|isim = Türkelli
|harita2 = Trabzon_Turkey_Provinces_locator.jpg
|harita2 boyut = 250px
|harita2 açıklama = Trabzon
|harita1 =
|harita1 boyut = 250px
|harita1 açıklama =
|harita =
|harita boyut =
|harita açıklama =
|yüzölçümü =
|nüfus =
|nüfus yoğunluğu =
|nüfus_ref = [1]
|nüfus_itibariyle = 2000
|rakım =
|lat_deg =
|lat_min =
|lat_sec =
|lat_hem = K
|lon_deg =
|lon_min =
|lon_sec =
|lon_hem = D
|alan kodu = 0462
|posta kodu = 61800
|bölge = Karadeniz
|il = Trabzon
|ilçe = Beşikdüzü
|Belediye Başkanı=
|websitesi = [2]}}
Kadırga yaylası
OÄUZ (TÜRKELLİ) köyü ,kadırga yaylasına gölge düşürmüştür. ÖREN köyü konunun mağduru olmuştur.100-150 yıllık yayla kültüründen ve geleneğinden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bu konuda osmanlıdan kalma sahte fermanlara kadar varan komik işler mahkemelerde delil kabül ettirilmiş, adalet sistemi yanıltılmış,çeşitli siyasi entrikalarla ve siyasi oyunlarla Trabzon-Giresun arasındaki güç olayı olarak görülmüş ve dava Trabzon-türkelli adına siyasi ve zoraki güçle yayla oğuz köylülerine “mahkeme kararı ile verilmiş gibi gözükmektedir”. Kürtün belediyesi olaylara seyirci kaldığı gibi,yakıp yıkılan örenlilerin evlerinin yerine ev yapılmasına ve hatta dahada ileri giderek hayvanların otlak alanlarına bile ev yapılmasına göz yummuştur.Giresun-Eynesil`e bağlı Ören köyü bu davada mağdur olup ve yaylasız kalırken 150-200 yıl boyunca bu yaylada otçu yapmış bir gelenek genç kuşaklarına mahkemelerin ve siyasilerin kararlarıyla düşmanlık tohumlarının ekilmesine yol açılmıştır.
Karadeniz otçu şenlikleri kültürü, taki oğuz türklerinin bu bölgeye yerleşmesiyle başlayan tarih boyunca AÄASAR-ŞALPAZARI / OÄUZ KÖYÜ BEŞİKDÜZÜ / ÖREN KÖYÜ-EYNESİL ayni çepni kültürünü yaşayan halklar olarak ortaklaşa düzenledikleri bu şenlikleri artık ÖREN KÖYÜ-EYNESİL olmadan yapılmakta ve bunun büyük eksikliği hergeçen gün dahada iyi anlaşılmaktadır.
ÖREN köyünün kendisine has HORONU ve kemençesi karadeniz kültürüne büyük katkılar sunduğu gibi onu eniyi otantik yanıyla sunmakta ve bu büyük mirası genç kuşaklara aktarmaktadır.Bu tarihsel geleneği ortadan kaldırmak, yaylasız bırakarak asimile etmek,gelecek nesillere yapılan en büyük düşmanlıktır. Gelecek nesiller böyle bir mirasın kavgacıları olarak sürekli huzursuzluk ve tereddüt içerisinde birbirlerine duydukları kinle beslenip bunlar üzerinden rantiyeciler ekmeklerine yağ sürmeye devam edecektir.
oysa bu dağın başları kimsenin babasının malı değildir.
Buraları kazanmak için herkesin ataları kan akıtıp şehit vermiştir.
Bir asırdır bu yaylaya göç yapmış kültürünü buralarla pekiştirmiş bir köyü mağdur ederek taa 1453 yılındaki sahte fermanlara dayatarak sahiplenmeye çalışmak hangi mantığın işidir. Gençler bu konuda daha duyarlı olmalı,üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir. Hepberaber birarada barış içinde yaşamayı öğrenmeli bunun yolları aranarak sorunun çözümüne gidilmelidir.
Gelecek nesillere bırakılacak enbüyük eser bu kültürün devamı olacaktır.
