Her bir noktasal kütle diğer noktasal kütleyi, ikisini birleştiren bir çizgi doğrultusundaki bir kuvvet ile çeker.Bu kuvvet bu iki kütlenin çarpımıyla doğru orantılı, aralarındaki mesafenin karesi ile ters orantılıdır: Burada:
- ``F`` iki kütle arasındaki çekim kuvvetinin büyüklüğü,
- ``G`` Yerçekimi sabiti,
- ``m``1 birinci kütlenin büyüklüğü,
- ``m``2 ikinci kütlenin büyüklüğü,
- ``r`` ise iki kütle arasındaki mesafedir.
SI birimlerinde, ``F`` Newton (N), ``m``1 and ``m``2 kilogram(kg), ``r`` Metre (m) dir, ve ``G`` sabiti yaklaşık olarak 6.67 × 10−11 N m2 kg−2`a eşittir. ``G`` ilk kez İngiliz bilim adamı Henry Cavendish tarafından, "Philosophiae Naturalis Principia Mathematica"nın basımından 111 ve Newton`un ölümünden 71 yıl sonra ölçülmüştür; bu yüzden Newton`un hesaplamalarının hiçbirinde “G” sabiti kullanılmamış, bunun yerine bir kuvvete bağıl başka bir kuvvet hesaplamıştır.
Newton`un çekim kanunu Coulomb yasası`na benzer.Newton`un kanunu iki kütle arasındaki çekim kuvvetini hesaplamak için kullanılırken, benzer şekilde, Coulomb kanunu yüklü iki iletkenin arasındaki elektriksel kuvvetin büyüklüğünü hesaplamak için kullanılır.Coulomb kanununun denkleminde, Newton`un denklemindeki kütlelerin yerine yüklerin çarpımını içerir.Böylece, Coulomb kanununa göre elektriksel kuvvet yüklerin çarpımının aralarındaki mesafeye bölünmüyle doğru orantılıdır.
Yerçekimi ivmesi
``a``1`e birinci kütleye etkiyen yerçekimi İvmesi diyelim.Newyon`un ikinci kanununa göre ``F`` = ``m``1 ``a``1, ``a``1 = ``F`` / ``m``1`dır.``F``i önceki denklemden yerine koyarsak:Aynı şekilde ``a``2`de buna benzerdir.
SI birimlerinde, yerçekimi ivmesi(ve ya genel olarak ivme) metre`nin saniyenin karesine oranıdır(m/s2 or m s-2).SI olmayan birimlerde ise, birimi Galileo(Gal), g-kuvveti(g-force), feet bölü saniyenin karesidir.
Bir kütleyi dünyaya çeken kuvvet aynı zamanda dünyayı da kütleye doğru çeker.Bunların ivmeleri ise aşağıdaki gibi verilir::
Eğer ``m``1 ``m``2`ye göre göz ardı edilebilirse, küçük kütleler yaklaşık olarak aynı ivmeye sahip olur.Bununla beraber, ``m``1 epeyce büyükse, birleşik ivme göz önüne alınmalıdır.
Eğer ``r`` bir objenin yörüngesi boyunca oransal olarak çok az değişirse – bir objenin dünyanın yüzeyine yakın bir yerde düşmesi gibi – yerçekimi ivmesi sabite oldukça yakın olur.Büyük bir kitle boyunca, “r”deki değişiklikler, ve yerçekimi kuvvetindeki ardı ardına değişiklikler gözle görülür bir gel-git kuvveti oluşturabilir.Örneğin, dünyanın yakın ve uzak yüzleri ile ay arasındaki mesafe farkı 6,350 km dir; 385,000 km ortalama mesafeye göre küçük bir fark olsa da, bu ayın, dünyanın okyanusları üzerinde bir çekim kuvveti oluşturmasını ve böylece gelgit oluşumuna sebep olur.
