Bunun olabilirliğini sorgulayan başka eğilimler de vardır. Bunlardan belli başlıları, Şüphecilik olarak adalandırılan okullara aittir. Başka bir yönde ise, nesnel bilginin olanağını, bilginin nesnel gerçekliğin kendisine birebir tekabüliyetinde değilde baksa bir şekilde açıklayan eğilim vardır. Bunlara göre genel olarak nesnel bilgi, belli bir kuramsal çerçevede, o çerçeveye uygun olarak üretilmiş ya da belirlenmiş, yani zaten bir kuram tarafından önceden belirlenmiş olan nesnenin bilgisi olarak ortaya konulmaktadır. Bu iki eğilim aynı kavramları, nesnel bilgi kavramını sahiplenmekle birlikte kuramsal olarak uzlaşamaz iki ayrı konumda durmaktadırlar.
İlk yaklaşım, nesnel bilginin bir özne tarafından (ama öznenin öznelliginden tamamen sıyrıldığı bir durumda) ürettilen bir bilgi olarak kabul varolduğunu ileri sürer.Özne-nesne ilişkisinde böyle kesin bir anın olabilirligi kabul edilir burada. İkinci yaklaşım da ise bu tutum ontolojik bir yaklaşım olarak reddedilir, gerçek nesneler daha baştan bu sebeple konu dışında bırakılır ve meseleye tümüyle epistemoloji içinden bakılır; bu tutumda da özne tümüyle dışta bırakılır yine, ancak önemli bir ayrım vardır, burada nesne olarak nesneye atıf yapılmaz, nesnel bilginin nesnelliği kuramsal yapının nesnellliğinden ileri gelir.
Sonuçta her iki eğilim de öznelliği bir sekilde dışta bırakmaya çalıştığı görülür.Bunun olabilirliği sürekli bir tartışma konusudur kuramsal alanda. Nasıl olupta, her tür değer yargısından, öznel bakıştan, taraflılıktan bağımsız kalabilmiş bir bilgi olabilmektedir, epistemolojik düzlemde bu tamamen tartışmalı bir konumdur. Bugün, bilinç'in varsayıldığı anlamda askıya alınmasının mümkün olmadığı, çünkü bilinç denilen şeyin cok daha önceden zaten bilinç-dışı kaynaklarca belirlendiği, tarafsız ya da öznel bakışın etkilerinden bağımsız bir bilgi olanağı bulunmadığı bilgisiyle tartışmalar yürütülmektedir.Buna göre yukarda özetlenen iki eğilimden, ontoloji-epistemoloji ayrımını yapan eğilimin avantajli durumda olduğu çıkarsanabilir. Ancak bu eğilimin kendisi de, belli bir kuramın nasıl olup da digerlerinden ayrı olmak anlamında nesnel bilgiyi üretebildiğini açıklamak sorunuyla karşı karşıyadır.
Pozitivizmin üzerinden bir yüzyıl geçmiş ve tarafsız, yorum-dışı bir bilginin asla (hiç) olmadığı kuramsal olarak uzun zamandır ortaya konulmuş durumdadır. Kuramsal düzlemde nesnel bilgiyi ortaya koyma girişimleri bu koşullar altında devam etmektedir.
Kaynak
- Çagdaş Felsefe Sözlüğü, Bedia Akarsu.
- Felsefe Sözlüğü, A.Güçlü / S.Uzun / E.UZun / Ü.H.Yolsal, Bilim ve sanat yay.
- Düşünce Tarihi, Afşar Timuçin