Özet
Son zamanlarda yüksek öğretimde bir paradigma değişimi (paradigm shift) yaşanmaktadır. Değişen bu paradigmada artık öğretici temelli (instructor based) eğitim yerini, öğrenen temelli (learned based) eğitime bırakmaktadır. Bu makalede eski ve yeni bir anlayıştaki paradigmalarla birlikte yeni paradigmanın Sanal Eğitim (Virtual Education) boyutu tartışılmaktadır.
1. Giriş
Paradigma kısaca herhangi bir alanda yerleşik yazılı ve yazılı olmayan tüm kurallar ve uygulamaların bütününe verilen bir isimdir. Paradigma bir başka deyişle bir modelin, bir bakış açısının, kavrayış ve anlayışın adıdır. Bir paradigma, uzun süren deneyimler ve başarısı kanıtlanmış süreçleri içerisinde barındırabilir. Bu, söz konusu paradigmanın her zaman başarılı olacağı anlamına gelmez. Yeni bir paradigma eskisini geçersiz kılacak şekilde tüm kalıpları yıkarak kendi kurallarını koyduğunda artık eskisi için başarılı olabilecek bir zemin kalmamıştır.
Paradigma değişimi ve felcine ait pekçok yerde verilen klasik örnek Swiss firmasıdır. Bilindiği gibi dünya saat pazarının en büyüğünü tek başına elinde tutan bu firma dijital saati kendisi dünyaya tanıtmasına rağmen çalışırken tıklama sesi duyulmayan bu saatleri barındıran yeni paradigmayı kavrayamadığından veya klasik deyimle paradigma felcine (paradigm paralysis) yakalandığından 1-2 sene içerisinde eski pazar payının tümüne yakınını Japon elektronik saat firmalarına kaptırmıştır.
Paradigma felcine ait diğer örnek olarak IBM firması verilmektedir. Raflarından indirdiği ucuz ve standart (Off-shelf) ürünlerle son kullanıcılar için ilk PC`yi oluşturan IBM, donanım ve yazılım alanında eski paradigmasında takıldığı için yeni paradigmalarla ortaya çıkan bazı firmalar, örneğin PC donanım satışında Dell ve yazılımda (işletim sistemi ekseninde) Microsoft kendi ürettikleri paradigmalarla PC geliştirici bu firmayı geride bırakmışlardır.
2. Eğitimde Paradigmalar Paradigma değişimi her alanda olduğu gibi bugün benzer şekilde eğitim alanında yaşanmaktadır. Burada yüksek öğretimdeki eski ve yeni paradigmalar üzerinde durmakta fayda vardır. Klasik paradigmada izlenecek öğretim ve eğitim programları, bir dönemde sunulan dersler (kurslar) ve bunlara ait müfredatlar şeklinde hazırlanmaktadır. Program hazırlıklarında veya revizyonlarında öğrencilerin istihdam edilecekleri iş piyasasına danışılmamakta veya sanayi ve hizmet sektörünün istek ve beklentilerine dikkat edilmemektedir.
Her bir program içerisindeki değişik kurslar (dönem dersleri), içerikleri ve kredileri akademik bir hiyerarşi içinde tanımlanmaktadır. Hatta bazı üniversitelerde kurslar, diğer program akademisyenlerinin, ilgili sektör kaygısı taşımayan daha ziyade kendi ders potansiyellerini korumayı hedefleyen yoğun değişiklik isteklerine maruz kalabilmektedir. Bu yapıdaki bir programda her ne kadar seçimli bir takım kurslar yer alsa da öğrenciler için genellikle katı bir program sunulmuş olmaktadır; ayrıca öğrencilerin amaçları ve düzeyleri göz ardı edilmektedir. Özellikle müşteri durumundaki iş piyasasının isteklerinin programlara yerleştirilmesinde ve kursların bu şekilde tasarımında her zaman için problemlerle karşılaşılmıştır.
Klasik paradigmanın diğer problemi, öğrencileri sanki aynı kalıptan çıkmış kabul etmesi ve bir dönem boyunca haftalara dağıtılan derslere senkronize şekilde sokmasıdır. Daha önceki alt yapısı, ilerleme hızı veya amaçları nedeniyle kursta çok hızlı yol alabilecek öğrencilerle çok yavaş veya yetersiz öğrenciler aynı anda aynı derslere maruz kalmaktadır.
Senkronize eğitim klasik paradigmanın en yaygın kurallarındandır. Optimum öğrenme zamanının her bir öğrenci için farklı olması nedeniyle senkronize eğitim, öğrenme verimliliği açısından bir problemdir.
Öğrenme verimliği, öğreticinin zamanının ne kadarını hangi ve kaç kredilik kurs için harcadığı değil, geçen toplam zamanda ne kadar öğrenme (tanımlanan belli bilgi ve yeteneklerin edinildiğini göstererek) gerçekleştirdiği ile ilgilidir. Öğrenme verimliliğini artırmak için öğrencinin belli bilgiyi ve beceriyi öğrenmek için geçirdiği zamanı kısaltmak gerekmektedir.
Öğrencinin amacını gerçekleştirebileceği veya istekli olduğu kursları istediği zamanda almasının verimliliği artıracağı açıktır. Klasik paradigmada, belli krediyi tamamlamadan mezun olamadığından bir öğrenci kendi zamanına uygun olan ve açılması muhtemel herhangi bir kursu alarak mezun olabilme yoluna gidebilmektedir. Böyle bir seçimde öğrenme verimliliği ne derece sağlanabilir?
Klasik paradigmada en çok savunulan konulardan biri öğretici (instructor) temelli sınıflarda öğrenciyle karşılıklı etkileşimin (interactivity) yüksek olması gerekçesidir. Burada göz önünde bulundurulması gereken nokta bu etkileşimin oranı, kalitesi ve etkileşim sonucunda oluşacak öğrenmedir. Etkileşimin kalitesinin artırılması için gerekli multimedya donanımının maliyetler nedeniyle tüm derslikler düzeyinde kullanılamaması önemli bir problemdir. Bir bilginin iletilmesinde başlıca faktörlerler a€¢ bilgiyi ileten, a€¢ alıcı, a€¢ bilginin iletildiği platform veya altyapı (medya) ve a€¢ mesajın kendisidir.
Bu noktada alıcı durumda olan öğrenicilerin konuya odaklanmış durumda veya mesajı algılayabilecek seviyede olması gerektiğinden senkronize eğitimde etkileşim sonucunda elde edilebilecek öğrenme verimliliği de düşecektir. Geleneksel öğretim ve eğitimde öğreticilerin “o kadar çok kapsanacak konu var ki hiçbir dönem tüm konuları bitiremiyorum” şeklindeki şikayetleri sıklıkla duyulmaktadır. Burada problem şudur, kapsanacak konular belki öğrenci mezun oluncaya kadar güncelliğini yitirecek veya yeni teknolojiler nedeniyle eskimiş ve kullanışsız (obsolete) hale gelecektir.
Bilginin hızla güncellendiği ve bilgiye erişimin hızına hiçbir üniversite kütüphanesinin erişemeyeceği bilişim çağında yaşanıyor artık. Ders içeriğine çok fazla konu katma yerine öğrenciye her ders için belirli amaçlar tanımlayıp bunları öğrencinin istediği şekilde elde etmesinin yolunu açmak daha anlamlı görünüyor. Burada çıktı amaçlı eğitim (outcome based education) kavramı gündeme geliyor. Çıktı amaçlı eğitim, geleneksel öğretim ve eğitim paradigmasında kurs tasarımı aşamasında yararlanılabilen bir kavram olmasına karşın öğrenici temelli yeni paradigmayla daha çok uyuşmaktadır.
Paradigma artık öğretici temelli eğitimden öğrenen temelli bir paradigmaya doğru değişmektedir. Geleneksel paradigmanın önemli özellikleri büyük yatırım maliyetlerini ve alıcı konumdaki kişilerin (öğrenciler) belli zaman ve mekanlarda belli yerlerde bulunmasını gerektirmesidir.