Uzaysal Boyutu Olan Kütleler
Eğer ilgilenilen kütlelerin uzaysal boyutu varsa(teorik olarak noktasal olmaktan ziyade) o zaman aralarındaki çekim kuvveti, bu kütleleri oluşturan kavramsal noktaların katkılarının toplanmasıyla hesaplanır.Limitte, bileşen nokta kütleler sonsuz derecede küçüldükçe, kuvvetin(aşağıda vektör formu görülüyor) iki fiziksel kütlenin boyutlarına oranlarının integrali gerekir.Bu yolla, kütlesi küresel olarak simetrik dağılmış kütle, harici kütlelere, tüm objelerin kütleleri merkezindeki bir nokta etrafında toplanmış gibi, aynı çekim etkisi uygular.- Proposition 75, Theorem 35: p.956 - I.Bernard Cohen and Anne Whitman, translators: Isaac Newton, ``The Principia``: Mathematical Principles of Natural Philosophy. Preceded by ``A Guide to Newton`s Principia``, by I.Bernard Cohen. University of California Press 1999 ISBN 0-520-08816-6 ISBN 0-520-08817-4. (Bu genellikle küresel simetrik olmayan kütleler için geçerli değildir..)
Küresel simetrik dağılımlı bir malzemenin içindeki kütleler için, çekimsel kuvveti bulmak için Newton`un kabuk teoremi(Shell`s theorem) kullanılabilir.Bu teorem bize kütle dağılımının farklı parçalarının, kütle dağılım merkezinden r0 kadar uzaktaki bir parçayı nasıl etkilediklerini açıklar:
- r < r0 yarıçapında bulunan kütle, r0`da sanki kütlenin tamamı bu yarıçapta bir küredeki tüm kütlenin kütle dağılımı merkezinde toplanmış gibi aynı kuvvete sebep olur(yukarıda yazıldığı gibi).
- r > r0 yarıçapında bulunan kütle r0` da net çekim kuvveti oluşturmaz.Örneğin, r0 noktasındaki kürenin elementleri tarafından etkilenen münferit kuvvetler birbirlerini götürürler.
Örneğin, bir sonuç olarak, uniform dağılan bir kalınlık ve yoğunluğa sahip olan bir kabuk boyunca net çekim kuvveti sıfırdır.
Vektör Formu
Newton`un evrensel çekim kanunu, hem çekim kuvvetinin büyüklüğünü hem de doğrultusunu gösteren bir vektör olarak yazılabilir. Bu formülde kalın yazılar vektörleri göstermektedir:\mathbf_ =
- G _ \vert}^2}
\, \mathbfBurada
Eşitliğin vektörel formunun, Fin artık vektörel bir değer olması ve sağ tarafın uygun birim vektörle çarpılmış olması haricinde, daha önceden verilen skaler formla aynı olduğu görülebilir.Ayrıca buradan şu da görülebilir:F12 = − F21.
Çekim Alanı
Çekim alanı uzayda verilen herhangi bir noktadaki objeye, birim kütle başına uygulanan çekim kuvvetini tanımlayan vektör alanıdır.Aslında bu o noktadaki çekim ivmesine eşittir.Eğer birden fazla obje varsa(dünya ve ay arasındaki bir roket gibi) kullanışlı hale gelen bir genelleştirmedir.İki obje için(örneğin obje 2 bşr roket ve obje 1 de dünya olsun) basitçe yerine ve yerine yazabiliriz ve çekim alanını aşağıdaki gibi tanımlayabiliriz:
\mathbf g(\mathbf r) =
- G \vert}^2
\, \mathbf{\hat{r
Böylece:
Bu formül alana sebep olan objelerden bağımsızdır.Bu alan ivme birimlerine sahiptir ve bu da SI birimlerinde m/s2`dir.
Çekim alanları aynı zamanda korunumlu alanlardır, yani, bir pozisyondan öbürüne çekim tarafından yapılan iş yoldan bağımsızdır.Bunun sonucunda potansiyel aşağıdaki gibi potansiyel ``V``(r) alanı oluşur:
Newton`un Teorisi`nin Problemleri
Newton`un tanımı birçok pratik amaç için yeterli şekilde doğrudur ve bu yüzden geniş şekilde kullanılır.Boyutsuz değerler φ/c2 ve (v/c)`nin ikisi de küçük olduğunda kullanılabilir, burada φ çekimsel potansiyel, v incelenen objelerin hızı ve c ışık hızıdır.Örnek olarak, Newtonien çekim Dünya/Güneş sisteminin doğru bir tanımını sağlar, çünkü;\quad \frac=\frac)c} \sim 10^
burada rorbit dünyanın güneş etrafındaki yörüngesinin yarıçapıdır.
Boyutsuz değişkenlerden biri büyük olduğu durumlarda, sistemi tanımlamak için genel görelilik kullanılmalıdır.Genel görelilik, küçük potansiyel ve düşük hız sınırlarında Newtonien çekime dönüşür bu yüzden, Newton`un çekim kanunu için sıklıkla genel göreliliğin düşük çekim limiti denir.
