Kısaca: Abraham Lincoln, Amerikalı siyasetçi, devlet başkanı, hukukçu. Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanı. Amerikan İç Savaşı (1861-1865) sırasında başkanlık yaptı. Köleliği kaldırma sözü vererek yeni kurulmuş olan Cumhuriyetçi Parti'nin adaylığından başkan seçildi. ...devamı ☟
Abraham Lincoln (1809-1865), 1860 yılında Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçilen Amerikalı siyaset adamı. ABD'nin 16. başkanı (1861-1865). Amerikan İç Savaşı sırasında başkanlık yaptı. Köleliği kaldırma sözü vererek yeni kurulmuş olan Cumhuriyetçi Parti'nin adaylığından başkan seçildi. Savaş Abraham Lincoln'un yönetimi altındaki kuzeyin galibiyetiyle sonuçlandı. Savaşın sonralarında bir güneyli tarafından suikast sonucu öldürüldü. Köleliğe son vermesi ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bütünlüğünü koruması nedeniyle ABD tarihinin en büyük başkanlarından biri olarak bilinir. Abraham Lincoln'un resmi 5 ABD dolarlık banknotların ve 1 ABD sentlik madeni paraların üzerinde görülebilir.
Yoksul bir ailenin oğlu olan Lincoln, daha çok küçükken çalışarak hayatını kazanmak zorunda kaldı. Çeşitli işlerde çalıştı ve boş zamanlarında hep okudu. Böylece kendi kendini yetiştirdi, avukat oldu. Sonra politikaya atılıp 1846'da İllinois eyaletinden milletvekili seçildi.
Lincoln köleliğe karşı söylevleriyle kısa zamanda ün kazandı; o zamanlar güney eyaletlerinde elemeğinin en büyük bölümünü köle zenciler meydana getiriyordu. 1860 yılında Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçilmesi, kölelikten yana olan eyaletlerde şiddetli tepkilere yol açtı; bunlar ayrılmağa, yani birliğin geri kalan eyaletlerinden kopmağa karar verdiler.
Bunun üzerine Lincoln, ulusal birliği korumak için şiddete başvurmak zorunda kaldı. Dört yıl süren kanlı bir iç savaşın sonunda, isyancı güneyliler kayıtsız şartsız boyun eğdiler ve Amerikan topraklarının tamamında kölelik yasaklandı.
Amerikan İç Savaşı Abraham Lincoln'un yönetimi altındaki kuzeyin galibiyetiyle sonuçlandı. Savaşın üçüncü yılında, 1 Ocak 1863 tarihinde Lincoln Emancipation Proclamation adlı bildirgesini yayınlamıştır. Bu bildirge Amerika'nın birçok eyaletinde köleliği yasaklamış ve savaşın sonucunu büyük ölçüde etkilemiştir. Bunun nedeni ise özgür olan kölelerin Kuzey eyaleti için savaşmış olmasıdır. Lincoln, savaşın sonlarında bir güneyli tarafından suikast sonucu öldürülmüştür. Köleliğe son vermesi ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bütünlüğünü koruması nedeniyle ABD tarihinin en büyük başkanlarından biri olarak bilinir. Abraham Lincoln'un resmi 5 ABD dolarlık banknotların ve 1 ABD sentlik madeni paraların üzerinde görülebilir.
Kuzey ve güney eyaletleri arasında yapılan bu savaş, tarihe Ayrılık Savaşı adıyla geçti. Lincoln geniş ulusal «kalkınma» programını uygulamağa zaman bulamadı, çünkü 1865 yılında, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına ikinci defa seçilişinden sonra öldürüldü.
Ayrılık Savaşı ertesi yeniden başkan seçilen Lincoln, bir milli uzlaşma öneren ünlü konuşmasını yaptı: "Kimseye hınç beslemeden (...), milletin yaralarını sarmak için (...), kendi içimizde ve bütün milletler arasında haklı ve sürekli bir barış sağlamak için elimizden geleni yapalım". Bu konuşmasından birkaç hafta sonra Lincoln, bağnaz bir Amerikalı tarafından vurularak öldürülecekti.
Lincoln'ün Hayatı
ABD’nin 16. başkanı olan Abraham Lincoln, ülkesinin en büyük devlet adamlarından biridir. Kentucky eyaletinin Hardin bölgesinde, yoksul bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya geldi. Dokuz yaşındayken annesi ölen Lincoln, bir yıl kadar okula gidebildi. Üvey annesinin özendirmesiyle çok okuyarak kendini yetiştirdi. 1830'da ailesinin Illinoisa taşınması üzerine Lincoln Mississipi'de işleyen bir gemide iş buldu. Daha sonra New Salem'de de çeşitli işlerde çalıştı. Lincoln 1834'te Illinois Yasama Meclisi'ne seçilerek siyasal yaşama atıldı. Bu arada hukuk çalışarak kendini yetiştirmiş ve 1836'da baronun sınavından geçmeyi başarmıştı. 1842'de Mary Ann Todd'la evlendi. Lincolnlar'ın dört oğlu oldu.
Ülkesinin siyasal yaşamında adını duyurmadan çok önce yetenekli bir avukat olarak sivrilen Lincoln'un başarısı, keskin zekası ve sağduyusu kadar, dürüstlüğü ve adalete olan bağlılığından da ileri geliyordu. Dört dönem üst üste Yasama Meclisi'ne seçilen Lincoln, bu dönemde köleliğin yeni kurulan batı eyaletlerinde de yasallaştırılmasını isteyenlere karşı çıktı. 1847'de Illinois'dan Kongre'ye seçildi. Bu sırada Meksika ile savaşa girilmişti. Lincoln Meksika ile savaşın sürdürülmesinden yana değildi. Meksika Savaşı'nın sonunda ABD topraklarının genişlemesi, kölelik sorununa yeni bir boyut getirdi. Güneyliler ABD' ye yeni katılan topraklarda köleliğin anayasaya aykırı olmadığını ileri sürüyordu. 1856'da Cumhuriyetçi Parti'ye giren Lincoln, 1858'deki senato seçimlerinde rakibi Stephen A. Douglas'ın karşısında yenilgiye uğradıysa da, seçim kampanyası sırasında öne sürdüğü köleliğe ilişkin görüşler ülkede geniş tartışmalara yol açtı. 1860'taki parti kongresinde başkan adayı seçildi ve Mart 1861'de ABD'nin 16. başkanı oldu. Güneyliler Lincoln'un başkan seçilmesini tepkiyle karşıladı. Bu sırada köleliğin varlığını sürdürdüğü 15 eyalete karşılık, 19 özgür eyalet bulunuyordu. Lincoln resmen başkanlık görevine başlamadan önce Güney Carolina bağımsızlığını ilan etti. Bundan sonraki bir yıl içinde 10 Güney eyaleti daha bağımsızlığını ilan etti. Bu eyaletler Jefferson Davis'in başkanlığında Amerika Konfederasyonu'nu kurdu.
Güney Carolina'nın Sumter Kalesi'ni kuşatıp de geçirmesiyle Amerikan İç Savaşı başladı. 1 Ocak 1863'te Lincoln, Güney eyaletlerinde köleliğin kaldırıldığını açıkladı. Lincoln' un başkanlık süresinin hemen tamamı ayrılıkçı Güney eyaletleriyle savaşmakla geçti. Lincoln'un karşılaştığı en önemli sorun, Robert E. Lee ve Thomas J. Jackson gibi yetenekli Güneyli generallere karşı başarılı olabilecek bir komutan çıkarabilmekti. Savaşın ilk yıllarında Kuzeyli ordular üst üste yenilgiye uğramıştı. Mart 1864'te Lincoln, General Ulysses S. Grant'ı başkomutanlığa getirdikten sonra bu durum değişti. Lincoln çok sayıda askerin de oy kullandığı 1864 seçimlerinde yeniden başkan seçildi.
1865'te General Lee'nin 25 bin kişilik yorgun ve dağınık ordusu, General Grant'a teslim oldu. Bu bozgunu öbür Güneyli orduların teslim olmaları ve köleliğin kaldırılması izledi. Lincoln başkanlığı sırasında birçok önemli yasa çıkarttı. Yeni bir kağıt para uygulamasından başka, beş yıl süreyle hazine toprakları üzerinde yaşayan ve işletenlere özel mülkiyet hakkı tanındı.
14 Nisan 1865'te karısı ile birlikte "Washington'daki Ford Tiyatrosu'nda, John Wilkes Booth adında bir Güneylinin silahlı saldırısına uğradı ve öldü. Abraham Lincoln dürüstlüğü, demokrasiye bağlılığı ve açık sözlülüğüyle halkının sevgi ve bağlılıkla andığı bir devlet adamıdır.
Lincoln
Abraham Lincoln, Amerika’nın büyük değişimlerden geçtiği bir dönemde yaşamıştı. Politik, sosyal, ekonomik ve teknolojik alanda durmaksızın yaşanan gelişmeler, ülkeyi hızla değiştirmekte, ama bunun yanı sıra, çatışan çıkarlar nedeniyle kutuplaşmaları da arttırmaktaydı. Çıkar çatışmalarının odağında kölelik müessesesi bulunmaktaydı. Yüzyıllardır, özellikle güney eyaletlerinde, Afrika’dan getirilen zenciler, köle olarak kullanılmakta, insanoğlu bir mal gibi alınıp satılmaktaydı. Ağırlıklı olarak pamuk tarlalarında kullanılan bu insanlar, en temel haklardan bile yoksun şekilde çalışırken, güney ekonomisinin hayati bir unsurunu da teşkil ediyorlardı.
Abraham Lincoln tarihe, köleliği ortadan kaldıran ABD Başkanı olarak geçmiştir. Lincoln siyah-adamın beyaz-adam ile eşit olduğu gibi bir fikrisavunmuyordu. Başkan, zencilerin beyazlardan daha aşağıda olduklarını ve aynı haklara sahip olmamaları gerektiğini düşünüyordu. Fakat, siyahların da insan olduğunu, emeğin kutsal olduğunu ve bir insanın emeğinin karşılığını alması gerektiği yönündeki inancını ortaya koyması, güney eyaletlerinde ciddi tepki toplamaktaydı. Lincoln’un bu görüşünün, çocukluğunda ve gençliğinin bir kısmında tüm emeğinin, bir karşılık verilmeksizin babası tarafından istismar edilmiş olmasından kaynaklandığına inanılır.