3. Bilişim Devrimi ve Yeni Paradigma Eski paradigma tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş sonrası ortaya çıkan bir eğitim şeklidir denilebilir. Üretim sektörünün yaygın olduğu bu modelde üretim, girdileri (ham madde) belli dönüştürme kaynaklarını (emek ve makine) belirli süreçler içinde kullanarak fiziksel bir ürünü ortaya çıkarma şeklinde gerçekleşir. Ortaya çıkan ürün ekonomik bir katma değeri içermektedir. Bunu ortaya çıkarabilmek için çoğunlukla yüksek yatırım ve işletme maliyetlerine ihtiyaç vardır. Oysa bugünkü bilişim çağında, örneğin yeni mezun zeki bir programcı yalnızca klavye kullanarak yepyeni bir bilgi üretmek suretiyle dünya üzerinde herkesin satın alacağı bir fikri yazılım haline getirebilir. Sonuçta ortaya çıkan ürün fiziksel bir şey değildir. Ürünün tekrar üretilme maliyeti bir CD veya disk ücreti kadardır. Oysa ortaya çıkan değer diğer üretimdekilerle karşılaştırılamayacak kadar fazladır. Gelişmiş ülkelerde hizmet sektörünün çok daha gelişmiş olduğunu ve sanayi üretiminin gelişmekte veya gelişmemiş olan ülkelere doğru kaydığını görmekteyiz.
Bilişim devrimi yüzünden bilgi çok hızlı a€¢ üretilmekte, a€¢ yayılmakta ve a€¢ güncellenmektedir.
Artık ne üniversite kütüphaneleri ne de ders içerikleri ve programların mevcut paradigma ile yeni paradigmanın karşısında durması mümkündür. Eski paradigmanın karşısındaki güç aslında bilişim devriminden başkası değildir. Artık mevcut yüksek öğretimdeki pek çok anlayışın yeniden sorgulanması ve değiştirilmesi gerekiyor.
Giriş kısmında bahsedildiği üzere paradigma felcinden kurtulabilmek için mevcut paradigma içindekilerden yardım alabilmek zor görünmektedir. Çünkü paradigmanın içindeki kişilerin, uzun süren deneyimler sonucu oluşan alışkanlıklarından, anlayışlarından paradigmanın en güçlü olduğu bir dönemde kurtulmaları çok zor görünmektedir.
Yeni paradigmaların çıkış zamanı da genellikle eski paradigmanın en güçlü olduğu zamana dayanmaktadır. Örneğin Swiss firması yeni dijital saatin Japon fimalarınca satılmaya başladığı yıl %80`e yakın dünya pazarını elinde bulunduruyordu.
Paradigma değişiminin eski paradigma yöneticilerinden çıkışının zor olması nedeniyle genelde dışarıdan gelen paradigma öncülerine (paradigm pioneers) ihtiyaç bulunmaktadır. Paradigma öncülerinin pekçok önemli özellikleri olmakla birlikte genellikle aşağıdaki gruplar aday olarak gösterilmektedir [1]: a) Farklı ve yeni bir eğitim sürecinden gelen yeni mezun gençler b) Alan değiştiren, yeni alanlara kayan yaşlı ve deneyimli gelişmeye açık kişiler (lifelong learners) c) Bağımsız ruhlu kişiler. Bunlar eski paradigmanın içinde olan fakat bağımsız düşünebilen kişilerdir. Genellikle Maverick olarak adlandırılırlar. Maverick ismi pokerde büyük bir sığır sürüsü kazanıp beklentilerin aksine bu sürüyü ticari olarak değerlendirmeyip salıveren kişinin adından gelmektedir. d) Herşeye burnunu sokan, bilmediklerini tamir etmeye veya kurcalamaya bayılan, her konu hakkında bilgi sahibi olmaya çalışan kişiler (tinkerer).
Yukarıdaki gruplara bakıldığında tek tipçi bir eğitim anlayışının yeni paradigmalar üretebilen fertler oluşturmasının çok zor olduğu söylenebilir. Paradigma öncüleri yeni bir oyunun kurallarını koyan kişilerdir.
