Yaralı Diz Katliamı

Kısaca: Wounded Knee Katliamı, Lakota Siyuları ile Birleşik Devletler arasındaki son büyük çatışma. Güney Dakota'da Pine Ridge Kızılderili Rezervasyonunda Wounded Knee Deresi (Lakotaca: Čhaŋkpé Ópi Wakpála) yakınlarında 29 Aralık 1890'daki olaylarda 62'si kadın ve çocuk en az 153 Kızılderili (çoğu Minikonju 38 kişi de Hunkpapa Lakotası) öldürülmüştür. ...devamı ☟

Yaralı Diz Katliamı
Yaralı Diz Katliamı



Wounded Knee Katliamı, ``(Türkçe`de "Yaralı Diz" anlamına gelir)`` Lakota Siuları ile Birleşik Devletler arasındaki son büyük çatışmadır. General Nelson A. Miles tarafından Yerli İşleri Komisyonuna yazılan bir mektupta çatışma sonrasındaki olaylar ``katliam`` olarak nitelendirilmiştir.

Katliam

1890`da ABD hükümeti Amerikan yerlileri (Kızılderili) arasındaki "Hayalet Dansı" nın bir savaş dansı olduğundan şüpheleniyordu. Ancak bu dans Kızılderililer için kutsal bir seremoni idi ve bazı yerliler ellerinden alınan haklara bu kutsal dansı icra ederek kavuşacaklarına inanmışlardı. Savaş Bakanlığı yerlilerin bir isyan hareketine kalkışacakları düşüncesiyle 7. Süvar alayını Pine Ridge ve Rosebud bölgelerindeki Lakota yerlilerinin kamp yerine göndermiş, bu kutsal dansı icra edenleri tutuklamak istemişti.

29 Kasım 1890`da Birleşik Devletlerin beş yüz kişilik 7. Süvari alayı Minneconjou Lakota yerlilerinin kamp yerlerini çevirmiş ve çıkan çatışmada yirmi beş süvariye karşılık, aralarında altmış iki kadın ve çocuğun yer aldığı 153 Siu öldürülmüştür. Ancak çatışma sırasındaki kargaşada tam olarak kaç kişinin öldüğü bilinmemektedir. Dee Brown 1970 yılında yazdığı ``Bury My Heart at Wounded Knee`` adlı incelemesinde (Türkçe`ye ``Kalbimi Vatanıma Gömün`` olarak çevrilmiştir) Kristof Kolomb`un İspanya Kraliçesine Kızılderililerle ilgili şunları yazdığını aktarır: "Yeryüzünde bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına Majestelerin önünde ant içebilirim. Komşularını kendileri kadar seviyorlar, konuşmaları son derece tatlı ve kibar, konuşurken hep gülümsüyorlar." Ancak sözlerine şöyle devam eder: "Elli adamla bu halkın hepsini boyunduruk altına alabilir ve onlara her istediğimizi yaptırabiliriz.”

1890`da Wounded Knee`deki Siu katliamı Kizilderili özgürlüğünün sembolik olarak sonu oldu. Katliamı yaşayan Kara Geyik o gün bir başka şeyin daha öldüğünü söyler: "O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda, yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları hala o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü ve o kar fırtınasına gömüldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada..."

Bu katliamı yaşayanlardan biri, Gelincik Louise yaşadıklarını şöyle anlatıyordu: "Kaçmaya çalıştık. Ama yaban sığırı gibi bir bir vurdular bizi. Beyazların içinde de iyi insanlar bulunduğunu biliyorum, ama kadınları ve çocukları da vurduklarına bakılırsa askerler çok kötü insanlar olmalı. Kızılderili askerler beyaz çocuklara asla böyle yapmazlardı."

Katliam sonrası

Amerikan Ordusu katliam sonrasında ölüleri gömmek için sivil vatandaşlar kiraladı. Savaş meydanına gelenler soğuk havada 84`ü erkek, 44`ü kadın, 18`i çocuk Lakota cesedi ile karşı karşıya kaldı. Katliamdan yaralı kurtulan 7 Lakotalı Wounded Kne Creek bölgesindeki Pine Ridge hastanesinde öldü.

General Nelson Miles, katliamın sorumlusu albay Forsyth`ı görevden almış, Askeri Araştırma Mahkemesi taktik hatasından dolayı kendisini eleştirmiş ancak yine de mahkemede hakkında beraat kararı çıkmıştır.

