölçüde bir mali kaynak yaratmıştır. Böylece hem askeri hem de politik olarak sivrilmesini sağlamıştır.
Mısır Seferi
1 Temmuz’da İskenderiye limanında Mısır topraklarına çıkan Fransız Ordusu Piramitler Savaşı'nda Osmanlı ordusunu yenilgiye uğratmıştır.Nelson komutasındaki İngiliz donanması 1 Ağustos 1798 tarihinde Fransız donanmasını Abukir koyunda demirlemiş halde saptamıştır. Aynı tarihte gerçekleşen Abukir Deniz Savaşı’nda İngiliz donanması parlak bir zafer kazanmış, Fransız donanmasını imha etmiştir.
Napolyon, Abukir Deniz Savaşı’nın ardından Kahire’ye ilerlemiştir. Napolyon’un Fransa ile tek bağlantısı olan donanmanın bu şekilde imha edilmesi, onu zor duruma düşürmüştür. Ordularını Filistin yönünde yürüyüşe kaldırarak Osmanlı Devleti üzerine yürümüştür. 18 Mart 1799 tarihinde küçük bir liman kenti olan Akka kalesi önlerine gelen Fransız orduları, Akka savunmasında bir gedik açamamıştır. Napolyon, 21 Mayıs tarihinde kuşatmayı kaldırıp Kahire’ye çekilmiştir. Kısa bir süre sonra da Ordusunu Mısır'da bırakarak Fransa'ya dönmüştür.
II. Koalisyon Savaşları
II. Koalisyon, İngiltere, Rusya, Osmanlı İmparatorluğu, Napoli, Portekiz ve Avusturya ittifakıyla oluşturulmuştur. Başlarda başarılı sonuçlar elde ettilerse de ortak bir strateji izleyemediler ve koalisyon başarılı olamadı.9 Kasım 1799 tarihinde Birinci Konsül olan Napolyon, Kuzey İtalya’daki Fransız varlığını tehdit eden Avusturya ve Rus ordularına karşı harekata geçmiştir. II. Koalisyon’un bu bölgedeki kuvvetlerinin ikmal hatlarını kesmek için Milano yönünde ilerlemiş ancak ondan önce Cenova’yı ele geçirerek bu bölgede yığınak yapan Koalisyon güçleriyle 14 Haziran 1800 tarihinde çatışmak zorunda kalmıştır. Napolyon, Marengo Savaşı olarak tarihe geçen bu savaşta, gün içinde savaşı kaybetmiştir ama, generallerinden Desaix komutasındaki bir kolordunun tam zamanında yetişmesiyle günü zaferle kapatmıştır.
Napolyon bu savaşın ardından Rus birliklerini kuşatma altında tutarak Avusturya ordusuna saldırmıştır.
Alexandr Suvorov komutasındaki Rus birlikler, kuşatmayı yarıp Alplerdeki sarp geçitleri kullanarak çekilmişlerdir. Bu başarılı çekilme Suvorov’u tarihin en başarılı komutanlarından bir haline getirecektir.
Hohenlinden Savaşı’nda -3 Aralık- Avusturya ordusunun uğradığı yenilgi ardından 9 Şubat 1801 tarihinde imzalanan Luneville Antlaşmasıyla Avusturya, İtalya, Hollanda ve İsveç, Fransız hegemonyasını kabul etmişlerdir. Bu antlaşma II. Koalisyonun sonu olmuş ve İngiltere’yi yalnız bırakmıştır.
III. Koalisyon Savaşları
III. Koalisyon İngiltere, Avusturya, Rusya, Sicilya ve İsveç arasında oluşturulan ittifaktır.1804 yılında imparator olan Napolyon, bütün bu koalisyon oluşturmalarda asıl dinamonun İngiltere olduğunu gayet iyi bilmektedir. Büyük bir donanma ve güçlü bir ordu oluşturarak İngiltere’yi istila etmek ve sorunun çözmeyi planlamaktadır.
Napolyon bu planı ertelemek zorunda kalacaktır çünkü, 1805 yılında Fransa’ya karşı bir ittifak daha kurulmuştur. III. Koalisyon, İngiltere Avusturya, İsveç, Rusya ve Sicilya Krallığı arasında oluşmuştur.
Ancak Fransız donanması, Lord Nelson komutasındaki İngiliz donanması karşısında Trafalgar Savaşı’nda ağır bir yenilgiye uğramıştır. Bu sırada Napolyon’un 180 bin kişilik ordusu, Manş kıyılarında toplamış, İngiltere’nin istilası için hazırlık yapmaktadır. Donanmanın yenilgiye uğraması, İngiltere’nin istila planlarını da suya düşürmüştür. Napolyon, III. Koalisyon’u, kıta Avrupası’nda yenmek zorundadır artık.
