1443`de Macar kralı Ladislas`ın komutası altındaki Haçlı ordusuna karşı uygulanacak strateji padişahın huzurunda görüşülürken, Turahan Bey`in ihtiyata ve düşmanı yormaya dayalı teklifine karşı, Evrenosoğlu İsa Bey`in savunma savaşı teklifi kabul edilmiştir. Bunun üzerine, Osmanlı ordusu, Morova, İzladi ve Yalvaç muharebelerinde mağlup olmuştur. Kış münasebetiyle çekilmekte olan düşmanı takiple görevlendirilen Kasım Paşa`nın maiyetinde bulunan Turahan Bey`in yinelediği ikazlara karşılık, Kasım Paşa`nın tedbirsiz hareket ederek bir mağlubiyete daha sebep olmasıyla, Kasım Paşa padişaha bu halin Turahan Bey`in kendisine yardım etmemesinden ileri geldiğini beyan etmiş, II. Murat da Turahan Bey`i Tofcad`da Bedeviçardak denilen kale burcuna hapsetmiştir. Fakat Varna muharebesi arifesinde akıncıların padişaha ricasıyla affedilip, savaş alanında gösterdiği başarılardan sonra da kendisine tekrar Mora akıncı beyliği verilmiştir (1444). Bu tarihten sonra Turahan Bey ve oğulları Mora`ya çok sayıda akın düzenlemişlerdir. II. Murat, Mora hakkında Turahan Bey`den malumat aldıktan sonra 1446`da bizzat gelerek Korent kıstağını zaptetmiş ve buradaki surları da yıktırarak, Turahan Bey`e Mora içerilerine akınlar yapma ve despotları vergiye bağlama yolun açmıştır.
Fatih Sultan Mehmet`in İstanbul`u kuşatmasından önce, 1452 yılı sonbaharında, Turahan Bey ve oğulları Turahanlı Ahmed Bey ve Turahanlı Ömer Bey ler, imparatorun kardeşleri olan Mora despotları Tomas ile Dimitriyos`un Bizans`a yardım etmemelerini sağlamak için Mora`ya akınlar düzenleyerek onlara göz açtırmamak suretiyle önemli bir rol üstlenmiştir. Bütün kış devam eden bu akınların birinde Turahanlı Ahmed Bey bir pusuya düşürülerek esir edilmiş ve İsparta`ya Dimitriyos`un yanına götürülmüştür. Ahmed Bey sonradan serbest bırakılmıştır.
Turahan Bey`in ölüm tarihi bilinmemektedir. Vakfiyesi Ocak 1455 tarihli olduğuna göre ölümü bu tarihten sonradır. Malkara`da mescit, medrese ve zaviye vakfetmiş ve vakfına oğlu Ömer Bey`i mütevelli atamıştır. Diğer oğulları vakfiyede şahitler arasında bulunmaktadırlar.
Turahanlı Ömer Bey de zamanının meşhur akıncılarındandır. Uzun Hasan ile Otlukbeli muharebesi yapılmadan önce pişdar kolu kumandanı Has Murad Paşa`nın Akkoyunlu kuvvetlerine mağlup düştüğü sırada Ömer Bey de esir düşmüştür. Has Murad Paşa`nın onbin Rumeli sipahisini yenmiş olmasına pek çok sevinen Uzun Hasan`a karşı "bizim esir olmamızla padişaha halel gelmez" yollu fikirler belirtmesi Uzun Hasan`ı gazaba getirmiş, ancak padişahını savunmanın kulluk ve nimetşinaslık icabı olduğunu söylemesine Uzun Hasan da hak vermiştir. Turahanlı Ömer Bey Fatih`in zaferinden sonra esaretten kurtulup dönmüş ve 1489`de Memluklerle karşı yapılan savaşlara katılmıştır. Ölümü bu tarihten sonradır. Malkara`da gömülüdür.
Turahan Bey`in Mehmet Bey adındaki oğlu da ümeradandır; II. Bayezit zamanında vefat etmiştir.
Turahanlı Ömer Bey`in oğullarından İdris Mahvi Bey bilgili şair kimliği ile değerli bir insandı. Abdurrahman Hatifi`nin nazmettiği Husrev ve Şirin ve Leyla ile Mecnun`u Farsça`dan gayet başarılı bir şekilde Türkçe`ye çevirmiştir1.
Turahanlı Ömer Bey`in diğer oğlu Turahan Bey 1554`de akıncı komutanı olarak İran seferinde bulunmuştur.