Abraham Lincoln, 12 Şubat 1809 senesinde Thomas ve Nancy Lincoln’un evladı olarak Kentucky Eyaleti’nin, Hardin Ilçesinde dünyaya geldi. Thomas bir marangozdu ve babasının tüm serveti ölümünün ardından büyük ağabeyine kaldığı için, kendi başına zorluklarla biriktirdiği paralarla kendi çiftliğini kurdu. Ne var ki, o yıllarda Kentucky Eyaleti’nin kadastro sistemi oldukça ilkeldi ve mülk sınırlarının kesin tespit edilememesi sebebiyle sık sık sorunlar yaşanmaktaydı. Sahip olduğu iki arazinin tapusu Eyalet tarafından iptal edilince ailesi ile birlikte 1816 senesinde, hükümetin verilen tapuları garanti edebilmesi sebebiyle Indiana’ya taşındı. Abraham Lincoln bu taşınma olayına ilerideki yıllarda değinirken babasının "bir ölçüde köleliğe karşı olduğu için, ama esas itibarıyla tapu problemlerinden" dolayı taşındığını söyler.
Lincoln’lar Ohio Nehrini geçerek Perry Ilçesi, Little Pigeon Creek’de yerleştiler. O sıralarda aileleri Thomas, Nancy, genç Abraham ve ablası Sarah’dan oluşmaktaydı. Lincoln, 1859’da bu günlere ait düşüncelerini ifade ederken "Yeni evimize Eyaletin Birliğe yeni katıldığı dönemde yerleşmiştik. Oldukça vahşi bir bölge olan Indiana’da ormanlar hálá vahşi ayılar ve diğer hayvanlarla doluydu..." demektedir.
Arazinin tarıma açılabilmesi için Abraham ağaç kesme işine başladı. Oldukça genç olmasına rağmen iri yarı bir fiziği vardı ve 23 yaşına kadar elinden balta düşmeden sürekli çalıştı. Buna istisna olan durumlar ise tarlanın sürülme ve hasat mevsimleriydi. Gençliği kaslarını çalıştırıp aklını uyuşturacak kadar uzun ve oldukça zor şartlarda geçen Lincoln’un vücudu öylesine atletik ve güçlüydü ki, yıllar sonra ölümünün ardından otopsi yapan doktorlar buna dikkat çekmekten kendilerini alamamışlardı.
1818 yılında Abraham’ın annesinin "süt hastalığı"ndan ölmesinin ardından babası Thomas, Sarah Bush Johnston ile evlendi. Ancak trajediler Lincoln ailesinin peşini bırakmıyordu. 1828 yılında ablası Sarah, doğum yaparken can verdi. Bu iki ölümün Abraham üzerinde oldukça derin ve yaşamı boyunca iz bırakacak etkileri olmuştur. Onu tanıyanlarca da gözlemlendiği ve aktarıldığı şekilde Lincoln melankolik, çoğu zaman depresif ve ölüme eğilimli bir ruh haline sahipti.
Eğitimsiz bir çiftçi
Lincoln, gençliği boyunca neredeyse hiç öğretim görmemişti. "O günlerde insanı eğitim görmek için motive edecek pek bir şey yoktu" diye anlatırdı bu durumu. Tamamen kendi kendini eğitmiş olan Lincoln’un hiç öğretim görmediğine inanmak oldukça zordur. Hele onun Ingilizce’ye hakimiyeti, kitleler karşısındaki muhteşem konuşma yeteneği, başarılı politik ve avukatlık kariyeri düşünüldüğünde insan gerçekten hayret içerisinde kalır. O yıllarda Lincoln zamanının büyük bölümünü babası tarafından görevlendirildiği saban başında ya da ormanda ağaç keserek geçiriyordu. Oldukça çalışkan bir insan olan Abraham’ı babası zaman zaman komşularına da ırgat olarak kiralamakta, bundan elde ettiği gelirden ise ona tek bir cent bile vermemekteydi. Bir insanın emeğinin karşılığının bir başkası tarafından gasp edildiği bu durumun Lincoln üzerinde yarattığı infialin, onun kölelik karşıtı düşüncelerinin temelinde yatan unsur olduğu söylenebilir.
1830 senesinde Abraham’ın babası tekrar taşınmaya karar verdi ve aile bu sefer de Illinois Eyaleti’ne göç ederek Springfield’a yerleşti. Lincoln artık yirmi bir yaşındaydı. Ancak sonraki yıllarda ortaya koyacağı müthiş başarıların bir izini görmek, o yıllarda mümkün değildi. Gerçekten de çalışkan, güçlü kuvvetli, aklından ziyade pazılarıyla çalışan, bir yerleşimcinin tipik köylü çocuğuydu.
Bu yıllarda tekrardan babası için çalışmakla beraber, Abraham artık tek başına yoluna devam etmek, babasının yönetiminden bağımsız olmak için şiddetli bir istek duyuyordu. Politika ise onun içgüdüsel olarak yöneldiği bir alandı. Bu eğilimin ilk örneği ise 1830 yılında Springfield’ın içinden akan Sangamon nehrinin ıslah edilmesi ile ilgili olarak yaptığı spontane konuşmadır.
Abraham, 1831 yılında artık ebediyen babasının yönetiminden ayrılarak New Salem’e yerleşti. Eğitimsiz ve eski püskü giysiler içerisinde, hiç de başarılı bir politikacı adayı olarak gözükmüyordu. Bir bakkaliye dükkánında tezgáhtarlık yaparak hayatını kazanmaya başladı. Alçak gönüllü yaradılışının yanı sıra, o tarihlerde yerleşimciler arasında çok kıymet verilen iki özelliğe sahip olması ile kendini göstermeye başladı: Olağanüstü fiziksel güç ve eğlenceli hikáyeler anlatabilme özelliğinin yanı sıra espri yapma konusundaki becerisi. Bunlardan ilkini sergilediği bir durum, yerel gençlerin lideri konumundaki Jack Armstrong ile yaptığı güreştir. Neticesinde topluma kendini sevdirdiği bu mücadeleden sonra kendisine "Dürüst Abe" lakabı verilmiş ve Armstrong ile hayat boyu sürecek dostlukları başlamıştır. Bunun ardından yaşamının geri kalanında da sürdüreceği kendi kendini eğitme çalışmalarına, gramer dersleri alarak ve Shakespeare okuyarak başlamıştır.
1832 senesinde yeni memleketindeki popülerliğini Eyalet Meclisi’ne adaylığını koyarak sınadı. 1832 Mart’ında adaylığını ilan ettiği konuşmasında iç yapılanmayı ve eğitime vereceği desteği ön plana çıkardı. Genç Lincoln, en büyük arzusunun "hemşehrileri tarafından saygı görmek" olduğunu söyleyip, konuşmasını kendine has kederli üslubunu yansıtan bir ifade ile tamamladı: "Ancak, eğer benim kıymetli hemşehrilerim üstün öngörüleri ile beni arka planda tutmayı yeğleyeceklerse, bugüne değin yaşadığım hayal kırıklıklarıyla edindiğim bağışıklık sayesinde bu duruma çok fazla üzülmeyeceğimi ifade etmek isterim."
Bu dönemde Lincoln’un popülerliğini arttıran bir olay daha meydana gelmişti. Illinois Başkanı John Reynolds yerlilere savaş ilan etmiş, Abraham’ı da New Salem milis bölüğüne komutan olarak atamıştı. Daha sonraları bu olayı "o zamana değin en çok gurur duyduğum olay bu olmuştur" diye hatırlayacaktır.
Pek de gurur duyulamayacak bir durum olan bu savaş, Kara Şahin liderliğindeki 500 kadar Sac ve Fox yerlisinin açlıktan ölmemek için yerleşimci bölgelerinde mısır ekimi yapması sonucunda patlak vermiş, oldukça eşitsiz olan güçlerin mücadelesi sonunda bu yerliler Wisconsin’e kadar sürülmüş ve orada Kötü Balta Savaşı’nda hemen tamamı katledilmiştir. Lincoln, bu çatışmalarda fiili olarak bulunmamış, Ağustos ayında New Salem’deki seçimlere katılmak üzere geri dönmüştür. Ancak, dört koltuk için mücadele veren on üç kişi arasında sekizinci olabilmiş ve bu ilk politik denemesinde hüsrana uğramıştır.
Siyasetçi Lincoln
Genç Lincoln, ticaretle uğraşmaya karar verecek ve New Salem kentinde bir bakkaliye dükkánına ortak olacaktır. Iflasla sonuçlanan bu ticari girişimin ardından şansını tekrar politikada dener ve bu sefer 1834 senesinde Eyalet Meclisi’nde sandalye kazanmayı başarır.
Hayatında ilk kez sahip olduğu tek takım elbisesini giyerek o zamanki eyalet başkenti olan Vandalia’ya ulaşır. Mensubu bulunduğu Whig Partisi’nin üyesi olarak bir Eyalet Bankası kurulması ve büyük Illinois Kanal projesi için çalışmalarda bulundu. Whig Partisi’nin genel politikası gereği, benzeri yapılanma projelerini sürekli destekledi.
Lincoln, kısa zamanda espri yeteneğini sergilemeye başladı. Meclis’te yanlışlıkla görevli memurun bulunduğu bir pozisyona ikinci bir atama yapıldığında, Lincoln kıs kıs gülerek, bu durumun çok iyi olduğunu, bu sayede ilk memur vefat ederse tekrardan atama yapma zahmetine girmek zorunda kalmayacağını söyleyerek bu karakterini ortaya koyuyordu. Keskin zekásı ve esprili üslubuna rağmen kariyerinin bu aşamasında Abraham bir liderden çok, bir destekçiydi. On iki ayrı komisyonda görev almıştı ve Partisi için kanun teklifleri ve önergeler hazırlıyordu. 1836’da bir dönem daha Meclis’e seçildi.
Parti’den arkadaşı olan John T. Stuart, Lincoln’a hukukçu olmasını tavsiye ediyordu. Ilk başlarda çekingen kalsa da, daha sonra mevcut hukuk sistemindeki oldukça ilkel muhakeme ve hukuk süreçlerini gözlemleyerek, eğitimsiz olmasının hukukçu olmasına bir engel teşkil etmeyeceğine karar verdi. Baba geleneği olan çiftçilikle tüm bağlantısını kopararak hızla kendini hukuk yönünde eğitmeye başladı. Çiftçilik ona hiç çekici gelmiyordu. Tersine, esas önemli olanın, kendi Partisinin önerdiği şekilde, yeni topraklar edinmek yerine, ekonomik ve endüstriyel gelişme ve ulaşım hatlarının iyileştirmesi yoluyla ilerleme olduğunu düşünüyordu. 1836’da ikinci kez Meclis’e girmesinin ardından aynı yılın Eylül ayında hukuk lisansını aldı.