Daha sonra ``The Wonderful Wizard of Ozun yazarı olarak ünlenecek olan genç editör L.Frank Baum 3 Ocak 1891 yılında Aberdeen Saturday Pioneer`da şunları yazmıştı:

"Öncüler daha önce güvenliğimizin tek yolunun Yerlilerin tamamen yok edilmesine bağlı olduğunu ilan etmişlerdi. Asırlardır onlara karşı hata edip durmaktansa medeniyetimizi korumak adına daha büyük bir hata yapıp bu evcilleşmeyen ve evilleştirilemeyen yaratıkları dünya üzerinden tek bir iz kalmamacasına yok etseydik daha iyi yapardık. Biz sıradan insanlar ve beceriksiz komutanların emri altındaki askerler için gelecek güvenliğimiz bunda yatmaktadır. Aksi takdirde gelecekte de geçmişte olduğu gibi kızılderililerle tümüyle sıkıntı yaşayacağımızı bekleyebiliriz." Yirminci yüzyılın sonlarında Wounded Knee Katliamına karşı protesto sesleri daha da yükselmiş, tarihçi Dee Brown aynı adla bir kitap yazmış, Buffy Sainte-Marie ise protest bir müzik bestelemişti. Ünlü oyuncu Marlon Brando 1973`de Baba (The Godfather) filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında verilen Oskar ödülünü Yaralı Diz Katliamı sebebiyle reddetmişti. 27 Mart 1973`teki ödül törenine kendi adına konuşma yapması için Sacheen Littlefeather adlı Kızılderili genç bir kadını gönderdi. Brando`nun kaleme aldığı, genç Kızılderilinin zaman darlığı nedeniyle tümünü okuyamadığı yazının bir bölümü şu şekildeydi:



"Marlon Brando... benden zaman darlığı ile şu anda sizinle paylaşamayacağım uzun bir konuşma yapmamı istedi ancak basınla paylaşmaktan memnuniyet duyacağım şey şu ki o... çok üzülerek bu cömert ödülü kabul edemiyor. Ve bunun sebebi de... günümüz film endüstrisinin ...beni affedin.. ve televizyonlardaki filmlerdeki yeniden çevrimlerde Amerikan Yerlilerine yaptıkları ve Wounded Knee`deki son olaylardır. Bu akşam aranızda bulunamadığım için beni affedin gelecekte kalplerimiz ve anlayışlarımızda sevgi ve cömerlikte biraraya geleceğiz. Marlon Brando adına sizlere teşekkür ederim."

Littlefeather, zaman darlığı sebebiyle tamamını okuyamadığı konuşmanın tam metnini basına dağıtmıştır. Brando`nun basına dağıtılan metininden bir bölümün çevirisi;

"200 yıl boyunca toprağı, ailesi, ve özgür olma hakkı için savaşan Yerli halka şöyle dedik: "İndir silahını arkadaş gel birlikte oturalım. İndirirsen eğer silahını arkadaş senle barıştan söz ederiz, senin hayrına anlaşırız birlikte." Silahlarını indirdiklerinde onları katlettik biz. Onlara yalan söyledik. Onları topraklarından koparmak için kandırdık. Onları açlığa mahkum ettik ki antlaşma dediğimiz ama hiçbir zamanda andımıza sadık kalmadığımız o hileli anlaşmaları zorla imzalasınlar. Onları, yalnızca yaşamın anımsayacağı kadar uzun bir süredir yaşam vermiş bu kıtada dilencilere döndürdük. Ve tarihi istediği kadar çarpıtılmış dahi olsa nasıl yorumlarsanız yorumlayın: Biz doğru yapmadık. Ne adil davrandık ne de dürüst. Onlara karşı ne haklarını iade etmek zorundaydık ne de anlaşmalarımıza sadık kalmak, çünkü gücümüzün üstünlüğü bize diğerlerinin haklarına saldırma, mallarını gaspetme, yalnızca yaşamlarını ve özgürlüklerini savunmaya çalışırken onların yaşamlarını ellerinden alma hakkını sağlıyordu ki onların erdemleri suça dönüşürken bizim ahlaksızlıklarımız erdem oluyordu. } Fakat öyle bir şey var ki bu sapkınlığın ulaşamayacağı, o da tarihin büyük hükmü. Emin olun ki tarih bizi yargılayacaktır. Ama umurumuzda mı? O nasıl bir ahlaki şizofrenidir ki tüm dünyanın işitmesi için ulusumuzun en tepesindeki sesle ciğerlerimiz patlayana kadar bizim taahhütlerimizi tuttuğumuzu haykırırız da tarihin tüm sayfaları, Amerikan Yerlilerinin yaşamındaki son 100 yıl boyunca geçirdikleri tüm o aç, susuz günler ve geceler bu sesin dediklerinin tam zıttını söyler........"

