Nasır-I Hüsrev

Kısaca: Nâsır Hüsrev, tam adı Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev el-Mervazi el-Kubadiyani (d. 1004, Kubadiyan, Merv, Horasan(bugün Tacikistan)-ö. y. 1072/77, Yumgan, Bedehşan, Orta Asya (bugün Afganistan)) Türkistan Bâtınîliği ve Pamir Alevîliği’nin kurucusu, şair, ilahiyatçı, dâ’î ve İran edebiyatının en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilmektedir. ...devamı ☟

Nasır Hüsrev, tam adı Muin’ed-Din Nasır-ı Hüsrev el-Mervazi el-Kubadiyani (d. 1004, Kubadiyan, Merv, Horasan(bugün Tacikistan)-ö. y. 1072/77, Yumgan, Bedehşan, Orta Asya (bugün Afganistan)) Türkistan Batıniliği ve Pamir Aleviliği’nin kurucusu, şair, ilahiyatçı, da’i ve İran edebiyatının en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilmektedir. Yaşamı ve fikirleri Yönetimde çeşitli görevler üstlenmiş Şii mezhebine mensup bir ailenin oğluydu. Okula yalnızca kısa bir süre devam etti. 1045'te Mekke'ye hacca gitti. Ardından Filistin'i ve o dönemde Fatımiler Halifeliği'nin hüküm sürdüğü Mısır'ı dolaştı. Şiiliğe bağlı İsmailiyye mezhebini benimseyen Fatımi da’ileri aracılığıyla inançlarını bütün İslam dünyası yaymaya çalışıyorlardı. Mısır'a yaptığı yolculuktan önce İsmaili olup olmadığı bilinmeyen Nasır-ı Hüsrev bu dailerden biri oldu. Din ve felsefe ilimlerinde büyük şöhret sahibi olan “Muin’ed-Din Nasır-ı Hüsrev”, Tuğrul Selçuki’nin kardeşi Çağrı Bey’in Horasan valiliği esnasında önemli memuriyetlerde bulundu. H. 437, M. 1046 yılında Hicaz’a gitti. H. 440, M. 1049’da Fatımi halifesi Ebu Tamim Ma’add el-Mustensir bil-Lah’ın emrine girdi. “İmam-ı Zaman” tarafından Horasan Da’i-Â’zamlığına tayin oldu. Tehame, Yemen, Lehsa Karmatiler’i ile ilişkiler kurdu. Oralarda bir hayli neşriyatta bulunduktan sonra Basra ve İsfahan’a uğrayarak kardeşi Ebu Said ile birlikte Belh’e geldi. Kendisine “Hüccet-i Mustensir”, “Hüccet-i Horasan” ve “Sahib-i Cezire” ünvanları verildi. Sünniliğin egemen olduğu bölgelerde İsmailiyye öğretisini cesaretle savunmaya girişti. Nasır Hüsrev’in fa’aliyetlerinden şüphelenen hükümet onu Horasan’dan çıkardı. Bu yüzden Bedehşan'a kaçmak zorunda kaldı. Uzun seyahatlerden sonra Belh’e oradanda Mazenderan’a gitti. Vardığı yerlerde hep Bedmezheplik ile suçlandı. Bu sebeple kimliğini gizlemek ve deruhte ettiği görevi tehlikesiz ifa edebilmek amacıyla kimi zaman bir tarikat üyesi gibi Ebu’l Hasan Kharakani zaviyesinde, kimi zaman da İsfahan ve Geylan alimleriyle hikmet ve felsefeye dair münakaşalara giren bir hakim olarak tanınmaktaydı. Sonraki zamanını etkin dailik yapamamaktan duyduğu üzüntüyü işleyen şiirler yazarak geçirdi. Bedehşan köylerinden Yemlekan’da öldü. “Orta Asya Alevileri” üzerinde derin izler bırakmış olan Muin’ed-Din Nasır-ı Hüsrev’in mezarı bütün Rusya, İran, Hindistan, Afganistan ve Çin’den akın eden ziyaretçilerle takdis edilmektedir.

Nasır Hüsrev’in savunduğu batıni akideler

Nasır-ı Hüsrev’in yaydığı ve telkin ettiği batıni akideler içerdiği onca te’vilata rağmen nass’ın zahir hükümlerinin göz ardı edilmesine kesinlikle karşı çıkması ve şer’in ameli tekliflerini kabul etmesi nedeniyle Batıni Suriye Nusayriler’i ile Elemut Batıniliği’nden ayrılmaktadır. Nasır Hüsrev, yalnız batının “tek göz” ve yalnız zahirin de “tek göz” olduğunu söylemekte ve hakikati kavrayabilmek için “çift göze” gereksinim olduğunu savunmaktadır. “Zad-ul Müsafirin” adlı eserinin girişinde bu konudaki görüşlerini anlatmaktadır. Batıniliğe kendi şahsi kanaatlerini ekleyerek bir hususiyet kazandırmağa çalışan Muin’ed-Din Nasır-ı Hüsrev, bilumum Batınilerce esas olan te’vil yolunu daha ziyade tevsi’ ederek o zamana kadar gidilmiş olan yoldan farklılaşan yeni bir çığır açmıştır.