1836-1837 döneminde Meclis’e gönderilmiş Sangamon Ilçe Delegasyonu, üyelerinin boyları sebebiyle, "Uzun Dokuzlar" diye adlandırılıyordu. Delegasyonun ortak amacı eyalet başkentinin Vandalia’dan Springfield’a taşınmasıydı. Lincoln bu görüşün lokomotifliğini yapmaktaydı ve yasa tasarısına, başkent olacak şehrin 50.000 USD tutarında bir parayı Eyalet’e bağışlaması maddesini ekleterek daha küçük şehirleri elimine etmeyi başardı. Lincoln’un büyük çabası sayesinde tasarı Meclis’ten geçti ve Springfield yeni başkent oldu. Bu olay Lincoln’un politika sahnesinde ne kadar etkili bir rol oynayabileceğinin bir örneği olarak dikkatleri topladı. Her ne kadar Lincoln etkili bir isim olsa da, Whig Partisinin temel politikası olan altyapı hizmetleri konusundaki yasa tasarılarının lokomotifi durumundaki isim, daha sonradan Lincoln ile ciddi bir rekabete girişecek olan Stephen A. Douglas’tı.
Köleliğin sonuna doğru
Köleliğin ortadan kaldırılması yönündeki ilk somut hareket, William Lloyd Garrison önderliğinde 1830’larda başlamıştı. Ilk başlarda, bu hareket çok büyük muhalefetle karşılaştı. Birçok Amerikalı, köleliğin kaldırılması yandaşlarını, birliği yok etme niyetinde olan anayasa düşmanı fanatikler olarak görüyordu. Kaldırılma karşıtı bir hareket çok geçmeden oluştu ve Illinois Eyaleti’ndeki kaldırılma yandaşı bir gazetenin editörü olan Elijah Lovejoy 1837 yılında öfkeli bir kalabalık tarafından linç edilerek öldürüldü.
Güney Eyalet Meclisleri, kuzeydeki muadillerinden kaldırılma yandaşlarına karşı sert önlemler alınması yolunda baskı yapmaya başladılar. Çoğunlukla güneyli yerleşimcilerin yaşadığı ve köleliğin çeşitli şekillerde sürmekte olduğu Illinois Eyaleti’nde bu çağrılar oldukça olumlu karşılanıyordu. Güneylilerin çağrılarına uyan Illinois Meclisi 1837 senesinde kaldırılma hareketini kınayan bir bildiri yayınladı. Lincoln’un köleliğin kaldırılması yönünde kamu önündeki ilk eylemi bu tasarıya karşı çıkması olmuştur.
Iki yıl sonra, Lincoln ve Douglas sürmekte olan başkanlık seçimlerine ilişkin konularda halk önünde münazaralar yapmaya başladılar. 1858’de yapacakları meşhur münazaraların bir provası olarak iki rakip Martin Van Burne’in başkanlığı, hazine, ve köleliğin kaldırılması hareketi üzerine ateşli tartışmalar gerçekleştirdiler. Douglas’ın Whig’lerin köleliğin kaldırılmasına destek verdiği savını çürütmek için, Lincoln Van Buren’in zencilerin sınırlı ölçüde oy kullanma hakkının verilmesini desteklediğini savunarak Douglas’ı oldukça öfkelendirdi.
Aslında, Lincoln’un zencilerin oy verme konusunu rakibine karşı kullanması, onun zenciler konusundaki görüşlerinin sınırını da temsil eder. Köleliği lanetlemekle beraber, Lincoln, kariyerinin bu aşamasında asla zencilere oy hakkının verilmesinden yana değildi ve bu hususu zencilerden nefret eden Illinois Eyaleti’nde kullanmaktan da çekinmiyordu. Lincoln inatla Harrison-Tyler ekibini destekledi ve Whig’ler Illinois’de kaybetmelerine rağmen, başkanlığı kazandılar ve bunun sonucu olarak Lincoln’un politik nüfuzu daha da güçlendi.
4 Kasım 1842’de Lincoln, oldukça fırtınalı geçen bir ilişki nihayetinde Mary Todd ile evlendi. Lexington, Kentucky doğumlu olan Mary, 1839’da kız kardeşi Elizabeth ile beraber yaşamak için Springfield’a yerleşmişti. Illinois başkanının oğlu olan eniştesi Ninian Edwards sayesinde derhal seçkinler grubuna dahil oldu. Kısa zamanda Lincoln ile tanıştılar ve fırtınalı ilişkileri de başlamış oldu. Her ne kadar evlilikleri oldukça sancılı da olsa, Lincoln üzerinde sakinleştirici bir etki yapıyordu. Onu tüketen ruh hali değişiklikleri yaşıyor, çalışmasını engelleyecek ölçüde depresyona girmesine sebep oluyordu. Meclis çalışmaları sırasında Vandalia’dan gönderdiği bir mektupta şöyle yazıyordu "Anlatamayacağım bazı şeyler ruhumu o kadar sıktı ki, burada olmaktansa dünyanın herhangi başka bir yerinde olmayı yeğlerim."
Evliliği Lincoln’un davranışlarındaki depresyon belirtilerini büyük ölçüde azaltmış olmasına rağmen, Lincoln yaşamı boyunca melankolinin esiri olmuştur. Hukuk bürosundan ortağı ve dostu William H. Herndon Lincoln’u şöyle tanımlar: "Üzgün görünüşlü bir adam; yürürken sanki üzerinden melankoli akar... Sürekli üzgün görünüşü onun en karakteristik özelliğidir."
Ulusal siyasete geçiş
1846 senesinde Lincoln evanjelist rakibi Peter Cartwright’ı geride bırakarak Illinois Eyalet Meclisi’nden Birleşik Devletler Kongresi’ne geçti. Bu zafer, onun politik kariyerinde büyük bir adım teşkil etmişti ve bu sayede ulusal arenada politika yapmaya başladı. Ancak bu kampanya, Lincoln’un inançları hakkında yeni şüpheler ortaya koymuştur.
Cartwright’la olan mücadelesi sırasında rakibi onu dini açıdan inançsız olmakla suçlamış ve bu sayede Lincoln’un dini görüşleri de gün ışığına çıkmıştır. Bu süreç zarfında onun Tanrıya inanan ancak dini reddeden ya da en azından şüpheyle bakan bir kişi olduğu göze çarpmıştır. Aslında bu durum, sivil savaş öncesi Amerikan toplumunun oldukça dindar yapısını da ortaya koyar. 1830 ve 40’larda birçok Amerikalı, tarihçilerin Ikinci Büyük Uyanış diye adlandırdıkları bir süreç sonunda geniş tabanlı bir hareketle Protestan mezhebine geşmişti. Püritenlerin Büyük Uyanış diye adlandırılan canlanışının benzeri olan bu hareketin öncüleri arasında Cartwright ve Charles Grandison Finney de vardı.
Lincoln’un ABD Kongresi’ndeki dönemi boyunca ana konu Meksika Savaşı olmuştu. Başkan James K. Polk, Demokratların batıda daha fazla toprak edinilmesi taleplerini, Meksika’yla olan küçük bir sınır anlaşmazlığını tam bir savaşa çevirerek cevapladı. Amerikan orduları Mexico City’ye doğru yürüyüşe geçtiler ve Meksika ordularını mağlup ettiler. Lincoln bu savaşın en büyük muhaliflerinden biriydi ancak onun protestoları, Amerikan askerlerini eve döndüremedi ve Amerikan zaferlerinin sonucu olarak Meksika’dan büyük toprak kazanımları sağlandı.
Bugünkü ABD’nin güney batısının hemen tamamını oluşturan bu araziler, kölelik konusunu tekrar Amerikan politik gündeminin üst sıralarına taşıdı. On yıllardır köleliğe izin veren ve vermeyen eyaletlerin birlikte var olduğu tuhaf statüko, yeni arazilerde ne yapacağını soruyordu: bu bölgelerde kölelik olmalı mıydı, olmamalı mıydı?
Bu durum sonraki yılların politik tartışmalarına damgasını vurdu ve daha sonradan Iç Savaş’a dönüşecek ihtilafın da kıvılcımını çaktı.
Avukatlığa dönüş
Kongre’deki dönemi sona eren Lincoln Illinois’e döndü ve avukatlık mesleğini sürdürdü. Zaten melankolik bir insan olan Lincoln, oğlu Edward’ın 1850’de üç yaşında ölmesi, ardından 1851’de babasını kaybetmesiyle daha da depresif bir kişiliğe büründü ve din ile olan ilişkisi derinleşmeye başladı.
Lincoln’un kişisel sorunlarıyla uğraştığı bu dönemde Amerika oldukça sancılı günler yaşıyordu. Meksika’dan alınan bölgelerde güneyli ve kuzeyli milisler, diğerinin avantaj kazanmasını ve bu bölgelerdeki ekonomik ve sosyal yapılanmayı şekillendirmesini engellemek için çatışmaya başlamıştı. Bunlar arasında baş ihtilaf konusu yine "kölelik" idi. Ilımlı politikacıların Birliğin hálá sürebileceğine yönelik iyi dileklerinin dayanaksız olduğu kısa sürede ortaya çıkacaktı.
Meksika’dan edinilen bölgelerde yaşanan sıkıntılı durum Lincoln’u tekrar politika sahnesine çekti. 1854’de Demokrat senatör Stephen Douglas batı bölgelerinin yerleşime açılması konusunu gündeme taşıdı. Güneyli ve kuzeyli politikacılar mevcut politik dengeyi korumak için çekişirken birçok yerleşimci akın akın bu bölgelere göç etmeye başladı. Hem kuzeyli hem de güneyli yerleşimciler, aynı yerlerde mesken ediniyor, geldikleri yerdeki kanunları da burada uygulamak istiyorlardı. Bu durum özellikle kölelik konusunda çatışmaların yaşanmasına sebep oluyordu. Kongre, bu arazilere resmi bölge statüsü vermekte ayak sürüyordu, çünkü güneyli ve kuzeylilerin çatışan beklentileri çok vahim neticeler doğurabilirdi. Bir çok kuzeyli, Batı’yı köle işçilerle rekábet olmayan, beyaz yerleşimciler için cennet olarak görürken, güneyliler kölelerini azat etmeksizin buralarda yaşayabileceklerini umuyorlardı.
Stephen Douglas bu durumu Kansas-Nebraska yasa tasarısı ile sona erdirdi. Bu yasaya göre bölgedeki kanunu halk belirleyecekti. "Halk Egemenliği" tabir olunan bu yasa uyarınca eyaletlerinde kölelik olup olmayacağına orada yaşayan yerleşimciler karar verecekti.
Douglas’ın Amerikan Demokratik Geleneğine uygun bulduğu bu tasarı 1854 baharında yasalaştı ancak mevcut çatışmaların daha da şiddetlenmesine sebep oldu. Çünkü iki taraf da yeni bölgelerde kendi kanunlarının uygulanması için ellerindeki her imkánı kullanarak baskı kurmaya çalışıyordu.