Öğrenen temelli eğitim (learner based education) olarak adlandırılan yeni paradigma sanal eğitim (virtual education), uzaktan eğitim (distance education) veya karışık öğrenme (blended learning) ile birlikte geleneksel eğitim sisteminde paradigma değişimine yol açacağa benzemektedir. Geleneksel paradigmaya takılı kalmış eğitimcilerin sorgulamadan “uzaktan veya online eğitime inanmıyorum” şeklinde kesip attığı bu yöntemler pekçok kurum tarafından çeşitli şekillerde uygulanmaktadır.
4. Yeni Bir Paradigma Öğrenmek için yer ve zaman sınırlayıcı olmaktan çıkmış olup, artık insanlar aradıklarına internet ve araçları sayesinde çok çabuk ulaşabiliyor. Birçok büyük üniversite ve eğitim kurumu uzaktan eğitim ile pekçok programlarını dünyanın her yanındaki insanlara ulaştırmaktadır. Burada bilişim devriminin imkanlarından faydalanacak bir uzaktan eğitim sistemini içeren yeni bir paradigmaya ait bir takım özellikler tanımlanmaktadır. Bu özellikler uygun bir yazılım ile desteklenmek suretiyle pilot proje şeklinde gerçekleştirilebilir.
Yeni paradigmanın en önemli özelliği tüm sorumluluğun öğrenci üzerinde olmasıdır. Öğrenci, tüm sistem içerisinde amacına ve programlarda belirtilen kursların amaçlarına uygun olarak istediği programdan kurs seçimi yapabilir. Programdaki her bir kurs tasarımı içerisinde kursun amaçları belirlenmiş olmalıdır.
Öğrenen temelli (learner based) bu sistemde her bir program/kurs tasarımı sırasında, konu başlıkları belirli amaçları/çıktıları gerçekleştirecek şekilde belirlenir. Program amaç ve çıktıları özel olarak veya ABET (Accreditation Board for Engineering and Technology) [2] gibi kaliteyi denetleyen birtakım kuruluşların kriterlerine veya kurumun kendisinin tanımladığı ihtiyaçlara göre belirlendikten sonra konu başlıkları program amaç çıktılarına karşı gelecek şekilde aşağıdaki örnekte görüldüğü üzere matris haline getirilir.
5. a-k ABET Kriterleri Örnekler
Kriter a (Outcome a): Matematik, bilim ve mühendislik bilgisini uygulama yeteneği. (An ability to apply knowledge of mathematics, science, and engineering)
Kriter k (Outcome k): Çeşitli teknik, yetenek, ve modern mühendislik araçlarını mühendislik pratiğinde uygulama yeteneği (An ability to use the techniques, skills, and modern engineering tools necessary for engineering practice)
Yukarıdaki matriste satırlardaki konular ve sütunlardaki kriterlerin kesişimindeki hücrelere 1`den 6`ya kadar puan verilir. Puanlar Bloom [3] tarafından tanımlanan taksonomik seviyelere karşılık gelmektedir. 1, öğrenmenin en alt seviyesi olan bilgi (knowledge) ve 6, en üst seviye puanla yani değerlendirme (evaluation) seviyesi şeklinde ifade edilir. Bloom Taksonomisine göre seviyeler ve anlamları aşağıda açıklanmaktadır.
