Çukurbostan, eski İstanbul'da Bizans döneminden kalma açıkhava sarnıçlarına halk arasında verilen addı. Bu derin çukurlar uzun yıllar boyunca içme suyu depolamak için kullanılmıştı. Geçen yıllar, bu sarnıçların diplerini verimli bir toprak tabakası ile doldurmuştu. Zamanla açıkhava sarnıçları kullanılmaz olunca, halk buralarda biriken mümbit toprak tabakasında sebze-meyve yetiştirmeye başladı. (Yunanca: Στέρνα του Άσπαρ) Bu sarnıç günümüzde Çarşamba semti yakınlarında kalmaktadır. 459 yılına tarihlendirilen bu sarnıç da bir süre bostan olarak kullanıldıktan sonra içine küçük ölçekli bir yerleşim yeri kuruldu. Camisi, sokakları, evleri ve dükkanlarıyla bu sarnıç bir mahalleyi andırdığı için çukurbostan adı burada daha ziyade bir semt adı olarak kullanılmaya başlandı. Yavuz Sultan Selim Camii'nin arkasında kalan yerleşim yerleri bu nedenle günümüzde hala Çukurbostan adıyla anılmakta olan bir semttir. Çukurbostanın içinde kalan yerleşim yerleri ise bir yangında yok olmuş, uzun süre boş kalan alan Fatih Belediyesi tarafından spor alanı ve park olarak halkın kullanımına kazandırılmıştır. Karagümrük Çukurbostanı Aetios Sarnıcı, Karagümrük semtinde 421 yılında yapılan bir diğer açıkhava sarnıcıdır. Şehre giren sular ilk olarak bu sarnıçta dinlendirilirdi. Çukuru uzun yıllar bölge halkı tarafından bostan olarak kullanılan sarnıcın içine 1940 yılında Karagümrükspor'un kullandığı Vefa Stadı inşa edildiği için dışarıdan bakıldığında yapının asıl kimliği anlaşılamamaktadır. Açıkhava sarnıcı ile bağlantılı bir kapalı sarnıç da spor kulübünün binalarının birinin altında kalmış durumdadır. Altımermer (Çapa) Çukurbostanı Fatih-Altımermer semtinde yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen bir diğer açıkhava sarnıcıdır. İstanbul'un 4 açıkhava sarnıcı içinde en fazla tahribata uğramış olanıdır. Fatih Belediyesi tarafından içine sosyal tesis inşa edilerek değerlendirilmiştir.