Bu gelişmeler, köleliğin batıya doğru yayılmasına karşı çıkanlarca, Cumhuriyetçi Parti’nin kurulmasına sebep oldu. Bu sorun Abraham Lincoln’un politika sahnesine geri dönmesini sağlamış, Cumhuriyetçi Parti, onun mesajını tüm ulusa duyurmuştu. Lincoln, Cumhuriyetçi Parti’nin en etkili isimlerinden biri olarak 1859 seçimlerinde Parti adaylarını desteklemek üzere kampanyalara katılmıştı. Zaman içerisinde Lincoln’un yükselen yıldızı, çevresindekilerce başkanlığa namzet bir şahsiyet olduğu görüşünü kuvvetlendirdi ve 1860’da Cumhuriyetçi Parti’nin Başkan Adayı olarak seçildi.
İç Savaş ve Lincoln Suikasti
Lincoln nüfusu fazla olan kuzey eyaletlerinden aldığı destekle seçimi kazandı ve güneyliler bu durumu bardağı taşıran son damla olarak gördüler. Lincoln’un seçilmesi ve yemin etmesi arasında geçen birkaç ay zarfında bir grup eyalet Birlik’ten ayrıldıklarını ilan ettiler. Yeni Başkan’ı çok zor bir görev bekliyordu: Iç Savaş.
Sumter kalesinin düşmesinden sonra Lincoln bir ordu toplayarak Birliği paramparça olmaktan kurtarmaya karar verdi. Olağanüstü baskılara, can kaybına, muharebelerde alınan yenilgilere, ölüm tehditlerine rağmen 4 yıl süren Iç Savaş boyunca Birliği yeniden oluşturma fikrinden taviz vermedi. 1 Ocak 1863 de Azatlık Beyanını yayınladı. Bu deklarasyonla Birliğin egemenliğinde olmayan Konfederasyon Eyaletleri’ndeki tüm kölelerin azat edildiğini ilan ediyordu.
1864’de Ulysses S. Grant’i Birleşik Devletler Başkomutanı olarak atadı. Güneyliler artık gerilemeye başlamıştı. Lincoln Andrew Johnson ile birlikte tekrardan başkan seçildi. 9 Nisan 1865’de güney kuvvetlerinden General Robert E. Lee ordusuyla beraber Grant’a teslim oldu. Iki gün sonra, Lincoln Beyaz Saray etrafında toplanan kalabalığa bir konuşma yaptı. Değindiği konular arasında bazı belirli zencilere oy verme hakkının verilmesini destekleyeceğini belirtti. Bu konuşma, kalabalıktaki güney sempatizanı ve Başkan’ın temsil ettiği her şeyden nefret eden aktör John Wilkes Booth’u oldukça öfkelendirdi ve Başkan’ı öldürmeye kesin karar verdi.
Aslında bu, Booth’un Başkan’a zarar vermek için ilk teşebbüsü değildi. 1864 yazının sonlarında, Booth Abraham Lincoln’u kaçırmak için planlar yapmıştı. Koyu bir güney sempatizanı olan bu genç adam, güneyliler lehine casusluk, asi ordusunun ihtiyacı olan kinin ve diğer tıbbi malzemelerin kaçakçılığını yapmaktaydı. Lincoln’u kaçırmaktaki maksadı ise, Başkan’a karşılık kuzeylilerin elindeki güneyli esirleri serbest bıraktırarak, Konfederasyon’un iyice seyrelmiş saflarına bir nebze olsun destek sağlama umuduydu.
Booth yerel serserilerden oluşturduğu grubuyla planlar yapmaya başladı. Birkaç ay içerisinde, Michael O’Laughlen, Samuel Arnold, Lewis Powell, John Suratt, David Herold ve George Atzerodt’u saflarına kattı. Booth, Lincoln’un 17 Mart 1865’te "Duru Sular Derin Akar" adlı oyunu seyretmek üzere Washington’un az dışında olan Campbell Hospital’da olacağını öğrendi ve Başkan’ı kaçırmak için en iyi fırsatın, onu arabadayken kıstırmak olduğunu düşündü. Ancak son anda Başkan tiyatro oyunu seyretmek yerine 140. Indiana Alayı’nı ziyaret etmeye karar verince komplocuların planı suya düştü. Planın başarısızlığa uğramasıyla ümitlerini yitiren çete büyük ölçüde dağıldı. Tek başına kalan Booth, her ne kadar artık güney için bir umut kalmasa da yapabileceği son şeyi yapmak istemekteydi: Lincoln’u öldürmek.
14 Nisan 1865’de Lincoln’lar "Amerikalı Kuzenimiz" adlı oyunu seyretmek için Ford Tiyatrosu’ndaydılar. Oyun sırasında Booth tiyatroya geldi, arkadan gizlice şeref locasına girdi ve saat 22:15’te Başkan Lincoln’a kafasının arkasından ateş etti. Başkan yaralı halde caddenin karşısındaki Peterson House’a götürüldü. Ertesi gün saat 07:22’de hayata gözlerini yumdu. Bu olay, Amerika’daki ilk başkan suikastı olarak tarihe geçerken halkı büyük üzüntüye boğmuştu. Lincoln’un ölümüne yol açan sebep, o zamanlarda halkın arasında yaşanan derin nefretler ve bölünmelerdi. Naşı trenle Illinois, Springfield’a götürüldü ve 4 Mayıs 1865’te Oak Ridge Mezarlığı’nda toprağa verildi. Bu suikast sebebiyle, başlattığı yeniden yapılanma hareketi, Lincoln’un liderliğinden yoksun olarak sürdürüldü.
Abraham Lincoln, Sivil Savaş sırasında Amerika Birleşik Devletleri’nin ulusal birliğinin muhafazası yönündeki olağanüstü çabaları ve köleliğin kaldırılmasında oynadığı lider ve etkili rol ile anımsanmaktadır. Aynı zamanda onun alçakgönüllü kişiliği, karakteri, yaptığı konuşmalar ve mektupları ile beraber, azmi ve çalışkanlığı sayesinde basit bir köylü çocuğu iken Amerika Birleşik Devletleri’nin en üst yönetim seviyesine kadar yükselebilmesiyle, birçokları için gerçek bir kahraman ve idol olmuştur.
Abraham Lincoln, Amerika’nın büyük değişimlerden geçtiği bir dönemde yaşamıştı. Politik, sosyal, ekonomik ve teknolojik alanda durmaksızın yaşanan gelişmeler, ülkeyi hızla değiştirmekte, ama bunun yanı sıra, çatışan çıkarlar nedeniyle kutuplaşmaları da arttırmaktaydı. Çıkar çatışmalarının odağında kölelik müessesesi bulunmaktaydı. Yüzyıllardır, özellikle güney eyaletlerinde, Afrika’dan getirilen zenciler, köle olarak kullanılmakta, insanoğlu bir mal gibi alınıp satılmaktaydı. Ağırlıklı olarak pamuk tarlalarında kullanılan bu insanlar, en temel haklardan bile yoksun şekilde çalışırken, güney ekonomisinin hayati bir unsurunu da teşkil ediyorlardı.
Abraham Lincoln tarihe, köleliği ortadan kaldıran ABD Başkanı olarak geçmiştir. Lincoln siyah-adamın beyaz-adam ile eşit olduğu gibi bir fikrisavunmuyordu. Başkan, zencilerin beyazlardan daha aşağıda olduklarını ve aynı haklara sahip olmamaları gerektiğini düşünüyordu. Fakat, siyahların da insan olduğunu, emeğin kutsal olduğunu ve bir insanın emeğinin karşılığını alması gerektiği yönündeki inancını ortaya koyması, güney eyaletlerinde ciddi tepki toplamaktaydı. Lincoln’un bu görüşünün, çocukluğunda ve gençliğinin bir kısmında tüm emeğinin, bir karşılık verilmeksizin babası tarafından istismar edilmiş olmasından kaynaklandığına inanılır.
Abraham Lincoln, 12 Şubat 1809 senesinde Thomas ve Nancy Lincoln’un evladı olarak Kentucky Eyaleti’nin, Hardin Ilçesinde dünyaya geldi. Thomas bir marangozdu ve babasının tüm serveti ölümünün ardından büyük ağabeyine kaldığı için, kendi başına zorluklarla biriktirdiği paralarla kendi çiftliğini kurdu. Ne var ki, o yıllarda Kentucky Eyaleti’nin kadastro sistemi oldukça ilkeldi ve mülk sınırlarının kesin tespit edilememesi sebebiyle sık sık sorunlar yaşanmaktaydı. Sahip olduğu iki arazinin tapusu Eyalet tarafından iptal edilince ailesi ile birlikte 1816 senesinde, hükümetin verilen tapuları garanti edebilmesi sebebiyle Indiana’ya taşındı. Abraham Lincoln bu taşınma olayına ilerideki yıllarda değinirken babasının "bir ölçüde köleliğe karşı olduğu için, ama esas itibarıyla tapu problemlerinden" dolayı taşındığını söyler.
Lincoln’lar Ohio Nehrini geçerek Perry Ilçesi, Little Pigeon Creek’de yerleştiler. O sıralarda aileleri Thomas, Nancy, genç Abraham ve ablası Sarah’dan oluşmaktaydı. Lincoln, 1859’da bu günlere ait düşüncelerini ifade ederken "Yeni evimize Eyaletin Birliğe yeni katıldığı dönemde yerleşmiştik. Oldukça vahşi bir bölge olan Indiana’da ormanlar hálá vahşi ayılar ve diğer hayvanlarla doluydu..." demektedir.
Arazinin tarıma açılabilmesi için Abraham ağaç kesme işine başladı. Oldukça genç olmasına rağmen iri yarı bir fiziği vardı ve 23 yaşına kadar elinden balta düşmeden sürekli çalıştı. Buna istisna olan durumlar ise tarlanın sürülme ve hasat mevsimleriydi. Gençliği kaslarını çalıştırıp aklını uyuşturacak kadar uzun ve oldukça zor şartlarda geçen Lincoln’un vücudu öylesine atletik ve güçlüydü ki, yıllar sonra ölümünün ardından otopsi yapan doktorlar buna dikkat çekmekten kendilerini alamamışlardı.
1818 yılında Abraham’ın annesinin "süt hastalığı"ndan ölmesinin ardından babası Thomas, Sarah Bush Johnston ile evlendi. Ancak trajediler Lincoln ailesinin peşini bırakmıyordu. 1828 yılında ablası Sarah, doğum yaparken can verdi. Bu iki ölümün Abraham üzerinde oldukça derin ve yaşamı boyunca iz bırakacak etkileri olmuştur. Onu tanıyanlarca da gözlemlendiği ve aktarıldığı şekilde Lincoln melankolik, çoğu zaman depresif ve ölüme eğilimli bir ruh haline sahipti.