1. Bilgi (Knowledge): Daha önceki öğrenilen bilgiyi hatırlama. Öğrenmenin en alt seviyesidir. Ezbere dayanabilir. Bilgi seviyesinin var olduğunu anlamak için öğrenciye sorular yöneltilirken kullanılacak bazı fiiller: Düzenle (Arrange), Tanımla (define), Tekrarla (Repeat), Seç (Select) 2. Kavrama (Comprehension): Bilginin anlamını yakalama. Bilgiyi kavrama ve kendi ifadeleriyle yeniden anlatabilme. Örnek Fiiller: Sınıflandır (Classify), Savun (Defend), Tartış (Discuss), Açıkla (Explain), İfade et (express), Genişlet (extend), Örneklendir (give examples), Özetle (summarize) 3. Uygulama (Application): Bilgiyi gerçek hayata uygulama Sorulardaki örnek fiiller: Uygula (apply), Göster (demonstrate), Değiştir (modify), Çöz (solve), Kullan (use) 4. Analiz (Analysis): Nesneleri veya fikirleri daha basit bileşenlerine ayırma ve bileşenlerin birbiriyle nasıl bağlandığını ve çalıştığını görme Fiiller: Analiz et (Analyze), Kategorize et (Categorize), Ayrıştır (discriminate), Modelle (model), Sorgula (Question), Test et (Test) 5. Sentez (Synthesis): Farklı fikir ve bileşenleri yeni bir bütünleşik fikir haline getirebilme. Fiiller: Yeniden inşa et (reconstruct), Planla (Plan), Tasarla (design), birleştir (compose), yeniden düzenle (rearrange), geliştir (develop) 6. Değerlendirme (Evaluation): Delillere, göstergelere veya dışarıdan gelen birtakım kriterlere göre yargı yürütebilme, değerlendirme. Fiiller: Seç (Choose), Karşılaştır (compare), Sonuçlandır (Conclude), Açıkla (Explain), Gerekçelendir (Justify), Değerlendir (Evaluate)
Her bir kurs için matrisler benzer şekilde hazırlanır. Bir kurstaki konuların ortalaması 3`ü geçiyorsa bu kurs öğrenciyi en az uygulama (Application) seviyesine çıkarabilir demektir. Eğer ortalama 1 ise bu kurs öğrenciyi ancak (Knowledge) seviyesine çıkarabilir demektir. Bütün kursların aynı şekilde ortalaması alındığında öğrencinin Bloom taksonomisinde üst seviyelere çıkabiliyor olması gerekir. Kurslar bu şekilde tasarlandıktan sonra öğrenci çıktılarının ölçülmesi önem arzetmektedir. Bu amaçla kurs matrisindeki değerlere göre yapılacak ölçme ve değerlendirme testlerine ihtiyaç bulunmaktadır. Öğrencinin matristeki beklenen çıktıları ne derece sağladığını anlayabilmek için yapılacak tüm quiz, ödev, proje gibi testlerin matriste belirtilen çıktılara göre hazırlanması gerekmektedir. Aşağıdaki tabloda matriste tanımlanan çıktıları test etmek için kullanılabilecek bazı soru örnekleri gösterilmiştir. Sınavları hazırlarken geliştirilecek bir yazılım hangi tipte sorular sorulması gerektiği hakkında yardımlar üretmelidir.
Tablo 1. Bir derse (Mühendislik Yeönetimi Dersi) ait çıktıları ölçmek belirli kriterleri (bu örnekte ABET) belli seviyelerde (Bloom Seviyesi) ölçmek için soru örnekleri
Mühendislik Yönetimi Dersi Amaç Matris çıktısını ölçmek için Örnek Sorular Ölçülen ABET Kriteri Ölçülen Bloom Seviyesi Bir mühendislik kurumunda yöneticiler tarafından kullanılabilecek bilimsel yöntemleri maddeler halinde yazarak tanımlayınız a 1 (Bilgi) Aşağıda verilen karar verme problemini, karar ağacı (decision tree) yöntemini uygulayarak çözünüz. a 3 (Uygulama) Bir işletmede yöneticiler, risk altında karar verecekleri zaman hangi yazılımları kullanabilirler? k 2 (Kavrama) Aşağıda ayrıntılı olarak tanımlanan karar verme probleminde hangi yazılım araçlarını seçersiniz? k 4 Analiz
Kurslar tasarlanma esnasında belli kriterlere göre (örneğin ABET) çeşitli seviyelerde çıktıları üretmek üzere konular belirlendikten ve hangi ölçümle (quiz, test, yazılı, ödev vs) öğrencinin test edileceği tanımlandıktan sonra belirlenen tarihlerde sınav soruları bir soru tabanından çekilerek otomatik hazırlanabilir.
