arşaf Mizah Dergisi’nin çıkarılmasına, Erol Simavi öncülük eder. Erol Simavi için Güler; “Erol Simavi, Hürriyet Gazetesi’nin sahiplerinden biridir ve Sedat Simavi’nin oğludur. İşine karikatürle çizerek başladıktan sonra, Kurtuluş Savaşı döneminde mizah dergileri çıkarmaya yönelen, Cumhuriyet döneminde ise gazeteciliğe soyunan bir sanatçının oğludur. Nezih Demirkent’in ‘Medya Medya’ kitabında da belirttiği gibi ‘Kalemini satma, kır’ sözünün sahibi, mesleğinin onurunu göz önünde bulunduran gazetecinin iki oğlundan biridir” diyor kitapta.
Gırgır Dergisi’nin yaptığı patlamanın ve gösterilen ilginin ardından, Erol Simavi bir mizah dergisi çıkartmayı planlar. Bu iş için de Tercüman Gazetesi’nin karikatüristi Semih Balcıoğlu’nu düşünür. Balcıoğlu, akademik eğitim görmüş iyi bir sanatçıydı. Önerisi de fena değildi aslında. Hürriyet Gazetesi’nde yarım sayfa yazı ve derginin başına geçmesi. Baba Simavi ile geçmişte olan yakın dostluğu, teklifi kabul ettirdi. O zamanlar çok satan Gırgır Dergisi’nde yazılı mizaha yer verilmiyordu. Bunun üzerine bir liste hazırlandı ve başına Aziz Nesin yazıldı. Hikmet Feridun Es, Çetin Altan ve şiirleri ile gülmeceyi birbirine ekleyen Ümit Yaşar Oğuzcan da eklendi. Herkeste heyecan, Hürriyet Gazetesi’nin çıkardığı eklerinden sorumlu olan Çetin Emeç de ise kuşku vardı. “Acaba becerebilirler mi?” Bu genç kadronun amacı ise, yeteneklerini emekle birleştirmek, okuyucunun düşüncesiyle bütünleşebilmekti.
Derginin ilk sayısı çıktığında, kapağında Semih Balcıoğlu’nun çizgileriyle devrin Başbakanı Süleyman Demirel vardı. Başının üzerinde görkemli yapısıyla İstanbul Üniversitesi. Kapının önünde öğrenciler kavga ediyorlardı. 1980 öncesi öğrenci olaylarının anlatıldığı bu karikatürde, Demirel’in başı iri ve yüz çizgileri geliştirilerek çizilmişti.
Semih Balcıoğlu, siyasi parti genel başkanları ile röportaj yapmak ister. Dönemin başbakan yardımcısı Türkeş ile de görüşecektir. Röportaj başlar ve sorusunu sorar. “Şu anda başbakan yardımcısısınız. Türkiye’nin geleceğini nasıl buluyorsunuz?...” Türkeş ellerini kaldırır, iki yana açar ve der ki, “Bulutların arasından ışık huzmeleri aşağıya doğru gelir, bunun gibi Türkiye’nin de geleceği pırıl pırıl olacak.” Tam o sırada da elektrikler kesilir.
Dergiye bu süre içinde sürekli yeni isimler eklenir. Genç mizahçıların buluşma noktası haline gelir dergi. Bülent Düzgit, Kandemir Konduk, Mesut Ekener, Suavi Sualp, Sinan Gürdağcık, Bülent Arabacıoğlu ve daha birçok isim.
Yirmi beşinci sayıda kapağı Bülent Arabacıoğu çizer. Politik bir espriyi sağlam çizgiler ve güzel bir kompozisyon ile anlatır kapakta. Çizgide Demirel, Türkeş, Erbakan gibi liderler pehlivan kılığındadır. Ecevit’in elinde ise davul. Çizginin altında da yine onun sözleri. Şöyle yazar: “Dört pehlivan çıktı meydane, hepsi de birbirinden merdane.” Karikatürün şakayla karışık yıkıcılık kuralı ortaya konulmak istenmişti.
Otuz yedinci sayıda ise Kandemir Konduk ve Bülent Düzgit’in hazırladığı, “Donkişot dö la Süleyman” adlı resimli roman vardı. Cervantes’in hiciv taşıyan önemli eserine Süleyman Demirel’i eklemişlerdi. Demirel, romanda olduğu gibi yel değirmenine saldırırken konuşur. “Hücum Şanso! Hücum! Değirmeni sağa döndürmek için!” Çarkların üzerindeki sersemlemiş durumdaki halk ise oturur vaziyette gösterilir. Cervantes ise olanları şaşkın bir halde izler. “Hey bu bizim Donkişot değil mi? Ne kadar da değişmiş. Zamane şövalyesi ne olacak” diyordu.
1992 yılının başlarına gelindiğinde ise Çarşaf Dergisi, Hürriyet Gazetesi’nin eki şeklinde 1-2 hafta kadar daha çıkarılır, ardında da sessiz sedasız yayın hayatına son verilir. Böylece 18 yıl boyunca politik ve sıradan hayatın nabzını tutan Çarşaf Mizah Dergisi, tarihteki yerine gömülür.
Hürriyet Gazetesi’nin uzun yıllar genel müdürlüğünü yapan Nezih Demirkent’in ve konuyla ilgili birçok kişinin Çarşaf Mizah Dergisi’nin kapatılışıyla ilgili yorumlarını da kitapta bulabilirsiniz. Ancak Demirkent’in şu yorumu önemli; “Derginin çıkması ve yayımlanması için büyük istek duydum. Elimden geleni yaptım. İyi bir dergi idi, ne var ki, değerli mizah ustalarının katkılarına rağmen ömrü kısa sürdü. Sulu mizahla kara mizah birbirine karışınca, arabesk mizah toplumu salladı. Tüm mizah dergilerinin de aynı yolu takip etmesi sonucunda, okuyucu da mizahın bu olduğunu zannetti. Aynı şekilde Çarşaf Dergisi’nde de, ilerinin genç mizahçıları yer aldı. Kazanıldı. Sonraları derginin rotasının değiştirilmesi ve arabesk mizahın dergiye hakim olmasıyla birlikte dergi değer kaybetmeye başladı.