Abraham Lincoln (1809-1865), 1860 yılında Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçilen Amerikalı siyaset adamı. ABD'nin 16. başkanı (1861-1865). Amerikan İç Savaşı sırasında başkanlık yaptı. Köleliği kaldırma sözü vererek yeni kurulmuş olan Cumhuriyetçi Parti'nin adaylığından başkan seçildi. Savaş Abraham Lincoln'un yönetimi altındaki kuzeyin galibiyetiyle sonuçlandı. Savaşın sonralarında bir güneyli tarafından suikast sonucu öldürüldü. Köleliğe son vermesi ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bütünlüğünü koruması nedeniyle ABD tarihinin en büyük başkanlarından biri olarak bilinir. Abraham Lincoln'un resmi 5 ABD dolarlık banknotların ve 1 ABD sentlik madeni paraların üzerinde görülebilir.
Yoksul bir ailenin oğlu olan Lincoln, daha çok küçükken çalışarak hayatını kazanmak zorunda kaldı. Çeşitli işlerde çalıştı ve boş zamanlarında hep okudu. Böylece kendi kendini yetiştirdi, avukat oldu. Sonra politikaya atılıp 1846'da İllinois eyaletinden milletvekili seçildi.
Lincoln köleliğe karşı söylevleriyle kısa zamanda ün kazandı; o zamanlar güney eyaletlerinde elemeğinin en büyük bölümünü köle zenciler meydana getiriyordu. 1860 yılında Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçilmesi, kölelikten yana olan eyaletlerde şiddetli tepkilere yol açtı; bunlar ayrılmağa, yani birliğin geri kalan eyaletlerinden kopmağa karar verdiler.
Bunun üzerine Lincoln, ulusal birliği korumak için şiddete başvurmak zorunda kaldı. Dört yıl süren kanlı bir iç savaşın sonunda, isyancı güneyliler kayıtsız şartsız boyun eğdiler ve Amerikan topraklarının tamamında kölelik yasaklandı.
Amerikan İç Savaşı Abraham Lincoln'un yönetimi altındaki kuzeyin galibiyetiyle sonuçlandı. Savaşın üçüncü yılında, 1 Ocak 1863 tarihinde Lincoln Emancipation Proclamation adlı bildirgesini yayınlamıştır. Bu bildirge Amerika'nın birçok eyaletinde köleliği yasaklamış ve savaşın sonucunu büyük ölçüde etkilemiştir. Bunun nedeni ise özgür olan kölelerin Kuzey eyaleti için savaşmış olmasıdır. Lincoln, savaşın sonlarında bir güneyli tarafından suikast sonucu öldürülmüştür. Köleliğe son vermesi ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bütünlüğünü koruması nedeniyle ABD tarihinin en büyük başkanlarından biri olarak bilinir. Abraham Lincoln'un resmi 5 ABD dolarlık banknotların ve 1 ABD sentlik madeni paraların üzerinde görülebilir.
Kuzey ve güney eyaletleri arasında yapılan bu savaş, tarihe Ayrılık Savaşı adıyla geçti. Lincoln geniş ulusal «kalkınma» programını uygulamağa zaman bulamadı, çünkü 1865 yılında, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına ikinci defa seçilişinden sonra öldürüldü.
Ayrılık Savaşı ertesi yeniden başkan seçilen Lincoln, bir milli uzlaşma öneren ünlü konuşmasını yaptı: "Kimseye hınç beslemeden (...), milletin yaralarını sarmak için (...), kendi içimizde ve bütün milletler arasında haklı ve sürekli bir barış sağlamak için elimizden geleni yapalım". Bu konuşmasından birkaç hafta sonra Lincoln, bağnaz bir Amerikalı tarafından vurularak öldürülecekti.
Lincoln'ün Hayatı
ABD’nin 16. başkanı olan Abraham Lincoln, ülkesinin en büyük devlet adamlarından biridir. Kentucky eyaletinin Hardin bölgesinde, yoksul bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya geldi. Dokuz yaşındayken annesi ölen Lincoln, bir yıl kadar okula gidebildi. Üvey annesinin özendirmesiyle çok okuyarak kendini yetiştirdi. 1830'da ailesinin Illinoisa taşınması üzerine Lincoln Mississipi'de işleyen bir gemide iş buldu. Daha sonra New Salem'de de çeşitli işlerde çalıştı. Lincoln 1834'te Illinois Yasama Meclisi'ne seçilerek siyasal yaşama atıldı. Bu arada hukuk çalışarak kendini yetiştirmiş ve 1836'da baronun sınavından geçmeyi başarmıştı. 1842'de Mary Ann Todd'la evlendi. Lincolnlar'ın dört oğlu oldu.
Ülkesinin siyasal yaşamında adını duyurmadan çok önce yetenekli bir avukat olarak sivrilen Lincoln'un başarısı, keskin zekası ve sağduyusu kadar, dürüstlüğü ve adalete olan bağlılığından da ileri geliyordu. Dört dönem üst üste Yasama Meclisi'ne seçilen Lincoln, bu dönemde köleliğin yeni kurulan batı eyaletlerinde de yasallaştırılmasını isteyenlere karşı çıktı. 1847'de Illinois'dan Kongre'ye seçildi. Bu sırada Meksika ile savaşa girilmişti. Lincoln Meksika ile savaşın sürdürülmesinden yana değildi. Meksika Savaşı'nın sonunda ABD topraklarının genişlemesi, kölelik sorununa yeni bir boyut getirdi. Güneyliler ABD' ye yeni katılan topraklarda köleliğin anayasaya aykırı olmadığını ileri sürüyordu. 1856'da Cumhuriyetçi Parti'ye giren Lincoln, 1858'deki senato seçimlerinde rakibi Stephen A. Douglas'ın karşısında yenilgiye uğradıysa da, seçim kampanyası sırasında öne sürdüğü köleliğe ilişkin görüşler ülkede geniş tartışmalara yol açtı. 1860'taki parti kongresinde başkan adayı seçildi ve Mart 1861'de ABD'nin 16. başkanı oldu. Güneyliler Lincoln'un başkan seçilmesini tepkiyle karşıladı. Bu sırada köleliğin varlığını sürdürdüğü 15 eyalete karşılık, 19 özgür eyalet bulunuyordu. Lincoln resmen başkanlık görevine başlamadan önce Güney Carolina bağımsızlığını ilan etti. Bundan sonraki bir yıl içinde 10 Güney eyaleti daha bağımsızlığını ilan etti. Bu eyaletler Jefferson Davis'in başkanlığında Amerika Konfederasyonu'nu kurdu.
Güney Carolina'nın Sumter Kalesi'ni kuşatıp de geçirmesiyle Amerikan İç Savaşı başladı. 1 Ocak 1863'te Lincoln, Güney eyaletlerinde köleliğin kaldırıldığını açıkladı. Lincoln' un başkanlık süresinin hemen tamamı ayrılıkçı Güney eyaletleriyle savaşmakla geçti. Lincoln'un karşılaştığı en önemli sorun, Robert E. Lee ve Thomas J. Jackson gibi yetenekli Güneyli generallere karşı başarılı olabilecek bir komutan çıkarabilmekti. Savaşın ilk yıllarında Kuzeyli ordular üst üste yenilgiye uğramıştı. Mart 1864'te Lincoln, General Ulysses S. Grant'ı başkomutanlığa getirdikten sonra bu durum değişti. Lincoln çok sayıda askerin de oy kullandığı 1864 seçimlerinde yeniden başkan seçildi.
1865'te General Lee'nin 25 bin kişilik yorgun ve dağınık ordusu, General Grant'a teslim oldu. Bu bozgunu öbür Güneyli orduların teslim olmaları ve köleliğin kaldırılması izledi. Lincoln başkanlığı sırasında birçok önemli yasa çıkarttı. Yeni bir kağıt para uygulamasından başka, beş yıl süreyle hazine toprakları üzerinde yaşayan ve işletenlere özel mülkiyet hakkı tanındı.
14 Nisan 1865'te karısı ile birlikte "Washington'daki Ford Tiyatrosu'nda, John Wilkes Booth adında bir Güneylinin silahlı saldırısına uğradı ve öldü. Abraham Lincoln dürüstlüğü, demokrasiye bağlılığı ve açık sözlülüğüyle halkının sevgi ve bağlılıkla andığı bir devlet adamıdır.
Lincoln
Abraham Lincoln, Amerika’nın büyük değişimlerden geçtiği bir dönemde yaşamıştı. Politik, sosyal, ekonomik ve teknolojik alanda durmaksızın yaşanan gelişmeler, ülkeyi hızla değiştirmekte, ama bunun yanı sıra, çatışan çıkarlar nedeniyle kutuplaşmaları da arttırmaktaydı. Çıkar çatışmalarının odağında kölelik müessesesi bulunmaktaydı. Yüzyıllardır, özellikle güney eyaletlerinde, Afrika’dan getirilen zenciler, köle olarak kullanılmakta, insanoğlu bir mal gibi alınıp satılmaktaydı. Ağırlıklı olarak pamuk tarlalarında kullanılan bu insanlar, en temel haklardan bile yoksun şekilde çalışırken, güney ekonomisinin hayati bir unsurunu da teşkil ediyorlardı.
Abraham Lincoln tarihe, köleliği ortadan kaldıran ABD Başkanı olarak geçmiştir. Lincoln siyah-adamın beyaz-adam ile eşit olduğu gibi bir fikrisavunmuyordu. Başkan, zencilerin beyazlardan daha aşağıda olduklarını ve aynı haklara sahip olmamaları gerektiğini düşünüyordu. Fakat, siyahların da insan olduğunu, emeğin kutsal olduğunu ve bir insanın emeğinin karşılığını alması gerektiği yönündeki inancını ortaya koyması, güney eyaletlerinde ciddi tepki toplamaktaydı. Lincoln’un bu görüşünün, çocukluğunda ve gençliğinin bir kısmında tüm emeğinin, bir karşılık verilmeksizin babası tarafından istismar edilmiş olmasından kaynaklandığına inanılır.