Bu kurs tasarım sistemi bir uzaktan eğitim sistemine entegre edilerek çalıştırılabilir. Böyle bir durumda online quiz, ödev gibi araçlarla sonuçlar otomatik değerlendirilip her bir öğrenci için elektronik portföy (portfolio) oluşturulabilir. Böylece belli kursları alan öğrenci sonunda, hangi kriterleri ne ölçüde bitirip mezun olduğu sorgulanabilir.
Çıktı temelli bir eğitim sisteminde uzaktan eğitimin sağladığı tüm imkanlar ve aktivitilerden yararlanılabilir. Bunlar;
a. Kursla ilgili her türlü sunu, multimedya dosya, başka sayfalara link gibi kaynak dosyalar (Resources). Bunlara isteyen öğrenci istediği zaman ve mekanda ulaşabilir. b. Ödevler (Assignment). Online veya offline teslim edilen ödevler, projeler c. Sohbet odaları (chat rooms). Çeşitli konularda öğretici-öğrenci ve öğrencilerin kendi arasında canlı tartışma ortamları. İnteraktivitenin yoğun kullanılabileceği ortamlar. Geleneksel sınıf ortamına göre üstünlüğü, herkesin kendi amacına ve seviyesine göre istediği odayı seçme şansı mevcuttur. d. Forumlar (Forums). Sohbet odalarının çevrim dışı şekli denilebilir. Sınırsız sayıda forum konuları oluşturulup isteyen istediği foruma üye olup tartışmalara katılıp amaçlarına uygun şekilde kendini geliştirebilir. e. Genel kavramlara ait sözlükler (glossaries). Her kurs için oluşturulacak bu sözlüklerde teknik terimler, dersle ilgili çeşitli kavramlar açıklanabilir. Örneğin forum veya sohbet sırasında bu kavramları bilmeyen kişiler çeşitli fontlarla ve kısa yollarla bu sözlüklere ulaşabilirlerse büyük yararlar sağlar. f. Kurs dosyası (Journal) Öğrencilerin kursu takip sırasında tuttukları dosyalar, aldıkları küçük veya büyük notlar. Bunlar kurs sonunda değerlendirme amaçlı kullanılabilir. Öğrencinin takibi açısından çok faydalıdır. g. Dersler (Lessons) Öğrencilerin asenkron olarak istediği zaman adım adım çeşitli konuları öğrenmek için kullanacağı kaynak dosyalar. Zengin multimedya destekle canlı dersten daha etkili olabilir. Örneğin, tıpla ilgili bir kursta gerçek bir ameliyat sırasında çekilen ve adım adım açıklamalarla desteklenmiş bir video dosyası gibi. Adım adım ders anlatım sırasında ileri geri tuşlarıyla öğrencinin istediği konuya gidebileceği şekilde, veya her konu sonunda kısa quizlerin başarıyla geçilmesi halinde bir sonraki kursa devam edilebilecek şekilde tasarlanabilir. h. Quizler. Bunlar, çoktan seçmeli, sayısal tek cevabı içerecek, yanlış doğru, veya doldurmalı olmak üzere çok çeşitli tiplerde tasarlanabilir. Her bir soru Bloom taksonomide hangi seviye ve hangi çıktıyı ölçmekte kullanılacağı kategorize edilerek soru bankasına yerleştirilirse online bir quizin hazırlanması birkaç dakikayı geçmez. Sonuçların değerlendirilmesi tam otomatiktir veya çok kısa zamanda gerçekleştirilir. i. Tarama (survey) Öğrencilerden zaman zaman geri beslemede kullanılabilecek bilgileri almak amacıyla kullanılan araçlardır. j. Wiki (What I know is ..) şeklinde herkes kendisine ait bir yer açarak istediği şekilde başkalarının kullanımına açabilir. k. Online kurslarda otomatik yoklama dahi yapılabilir (attendance). Etkileşimin her türlüsü loglarda tutularak öğrencinin sisteme hangi zamanlara girdiği, ne kadar kaldığı hangi dersi ne kadar sürede tamamladığı, quizleri ne kadar sürede tamamladığı, hangi forumlarda ve sohbetlerde yer aldığı hepsi takip edilebilir. Ayrıntılı istatistikler her bir öğrenci ve topluca yapılabilir. l. Takım çalışması çok önemli çıktılardan birisidir. Online bir kursta çalışma grupları oluşturulup bunların takibi daha rahat yapılabilir. Grupların aktivitelere nasıl katıldığının, neler yaptığının ayrıntılı istatistikleri tutulabilir.
