Konumu: Höyük, İzmir kent merkezinin ve Bornova İlçesi`nin doğusunda, Kemalpaşa`nın 7 km batı-kuzeybatısında, Bornova-Turgutlu-Ankara karayolunun 15. km`sinde yer almaktadır. Höyüğün denizden yüksekliği 220.86 metredir. Günümüzde höyüğün batı ve güneyinde Gediz Nehri`nin bir kolu olan Nif Çayı akmaktadır. Ulucak Höyüğü`nün hemen güneyinde Nif Dağı, kuzeyinde Spil Dağı yükselmekte olup höyüğün Ege Denizi`ne geçişi sağlayan Belkahve Geçidi`ne giden yolun üzerinde bulunduğu görülmektedir.
Araştırma Tarihçesi Höyük ilk olarak 1960 yılında İngiliz araştırmacı David French tarafından bulunmuş ve yüzeyinden toplanan malzeme ışığında Neolitik döneme tarihlenebileceği önerilmiştir. 1986 ve 1987 yıllarında Recep Meriç başkanlığındaki bir ekip de höyüğü ziyaret ederek, yüzeyinden malzeme toplayarak değerlendirmişlerdir. Höyükte sistematik kazı çalışmaları 1995 yılında Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya anabilim dalı ve İzmir Arkeoloji Müzesi ortak katılımıyla, Altan Çilingiroğlu başkanlığında başlamıştır. Kazı çalışmaları halen sürmekte olup 1995- 2002 yılı buluntuları bir monografla 2004 yılında yayınlanmıştır (Çilingiroğlu et. al. 2004).
Höyükteki kültürel dizilim (stratigrafisi) Yapılan kazılar sonucunda şimdiye kadar höyükte beş farklı yerleşmenin temsil edildiği tespit edilmiştir. Aşağıda belirlenen kültür tabakaları ve bunların temsil ettiği çağlar belirtilmiştir:
I. tabaka Geç Roma- Bizans dönemi II. tabaka Erken Tunç Çağı III. tabaka Orta/ Geç Kalkolitik IV. tabaka Geç Neolitik/Erken Kalkolitik V. tabaka Geç Neolitik
Yerleşmede sürdürülen kazı çalışmaları sırasında alınan karbonlaşmış organik kalıntılar üzerinde gerçekleştirilen analizler sonucunda, V. yerleşmenin ortalama olarak M.Ö. 6300-6100 yıllarına; IV. tabaka ise 6000- 5800 yıllarına tarihlendiği ortaya çıkmıştır.
Buluntular ve Değerlendirmeler Geç Roma- Bizans dönemi kalıntıları, höyük yüzeyine yakın oldukları için erozyon ve tarımsal etkinlikler sonucunda büyük ölçüde tahrip olmuştur. II. Tabaka olarak adlandırılan yerleşmeden ise (Erken Tunç Çağı`ndan) günümüze ulaşmış bazı binaların izlerine rastlanmıştır. Bunların yalnızca taş temel duvarları korunmuştur. Orta/ Geç Kalkolitik tabakaya ait olabilecek mimariye ise çok kısıtlı alanlarda rastlanılmış ve herhangi bir bina planı ortaya çıkmamıştır.
Höyükte en iyi korunan kültür dolgularının Geç Neolitik/ Erken Kalkolitik çağlarına ait olduğu görülmüştür. IV. yerleşmenin höyük yüzeyinde geniş alanda açığa çıkarılmış olması, sözkonusu yerleşme ile ilgili edinilecek bilgilerimizin artmasına neden olmuştur. IV. yerleşme, taş temelli, dörtgen planlı kerpiç evlerden oluşmaktadır. Günümüzdeki geleneksel mimariye sahip köyler ile karşılaştırılabilecek bir yerleşmedir. Evler genelde tek mekanlı olmakla birlikte, bazı yapılarda bölmelere de rastlanmaktadır. Bazı evlerin önlerinde avlu denebilecek alanlar bulunmaktadır. Bunun yanında yerleşmede sokak olarak adlandırılan açık alanlar da yer almaktadır. Evler genel olarak birbirine bitişiktir ya da aralarında az bir mesafe bulunmaktadır. Yapıların içlerinde dönemin yaşantısı ile bize bilgi sağlayan birçok nesne ele geçmiştir. Bunlar arasında fırınlar, ocaklar, platformlar, tahıl depolama yerleri ile birçok çanak çömlek, taş alet, tezgah ağırlıkları, öğütme aletleri vs. sayılabilir. Tamamen günlük yaşama ışık tutan nesnelerin yanında figürinler, insan biçimli kaplar gibi arkeologlar tarafından daha çok topluluğun yaptığı törenlerle (inançlarla ilgili törenler, evlilik, ergenlik törenleri gibi) ilişkilendirilen nesneler de bulunmuştur. Bu nesnelerin bulunuş konumlarından, birbirleri ile olan ilişkilerinden ve etnografik çalışmalardan yararlanarak yerleşmede nerede hangi işlerin görüldüğünü belirlemek olasıdır. Ulucak`ın IV. yerleşmesi hem iyi korunduğu, hem de geniş alanlarda kazıldığı için bize MÖ 6. bin yılda bir Batı Anadolu yerleşmesinde günlük yaşamın nasıl olduğu gibi konularda olağanüstü bilgi sağlayabilecektir. Öte yandan, arkeolojik buluntulardan yola çıkarak Ulucak IV. yerleşmede yaşayan insan grubunun nasıl bir kültüre sahip olduğu, kültürün kökeni, çevre kültürlerle olan ilişkilerini, değiş-tokuş ağlarını da ortaya çıkarmak olasıdır. Yine bu insanların çevreyi nasıl değerlendirdikleri, hangi hammaddeleri kullandıkları, bunları nereden edindikleri, neler yedikleri, hangi hayvanları avladıkları, tahıllarını nasıl depoladıkları gibi önem taşıyan birçok konu da arkeolojik buluntular, arkeometrik, paleocoğrafya, arkeozooloji ve arkeobotani çalışmaları sayesinde açığa kavuşturulmaktadır. Örnek vermek gerekirse, Ulucak` ta MÖ 6000 yılları civarında yaşayan topluluğun tek sıralı buğday ve altı sıralı arpa ektiğini, bunları yerleşmede kazılarda bulunan silolarda saplarından ayıklanmış olarak sakladığını bilmekteyiz (Megaloudi, 2005). Diğer yandan, koyun, keçi, domuz gibi evcil hayvanlara sahip oldukları ve en çok geyik avladıkları da bilinmekte (Trantalidou 2005).