Abraham Lincoln, 12 Şubat 1809 senesinde Thomas ve Nancy Lincoln’un evladı olarak Kentucky Eyaleti’nin, Hardin Ilçesinde dünyaya geldi. Thomas bir marangozdu ve babasının tüm serveti ölümünün ardından büyük ağabeyine kaldığı için, kendi başına zorluklarla biriktirdiği paralarla kendi çiftliğini kurdu. Ne var ki, o yıllarda Kentucky Eyaleti’nin kadastro sistemi oldukça ilkeldi ve mülk sınırlarının kesin tespit edilememesi sebebiyle sık sık sorunlar yaşanmaktaydı. Sahip olduğu iki arazinin tapusu Eyalet tarafından iptal edilince ailesi ile birlikte 1816 senesinde, hükümetin verilen tapuları garanti edebilmesi sebebiyle Indiana’ya taşındı. Abraham Lincoln bu taşınma olayına ilerideki yıllarda değinirken babasının "bir ölçüde köleliğe karşı olduğu için, ama esas itibarıyla tapu problemlerinden" dolayı taşındığını söyler.
Lincoln’lar Ohio Nehrini geçerek Perry Ilçesi, Little Pigeon Creek’de yerleştiler. O sıralarda aileleri Thomas, Nancy, genç Abraham ve ablası Sarah’dan oluşmaktaydı. Lincoln, 1859’da bu günlere ait düşüncelerini ifade ederken "Yeni evimize Eyaletin Birliğe yeni katıldığı dönemde yerleşmiştik. Oldukça vahşi bir bölge olan Indiana’da ormanlar hálá vahşi ayılar ve diğer hayvanlarla doluydu..." demektedir.
Arazinin tarıma açılabilmesi için Abraham ağaç kesme işine başladı. Oldukça genç olmasına rağmen iri yarı bir fiziği vardı ve 23 yaşına kadar elinden balta düşmeden sürekli çalıştı. Buna istisna olan durumlar ise tarlanın sürülme ve hasat mevsimleriydi. Gençliği kaslarını çalıştırıp aklını uyuşturacak kadar uzun ve oldukça zor şartlarda geçen Lincoln’un vücudu öylesine atletik ve güçlüydü ki, yıllar sonra ölümünün ardından otopsi yapan doktorlar buna dikkat çekmekten kendilerini alamamışlardı.
1818 yılında Abraham’ın annesinin "süt hastalığı"ndan ölmesinin ardından babası Thomas, Sarah Bush Johnston ile evlendi. Ancak trajediler Lincoln ailesinin peşini bırakmıyordu. 1828 yılında ablası Sarah, doğum yaparken can verdi. Bu iki ölümün Abraham üzerinde oldukça derin ve yaşamı boyunca iz bırakacak etkileri olmuştur. Onu tanıyanlarca da gözlemlendiği ve aktarıldığı şekilde Lincoln melankolik, çoğu zaman depresif ve ölüme eğilimli bir ruh haline sahipti.
Eğitimsiz bir çiftçi
Lincoln, gençliği boyunca neredeyse hiç öğretim görmemişti. "O günlerde insanı eğitim görmek için motive edecek pek bir şey yoktu" diye anlatırdı bu durumu. Tamamen kendi kendini eğitmiş olan Lincoln’un hiç öğretim görmediğine inanmak oldukça zordur. Hele onun Ingilizce’ye hakimiyeti, kitleler karşısındaki muhteşem konuşma yeteneği, başarılı politik ve avukatlık kariyeri düşünüldüğünde insan gerçekten hayret içerisinde kalır. O yıllarda Lincoln zamanının büyük bölümünü babası tarafından görevlendirildiği saban başında ya da ormanda ağaç keserek geçiriyordu. Oldukça çalışkan bir insan olan Abraham’ı babası zaman zaman komşularına da ırgat olarak kiralamakta, bundan elde ettiği gelirden ise ona tek bir cent bile vermemekteydi. Bir insanın emeğinin karşılığının bir başkası tarafından gasp edildiği bu durumun Lincoln üzerinde yarattığı infialin, onun kölelik karşıtı düşüncelerinin temelinde yatan unsur olduğu söylenebilir.
1830 senesinde Abraham’ın babası tekrar taşınmaya karar verdi ve aile bu sefer de Illinois Eyaleti’ne göç ederek Springfield’a yerleşti. Lincoln artık yirmi bir yaşındaydı. Ancak sonraki yıllarda ortaya koyacağı müthiş başarıların bir izini görmek, o yıllarda mümkün değildi. Gerçekten de çalışkan, güçlü kuvvetli, aklından ziyade pazılarıyla çalışan, bir yerleşimcinin tipik köylü çocuğuydu.
Bu yıllarda tekrardan babası için çalışmakla beraber, Abraham artık tek başına yoluna devam etmek, babasının yönetiminden bağımsız olmak için şiddetli bir istek duyuyordu. Politika ise onun içgüdüsel olarak yöneldiği bir alandı. Bu eğilimin ilk örneği ise 1830 yılında Springfield’ın içinden akan Sangamon nehrinin ıslah edilmesi ile ilgili olarak yaptığı spontane konuşmadır.
Abraham, 1831 yılında artık ebediyen babasının yönetiminden ayrılarak New Salem’e yerleşti. Eğitimsiz ve eski püskü giysiler içerisinde, hiç de başarılı bir politikacı adayı olarak gözükmüyordu. Bir bakkaliye dükkánında tezgáhtarlık yaparak hayatını kazanmaya başladı. Alçak gönüllü yaradılışının yanı sıra, o tarihlerde yerleşimciler arasında çok kıymet verilen iki özelliğe sahip olması ile kendini göstermeye başladı: Olağanüstü fiziksel güç ve eğlenceli hikáyeler anlatabilme özelliğinin yanı sıra espri yapma konusundaki becerisi. Bunlardan ilkini sergilediği bir durum, yerel gençlerin lideri konumundaki Jack Armstrong ile yaptığı güreştir. Neticesinde topluma kendini sevdirdiği bu mücadeleden sonra kendisine "Dürüst Abe" lakabı verilmiş ve Armstrong ile hayat boyu sürecek dostlukları başlamıştır. Bunun ardından yaşamının geri kalanında da sürdüreceği kendi kendini eğitme çalışmalarına, gramer dersleri alarak ve Shakespeare okuyarak başlamıştır.
1832 senesinde yeni memleketindeki popülerliğini Eyalet Meclisi’ne adaylığını koyarak sınadı. 1832 Mart’ında adaylığını ilan ettiği konuşmasında iç yapılanmayı ve eğitime vereceği desteği ön plana çıkardı. Genç Lincoln, en büyük arzusunun "hemşehrileri tarafından saygı görmek" olduğunu söyleyip, konuşmasını kendine has kederli üslubunu yansıtan bir ifade ile tamamladı: "Ancak, eğer benim kıymetli hemşehrilerim üstün öngörüleri ile beni arka planda tutmayı yeğleyeceklerse, bugüne değin yaşadığım hayal kırıklıklarıyla edindiğim bağışıklık sayesinde bu duruma çok fazla üzülmeyeceğimi ifade etmek isterim."
Bu dönemde Lincoln’un popülerliğini arttıran bir olay daha meydana gelmişti. Illinois Başkanı John Reynolds yerlilere savaş ilan etmiş, Abraham’ı da New Salem milis bölüğüne komutan olarak atamıştı. Daha sonraları bu olayı "o zamana değin en çok gurur duyduğum olay bu olmuştur" diye hatırlayacaktır.
Pek de gurur duyulamayacak bir durum olan bu savaş, Kara Şahin liderliğindeki 500 kadar Sac ve Fox yerlisinin açlıktan ölmemek için yerleşimci bölgelerinde mısır ekimi yapması sonucunda patlak vermiş, oldukça eşitsiz olan güçlerin mücadelesi sonunda bu yerliler Wisconsin’e kadar sürülmüş ve orada Kötü Balta Savaşı’nda hemen tamamı katledilmiştir. Lincoln, bu çatışmalarda fiili olarak bulunmamış, Ağustos ayında New Salem’deki seçimlere katılmak üzere geri dönmüştür. Ancak, dört koltuk için mücadele veren on üç kişi arasında sekizinci olabilmiş ve bu ilk politik denemesinde hüsrana uğramıştır.
Siyasetçi Lincoln
Genç Lincoln, ticaretle uğraşmaya karar verecek ve New Salem kentinde bir bakkaliye dükkánına ortak olacaktır. Iflasla sonuçlanan bu ticari girişimin ardından şansını tekrar politikada dener ve bu sefer 1834 senesinde Eyalet Meclisi’nde sandalye kazanmayı başarır.
Hayatında ilk kez sahip olduğu tek takım elbisesini giyerek o zamanki eyalet başkenti olan Vandalia’ya ulaşır. Mensubu bulunduğu Whig Partisi’nin üyesi olarak bir Eyalet Bankası kurulması ve büyük Illinois Kanal projesi için çalışmalarda bulundu. Whig Partisi’nin genel politikası gereği, benzeri yapılanma projelerini sürekli destekledi.
Lincoln, kısa zamanda espri yeteneğini sergilemeye başladı. Meclis’te yanlışlıkla görevli memurun bulunduğu bir pozisyona ikinci bir atama yapıldığında, Lincoln kıs kıs gülerek, bu durumun çok iyi olduğunu, bu sayede ilk memur vefat ederse tekrardan atama yapma zahmetine girmek zorunda kalmayacağını söyleyerek bu karakterini ortaya koyuyordu. Keskin zekásı ve esprili üslubuna rağmen kariyerinin bu aşamasında Abraham bir liderden çok, bir destekçiydi. On iki ayrı komisyonda görev almıştı ve Partisi için kanun teklifleri ve önergeler hazırlıyordu. 1836’da bir dönem daha Meclis’e seçildi.
Parti’den arkadaşı olan John T. Stuart, Lincoln’a hukukçu olmasını tavsiye ediyordu. Ilk başlarda çekingen kalsa da, daha sonra mevcut hukuk sistemindeki oldukça ilkel muhakeme ve hukuk süreçlerini gözlemleyerek, eğitimsiz olmasının hukukçu olmasına bir engel teşkil etmeyeceğine karar verdi. Baba geleneği olan çiftçilikle tüm bağlantısını kopararak hızla kendini hukuk yönünde eğitmeye başladı. Çiftçilik ona hiç çekici gelmiyordu. Tersine, esas önemli olanın, kendi Partisinin önerdiği şekilde, yeni topraklar edinmek yerine, ekonomik ve endüstriyel gelişme ve ulaşım hatlarının iyileştirmesi yoluyla ilerleme olduğunu düşünüyordu. 1836’da ikinci kez Meclis’e girmesinin ardından aynı yılın Eylül ayında hukuk lisansını aldı.