Saygılarla yazan : cavus ozarslan
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Kad%C4%B1rga_Yaylas%C4%B1"`dan alındı
Ekonomi:
Oğuz köyleri yaşamaya elverişli arazi üzerindedir. Fındık ,çay ve mısır ana ürünleridir. Bunun yanı sıra dağınık şekilde her türlü meyve yetiştirilir. Hayvancılık eski gücünü kaybetmiştir. 10.000 in üzerinde nüfusun büyük çoğunluğu köy dışında işçi, memur,iş adamı olarak yaşmakta ancak köyle olan bağlantılarını devam ettirmektedir. Özellikle yaz mevsiminde tatilini köyde geçiren oğuzlular, düğünleriyle, yayla şenlikleriyle, değişik eğlenceleriyle yöreyi bir festival alanına çevirirler.Eğitim:
Oğuz köylerinde okuma yazma oranı yüksektir. Cumhuriyetten önce ilk mektebi ve mahalle mektepleri oğuz köyleri, 1928`den hemen yeni yazı ile öğretime başlamış, okulun adı da "Oğuz-Türkelli ilk Mektepi" olmuştur. Üç yıllık eğitim veren bu okulda, Oğuz köy grubunun dışında komşu köy çocukları da okumuşlar, aldıkları üç yıllık diplomalarla Beşikdüzü veya Eynesil ilk okullarına devam ederek ilköğretimi tamamlamışlar. Şu anda Türkelli beldemizde "Türkelli İlköğretim Okulu" adında bir tane okul vardır. Bu okulumuza Resullu köyümüzden de öğrenciler (taşımacılık sistemi ile) gelmektedir.Tarihi
Oğuz Köy grubu, "Oğuz" un 24 boyundan "Çepni" boyuna bağlı Küçük bir aşirettir. Anadolu`ya gelişleri ve bu günkü topraklar üzerine yerleşmeleri, Trabzon`un Fatih tarafından alınmasına kadar olan bölümü tam olarak bilinmemektedir.Bazı rivayetlere göre Kuzey doğu Anadolu`dan bu yörelere yerleşmişler;
Bazı rivayetlere göre de Suriye üzerinden karamana gelmişler:Karaman Beyliği ortadan kaldırıldıktan sonra bu yöreye gelmişlerdir.
Bu rivayetlerden önce ikincisi üzerinde durmak gerekir. Yani Suriye üzerinden Karaman`a yerleşmeleri ve Karaman Beyliği`nin yıkılmasından sonra Oğuz aşiretinin bu yöreye gelme söylentisi tarihi gerçeklere Oysa oğuz aşireti, Trabzon`un fethinde Fatih`in yanında yer almıştır. Ayrıca, Oğuz köylerinin Kadırga Yayla Davası ile ilgili Topkapı Sarayı`nda araştırma yapılırken, Trabzon`un Fethinden önce oğuz aşiretinin Erzincan`ın "Kaz gölü" adı verilen yöresinde yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Bütün bunlara rağmen , Karamandan geldiğimizi düşünsek bile , Osmanlı ile Barışık olan ve ona savaşta yardım eden oğuz aşireti neden bu yörelerdeki Osmanlı toprağına değil de Akkoyunlu Devleti`nin toprağı olan Kaz gölüne yerleşmişlerdir. İşte bu sorulara yanıt bulmak zorlaşmaktadır. Karamandan çıkan bir aşiretin, orta ve doğu Anadolu üzerinden kaz gölüne gelmeleri o dönemde zor bir olaydır. Çünkü Anadolu birliği henüz sağlanmamış;aşiretin izlediği yol boyu savaşın ve anarşinin olduğu yerlerdir. Böyle küçük bir aşiretin bu yol üzerinde yok olması içten bile değildir.
Birinci rivayet(söylenti) yani Oğuz aşiretinin Kuzey doğudan güneye inmeleri, önce kaz gölüne,Sonra Kadirga `ya yerleşmeleri söylentisi akla yatkındır.Kars yöresinde bu gün yaşmakta olan Türk boyları ile Oğuz aşiretinin gelenekleri ,töreleri,adetleri birbirine çok yakındır. Kaldı ki coğrafi açıdan çok yakın olan kuzey doğu Anadolu`dan Kaz gölü`ne gelmek daha kolaydır. Ayrıca 600 yıldır bu yörede yaşayan Oğuz aşireti,Konya-Karaman gibi stepleri aramamışlar,Erzurum -Kars gibi engebeli arazileri benimsemişler ve sevmişlerdir.
(Günümüzde bazı sülaleler, atalarının değişik yerlerden geldiklerini iddia etmektedirler. Bu çok doğaldır. Çünkü Anadolu`nun çeşitli yörelerinden türlü nedenlerle göç eden aile grupları (üç -beş çadır) ,güçlü ve padişahlar tarafından korunan Oğuz aşiretine sığınmışlar ve zamanla aşiretin bir parçası haline Zaten bugünkü oğuz köyünün bulunduğu yere geldiklerinde, burada daha önce yerleşmiş olan ve aslında kafkaslar`dan gelen pontuslular vardır. Sonuçta islamiyeti kabul eden pontuslularla Oğuz aşiretine mensup olanlar karışıp kaynaşmışlar ve günümüzün Oğuz köylülerini oluşturmuşlardır. Eski tapu kayıtlarından ve kızıl çukur mevkiinde bulunan ormandaki eski mezarlardan bu durum açıkça anlaşılmaktadır.]
