T-55 | ||
---|---|---|
T-55A | ||
Genel Özellikler | ||
|colspan="2"|Ana Muharebe Tankı | ||
|colspan="2"|4 | ||
|colspan="2"| 1947 | ||
|colspan="2"|Uralvagonzavod (UVZ) | ||
Genel Bilgiler | ||
|6.45 m | ||
|3.27 m | ||
|2.40 m | ||
|36.6 ton | ||
Performansı | ||
|Model V-54 or V-55 12-cyl. 38.88 liter water-cooled diesel | ||
|520bg||390 kW | ||
|50 km/s | ||
|400/500 km ilave tanklarla 600km | ||
Elektronikler | ||
|colspan="2"| | ||
Silahlar ve Zırh | ||
|colspan="2"|100 mm D-10T | ||
|2í—7.62 SGMT||12.7 mm Uçaksavar | ||
| 200 mm Kule 120 mm Gövde | ||
2. Dünya Savaşı`nın bitimi itibariyle, T-34 tankı Sovyetler Birliği`nin genel olarak kullandığı ana muharebe tankı haline gelmişti; ayrıca M1944 kodlu 85mm`lik topla donatılmış (T34/85) alt modeli de savaş genelindeki en iyi tanklardan biri olarak kabul ediliyordu. Buna rağmen, savaş sonrası dünyadaki kutuplaşmayı da takiben Sovyetler T-34 tankının yerine geçecek bir ana muharebe tankı arayışı içine girdi. Bu yeni tanka geçiş sürecinde bir ara-süreç tankı için T-34 tankını geliştirme yoluna da gittiler. T-34`ten geliştirilen bu tank T-44 olarak isimlendirildi. 1944 yılından itibaren pek çok fikir denense de, tasarım aşamasının çok kısa bir zaman sıkıştırılması, çözülemeyen bir sürü sorun olarak yansıdı ve T-44 kara tankı olma hedefine bile ulaşamadı.
Sovyetler, T-44 projesindeki aksaklıklarla birlikte tamamen yeni bir tank üzerinde çalışmaya başladı. 1949 yılında proje meyvesini T-54 tankı olarak verdi. Bu tank tasarım olarak tamamen yeniydi. Değişik mühimmat türlerini kullanma kapasiteli D-10T kodlu 100mm`lik bir topla eskiye oranla daha etkin silah gücüne sahipti. Tareti küresel bir yapıya sahipti ve bu çok iyi bir balistik koruma sağlıyordu. Bununla beraber taretin hareket açıları +17 ve -4 dereceydi; bu da tankın namlusunu batı tankları kadar aşağı indirememesi demekti. Bu özelliği tasarımında savunmadan çok saldırının ön planda olduğunu düşündürüyordu.
T-54 tankı, üretilmeye başlandığı andan itibaren çok seri bir deneme ve yenileme süreci içine girdi. 1968 yılı itibariyle tankın üzerinde o kadar çok değişiklik yapılmıştı ki, tankın T-55 olarak yeni bir kodla çağırılmasına karar verildi. Batı bu tankı 1960 yılı itibariyle tanıdı; bu tarih itibariyle T-55, önceki modeli olan T-54`e göre büyük bir değişim geçirmişti ve motor gücü, menzil ve mühimmat kapasitesi olarak daha üstündü. Yine de Batılı otoritelere göre bu tankın önemli zayıf noktaları vardı. Batı standartlarına göre zırhı inceydi, üstünde taşıdığı ek yakıt tankları yangın tehlikesini arttırıyordu, namlusu batılı muadilleri kadar indirilemediğinden saklanarak ateş açması veya mevzilenmesi daha zordu, tarette sepeti yoktu ve tankın geneli NBC (Nükleer-Biyolojik-Kimyasal silahlara karşı koruma) sistemine sahip değildi. Ayrıca taretin yuvarlak yapısı taretin içinin darlaşmasına sebep olmuştu ve mürettebat çok daha sıkışık bir ortamda savaşmak zorundaydı. Tüm bu zayıflıklarına karşın, Batı`nın T-55 tankıyla ilgili çözemediği büyük bir sıkıntı vardı: Sayısal üstünlük. T-55 tankı Batı tanklarına göre çok daha ucuzdu, çok daha hızlı ve kolay üretilebiliyordu. Bunun sayesinde, Sovyetlerin Ezip geç ve kalanları toparla taktik anlayışına uygun olarak, çarpışma yaşanabilecek her cepheye dehşet verici sayılarda dağıtılmıştı. 1960lı yıllar ortalarında, işaret verildiğinde Doğu Almanya ve çevresinden Batı Almanya ve diğer NATO ülkelerine doğru hücuma geçecek T-55 tanklarının sayısal mevcut olarak savunucuların on katı olması, Batılıların yaşadığı sıkıntıyı rakamsal olarak daha iyi özetleyebilir.
T-55 tankı, dünyanın en çok üretilmiş ve en çok ülke tarafından kullanılmış tankıdır; bu özelliklere sahip ikinci tankın da T-34 olduğu düşünüldüğünde rekorunun kırılması mümkün gibi görünmemektedir. Sovyetler Birliği içerisinde Rusya tarafından üretimine başlanmış, sonra lisansla Polonya, Çekoslovakya gibi diğer Varşova Paktı ülkelerine de üretim yayılmış ve Varşova Paktı ülkelerinin hepsine dağıtılmıştır. Bununla birlikte T-55 en çok ihraç edilen tanklardan biridir; ucuzluğu ve basit yapısı sayesinde üçüncü dünya ülkelerinin ve Arap ülkelerinin tercih ettiği ana muharebe tanklarından biri haline gelmiştir.