Ulucak Höyük` ün bilinen en eski yerleşmesi V. tabaka olarak adlandırılan ve IV. yerleşmeye göre daha dar bir alanda açığa çıkartılan kalıntılardır. Bu tabakayı bir üstekinden (IV.`den) ayıran en önemli özellik kullanılan mimari malzemedir. V. tabakada kerpiç kullanımı görülmemektedir. Bunun yerine ahşap sırıkların belli aralıklarla toprağa saplandığı, aralarına olasılıkla ağaç dallarının örüldüğü ve kalan boşlukların da kil ile kapatıldığı bir mimari uygulama görülmektedir. Evler yine dörtgen şekillidir; ancak duvarlar çok daha incedir. Bu tabakada yapılan kazılarda da evler içinde fırınlar, ocak yerleri, tahıl depolama birimleri, çalışma platformları ile birçok çanak çömlek, taş alet, dokuma ağırlığı, sapan tanesi vs. bulunmuştur. İnsan şekilli figürinler, idoller bu evrede de görülmektedir. V. yerleşmede yapılan kazı çalışmaları devam etmektedir.
Kaynaklar ÇİLİNGİROÄLU, A., E. ABAY,“Ulucak Höyük Excavations: New Results” Mediterrenean Archaeology and Archaeometry, 5, no. 3, Special Issue on Ulucak,2005, 5-21. ÇİLİNGİROÄLU, A., Z. DERİN, E. ABAY, H. SAÄLAMTİMUR and İ. KAYAN, Ulucak Höyük: Excavations Conducted between 1995- 2002, Ancient Near Eastern Supplement 15, Louvain, 2004, Peeters. DERİN,Z.”The Neolithic Architecture of Ulucak Höyük”, (Edited by. Clemens Lichter), International Workshop, May 20th-22nd 2004. How did farming reach Europe ?, Anatolian-European relations from the second half of the 7th through the first half of the 6th millennium cal BC., BYZAS 2, İstanbul 2005 , 85-94. DERİN,Z ,E.ÖNER,”Ulucak Höyük Kazıları ve Paleo-Coğrafya Araştırmaları”, XVIII. Kazı Sonuçları Toplantısı .I., 27-31 Mayıs 1996, Ankara, Ankara, 1997, 411-439. DERİN,Z, T.ÖZKAN,” Ulucak Hoyuk Mezarlığı ”, Kemalpaşa Kültür ve Çevre Sempozyumu, at Kemalpaşa in 3-5/June-1999.İzmir 1999, 113-130. DERİN,Z.,E.ABAY, T.ÖZKAN,”Kemalpasa-Ulucak Höyük-1999-2000”, XXIII. Kazı Sonuçları Toplantısı. I, Ankara 2002, 287-296. DERİN,Z.,A.ÇİLİNGİROÄLU, ” Ulucak Höyük Kazısı-2001”, XXIV. Kazı Sonuçları Toplantısı. I, Ankara 2003, 185-194. DERİN,Z.,A.ÇİLİNGİROÄLU, E.ABAY, “Ulucak Höyük”:Arkeoatlas, 3.2004. DERİN,Z.A.ÇİLİNGİROÄLU-M.TAŞLIALAN,” Ulucak Höyük Kazısı-2002”, XXV. Kazı Sonuçları Toplantısı. I, Ankara,2004, 239-250.
FRENCH, D., 1965 “Early Pottery Sites from Western Anatolia” Bulletin of the Institute of Archaeology, V,15- 24. MERİÇ, M., 1993 Bronze Age Settlements of West- Central Anatolia” Anatolica, XIX, 143- 150. MEGALOUDI, F., 2005 Archeobotanical Finds from Ulucak, Western Turkey (Izmir Region): A preliminary Study” Mediterrenean Archaeology and Archaeometry, 5, no. 3, Special Issue on Ulucak, 27-32. TRANTALOUDI, 2005 faunal exploitation at Ulucak Hyöük (İzmir): preliminary report, Mediterrenean Archaeology and Archaeometry, 5, no. 3, Special Issue on Ulucak, 47- 61. www.tayproject.org