Oyunlarla Yaşayanlar, Oğuz Atay`ın yazdığı Tiyatro Oyunu.
Kısacık bir yaşama derin anlamlar yüklü ve önemli birkaç yapıt bırakan Oğuz Atay, "Oyunlarla Yaşayanlar"`da Türkiye`deki aydınların açmazını sahneye getiriyor.
Çok çeşitli kültürlü, yaşamını sürdürmekle sanat üretmek, düşündüğünü söylemeye çalışmakla ortamın isteklerini karşılamak arasında boğulup kalmış bir emekli tarih öğretmeni ve ailesi çevresinde oyunlarla yaşayan insanlar... Bir yanda hamasi bir tarih, bir yanda güncel gerçekler, bir yanda sanat, bir yanda da geçim sıkıntısıyla süren hayat.
İşte, Oyunlarla Yaşayanlar`da emekli tarih öğretmeni Coşkun Ermiş`in dramı. "Oyun nerede başlıyor, yaşam nerede bitiyor?" diye soruyor Coşkun. Öyle ki 0, Napoleon piyesleri yazmaya çalışırken, komşusu oyuncu Saffet ondan Vodvil türünde oyunlar yazmasını istiyor. Tiyatro patronu Servet ise Antik Yunan dönemi oyunları sipariş ediyor. Oysa Coşkun beyin evinde bir başka oyun sahnelenmektedir. Bunamış kayınvalidesi Saadet Nine kendisini ziyarete gelecek Cemil Paşa`yı kurduğu hayaller içinde beklemektedir. Oğlu Ümit, okuldan, dersten sıkılmış bir halde sürekli sulu oyunlar ve taklitler yapmaktadır. Karısı Cemile ise oyunun başında çalışan, evin yükünü dikiş dikerek sırtlamış tek gerçekçi kişi iken o da gerçeğin dışına çıkmaya hayalden oyunlar kurmaya başlamıştır.
Yazdığı oyunlarda "oyun kavramı" üzerinde duran Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar adlı romanında da, Tutunamayanlar`da da olayları oyun içinde oyun olarak ele almıştır. Gerçekten de çok standardlı, çok yönelişli olamak zorunda bırakılan Türk Aydınlarının tipik davranışı "oynamak"tır. Batılı gibi olmak ama ülkenin Asyalı koşulları arasında sürekli oynayarak denge kurmaya çalışmak böylece acıklı bir komediyi sürdürmek.
Oyunlarla Yaşayanlar, Türk Tiyatrosunun önemli oyunlarından biri olarak çok sayıda tiyatro topluluğu tarafından birçok kez yorumlanmıştır.
Kaynak: Oyunlarla Yaşayanlar Oyun Broşürü, Önder Paker,"Oyunlarla Yaşayanlar ya da Türkiye`li Aydının Yaşam Oyunları", 2004