Hogwarts`ın bekçisi olan Hagrid sıradan bir adamın yaklaşık iki katı kadar uzun, en az beş katı kadar da şişmandır. Dudak uçuklatacak kadar iri ve yabanidir. Çalıya benzer siyah uzun saçlarıyla sakalı yüzünün büyük bölümünü örter, çöp bidonu kapakları büyüklüğünde elleri vardır, deri çizmeli ayakları yunus yavruları kadar büyüktür. Uçsuz bucaksız, kaslı kolları vardır.
Hagrid anne tarafından yarı devdir. İngiltere`de en son kalanlardan biridir. Hagrid onu fazla hatırlamaz çünkü üç yaşındayken onu bırakıp gitmişti. Çünkü devlerin doğalarında anaçlık yoktur. Çünkü dişi devlerin önem verdiği şey, iri çocuklar yapmaktır. Babası ise kısa boylu bir büyücüydü. Annesi gittikten sonra kalbi çok kırılmıştı. Hagrid kırışmış, siyah gözlerini babasından almıştır. Babası, o Hogwarts`a girdiği yıl ölmüştü. On yüç yaşından beri Hogwarts`ta yaşamaktadır. Hagrid on bir yaşındayken bile iki buçuk metre boyundaydı. Hagrid`in annesi babasından ayrıldıktan sonra başka bir devle birlikte olmuş ve bu birliktelikten de Kardeşi Grawp doğmuştur.
Yasak Orman`ın hemen kenarındaki küçük ahşap bir evde oturur. Tek bir odadan oluşan evinde tavandan jambolar, sülünler sakar. Ocakta bakır bir ibrik vardır ve köşedeki kocaman yatak yamalardan oluşturulmuş bir yorganla örtülüdür.
Harry, Ron ve Hermione`nin iyi dostudur. Hagrid, her çeşit canavarı özellikle de ejderhaları sever. Bir dönem Norbert adını verdiği bir ejderha büyütmeye karar vermiş fakat daha sonra çocuklar ejderhayı Hagrid`in başı derde girmesin diye Ron`un ağabeyi Charlie`nin yanına yollamışlardır. Fang adlı kızgın görünen fakat çok şirin bir köpeği vardır. Hayvanları seven Hagrid`in kedilere karşı alerjisi vardır.
Öğrencilik döneminde Hogwarts`dan kovulmuştu çünkü Basilisk`in onu Sırlar Odası`ndan yönettiği düşünülüyordu. İşin aslı; Voldemort, Sırlar Odasını açmış ve suçu Hagrid`e yıkmıştı. Dumledore az çok onun masum olduğunu bildiği için okulda bekçi olarak kalmasına izin vermişti. Önceki okul yöneticisi Profesör Dippet, onun büyücü asasını kırmıştı fakat aslında asa pembe bir şemsiyede saklıydı.
Harry`nin okuldaki üçüncü yılında Hagrid Sihirli Yaratıkların Bakımı dersi öğretmeni olmuştur. ancak 6. yılda artık bütün öğrenciler bu dersten pes etmişler ve kimse bu dersi almak istememişti. Çünkü Hagrid, Sihirli yaratıklar konusuna biraz abartılı dersler işlemekte ve öğrencilerin her zaman yürekleri ağzına gelmekteydi.
6. yılın sonunda okulda ölüm yiyenler ile okuldakiler arasında çıkan ve Dubmledore`un öldürülmesiyle sonuçlanan savaştan Hagrid`in son dakikada haberi olmuştu. Duyduğu gürültüler sonucunda kulübesinden çıkan Hagrid, Harry ile ölüm yiyenler ve Snape arasında meydana gelen savaşta büyüler havada uçuşurken ölüm yiyenleri yakalamaya çalışmıştı. Bu kovalamaca sırasında sarışın dev gibi olan ölüm yiyen Hagrid`e sürekli lanetler göndermesine karşın Hagrid`in muazzam kuvveti ve dev annesinden miras kalan keçeleşmiş derisi nedeniyle lanetler vücudunda pek başarılı olamıyordu.
Devasa Ölüm Yiyen yaptığı bir büyüyle Hagrid`in kulübesini ateşe verdi. Bu arada herkes turuncu bir ışık demetiyle yıkanmıştı. Hagrid, köpeği Fang`in kulübede kaldığını hatırlayarak panik oldu. Koşarak kulübesine gitti ve döndüğünde Snape ile yaptığı büyü savaşından dolayı hayli güçsüz ve yorgun olarak yere yığılmış olan Harry`yi gördü. Yanında korkusundan dolayı hala titreyen Fang vardı. Harry`i kucaklayarak yerden kaldırdı. Oradan ayrılmadan kulübedeki yangını söndürmek üzere "Aquamenti" büyüsü yaparak asanın ucunda oluşan su fıskiyesinden gelen suyla son alev de sönene kadar eve su sıktılar.
Harry, her ne kadar Hagrid`e Dumbledore`un öldüğünü anlatmaya çalışsa da Astronomi kulesinin altında yatan cansız bedeni görene kadar inanmak istemedi.