Koalisyon, Avusturya ve Rus ordularının birlikte Fransa’ya saldırması yönünde bir plan yapmıştır, ancak Avusturya komutanı Rus ordularını beklemeden saldırıya geçmiştir. Manş kıyılarındaki ordusunu toplayan Napolyon, çok hızlı bir şekilde Bavyera’ya ilerlemiş ve Avusturya ordusunun geri bağlantısını kesecek bir manevra yapmıştır. 22 Ekim 1805 tarihinde Avusturya ordusu 60 bin asker ve 120 topla teslim olmak zorunda kalmıştır. Napolyon’un bu manevrası, düşmanın doğrudan cephesine bir saldırıya girişmek yerine, geri bağlantısını kesmeye dayanan, tam anlamıyla bir Dolaylı tutum stratejisidir. Sonuçta, büyük çaplı bir çatışmaya girmeden ve önemli bir kayba uğramadan Avusturya ordusunun savaşma azim ve gücünü kırmıştır.
Ulm Savaşı parlak bir zaferle sonuçlanmıştır ama Napolyon açısından durum halen kritiktir. Avusturya’nın diğer ordusuyla Rus ordusu batıya doğru ilerlemektedir ve bir İtalyan ordusu da güneyden yaklaşmaktadır. Napolyon, iki kuvvetin birleşmesine fırsat vermeyecek bir şekilde hızla doğuya ilerler ve Avusturya – Rus kuvvetlerinin karşısına Austerlitz’de çıkmıştır. “Üç İmparator Muharebesi” olarak da bilinen 2 Aralık 1805 tarihli Austerlitz Savaşı da Napolyon’un zaferiyle sonuçlanmıştır. Rus ve Avusturya kayıpları, ölü, yaralı ve kaçak olarak toplam 27 bin iken Fransız kayıpları 9 bindir. Ayrıca Fransız ordusu 180 top ele geçirmiştir.
Her iki savaşta iki ordusunu kaybeden Avusturya savaştan çekilmek zorunda kalmıştır. 22 Aralık 1805 de Avusturya ile Fransa arasında Pressburg Antlaşması imzalanmıştır. Çar I. Aleksandr ve General Mikhail Kutuzov yönetimindeki Rus ordusu ise geri çekilmiştir.
IV. Koalisyon Savaşları
IV. Koalisyon Prusya, Rusya, Saksonya, İsveç ve İngiltere arasında oluşturulmuştur.1806 yılının ortalarında, İngiltere, Prusya, İsveç, Rusya ve Saksonya arasında yeni bir koalisyon, IV. Koalisyon oluşturulmuştur. Napolyon, Rus orduları ulaşmadan Prusya ordularına taarruza geçmiştir. 14 Ekim 1806 tarihinde Jena’da bir Prusya ordusunu bozguna uğratmıştır. aynı gün Mareşal Davout komutasındaki bir başka Fransız ordusu da diğer bir Prusya ordusunu yenilgiye uğratmıştır. Her iki Fransız ordusu da Napolyon’un komutasında dağılan Prusya birliklerini Berlin’e kadar izleyerek yeniden toparlanmalarına fırsat vermemiştir. Fransız ordularının kayıpları 8 bin iken Prusya kayıpları 25 bin kadardır.
Daha sonra ilerleyen Rus ordularını karşılayan Napolyon, 7-8 Şubat 1807 tarihinde Eylau Savaşı’nda, 14 Haziran 1807 tarihinde de Friedland Savaşı’nda yenilgiye uğrattı. Bu savaşların ardından Rusya’yla 7 Temmuz 1807 tarihinde yapılan Tiltis Antlaşması ile Rusya da savaştan çekilmiş oldu.
V. Koalisyon
V. Koalisyon, Avusturya ve İngiltere arasında 1809 yılı başlarında oluşturulmuştur.10 Nisan-14 Ekim 1809 tarihleri arasında gerçekleşen V. Koalisyon savaşları, Napolyon savaşlarının içinde en kanlı ve geniş çaplı olanlarıdır.
Arşidük Charles komutasındaki Avusturya ordusu 10 Nisan 1809 tarihinde Bavyera’ya saldırmıştır. Karşılıklı manevralar ve iki çatışmanın ardından V. Koalisyon Savaşları’nın ilk sert muharebesi gerçekleşmiştir. Napolyon kuvvetlerinin Aspern ve Essling kasabaları arasındaki Danube nehir geçişinde (köprübaşı) gerçekleşen Aspern-Essling Savaşı, 21 Mayıs 1809 günü, öğleden hemen sonra başlamış ve iki gün sürmüştür. İkinci gün, Napolyon’un Avusturya kuvvetlerinin merkezine karşı giriştiği güçlü saldırı, Avusturya hatlarını yarmıştı. Ancak savaşı hemen hemen kazanmışlarken Arşidük Charles’in son yedeklerini bizzat komuta ederek, cesaretle giriştiği saldırı durumu kurtarmıştır. Napolyon, köprübaşını kaybetmiş ve sonuç alamayacağı açıkça belli olan savaş alanından birliklerini çekmiştir.