Uzaktan eğitimde hazırlanan her kursun amaçları ve istediği çıktılar kursun tanım sayfasında yer almalıdır. Böylece öğrenci kendi amaçlarına uygun olan bir kursu seçebilecektir. Öğrenci zaman, mekan ve hatta kurs sınırı olmadan istediği bir kursu alabilmelidir. Kurs seçiminde mümkün olduğunca geniş bir yelpazede seçim yapabilmelidir. Eğer program/kurs tasarımı mükemmel hazırlanmış ise zorunlu derslerin kaldırılması da mümkündür. Örneğin, bir program çıktı tanımında ABET kriterlerini seçmiş olsun. ABET a Kriteri, öğrencinin matematik, bilim ve mühendislik bilgisini uygulama yeteneğini sorgulamaktadır. Eğer öğrencinin bu kriteri kendi seçtiği çeşitli kurslarda uygulama seviyesinde sağlaması isteniyorsa matematik dersi zorunlu olmasa bile amacını sağlamak için öğrenci gidip ilgili dersi alacaktır veya bunu bir şekilde öğrenecektir. Çünkü amacını gerçekleştirmesinin yolu ilgili çıktıyı sağlamaktan o da ilgili matematik konusunu öğrenmekten geçmektedir. Dikkat edilirse burada sorumluluk öğrenen üzerindedir. Burada önemli nokta, öğrenciye amaçlarını gerçekleştirmesi yolunu kolaylaştırmaktır. Bu anlamda öğretici (instructor) kavramı yerini kolaylaştırıcıya (facilitator) bırakmaktadır. Ayrıca klasik paradigmadaki yıl veya dönem kavramı da geçersiz olmaktadır. Çünkü bu çıktıları sağlama süreci kişiden kişiye değişir. Bazıları için bu süreç 2, bazılarına göre 5 yıl olabilir. Önemli olan öğrencinin çıktıları sağladığı anda mezun olabilmesidir. Öğrencinin amaçları ve program çıktıları, uzaktan eğitim sistemlerindeki asenkron şekilde kolaylaştırıcıların kontrolünde verilen yukarıda bahsedilen aktivitelerle sağlanabilir.
Uzaktan eğitim pekçok program için öğrencilerin tamamen online faydalanabilmesine açık olabildiği gibi sertifikalı bazı programlar ile pratik eğitimi gerektiren programlarda, örneğin mesleki eğitim (vocational training), sonradan bir kampüs eğitimini kapsayabilir. Önceden teorik ve pratik eğitimin bir kısmını multimedya desteğiyle alan öğrenciler daha sonra uygulamayı öğrenmek veya pekiştirmek amacıyla pratik eğitimlerini belli bir merkezde tamamlayabilir.
6. Sonuç Eğitim alanında yaşanan paradigma değişimi tanımlanarak, çıktı temelli yeni paradigmaya göre bir kurs tasarım sistemi tanımlanmış ve uzaktan eğitimin yeni paradigmayla bazı ilişkileri tartışılmıştır.
Kaynakça 1. Barker, J.A. Paradigms: The business of discovering the future. New York: Harper Business / Harper Collins Publishers. (ISBN: 0-88730-647-0), 1993
2. ABET (Accreditation Board for Engineering and Technology), www.abet.org
3. Bloom BS, Englehart MD, Furst EJ, Hill WH, and Krathwohl, Taxonomy of Educational Objectives: Handbook 1: Cognitive Domain, New York: Longman, 1956