1836-1837 döneminde Meclis’e gönderilmiş Sangamon Ilçe Delegasyonu, üyelerinin boyları sebebiyle, "Uzun Dokuzlar" diye adlandırılıyordu. Delegasyonun ortak amacı eyalet başkentinin Vandalia’dan Springfield’a taşınmasıydı. Lincoln bu görüşün lokomotifliğini yapmaktaydı ve yasa tasarısına, başkent olacak şehrin 50.000 USD tutarında bir parayı Eyalet’e bağışlaması maddesini ekleterek daha küçük şehirleri elimine etmeyi başardı. Lincoln’un büyük çabası sayesinde tasarı Meclis’ten geçti ve Springfield yeni başkent oldu. Bu olay Lincoln’un politika sahnesinde ne kadar etkili bir rol oynayabileceğinin bir örneği olarak dikkatleri topladı. Her ne kadar Lincoln etkili bir isim olsa da, Whig Partisinin temel politikası olan altyapı hizmetleri konusundaki yasa tasarılarının lokomotifi durumundaki isim, daha sonradan Lincoln ile ciddi bir rekabete girişecek olan Stephen A. Douglas’tı.
Köleliğin sonuna doğru
Köleliğin ortadan kaldırılması yönündeki ilk somut hareket, William Lloyd Garrison önderliğinde 1830’larda başlamıştı. Ilk başlarda, bu hareket çok büyük muhalefetle karşılaştı. Birçok Amerikalı, köleliğin kaldırılması yandaşlarını, birliği yok etme niyetinde olan anayasa düşmanı fanatikler olarak görüyordu. Kaldırılma karşıtı bir hareket çok geçmeden oluştu ve Illinois Eyaleti’ndeki kaldırılma yandaşı bir gazetenin editörü olan Elijah Lovejoy 1837 yılında öfkeli bir kalabalık tarafından linç edilerek öldürüldü.
Güney Eyalet Meclisleri, kuzeydeki muadillerinden kaldırılma yandaşlarına karşı sert önlemler alınması yolunda baskı yapmaya başladılar. Çoğunlukla güneyli yerleşimcilerin yaşadığı ve köleliğin çeşitli şekillerde sürmekte olduğu Illinois Eyaleti’nde bu çağrılar oldukça olumlu karşılanıyordu. Güneylilerin çağrılarına uyan Illinois Meclisi 1837 senesinde kaldırılma hareketini kınayan bir bildiri yayınladı. Lincoln’un köleliğin kaldırılması yönünde kamu önündeki ilk eylemi bu tasarıya karşı çıkması olmuştur.
Iki yıl sonra, Lincoln ve Douglas sürmekte olan başkanlık seçimlerine ilişkin konularda halk önünde münazaralar yapmaya başladılar. 1858’de yapacakları meşhur münazaraların bir provası olarak iki rakip Martin Van Burne’in başkanlığı, hazine, ve köleliğin kaldırılması hareketi üzerine ateşli tartışmalar gerçekleştirdiler. Douglas’ın Whig’lerin köleliğin kaldırılmasına destek verdiği savını çürütmek için, Lincoln Van Buren’in zencilerin sınırlı ölçüde oy kullanma hakkının verilmesini desteklediğini savunarak Douglas’ı oldukça öfkelendirdi.
Aslında, Lincoln’un zencilerin oy verme konusunu rakibine karşı kullanması, onun zenciler konusundaki görüşlerinin sınırını da temsil eder. Köleliği lanetlemekle beraber, Lincoln, kariyerinin bu aşamasında asla zencilere oy hakkının verilmesinden yana değildi ve bu hususu zencilerden nefret eden Illinois Eyaleti’nde kullanmaktan da çekinmiyordu. Lincoln inatla Harrison-Tyler ekibini destekledi ve Whig’ler Illinois’de kaybetmelerine rağmen, başkanlığı kazandılar ve bunun sonucu olarak Lincoln’un politik nüfuzu daha da güçlendi.
4 Kasım 1842’de Lincoln, oldukça fırtınalı geçen bir ilişki nihayetinde Mary Todd ile evlendi. Lexington, Kentucky doğumlu olan Mary, 1839’da kız kardeşi Elizabeth ile beraber yaşamak için Springfield’a yerleşmişti. Illinois başkanının oğlu olan eniştesi Ninian Edwards sayesinde derhal seçkinler grubuna dahil oldu. Kısa zamanda Lincoln ile tanıştılar ve fırtınalı ilişkileri de başlamış oldu. Her ne kadar evlilikleri oldukça sancılı da olsa, Lincoln üzerinde sakinleştirici bir etki yapıyordu. Onu tüketen ruh hali değişiklikleri yaşıyor, çalışmasını engelleyecek ölçüde depresyona girmesine sebep oluyordu. Meclis çalışmaları sırasında Vandalia’dan gönderdiği bir mektupta şöyle yazıyordu "Anlatamayacağım bazı şeyler ruhumu o kadar sıktı ki, burada olmaktansa dünyanın herhangi başka bir yerinde olmayı yeğlerim."
Evliliği Lincoln’un davranışlarındaki depresyon belirtilerini büyük ölçüde azaltmış olmasına rağmen, Lincoln yaşamı boyunca melankolinin esiri olmuştur. Hukuk bürosundan ortağı ve dostu William H. Herndon Lincoln’u şöyle tanımlar: "Üzgün görünüşlü bir adam; yürürken sanki üzerinden melankoli akar... Sürekli üzgün görünüşü onun en karakteristik özelliğidir."
Ulusal siyasete geçiş
1846 senesinde Lincoln evanjelist rakibi Peter Cartwright’ı geride bırakarak Illinois Eyalet Meclisi’nden Birleşik Devletler Kongresi’ne geçti. Bu zafer, onun politik kariyerinde büyük bir adım teşkil etmişti ve bu sayede ulusal arenada politika yapmaya başladı. Ancak bu kampanya, Lincoln’un inançları hakkında yeni şüpheler ortaya koymuştur.
Cartwright’la olan mücadelesi sırasında rakibi onu dini açıdan inançsız olmakla suçlamış ve bu sayede Lincoln’un dini görüşleri de gün ışığına çıkmıştır. Bu süreç zarfında onun Tanrıya inanan ancak dini reddeden ya da en azından şüpheyle bakan bir kişi olduğu göze çarpmıştır. Aslında bu durum, sivil savaş öncesi Amerikan toplumunun oldukça dindar yapısını da ortaya koyar. 1830 ve 40’larda birçok Amerikalı, tarihçilerin Ikinci Büyük Uyanış diye adlandırdıkları bir süreç sonunda geniş tabanlı bir hareketle Protestan mezhebine geşmişti. Püritenlerin Büyük Uyanış diye adlandırılan canlanışının benzeri olan bu hareketin öncüleri arasında Cartwright ve Charles Grandison Finney de vardı.
Lincoln’un ABD Kongresi’ndeki dönemi boyunca ana konu Meksika Savaşı olmuştu. Başkan James K. Polk, Demokratların batıda daha fazla toprak edinilmesi taleplerini, Meksika’yla olan küçük bir sınır anlaşmazlığını tam bir savaşa çevirerek cevapladı. Amerikan orduları Mexico City’ye doğru yürüyüşe geçtiler ve Meksika ordularını mağlup ettiler. Lincoln bu savaşın en büyük muhaliflerinden biriydi ancak onun protestoları, Amerikan askerlerini eve döndüremedi ve Amerikan zaferlerinin sonucu olarak Meksika’dan büyük toprak kazanımları sağlandı.
Bugünkü ABD’nin güney batısının hemen tamamını oluşturan bu araziler, kölelik konusunu tekrar Amerikan politik gündeminin üst sıralarına taşıdı. On yıllardır köleliğe izin veren ve vermeyen eyaletlerin birlikte var olduğu tuhaf statüko, yeni arazilerde ne yapacağını soruyordu: bu bölgelerde kölelik olmalı mıydı, olmamalı mıydı?
Bu durum sonraki yılların politik tartışmalarına damgasını vurdu ve daha sonradan Iç Savaş’a dönüşecek ihtilafın da kıvılcımını çaktı.
Avukatlığa dönüş
Kongre’deki dönemi sona eren Lincoln Illinois’e döndü ve avukatlık mesleğini sürdürdü. Zaten melankolik bir insan olan Lincoln, oğlu Edward’ın 1850’de üç yaşında ölmesi, ardından 1851’de babasını kaybetmesiyle daha da depresif bir kişiliğe büründü ve din ile olan ilişkisi derinleşmeye başladı.
Lincoln’un kişisel sorunlarıyla uğraştığı bu dönemde Amerika oldukça sancılı günler yaşıyordu. Meksika’dan alınan bölgelerde güneyli ve kuzeyli milisler, diğerinin avantaj kazanmasını ve bu bölgelerdeki ekonomik ve sosyal yapılanmayı şekillendirmesini engellemek için çatışmaya başlamıştı. Bunlar arasında baş ihtilaf konusu yine "kölelik" idi. Ilımlı politikacıların Birliğin hálá sürebileceğine yönelik iyi dileklerinin dayanaksız olduğu kısa sürede ortaya çıkacaktı.
Meksika’dan edinilen bölgelerde yaşanan sıkıntılı durum Lincoln’u tekrar politika sahnesine çekti. 1854’de Demokrat senatör Stephen Douglas batı bölgelerinin yerleşime açılması konusunu gündeme taşıdı. Güneyli ve kuzeyli politikacılar mevcut politik dengeyi korumak için çekişirken birçok yerleşimci akın akın bu bölgelere göç etmeye başladı. Hem kuzeyli hem de güneyli yerleşimciler, aynı yerlerde mesken ediniyor, geldikleri yerdeki kanunları da burada uygulamak istiyorlardı. Bu durum özellikle kölelik konusunda çatışmaların yaşanmasına sebep oluyordu. Kongre, bu arazilere resmi bölge statüsü vermekte ayak sürüyordu, çünkü güneyli ve kuzeylilerin çatışan beklentileri çok vahim neticeler doğurabilirdi. Bir çok kuzeyli, Batı’yı köle işçilerle rekábet olmayan, beyaz yerleşimciler için cennet olarak görürken, güneyliler kölelerini azat etmeksizin buralarda yaşayabileceklerini umuyorlardı.
Stephen Douglas bu durumu Kansas-Nebraska yasa tasarısı ile sona erdirdi. Bu yasaya göre bölgedeki kanunu halk belirleyecekti. "Halk Egemenliği" tabir olunan bu yasa uyarınca eyaletlerinde kölelik olup olmayacağına orada yaşayan yerleşimciler karar verecekti.
Douglas’ın Amerikan Demokratik Geleneğine uygun bulduğu bu tasarı 1854 baharında yasalaştı ancak mevcut çatışmaların daha da şiddetlenmesine sebep oldu. Çünkü iki taraf da yeni bölgelerde kendi kanunlarının uygulanması için ellerindeki her imkánı kullanarak baskı kurmaya çalışıyordu.