5 Temmuz 1809 tarihinde başlayan ve yine iki gün süren Wagram Savaşı ise Fransız ordularının zaferiyle sonuçlanmıştır.
14 Ekim 1809 günü imzalanan Viyana Antlaşması ile V. Koalisyon da fiilen sona ermiş oldu.
Rusya Seferi
Rusya, V. Koalisyon’da yer almamıştır. Tiltis Antlaşması’nın sonucudur bu. İngiltere’nin uyguladığı deniz ablukası Rus ekonomisi için de ciddi sonuçlar yaratmaktadır. Rusya’nın Tiltis Antlaşması’nı yok sayarak taraf değiştirmesinde bu ekonomik sıkıntıların etkisi olmuştur.Napolyon’un Rusya Seferi’ne katılan ordunun mevcudu konusunda, farklı kaynaklarda, farklı rakamlar verilmektedir. Esasen, Rusya Seferi’ne çıkan Fransız ordusu, tarihin o güne kadar gördüğü en kalabalık ordudur. Yarıya yakını Fransız askerlerinden oluşmaktadır, diğerleri Fransa’ya tabi ülkelerin askerleridir.
7 Eylül 1812 günü gerçekleşen Borodino Savaşı, Moskova’nın yaklaşık 110 km. batısında, Moskova nehri üstündeki köprübaşında yapılmıştır. Napolyon Ordularını durdurmayı başarmakla birlikte Rus Ordusu'nun kayıpları, mevzileri uzun süre elde tutabilecek durumda değildir. Kutuzov, geri çekilme kararı verir. Hiç bir askeri direnişle karşılaşmadan Moskova'ya giren Napolyon, Rus Çarı'nın bir barış antlaşmasına yanaşmaması, Rus Ordusu'nun imha edilmemiş olması ve kış şartlarında ordusunun ikmalinin neredeyse olanaksız hale gelmesi dolayısıyla Rus topraklarından geri çekilmek zorunda kalmıştır. Ordusunun büyük bir bölümünü bu geri çekilme sırasında kaybetmiştir. Rus Ordusu, onları sürekli olarak izlemiş ve yıpratmıştır.
Paris’e dönen Napolyon, ilerleyen Rus birliklerini Polonya topraklarında karşılamak için yeni bir ordu düzenlemiştir. 2 Mayıs 1813 tarihinde Lützen Savaşı’nda ve 20 Mayıs 1813 tarihinde Bautzen Savaşlarında Rus ordularının ilerleyişini durdurmayı başarmıştır.
Bu tarihlerde Koalisyon güçleri, “Trachenburg Planı” olarak bilinen bir strateji izlemeye karar vermişlerdir. Bu stratejiye göre daha küçük çaplı Fransız birlikleriyle savaşılacak, Napolyon’un yeterince yıpranması sağlanmadan onun komuta ettiği ordularla çatışmaya girmekten kaçınılacaktır.
1813 yılının Ağustos ayında Dresden Savaşı’nda başarı kazanan Napolyon, bu başarısının sonuçlarını geliştirememiştir.
Leipzig Savaşı, 16-19 Eylül 1813 tarihlerinde gerçekleşen, tarihte “Ulusların Savaşı” olarak da bilinen bir savaş olmuştur. Napolyon’un 195 bin kişilik ordusu, Koalisyon güçlerinin 365 bin kişilik ordusu karşısında tutunamamıştır. Napolyon, dört kolorduyu ve Alman prenslerinin desteğini yitirerek savaş alanından çekilmek zorunda kalmıştır.
Koalisyon Güçleri Paris’te
Ağırlıklı olarak Rus ve Prusya kuvvetlerinden oluşan koalisyon kuvvetleri Fransa’nın doğu sınırlarını aştıklarında, Wellingon komutasındaki İngiliz kuvvetleri de Pirene dağlarını aşarak Fransa topraklarında ilerlemeye başlamışlardır.
6 Nisan 1814 günü tahttan çekilen Napolyon, Elba adasına sürgüne gönderildi.
Kaynaklar
* Siyasi Tarih – İlkçağlardan 1918’e – Oral Sander- Strateji, Dolaylı Tutum – B.H.Liddell Hart
- Savaş Tarihinin Dönüm Noktaları – Mehmet Tanju Akad
- Vikipedi