Filistin kelimesinin kökeni Yunanca Philistia sözcüğüdür ve Filistinlerin yurdu anlamına gelir. Antik Filistinliler M.Ö. 12. yüzyılda güney sahilinde, Tel Aviv-Yafa ve Gazze arasındaki küçük bir bölgeyi ele geçirmişler ve ilk kez Antik Yunan yazarlar bu bölge için Philistia ismini kullanmışlardır. Filistin adı, 2. yüzyılda Romalılar tarafından Suriye Eyaleti'nin güneyini tarif etmek amacıyla Suriye Filistini şeklinde kullanılmış ve yeniden canlandırılmıştır. Buradan Arapça'ya girmiş, en az İslam tarihinin başından beri kullanılagelmiştir.
Filistin Ortadoğu'da yer alan ülke. Önemli şehirleri: Kudüs, Yafa, Hayfa, Gazze, Nablus, Eriha, Akka.
Yüzölçümü: 28.220 km2 Nüfusu: 8.500.000 (1993 tahmini). Nüfusun % 87'si şehirlerde yaşamaktadır. Km2 başına düşen insan sayısı: 255.8 Nüfus artış hızı: % 3.7
Etnik yapı
1948'de işgal edilmiş olan topraklarda yaşayanların % 79'u Yahudi, % 21'i Filistinlidir. 1967'de işgal edilmiş olan Batı Yaka'da ise nüfusun % 91'ini Filistinliler, % 9'unu Yahudiler oluşturur. Filistinlilerin tamamına yakını Arap'tır, az sayıda Çerkez vardır.Dil
Yahudiler İbranice, Filistinliler Arapça konuşur.Din
1948'de işgal edilmiş topraklarda yaşayanların % 79'u Yahudi, % 5'i Hıristiyan, % 16'sı Müslüman'dır. 1967'de işgal edilmiş olan Doğu Kudüs ve Batı Yaka bölgelerinde ise nüfusun % 76'sı Müslüman, % 17.5'i Yahudi, yaklaşık % 5.5'i Hıristiyan, kalanı da diğer dinlere mensuptur. Müslümanların geneli Sünni ve şafiidir.Coğrafi durumu
Ortadoğu bölgesinde bulunan Filistin toprakları güneyden Lübnan, güneydoğudan Suriye, doğudan Ürdün, kuzeyden Kızıldeniz, kuzeybatıdan Mısır, batıdan Akdeniz ile çevrilidir. En önemli akarsuları Şeria Nehri olarak da adlandırılan Ürdün Nehri'yle Yermük Nehri'dir. İsrail işgali altındaki Filistin topraklarıyla Ürdün toprakları arasında sınır oluşturan Ürdün ırmağının doğusu Doğu Yaka, batısı Batı Yaka olarak adlandırılır. Her iki yaka da tarıma elverişli düzlüklerden oluşmaktadır. Ürdün Irmağı batısı işgal altında, doğusu Ürdün'ün elinde olan Lut gölüne akar. Ölü Deniz olarak da adlandırılan Lut gölü tuz ve fosfat bakımından zengindir.Yönetim şekli
Bugünkü Filistin topraklarının üzerindeki yönetim bir işgal yönetimidir. Gazze ve Batı Yakada kurdurulan özerk yönetim ise işgal yönetimine bağlı bir yerel yönetim niteliğindedir. Bu yönetim dış işlerinde tamamen işgal yönetimine bağlıdır. Emniyet güçlerini sadece Filistinlilere karşı kullanma hakkına sahiptir. Bu bölgede oturan Yahudi yerleşimcilere karşı özerk yönetime bağlı emniyet güçlerinin kullanılmaması özerklik anlaşmasında şarta bağlanmıştır.Filistin'in tarihi
İslam Öncesi Dönem Üzerinde hüküm süren farklı kavim ve hakimiyet kuran siyasi güçlerle çok gerilere uzanan Filistin, birçok medeniyete beşiklik etmesi ve medeniyetlerin geçiş bölgeleri üzerinde kavşak noktası olması ile bilinmektedir. Filistin’in semavi dinlerce de önemi tartışılmayacak derecededir. Arap tarihçilerce ve bazı araştırmacılarca kabul edildiği üzere bu toprakların bilinen ilk sakinleri Amalika kavmidir.» İslami Dönem İslam tarihinde oldukça nadide bir yere sahiptir. Hz. Muhammed (sav)’in İsra ve Miraç mucizesinin mekanı Kudüs’tür. Bu anlamda Kudüs’ün fethedilmesi için Hz. Muhammed (sav) döneminden itibaren fetihlerin yönü kuzeye yönelmiş ve 629 tarihinde Bizans Devleti ile İslam orduları arasında Mute Savaşı yapılmıştır.