Erzincan yöresinde bulunan kaz gölü, Oğuz aşiretinin bilinen ilk yerleşim yeridir. Daha çok hayvancılıkla geçinen aşiret için,geniş otlakları bulunan bu yöre çok uygundur. Fakat bir taraftan uzun Hasanın askerleri diğer taraftan Rum-Pontus askerleri, aşireti sık sık rahatsız etmekte, çobanlarını dövmekte ya da öldürerek hayvanlarını ellerinde almaktadırlar. Bu talan içinde zorlukla yaşayan aşiretine eline tarihi bir fırsat geçer: Trabzon`un Fatih tarafından fethin de rivayetlere göre Oğuz aşireti, bu savaşta 500 atlı ile Fatihin yanında yer alırlar ve Trabzon`un fethinde büyük yararlıklar gösterirler. Fatih bu yardımı karşılıksız bırakmaz ve bugün yayla olarak kullanılan kadirgayı, köy olarak Oğuz aşiretine verir. Otlukbeli savaşına katılan Oğuz aşiretine Fatih Sultan Mehmet ,"kaz gölü"nü yayla ve otlak olarak verir. Kadırgada ne kadar belli olmayan Oğuz aşireti, kışların çok sert geçmesi sonucu, Padişaha başvurarak değişik ve iklimi yumuşak bir köy yeri isterler. Bugün Beşikdüzü`nün batısında, "ağasar deresi"ile başlayan "yobol" ve yöresini, padişah , Oğuz aşiretine köy olarak tahsis eder, Kadırga yı da yayla olarak tahsis eder. Bu olaydan sonra kaz gölü ,rivayetlerde bile yoktur. Zaten çok uzakta kalan kaz gölüne, aşiretin Yobol`dan gitmesi artık zorlaşmıştır.
Yobol , güzel bir yerdir,iklimi ılımandır fakat kalabalık olan oğuz aşiretine dar gelmektedir. Otlak yoktur. Ayrıca rivayetlere göre aşiret içinde salgın hastalıklar başlamıştır. Daha geniş ve otlağı bol olan bir yerleşim alanı için tekrar padişaha giden Oğuz aşiretine,günümüzde üzerinde yaşadığımız ve 4 köyü bulunan arazi köy olarak verilir. Yine kadirga yayla olarak tahsis edilir.
Trabzon`un fethine,Oğuz aşiretinin katılması, Kadirganın köy, kaz gölünün yayla olarak verilmesi; bilahare Yobol`u köy olarak verilmesi ve nihayet bugünkü topraklara yerleşim, Topkapı Sarayı arşivlerinde kayıtlıdır. Bunların dışında bilgiler daha çok rivayetlere dayanmaktadır.
Oğuz aşiretinin ilk olarak, Anbarlı ve Kutluca köylerinin Oğuz köyüne bakan yamaçları ile Oğuz köyünün bu köylere bakan yamaçlarına, yani oğuz deresi vadisine yerleştiği söylenir. Bu durum doğruysa Anbarlı ve Kutluca köylerinin oğuz köyünün birer parçası olduğu söylenebilir. Zamanla vadiden düzlüğe çıkarlar.
Aşiret beyi`nin çadırı ,bugün, Türkelli Beldesi`nin ortasında, belediye binasının (yeni belediye binasının) olduğu yerdedir. Adı da "Kazan Düzü" dür. Fakirlere, misafirlere verilen yemeklerin yapıldığı bu düz arazide devamlı yemek kazanları kaynadığı için kazan düzü adını almıştır. Aşiretin yönetildiği yerdir. Yani oğuz köyü ilk olarak Türkelli beldesinin olduğu yerde kurulmuştur. Zaman içinde gerek dışarıdan katılımlar gerek nüfusun artmasıyla,günümüz Resullü, Dolanlı (eski adı aruz) ,ve Çakırlı arazilerine yerleşim olmuş, aşiret genişlemiştir.
19.yüzyıl Sonlarına kadar tek köy olarak yaşayan oğuz Aşiretinin yönetimi zorlaşınca, Muhtarlık, 2 yıl Türkellide, birer yılda Resullü ile arasında kalmak şartıyla ama tek köy olarak yönetilmiş; Cumhuriyetten sonra, Türkelli, Resullü ve Aruz köyleri olarak üç köye ayrılmıştır. Daha sonra dolanlı ve Çakırlı ikiye bölünmüş, böylece Oğuz köylü, bir belde ve üç köy haline gelmiştir.