İdari Merkezler
Kentler
Sudak
Kasabalar
Telmana (Novy Svet / Noviy Svit)
Köyler
Arhaderesi (Mindalnoye), Arpat (Zelenogorye), Ay Serez (Mezhdureçye), Barakol (Nanikovo), Calman (Pionerskoe), Elbuzlı (Peravalovka), Kapsihor (Morskoye), Kara Koca (Argin), Koktebel (Planerskoe), Kozı (Solneçnaya Dolina / Lagernoe), Kutlak (Veseloye), Osmançık (Holodovka), Otızı (Tsebetovka / Şçebetovka), Sali (Gruşevka), Selen (Gromovka), Suvuksu (Lesnoye), Taraktaş (Daçnoye), Tokluk (Bogatovka), Usküt (Privetnoe), Vurun (Voron), Pribrezhnoye.
Sudak yönetim birimi 539 km2 yüzölçümünde, 14 köy, 1 kasaba ve 1 kentten müteşekkil 35.000 nüfuslu bir ilçedir. İlçe merkezi Sudak'ın nüfusu 18.000'dir.
Tarih
Sugdeia / Soldaia / Sidagios çeşitli adları ile bir Yunan kolonisi olarak İÖ 3. yy’a kadar tarihlenen kent, daha sonra Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesi üzerine (İS 395) payına düştüğü Bizans (Doğu Roma) ve Komnenos’lar tarafından kurulan Trabzon Rum İmparatorluğu’nun (1205) yönetiminde kaldı. Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaettin Keykubat I’in Sudak seferiyle (1224) görevlendirdiği Kastamonu emiri Hüsamettin Çoban tarafından ele geçirildi. Moğol işgaliden (1239) sonra kurulan Altınorda devletinin egemenliğindeyken, bir antlaşmayla Cenevizliler’e bırakılması (1281) üzerine Karadeniz’in önemli liman ve ticaret merkezlerinden biri oldu.
Sudak, Cenevizlilerin Kefe’yi mamur etmelerinden önce Kırım’n en önemi liman şehirlerinden biriydi. Şehir, 13. yy’da Türkistan üzerinden Avrupa’ya giden ticaret yolları (İpek Yolu) üzerinde önemli bir merkez şehri konumundaydı. Bu öneminden dolayı Anadolu Selçuklu devletinin de ilgisini çeken Sudak, Moğol akınlarından ağır bir darbe almış, ilerleyen dönemde eski gücüne asla ulaşamamıştır.
Cenevizliler 1365 senesinde şehri aldıktan sonra tersaneyi de işler hale getirip 1388 – 1414 yılları arasında kale inşaatını da tamamlayarak şehirdeki hakimiyetlerini pekiştirmişlerdir. Bu dönemde Kefe şehrinin giderek biyümesi üzerine Sudak yavaş yavaş eski önemini kaybetmiş ve Kefe’den sonra anılan bir şehir konumuna gelmiştir.
Fatih döneminde Kefe ve Mengup gibi Kuzey Karadeniz’deki öteki Ceneviz kolonileriyle birlikte sadrazam Gedik Ahmet Paşa tarafından fethedilerek (1475) doğrudan Osmanlı topraklarına katılmıştır. Şehir, Osmanlı Devleti’ne bağlı Kefe Sancak Beyliği içinde Kefe’ye bağlı bir kaza-sancak olarak yönetilmiştir.
1542 tarihli Tapu Tahrir Defteri’ne göre Sudak, gayri müslimlerin çoğunlukta olduğu bir şehir idi. Çevre köylerle beraber nüfusu 5.806 idi. Bu nüfusun sadece 1.520’si Sudak şehrinde yaşamaktaydı. Evliya Çelebi’ye göre şehir; Kefe Sancak beyine bağlı bir Subaşı tarafından idare edilmekteydi.
Küçük Kaynarca antlaşması'yla (1774) bağımsızlığını kazanan Kırım hanlığına geçen kent, Aynalıkavak tenkihnamesi'nden (1779) sonra Yekaterina II'nin generallerinden Potemkin tarafından işgal edilmiştir (1783) ve “Kiril” adıyla Rus topraklarına katılmıştır.
Sudak (Suğdak) seferi
Anadolu Selçuklu kuvvetlerince Kuzey Karadeniz kıyılarına düzenlenen deniz ve kara harekatıdır (1224). Moğollar’ın Kıpçak ülkesini istila etmeleri üzerine (1223) Karadeniz ticaret yolunun güvenliği sarsıldı. Öte yandan, Trabzon Rum İmparatorluğu egemenliğindeki Sudak’ın Rum yöneticileri de güneyden gelen tüccarların saldırıya uğamalarına göz yumduklarında, Anadolu ile Kırım arasında ticaret etkinlikleri büyük ölçüde kesintiye uğradı. Ticaret ilişkileri bakımından Karadeniz yolunun açık tutulmasına önem veren Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaettin Keykubat I, Sinop’ta kurdurduğu tersanede güçlü bir donanma hazırlattıktan sonra Kastamonu uç beyi emir Hüsamettin Çoban’ı Sudak seferiyle görevlendirdi (1224). 20 bin asker ve yeni oluşturulmuş ilk Selçuklu donanmasıyla Karadeniz’e açılan emir Çoban, Kırım kıyılarına çıkarak kuşattığı Sudak’ı Rumlar’dan teslim aldı. Rus-Kıpçak birleşik ordusunun yaptığı saldırıları da püskürtüp tüm bölgeyi Anadolu selçuklu devletine bağladı. Sudak’ı bölgenin yönetim merkezi yapan Hüsamettin Çoban, kente muhafızlar yerleştirdikten sonra yurduna döndü. Selçuklular’ın bölgedeki egemenliği Sudak’ın Moğollar’ca istilasına (1239) kadar sürdü.
