Göktürk Kağanlığı`nın kurucusu Bumin Kağan, Avarların egemenliğindeki boylardan Tukyular`ın başkanıydı. 551`de bastırdığı bir ayaklanmanın ardından ödül olarak Avar prensesi ile evlenmek isteyip bu isteği geri çevrilince, eski düşmanları Tabgaçların prensesi ile evlendi ve Avarlar`a karşı ayaklandı. 552`de kazandığı zaferin ardından da onları Orta Asya`dan sürerek İl Kağan adıyla ilk Göktürk kağanı oldu. Eski Hun`un efsanevi başkenti Ötüken`i ele geçirerek başkent yaptı ve civardaki tüm Türk boylarını da büyük bir federasyon altında birleştirmeyi başararak Göktürk Devleti`ni kurdu.
Bumin Kağan, ölümünden önce ülkeyi doğu ve batı olarak ikiye ayırdı ve Batı Göktürkler`in yönetimini kardeşi İstemi Han`a bıraktı. Daha sonra bu kardeşlerin soyundan gelen kağanların yönetiminde batıda İpek Yolu üzerinden İran ve Bizans ile doğuda da tarihi düşman Çin ile bir yandan ticaret, bir yandan da savaşlar devam etti.
626`ya kadar Çin`e seferler yaparak bu ülkeyi oldukça sarsan Doğu Göktürkler, kendi içinde hainliklere kurban gittiler ve göğüs göğüse savaşta yapamadıklarını entrikalar ile beceren Çinliler 630 yılında bir hileyle Göktürk lideri Kara Kağan`ı tutsak edip Doğu Göktürk devletini işgal ettiler. Bu dönemde devlet Çin`e bağımlı kukla liderler ile yönetildi. 646`da Göktürk prenslerinden Kürşad, 40 yiğit arkadaşıyla Çin sarayını bastıysa da başarılı olamadı ve arkadaşlarıyla birlikte hayatını kaybetti. Çinlilerin mükemmel işleyen böl ve yönet politikalarına karşı başarılı olamayan Batı Göktürkler de 659`da Çin`e bağlandı.
679`da İlteriş (Kutluk) Kağan yönetiminde sağlam bir birlik kurarak ayaklanan Türk boyları Çinlileri ve onların Orta Asya`daki kuklalarını yenilgiye uğratarak Göktürkler`in ikinci parlak dönemini başlattılar. İlteriş ve daha sonra Türgiş hanedanlarının hüküm sürdüğü Göktürkler, tarihteki zirve noktalarına 716-734 yılları arasında hüküm süren Bilge Kağan döneminde erişti. Bu tarihlerde dikilmiş olan Orhun Anıtları`nda Bilge Kağan ile birlikte kardeşi ve başkomutanı Kültigin ile başveziri Tonyukuk`un da adı geçmekte ve Türk tarihine ait ilk resmi kayıtlara rastlanmaktadır. Bu üç büyük ismin 721-734 yılları arasında ardarda ölümlerinin ardından çöküş başladı. Uygur, Karluk ve Basmil ayaklanmaları sonucunda Göktürk devleti kesin olarak yıkıldı ve 745 yılında Uygur hanı Kutluğ Bilge Kül kağan ilan edilerek Orta Asya egemenliği Uygur Devleti`ne geçmiş oldu.
Göktürkler`İn en geniş zamanında sınırları batıda Ural Dağları`ndan doğuda Kore`ye kadar uzanmaktaydı ve bu topraklarda Kırgız, Uygur, Karluk, Kaşgar, Töles gibi birçok hanlık vardı. Göktürklerde soylu bir kandan gelen ve "ilig" sanı da taşıyan kağanların tanrısal güç taşıdıklarına da inanılırdı. Kağan`ın yanındaki katun (kraliçe), tigin (prens), konçuy (prenses) gibi aile üyeleri ve soylular arasından gelen han, yabgu, şad gibi görevliler de ülke yönetiminde söz sahibi olurlardı. Yılın ilk ayında (Mart) Kağan`ın başkanlığında "Kurultay" toplanırdı. Hayvancılık ve göçebe yaşamın sonucu olarak ordu da büyük ölçüde atlılardan oluşmaktaydı.
Göktürkler, basit bir doğa dini olan ve tek tanrı anlayışı taşıyan bir dine inanırlardı. Öncesiz ve sonrasız Gök Tanrı, gökteki tahtında oturur ve insanların yazgısını belirlerdi. Daha alt seviyede ise yer tanrısı Yersub ve eski kağanların ruhları Gök Tanrı`ya yardım ederlerdi. Tanrıça Umay da çocukların koruyucusuydu. Ölenlerin ruhunun kuş olup uçtuğuna inanılırdı.