Yer
1. anlamı Yer yuvarı, yerküre, dünya. Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân:"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?"- M. Ş. Esendal. Gezinilen, ayakla basılan taban:"Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü yerde bir noktaya dikip öylece kalakalıyordu."- H. Taner. Bulunulan, yaşanılan, oturulan şehir, kasaba, mahalle:"Anadolu'nun bazı yerlerinde eski bir kocakarı itikadı vardır."- R. N. Güntekin. Durum, konum, vaziyet. Ülke, bölge. Görev, makam:"Askerden gelirse bakalım bir yere yerleştirebilecek miyiz?"- M. Ş. Esendal. Önem. Herhangi bir şeye, bir işe ayrılmış bölüm veya alan. İz. Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa. Ekime elverişli toprak parçası, arazi. Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal. Otel, motel vb.nde kalınacak oda. Sinema ve tiyatroda veya taşıtlarda oturulacak koltuk, sandalye:"Ön tarafta bir yer bulup oturunca kurnazlığına pek sevindi."- H. Taner. Durum, konum.2. anlamı earth. area. ort. platz. stelle. raum. boden. erde. land. posten. place. location. spot. point. ground. floor. seat. space. room. situation. employment. duty. mark. scar. trace. stellung. fleck. grund. lage. örtlichkeit. position. statt. stätte. endroit. couvert. lieu. côté. emplacement. terre. local. localité. terrain.
RCMX Insert - 1 ay önce
RCMX Insert - 1 ay önce
SEHT Insert - 1 ay önce