» Osmanlı Dönemi Haçlı seferlerinin ardından başlayan ve yaklaşık iki asır süren Memlük hakimiyetinden sonra Filistin, Yavuz Sultan Selim döneminde Mercidabık Savaşı’ndan sonra (24 Ağustos 1516) Osmanlı yönetimine geçti. Bölgenin tamamının fethi ise Kanuni Sultan Süleyman zamanında tamamlandı.
» 1897’den İsrail’e Günümüzde uluslararası gündemin en üst sıralarında bulunan Filistin-İsrail sorununun çok eski bir geçmişi vardır. Sorunun günümüzdeki mevcut biçiminin, 19. yüzyıl sonlarından başlayarak 20. yüzyıl başlarında yoğunlaşan Yahudi göçü sonucunda, bu topraklar üzerinde 1948 yılında İsrail devletinin oluşturulması ile ilgili olduğu söylenebilir.
48’den 91’e
Osmanlı Döneminde Filistinde Demografik yapı Filistin’de bir Yahudi topluluğunun oluşturulması 19. yüzyıl boyunca yükselen bir seyir izlemiştir. Bu dönemde Filistin topraklarında üç farklı Yahudi grup bulunmaktadır: İlki uzun yıllar önce bu topraklara gelmiş olan ve büyük ölçüde bölge halkı ile kaynaşmış bulunan Sefarad Yahudileridir. Yüzyıl içerisinde parça parça gelen ve daha çok Kudüs, Safed, Taberiye ve el-Halil gibi bölgelere yerleşmiş bulunan ve yerleşik bulunan Yahudilerden de uzak durmaya çalışan Eşkenazi Yahudi tabaka, ikinci grubu oluşturmaktadır. Üçüncü grup ise yüzyılın sonlarına doğru Siyonizm hareketinin güçlenmeye başlaması ile birlikte bu topraklara göçen Yahudilerden oluşmaktadır.» Yahudi yerleşimi konusundaki Osmanlının tavrı Osmanlı Devleti, Filistin’de Yahudi yerleşimini arttırmayı planlayan Siyonist harekete karşı daima ihtiyatlı bir politika takip etmiştir. II. Abdülhamid, Siyonizmi siyasal bir sorun olarak görmüş ve Yahudilerin kitlesel olarak Filistin’e yerleştirilmelerinin İmparatorluk içinde yeni bir milliyetçilik akımı ya da başka deyişle bir „Yahudi sorunu“ doğurmasından endişe duymuştur. Siyonist hareketin lideri Theodar Herzl 1901 yılının Mayıs ayında II. Abdülhamid’e gelerek, 1492 yılında İspanya ve diğer Avrupa ülkelerinden gelen Yahudi göçmenlerin Osmanlı Devleti tarafından kabul edildiğini hatırlatmış ve Filistin’e yerleşmek için izin istemiştir. Ancak bu talep II. Abdülhamid tarafından açıkça reddedilmiştir.
» 1936-1939 Olayları 1936'da bir araya gelen Arap liderleri Yahudilere karşı mücadelede önderlik edecek Arap Yüksek Komitesi'ni kurdular ve başlattıkları genel grevi ulusal bir ayaklanmaya dönüştürdüler. Bunun üzerine Filistin'e gelen bir komisyon, Yahudilerle Arapların aynı devlet içinde yer almasının mümkün olamayacağını, Filistin'in bölüştürülmesi gerektiğini öneren Peel Raporu’nu yayınladı. Bu rapor Filistinlilerin bağımsızlıklarını gölgeleyecek şekilde topraklarını ikiye böldüğü için Arapların ayaklanmasının daha da şiddetlenmesine neden oldu.
