Abhazyanın kuzeyinde yaşayan, Akhaioilar Antik Yunan Akhalarının atalarıdır. Antik çağ coğrafyacılarına göre Soçi ve Gagra civarı Akha yurdu idi. Akhaların Wubıh, Abhaz ve Abazinlerin ataları oldukları bilim çevrelerince bilinmektedir. Bu yöreler, Ortaçağ başlarında, Bizans İmparatorluğu'nun nüfuz alanı olarak görülmektedir. Dolayısle İmparator Justinyanus döneminde Hıristiyanlık dini ile tanışmışlardır. Özellikler Pitsunda yöresi, Abhaz Hıristiyanlığının dini ve kültürel merkezi olmuştur. Bu dönemim Hıristiyan kaynakları ve Ortaçağ Gürcü tarihçileri Abhazların varlığından söz etmektedir. 8. yüzyıl sonlarında Bizans İmparatorluğu'nun gücü azalınca, Abhaz Kralı Levan II, Abhazya, Egrisi, Likhe'yi de kendi tacı altında Abhaz Krallığı olarak birleştirmiştir. Giderek Abhaz Krallığı bugünkü batı Gürcistan'ı da içine alan bir genişliğe ulaşmıştır. Bu durum 200 yıl sürmüştür. Bu dönem Abhaz Kralı Bagrat III.'ün Gürcü tahtına geçerek iki devleti birleştirdiği tarihe kadar sürmüştür. 790-975 tarihleri arasında "Abhazia" adı, bütün Gürcistan'a verilen ad olarak kalmıştır. 13.yy'da Moğolların batıya yürüyerek Selçuklu devletini yıkmaları sonucu Gürcistan'ın özellikle doğu ve orta kısmı Moğolların eline geçmiştir. Tiflis yakılıp yıkılmış, Moğol vahşetinden kaçan Gürcüler batıda yoğunlaşmıştır. Bu olaylar sonucu devlet yönetimi çökmüş, devlet eskiden olduğu gibi yine Abhaz ve Gürcü prenslikleri olarak ikiye bölünmüştür.
Abhazların Müslüman oluşu
14. yy'da Mingrel (Laz) Prensi Georgi Dadiani, Abhaz Hanedanı Çaçbaları kuzeye sıkıştırarak Abhazya'nın güneyini, bugünkü Gal ve Oçamçıra bölgelerini ele geçirmiştir. Bu zaman dilimi içinde sıkışan nüfusun bir kısmı, kuzeydekileri de iterek harekete geçmiş, küçük bir grup Abhaz ile Abhazya ve Wubıh bölgesi arasında oturanlar, bugünkü Adler, Loov Mitesta (Abazaca'da Mıtsaşta-ateş yolu) ile Mızımta vadisinden kalkarak ve Kulhor geçitlerinden kuzeye, bugünkü Çerkessk ve Khabardey topraklarına doğru yayılmışlardır. Abhazya topraklarında kalanlar ise zaman zaman Mingrelya egemenliğine başkaldırarak çatışmalara girmişlerdir. Tam bu sıralarda 16. yy'ın başlarında Osmanlılar, Abhaz Halkı ile İslamiyet'i tanıştırmışlardır. 1500-1800 arası 300 yıl, Türk-Abhaz ilişkilerinin yoğun yaşandığı dönem olarak tarihte yer almaktadır. Abhazya'da Osmanlı egemenliği, Rus saldırıları sonucu 1810' da sona ermiştir. Bu dönemde Abhaz nüfusunun büyük bir çoğunluğu İslamiyet'i kabul etmiştir. Bu tarihten itibaren Rus-Abhaz çatışmaları başlamaktadır. Abhaz halkı, Çar yönetimini her fırsatta ayaklanarak kabul etmediğini belirtmiştir.Abhazya Cumhuriyeti'ne doğru
1864'te biten Kafkas-Rus savaşları, bütün Kuzey Kafkasya'da olduğu gibi Abhazya'da da halka çok büyük felaketler getirmiştir. Bu dönemde Abhaz tahtında bulunan ve Rus ordularında generallik yapmış olan Çaçba Hamid (Mikhail Şervaşidze) 11-12 Mayıs 1864'deki intihar savaşlarını engelleyememiştir. Felaket, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşıyla büyümüş ve Abhazya tarihinin en büyük nüfus kaybına ve kıyımına sahne olmuştur. Ülkede bugün yaşayan Abhazlar 100 bin civarındadır. Türkiye'de yaşayan Kuzey Kafkasyalıların 500 bin kadarının Abhaz kökenli olduğu dikkate alındığında bu trajik sürgünün boyutları açıkça gözler önüne serilecektir. 1918 yılı içerisinde Abhazya'da ilk Sovyet yerel yönetimi kurulmuştur. Kırk gün süren bu yönetim Menşevik Gürcü hükümetinin saldırısı sonucu ortadan kaldırılmıştır. Yeni yönetim kurulduktan hemen sonra mahalli askeri devrim komitesinin yöneticileri olan Eşba Efrem, Lakoba Nester, Platon Agiyaşvili, N. Akırtaa, V.I. Lenin ve J. Stalin'e Abhazya'ya ilişkin kararlarında ağırlık noktalarının şu üç şeyi kapsamasını bildirmişlerdir.-Abhazya'nın birinci derecede bir devlet olarak ilan edilmesi, -Abhazya'nın Sovyet Federayonu içerisinde yerini alması, -Halkın kendi kaderine terk edilmemesi ve Sovyet Rusya ile bağdaşlaştırılması (henüz Gürcistan'a bağlı değildir).
Özgür Abhazya Cumhuriyeti'nin kurulmuş olduğu 31 Mart 1921' de Lenin'e bildirilmişken Gürcistan ancak 21 Mayıs'ta "Bağımsız Abhazya Cumhuriyeti'ni" tanıdığını açıklamıştır. Bu gelişmeleri tehlikelerde bekliyordu. 5 Temmuz 1921' de Komünist Parti merkez bürosunda toplanan Stalin'in verdiği karar şöyleydi: "Parti çalışmaları açısından Abhazya'nın özerk cumhuriyet statüsünde ve Gürcistan Sosyalist Cumhuriyeti sınırları içerisinde kalması gerekmektedir".
Stalin'in bu müdahalesi, Abhazya Cumhuriyeti'ne ve Abhaz halkına duyduğu ve saklayamadığı kin ve düşmanlığını da belirtmektedir. Stalin'in bu tutumunun Sosyalist Rusya Federatif Cumhuriyeti'nin (RSFSR) ve Sovyetler Birliği Sendikaları Komitesinin (VISK) tepkisiyle karşılaştığı, 8 Eylül 1921'de açıklanmıştır. Bütün bu direnmelere karşın, Abhazya 1922 yılında, başlangıçta anlaşmalı bir federatif statüyle Gürcistan devletine bağlanmıştır.
1931 yılında ise "Karşılıklı Anlaşma ve Özel İttifak" tek yanlı olarak bozulmuştur. Abhazya yalnızca özerklik hakkına layık görülerek Gürcistan Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanmıştır.
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce