``Rücu`` kelimesinin kökeni Arapça olup, ``dönmek`` anlamına gelir. Rücu eden sigortacının, sigortalıya tazminatı ödedikten sonra dönerek kusurlu kişiden bu tutarı talep etmesi söz konusudur. Türk Ticaret Kanunu`nun 1301. maddesine göre:
``Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukukan sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder.``
Sigortacının bu şekilde sigortalı yerine geçmesine hukukta halefiyet ilkesi denir.
Modern sigorta şirketleri, rücu haklarını daha etkin bir şekilde kullanmak için bu konuda uzmanlaşmış birimler oluşturmaktadır. Rücu işleri, bir hasarın sigortalıya ödenmesiyle başlar. Eğer hasara yol açan olayda üçüncü bir şahsın kusuru söz konusu ise, rücu birimi harekete geçerek kusurlu taraftan tazminatı ödemesini talep eder. Sulh (anlaşma) yoluyla tahsilat sağlanamazsa, sigorta şirketi çoğu kez mahkeme yoluyla alacağını takip eder. Rücu gelirleri, sigorta şirketlerinin maliyetlerini düşürmelerini, böylece daha düşük primlerle sigorta satmalarını sağlar.
Türkiye`de elementer sigorta şirketleri gibi SSK ve diğer sosyal sigortalar da rücu haklarını kullanmaktadır.
Örnek olay
A aracı ile B araçlarının trafikte çarpışması sonucu, A aracında 1.000 TL hasar meydana gelir. Polis, olay yeri tespit tutanağında, A aracına 2/8, B aracına ise 6/8 kusur verir. A aracının sahibi, hukuken, zararının 1.000 TL / 8 x 6 = 750 TL`sini B aracından talep edebilecek durumdadır. Ancak, A aracının sahibi, kendisine daha kolay geldiği için zararını Kasko sigortasından almayı tercih eder. A`nın sigortacısı X Sigorta Şirketi, kendisine, zararının tümünü (1.000 YTL öder). Bunu takiben, X Sigorta Şirketi ``halefiyet ilkesi`` uyarınca, ödediği hasar oranında hukuken A`nın yerine geçtiğinden, B`ye ``rücu`` ederek 750 TL ister. B, bu parayı ödemekle yükümlüdür.hukuk-taslak