Kaynakça



Konuyla İlgili

  • Brown, Dee. ``Bury My Heart at Wounded Knee: An Indian History of the American West``, Owl Books (1970). ISBN 0805066691.(Kitap Türkçe`ye de çevirilmiştir. Dee Brown, Kalbimi Vatanıma Gömün, E Yayınları, Çev. Celal Üster 1993. ISBN 9753900406)
  • Coleman, William S.E. ``Voices of Wounded Knee``, University of Nebraska Press (2000). ISBN 0803215061.
  • Smith, Rex Alan. ``Moon of Popping Trees``, University of Nebraska Press (1981). ISBN 0803291205.
  • Utley, Robert. ``The Indian Frontier 1846-1890``, University of New Mexico Press (2003). ISBN 0826329985.
  • Utley, Robert. ``Frontier Regulars The United States Army and the Indian 1866-1891``, MacMillan Publishing (1973).
  • Yenne, Bill. ``Indian Wars: The Campaign for the American West``, Westholme (2005). ISBN 1594160163.


Bağlantılar



Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Yaralı Diz Katliamı Resimleri

Wounded Knee Katliamı
3 yıl önce

Wounded Knee Katliamı (Yaralı Diz Katliamı), Lakota Siyuları ile Birleşik Devletler arasındaki son büyük çatışma. Güney Dakota'da Pine Ridge Kızılderili...

Wounded Knee Katliamı, Wounded Knee Katliamı
Menemen Katliamı
3 yıl önce

Menemen Katliamı 16-17 Haziran 1919'da Yunan askerleri ve Rum yerlileri tarafından Türk sivillere karşı yapılan bir katliamdır. İtilaf Devletleri Kontrol...

Susa katliamı
7 yıl önce

Susa katliamı veya Yolaç köyü katliamı, PKK'lıların 26 Haziran 1992'de Silvan'ın Yolaç (Susa) köyünündeki bir camide namaz kılan 10 kişiyi kurşuna dizerek...

Sacheen Littlefeather
7 yıl önce

kıyafetleriyle sahneye çıkarak kızılderili konusuna ve özellikle de Yaralı Diz Katliamı'na dikkatleri çekmek üzere kısa bir konuşma yapmıştır. Baba filmiyle...

Sacheen Littlefeather, 1947, 1973, 27 Mart, 30 Ocak, ABD, Baba Bölüm I (film), California, Marlon Brando, Meksika, Oscar
Hayalet Dansı
7 yıl önce

Hayalet Dansı, Mnikȟówožu Siyularından Büyük Ayak'ın öldürüldüğü Yaralı Diz Katliamı'nı ateşleyen danstır. 1890'da Dakotalar arasında bir kurtarıcının gelip...

Hayalet Dansı, 1890, Amerikan, Animizm, Barış çubuğu, Black Hawk (şef), Buhar kulübesi, Dakota, Geronimo, Gözyaşı Yolu, Güneş Dansı
Maraş katliamı
3 yıl önce

Maraş Katliamı veya Maraş Olayları, 19 Aralık ile 26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta meydana gelen Alevilere yönelik katliam. Resmi rakamlara göre yedi...

Kahramanmaraş Olayları, 12 Eylül Darbesi, 18 Aralık, 1978, 1991, 19 Aralık, 22 Aralık, 26 Aralık, Abdülkadir Aksu, Adana, Ankara
Markale katliamları
7 yıl önce

Markale Katliamı, Saraybosna'da bulunan Markale Pazarında Bosna Savaşı döneminde Sırp Cumhuriyeti Ordusu tarafından düzenlenen katliamlardır. 28 Ağustos...

Columbine Lisesi katliamı
3 yıl önce

belirsizliğini koruyor; ancak Harris ve Klebold, katliamı yaklaşık bir yıl planladılar ve katliamın ABD tarihindeki en fazla ölüme neden olacağını umdular...

Columbine Lisesi katliamı, 1999, 20 Nisan, ABD, Amerika Birleşik Devletleri, Denver, Hukuk, Taslak, Dylan Klebold, Littleton, Eric Harris