Nasır Hüsrev’in Hurufiliği

Doğu Hurufiliği’nin bir atlama basamağı konumunda bulunan hurufun anlamları Nasır’ın öğretilerinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Şiʿa-i Batın’iyye’nin Kur'an-ı Kerim hakkında çıkardığı hükümlerle Huruf-u Mukattaa’nın izahatına yönelik yapmış olduğu te’vil ve tevcihler hususundaki üstün zekasını ustaca kullanabilme yeteneği Muin’ed-Din Nasır-ı Hüsrev’i diğer “Âba-i Batıni’yye” arasında çok farklı bir üst seviyeye taşımaktadır. Nasır’a göre “La ilahe il-l’Allah” cümlesinin ihtiva ettiği harfler hıfz’edildikten sonra geriye “İ – L – H” harflerinden ibaret olan üç harf kalır. Bu üç harf din aleminde “Ced–Feth–Hayal” ifade eden “Eb’ad-ı Selase’yi iş’ar” eder. Diğer Hurufiler tarafından kullanılan çeşitli “taklib” şekilleri ise Nasır-ı Hüsrev’de gittikçe inceleşmektedir. Eserleri * Muin’ed-Din Nasır-ı Hüsrev’in en önemli eseri fıkıh kitabını andıran ve Türkistan Batınileri ile Pamir Alevileri tarafından mezhepte “Düstur-u Amel” olarak bilinen “Veçh-i Din” adındaki eseridir. Günümüzde kadar korunabilmiş olan bu eser "BatıniPamir Aleviliği" i’tikadının ana hatlarını kayıt altında tutabilmiş olan en ciddi belge niteliğindedir. * Nasır-ı Hüsrev'in en ünlü düzyazı yapıtı, 1045-1052 yılları arasında Merv’den başlayarak Nişabur, Rey gibi İran kentlerini ve Anadolu topraklarından geçerek, Suriye ve Mısır’a yaptığı yaklaşık 18000 km yol aldığı yedi yıllık seyahatini içeren Sefer-Name (Seyahat-Name) adlı eseridir. İlk kez Fransızca çevirisiyle birlikte 1881'de yayımlanan yapıtın Türkçe çevirisi 1950'de basılmıştır. * Nasır Hüsrev’in felsefi görüşlerini içeren en değerli ise "Zad-ul Misafirin" adını taşır. Bu kitap Yunan feylesoflarının meslekleri ve İslam hükemasının, özellikle de Muhammed bin Zekerriya’nın kuramlarına karşı şiddetli eleştiri ve tartışmaları ihtiva eder. Nasır Hüsrev’in bu eserinde, felsefi mes’eleler ile Kur'an-ı Kerim’in ayetleri arasında karşılıklı ilişkiler kurulması hususunda Nasır’ın konulara olan hakimiyeti şaşırtıcı derecede kuvvetlidir. * Ayrıca Nasır-ı Hüsrev’in batınilerin mezheplerinin ana ilkelerini içeren önemli bir tefsiri ile, “Kitab-ı Musbah”, “Botan-ul Ukul”, “Eksir-i Â’zam”, “Kanun-u Â’zam”, “El-Müstevfi”, “Düstur-u Â’zam” ve “Kenz-ül Hakayık” isimlerindeki eserlerinin de tercümeleri mevcuttur. * Nasır-ı Hüsrev'in felsefi şiirlerinin en önemlilerinden biri de Rüşena-i Name adlı eseridir. (1928). Saadet-Name 'de (1950) yöneticilere ağır eleştiriler yönelten Nasır-ı Hüsrev, Cami'ul-Hikmeteyn adlı yapıtında İsmaili ilahiyatı ile Yunan felsefesini bağdaştırmaya çalışır. Büyük bir teknik ustalığa dayanan üslubu düz ve canlıdır. * Diğer eserlerinden Havan-ul İhvan adlı bir divanı da zamanımıza kadar gelmiştir.

Dış bağlantılar

* Haritalarda 3 Ortaçağ Gezgini - Nasır Hüsrev Kubadiyani * Nasir-i Husrev - irankulturevi.com * Nasir Khusaro

Kaynakça

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.