Sudak ve Çevresindeki Tarihi ve Mimari Eserler
Sudak Kalesi
Kale Cenevizliler tarafından geniş ve yalçın bir kayanın üzerine 1388 – 1414 yıları arasında yapılmıştır. Görünüş olarak oldukça heybetlidir. Bronevskiy Sudak’tan bahsederken; “Şehir, yüksek geniş bir kale ve şatonun üst, orta ve alt tarafları üç sıra duvar ve kulelerle çevrilmiştir” demekteydi. Evliya Çelebi Sudak Kalesi’nin iç kale, orta kale, aşağı kale, varoş ve limandan teşekkül ettiğini belirtmekteydi. 24 kulesi bulunan kalenin ancak 10 kulesi orjinal haliyle günümüze ulaşabilmiştir. Kule duvarlarında Cenevizliler’den kalma armalar günümüzde de rahatlıkla görülebilmektedir. Osmanlı döneminden kalan tek yapı kale içindeki mescittir. Şimdilerde mescidin içinde özellikle de Hristiyanlık ile ilgili çeşitli arkeolojik eserler sergilenmektedir. Kalenin bulunduğu epeden Sudak şehri ve Sudak sahillerinin manzarası insanı etkileyecek güzelliktedir. Sudak sahili betonla kirletilmemiş, yeşil itina ile korunmuştur. Planlı ve kontrollü yapılaşma ortaya bu güzel şehri çıkartmıştır.
Taraktaş Şehitliği
Taraktaş, Sudak şehrine 3 km mesafede bir bölgenin adıdır. Adını bu civardaki dağların kayalık doruklarının bir tarağın dişlerini andırır görünümde olmasından dolayı almıştır. Evliya Çelebi Sudak’tan bahsederken kıble yönünde iki saat gittikten sonra Kurbağa Kayası’na ulaştığını belirtmektedir. Bu kaya günümüzde Kırım Tatarları tarafından Baka Dağ olarak isimlendirilmektedir.
Taraktaş, Sudak civarında Kırım Tatarları’nın en yoğun olarak yerleştiği yerleşim yerlerinden birisidir. Bu bölge insanı Kırım genelinde inatçılığı ve gözüpekliliği ile bilinmektedir.
Taraktaş bütün bu özelliklerinin dışında yakın zamanda yaşanılan olaylar dolayısıyla gönüllerde yer eden bir yerleşim yeridir. 1989’dan itibaren Kırım2a geri dönmeye başlayan Kırım Tatarları’ndan bu civara yerleşenler ile Ruslar arasında yer yer gerginlikler yaşanmıştır. Bunlardan birisinde, iki papazın kaybolmasını ve bunların Tatarlar tarafından öldürüldüğünü bahane eden Ruslar, iki kardeşi (Seyidoğlu Seyid İbrahim ile Seyid Memed) hunharca şehit etmişlerdir. Daha sonra papazların ölmedikleri ortaya çıkınca galeyana gelen halk, bu iki şehidi için yolun hemen üstündeki küçük bir tepenin üzerine bir anıt mezar yapıp, baş ucunu da nazlı nazlı dalgalanan Tarak Tamgalı Gök Bayrağı kondurmuşlardır. Anıtın üzerinde şu mısra yer almaktadır;
“Ateş tüşti Taraktaşnın başına, Qurban olduk toprağına taşına...”
Ayserez’de Toplavuş Günü
Kırım Tatarları’nın lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun köyü olan Sudak yakınlarındaki Ayserez köyünde her yıl Temmuz ayının ikinci Pazar günü “Toplavuş Günü” yapılmaktadır. Kökenleri bu köy olan ve dünyanın birçok yerine dağılmış olan Kırım Tatarları sırf bu gün için köylerine gelmektedirler.Kırım Tatar müzikleri ve şarkıları eşliğinde heyecanlı konuşmalar içerisinde geçen bu şenliğe yolu bu civardan geçen herkes iştirak edebilir.
Telmana (Novy Svet / Noviy Svit)
Sudak’a 7 km uzaklıktaki bu köy, şaşırtıcı doğası, bitki örtüsü, büyüleyici körfezleri ve kayalıkları ile Kırım’ın gerçekten çok özel bir bölgesidir.
Novy Svet, ayrıca Prens Golitsın tarafından yaptırılan bağlarıyla da ünlüdür. 1878 yılında Prens Golitsın tarafından kurulan Rusya’nın ilk şampanya fabrikası da buradadır. Bölge, denizi ve plajının yanında yürüyüş sporlarına uygun parkurlara da sahiptir. Sudak’ta konaklayıp buraya günübirlik turlarla gelinebilmekte, şampanyaları tadılabilmektedir.
Novy Svet'te Şalyapin mağarası, Golitsın (Golicyn / Golitsyn) ve Skvoznoy grottoları (deniz mağaraları), Çar sahili ve yolu ile şarapevleri de görülmesi gereken diğer yerler arasındadır.
Kaynak
- Albayrak, M. Akif, Yeşil Ada Kırım, Türk Dünyası Kültür ve Sanat Derneği Yayınları, Ankara, 2004
- Vatan KIRIM