Bu gelişmeler, köleliğin batıya doğru yayılmasına karşı çıkanlarca, Cumhuriyetçi Parti’nin kurulmasına sebep oldu. Bu sorun Abraham Lincoln’un politika sahnesine geri dönmesini sağlamış, Cumhuriyetçi Parti, onun mesajını tüm ulusa duyurmuştu. Lincoln, Cumhuriyetçi Parti’nin en etkili isimlerinden biri olarak 1859 seçimlerinde Parti adaylarını desteklemek üzere kampanyalara katılmıştı. Zaman içerisinde Lincoln’un yükselen yıldızı, çevresindekilerce başkanlığa namzet bir şahsiyet olduğu görüşünü kuvvetlendirdi ve 1860’da Cumhuriyetçi Parti’nin Başkan Adayı olarak seçildi.
İç Savaş ve Lincoln Suikasti
Lincoln nüfusu fazla olan kuzey eyaletlerinden aldığı destekle seçimi kazandı ve güneyliler bu durumu bardağı taşıran son damla olarak gördüler. Lincoln’un seçilmesi ve yemin etmesi arasında geçen birkaç ay zarfında bir grup eyalet Birlik’ten ayrıldıklarını ilan ettiler. Yeni Başkan’ı çok zor bir görev bekliyordu: Iç Savaş.
Sumter kalesinin düşmesinden sonra Lincoln bir ordu toplayarak Birliği paramparça olmaktan kurtarmaya karar verdi. Olağanüstü baskılara, can kaybına, muharebelerde alınan yenilgilere, ölüm tehditlerine rağmen 4 yıl süren Iç Savaş boyunca Birliği yeniden oluşturma fikrinden taviz vermedi. 1 Ocak 1863 de Azatlık Beyanını yayınladı. Bu deklarasyonla Birliğin egemenliğinde olmayan Konfederasyon Eyaletleri’ndeki tüm kölelerin azat edildiğini ilan ediyordu.
1864’de Ulysses S. Grant’i Birleşik Devletler Başkomutanı olarak atadı. Güneyliler artık gerilemeye başlamıştı. Lincoln Andrew Johnson ile birlikte tekrardan başkan seçildi. 9 Nisan 1865’de güney kuvvetlerinden General Robert E. Lee ordusuyla beraber Grant’a teslim oldu. Iki gün sonra, Lincoln Beyaz Saray etrafında toplanan kalabalığa bir konuşma yaptı. Değindiği konular arasında bazı belirli zencilere oy verme hakkının verilmesini destekleyeceğini belirtti. Bu konuşma, kalabalıktaki güney sempatizanı ve Başkan’ın temsil ettiği her şeyden nefret eden aktör John Wilkes Booth’u oldukça öfkelendirdi ve Başkan’ı öldürmeye kesin karar verdi.
Aslında bu, Booth’un Başkan’a zarar vermek için ilk teşebbüsü değildi. 1864 yazının sonlarında, Booth Abraham Lincoln’u kaçırmak için planlar yapmıştı. Koyu bir güney sempatizanı olan bu genç adam, güneyliler lehine casusluk, asi ordusunun ihtiyacı olan kinin ve diğer tıbbi malzemelerin kaçakçılığını yapmaktaydı. Lincoln’u kaçırmaktaki maksadı ise, Başkan’a karşılık kuzeylilerin elindeki güneyli esirleri serbest bıraktırarak, Konfederasyon’un iyice seyrelmiş saflarına bir nebze olsun destek sağlama umuduydu.
Booth yerel serserilerden oluşturduğu grubuyla planlar yapmaya başladı. Birkaç ay içerisinde, Michael O’Laughlen, Samuel Arnold, Lewis Powell, John Suratt, David Herold ve George Atzerodt’u saflarına kattı. Booth, Lincoln’un 17 Mart 1865’te "Duru Sular Derin Akar" adlı oyunu seyretmek üzere Washington’un az dışında olan Campbell Hospital’da olacağını öğrendi ve Başkan’ı kaçırmak için en iyi fırsatın, onu arabadayken kıstırmak olduğunu düşündü. Ancak son anda Başkan tiyatro oyunu seyretmek yerine 140. Indiana Alayı’nı ziyaret etmeye karar verince komplocuların planı suya düştü. Planın başarısızlığa uğramasıyla ümitlerini yitiren çete büyük ölçüde dağıldı. Tek başına kalan Booth, her ne kadar artık güney için bir umut kalmasa da yapabileceği son şeyi yapmak istemekteydi: Lincoln’u öldürmek.
14 Nisan 1865’de Lincoln’lar "Amerikalı Kuzenimiz" adlı oyunu seyretmek için Ford Tiyatrosu’ndaydılar. Oyun sırasında Booth tiyatroya geldi, arkadan gizlice şeref locasına girdi ve saat 22:15’te Başkan Lincoln’a kafasının arkasından ateş etti. Başkan yaralı halde caddenin karşısındaki Peterson House’a götürüldü. Ertesi gün saat 07:22’de hayata gözlerini yumdu. Bu olay, Amerika’daki ilk başkan suikastı olarak tarihe geçerken halkı büyük üzüntüye boğmuştu. Lincoln’un ölümüne yol açan sebep, o zamanlarda halkın arasında yaşanan derin nefretler ve bölünmelerdi. Naşı trenle Illinois, Springfield’a götürüldü ve 4 Mayıs 1865’te Oak Ridge Mezarlığı’nda toprağa verildi. Bu suikast sebebiyle, başlattığı yeniden yapılanma hareketi, Lincoln’un liderliğinden yoksun olarak sürdürüldü.
Abraham Lincoln, Sivil Savaş sırasında Amerika Birleşik Devletleri’nin ulusal birliğinin muhafazası yönündeki olağanüstü çabaları ve köleliğin kaldırılmasında oynadığı lider ve etkili rol ile anımsanmaktadır. Aynı zamanda onun alçakgönüllü kişiliği, karakteri, yaptığı konuşmalar ve mektupları ile beraber, azmi ve çalışkanlığı sayesinde basit bir köylü çocuğu iken Amerika Birleşik Devletleri’nin en üst yönetim seviyesine kadar yükselebilmesiyle, birçokları için gerçek bir kahraman ve idol olmuştur.
Abraham Lincoln, Amerika’nın büyük değişimlerden geçtiği bir dönemde yaşamıştı. Politik, sosyal, ekonomik ve teknolojik alanda durmaksızın yaşanan gelişmeler, ülkeyi hızla değiştirmekte, ama bunun yanı sıra, çatışan çıkarlar nedeniyle kutuplaşmaları da arttırmaktaydı. Çıkar çatışmalarının odağında kölelik müessesesi bulunmaktaydı. Yüzyıllardır, özellikle güney eyaletlerinde, Afrika’dan getirilen zenciler, köle olarak kullanılmakta, insanoğlu bir mal gibi alınıp satılmaktaydı. Ağırlıklı olarak pamuk tarlalarında kullanılan bu insanlar, en temel haklardan bile yoksun şekilde çalışırken, güney ekonomisinin hayati bir unsurunu da teşkil ediyorlardı.
Abraham Lincoln tarihe, köleliği ortadan kaldıran ABD Başkanı olarak geçmiştir. Lincoln siyah-adamın beyaz-adam ile eşit olduğu gibi bir fikrisavunmuyordu. Başkan, zencilerin beyazlardan daha aşağıda olduklarını ve aynı haklara sahip olmamaları gerektiğini düşünüyordu. Fakat, siyahların da insan olduğunu, emeğin kutsal olduğunu ve bir insanın emeğinin karşılığını alması gerektiği yönündeki inancını ortaya koyması, güney eyaletlerinde ciddi tepki toplamaktaydı. Lincoln’un bu görüşünün, çocukluğunda ve gençliğinin bir kısmında tüm emeğinin, bir karşılık verilmeksizin babası tarafından istismar edilmiş olmasından kaynaklandığına inanılır.
Abraham Lincoln, 12 Şubat 1809 senesinde Thomas ve Nancy Lincoln’un evladı olarak Kentucky Eyaleti’nin, Hardin Ilçesinde dünyaya geldi. Thomas bir marangozdu ve babasının tüm serveti ölümünün ardından büyük ağabeyine kaldığı için, kendi başına zorluklarla biriktirdiği paralarla kendi çiftliğini kurdu. Ne var ki, o yıllarda Kentucky Eyaleti’nin kadastro sistemi oldukça ilkeldi ve mülk sınırlarının kesin tespit edilememesi sebebiyle sık sık sorunlar yaşanmaktaydı. Sahip olduğu iki arazinin tapusu Eyalet tarafından iptal edilince ailesi ile birlikte 1816 senesinde, hükümetin verilen tapuları garanti edebilmesi sebebiyle Indiana’ya taşındı. Abraham Lincoln bu taşınma olayına ilerideki yıllarda değinirken babasının "bir ölçüde köleliğe karşı olduğu için, ama esas itibarıyla tapu problemlerinden" dolayı taşındığını söyler.
Lincoln’lar Ohio Nehrini geçerek Perry Ilçesi, Little Pigeon Creek’de yerleştiler. O sıralarda aileleri Thomas, Nancy, genç Abraham ve ablası Sarah’dan oluşmaktaydı. Lincoln, 1859’da bu günlere ait düşüncelerini ifade ederken "Yeni evimize Eyaletin Birliğe yeni katıldığı dönemde yerleşmiştik. Oldukça vahşi bir bölge olan Indiana’da ormanlar hálá vahşi ayılar ve diğer hayvanlarla doluydu..." demektedir.
Arazinin tarıma açılabilmesi için Abraham ağaç kesme işine başladı. Oldukça genç olmasına rağmen iri yarı bir fiziği vardı ve 23 yaşına kadar elinden balta düşmeden sürekli çalıştı. Buna istisna olan durumlar ise tarlanın sürülme ve hasat mevsimleriydi. Gençliği kaslarını çalıştırıp aklını uyuşturacak kadar uzun ve oldukça zor şartlarda geçen Lincoln’un vücudu öylesine atletik ve güçlüydü ki, yıllar sonra ölümünün ardından otopsi yapan doktorlar buna dikkat çekmekten kendilerini alamamışlardı.
1818 yılında Abraham’ın annesinin "süt hastalığı"ndan ölmesinin ardından babası Thomas, Sarah Bush Johnston ile evlendi. Ancak trajediler Lincoln ailesinin peşini bırakmıyordu. 1828 yılında ablası Sarah, doğum yaparken can verdi. Bu iki ölümün Abraham üzerinde oldukça derin ve yaşamı boyunca iz bırakacak etkileri olmuştur. Onu tanıyanlarca da gözlemlendiği ve aktarıldığı şekilde Lincoln melankolik, çoğu zaman depresif ve ölüme eğilimli bir ruh haline sahipti.