Teorik Kaygılar
- Çekim arabulucusunu hemen bulma gibi bir ihtimal yoktur.Çekimsel kuvvet ile bilinen diğer temel kuvvetler arasındaki ilişkiyi tanımlamak için teorisyenler tarafından yapılan teşebbüsler, 50 yıldır gözle görülür bir ilerleme kaydedilmiş olsa da, henüz sonuca ulaşmamıştır.Newton bile açıklanamaz uzaktan etkileşim konusunda kendini yetersiz hissetmiştir.
- Newton`un teorisi çekimsel kuvvetin ani iletimini gerektirir.Genel göreliliğin geliştirilmesinden önce uzay ve zamanın doğası ile ilgili yapılan klasik varsayımlar, yayılım gecikmesi kararsız yörüngelere sebep olur.
Gözlemle Uyuşmazlıklar
- Newton`un teorisi gezegenlerin, özellikle Merkür`ün, yörüngelerinin güneşe en yakın noktalarının(günberi) yalpalamalarını tam olarak açıklamaz.- Max Born (1924), ``Einstein`s Theory of Relativity`` (The 1962 Dover edition, page 348 lists a table documenting the observed and calculated values for the precession of the perihelion of Mercury, Venus, and Earth.).Newtonien tahminlerle, gözlenen yalpalama arasında, diğer gezegenlerin çekimsel sürüklemelerinden kaynaklanan, 43/3600 derecelik(43 arcsecond) bir uyumsuzluk bulunmaktadır.
- Newton`un teorisi kullanılarak tahmin edilen sapma gözlenenin sadece yarısıdır.Genel görelilik ise gözlemlere daha yakındır.
Newton`un Şüpheleri
Newton kendi anıtsal çalışmasında çekim kanununu formüle edebiliyorken, kendi eşitliklerinin öne sürdüğü uzaktan etkileşim(action at a distance) kavramı yüzünden kendini derin şekilde rahatsız hissediyordu.Kendi sözleriyle “ bu gücün sebebini hiçbir zaman tespit edememişti”.Tüm diğer durumlarda, kütleler üzerine etkiyen çeşitli kuvvetlerin sebebini açıklamak için hareket olgusunu kullanmıştır, fakat, çekimle ilgili durumda, çekim kuvvetini üreten hareketi deneysel olarak tanımlayamamıştı.Dahası, yer üzerindeki bu kuvvetin sebebine gelince bir hipotez önermeyi dahi reddediyordu.“Filozoflar şimdiye kadar çekim kuvvetinin kaynağı için boşuna doğa araştırmasına girişmişlerdir” diye pişman olmuştur, çünkü “birçok sebepten dolayı”, doğa olgusunun temeli olan, “şimdiye kadar bilinmeyen sebepler”in varlığına ikna olmuştur.Bu temel olgular hala araştırılmaktadır ve hipotezler çok olsa da tanımlayıcı yanıt henüz bulunamamıştır.Newton`un 1713 tarihli ve “Principia”nın ikinci baskısı olan “General Scholium”unda:
Einstein`ın Çözümü
Bu itirazlar, Einstein`ın genel görelilik kuramı tarafından tartışılmıştır, buna göre çekim, kütleler arasında oluşan bir kuvvet olmak yerine bükülü uzayzamanın bir özelliğidir.Einstein`in teorisinde, kütleler uzayzamanı kendi yakınlarında deforme ederler ve diğer parçacıklar uzayzamanın geometrisinin belirlediği yörüngelerde hareket ederler.Bu tüm uygun gözlemlerle tutarlı olan, ışık ve kütle hareketlerinin tanımına müsaade etmiştir.Newton`un teorisi yerçekimi etkilerinin mükemmel bir tahmini olarak kullanılmaya devam etmektedir.Görelilik ise sadece aşırı bir doğruluğa ihtiyaç olduğunda ve ya çok büyük kütlelerde çekimle ilgilenildiğinde gereklidir.
Kaynakça
- kaynak wiki |url=http://en.wikipedia.org/wiki/Newton%27s_law_of_gravitation| tarih=26 Temmuz 2007 | dil=İngilizce | madde=Newton`s law of gravitation
Notlar
sisterlinksşablonlar -->
kategoriler -->