» Balfour Deklarosyonu İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour daha sonra "Balfour Deklarasyonu" olarak adlandırılacak olan mektubu 2 Kasım 1917’de Siyonist lider Lord Rothschild’e gönderdi. Balfour, İngiltere’nin Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması için tüm imkanlarını kullanacağını bildiriyordu:
» Birinci Dünya savaşında Siyonist Hareket ve Filistin Ortadoğu’ya güçlü bir şekilde yerleşmek için bekleyen İngiltere ve Fransa için I. Dünya Savaşı bulunmaz bir fırsat olarak görüldü. Savaşta Osmanlı-Alman İttifakı’nın karşısında yer alan bu güçler, Osmanlı’nın Ortadoğu’daki topraklarında yaşayan Arap halkı Osmanlı’ya karşı harekete geçirmeyi başardılar.
» Manda yönetimi 1917’de fiilen başlamış olan İngiliz yönetimi 25 Nisan 1920’de yapılan San Remo Konferansı’nda Filistin üzerinde İngiliz Mandası’nın kabul edilmesiyle garanti altına alınmış oldu. İki yıl sonra da Filistin tamamen İngiliz yönetimine bırakıldı ve Siyonist olduğu açıklanan Sir Herbert Samuel Filistin’e ilk İngiliz Yüksek Komiseri olarak gönderildi.
» Siyonist hareketin kuruluşu Siyonizm politik bir hareket olarak 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. İlk etapta Siyonizm diasporadaki Yahudilerin durumunun iyileştirilmesi ve „geri dönüş“ fikrinden ibaretti. „Halkı olmayan bir ülkeyi, ülkesi olmayan bir halka devredin...“ diyen Israel Zangwill Filistin’de Arap varlığını inkar eden Siyonist hareketin tavrını açıkça ortaya koymaktadır.
» İkinci Dünya Savaşı ve Filistinin kuruluşu II. Dünya Savaşı’nın nedenlerini ve olayların başlangıcını, I. Dünya Savaşı’nın çözümlenmeden bıraktığı veya getirdiği yeni sorunlar oluşturmaktaydı. Almanya’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırması üzerine İngiltere ve Fransa da 3 Eylül 1939’da Almanya’ya savaş açtı. Böylece tarihin tanık olduğu en büyük savaş olan II. Dünya Savaşı başladı. Savaşın başlamasıyla Siyonistler ve İngilizler anlaşmazlığa düştüler. Savaş sırasında Filistin’e Yahudi göçünü hızlandırmayı amaçlayan Siyonistler, Arapları Almanların yanına itmek istemeyen İngiltere’nin muhalefetiyle karşılaştılar.
» Altı Gün Savaşı 1956 II. Arap-İsrail Savaşı’nın ardından dokuz yıl boyunca Mısır’la İsrail arasında ciddi bir problem yaşanmadı. 1964’te FKÖ’nün kurulması ve Suriye’de Nasır’ın görüşlerini benimseyen Baas Partisi’nin iktidara gelmesi, bunalımı yeniden başlattı.
» Beyrut Kuşatması Kara Eylül’den sonra Arafat’ın üs olarak Lübnan’ı seçmesi zaten hassas olan dengeleri kırılma noktasına getirdi. 13 Nisan 1975’te Hıristiyan Falanjistlerin Filistinlilerin bulunduğu bir otobüsü taraması üzerine Lübnan iç savaşı patlak verdi. Merkezi hükümetin zayıflaması Filistinli örgütlerin Lübnan’daki etkisinin artmasına neden oldu.
» Birinci Arap İsrail Savaşı Filistin’de İngiliz manda rejiminin sona ermesinin hemen ardından 14 Mayıs 1948’de, Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Milli Konseyi, yayınladığı bir bildiri ile İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etti. Bunun hemen ardından ABD ve ertesi gün de Sovyetler Birliği İsrail’i tanıdığını açıkladı. Bu gelişmelerin öncesinde ise İngiliz birlikleri bölgeyi terk etmeye başlamışlardı...
» Kara Eylül 1967 savaşı öncesi toplam rakamı 1.300.000’e ulaşan Filistinli mültecilerin yarısı Ürdün’e sığınmıştı. Ürdün ise ekonomik açıdan zayıftı ve bu kadar mülteciyi kontrol edecek bir güçten uzaktı. Ayrıca Ürdün, buradaki Filistinlileri kendi beşinci kolları olarak gören Nasır gibi güçlerden çekiniyordu. 1967 Savaşı’nın ardından Arafat, büyük bir yekuna ulaşan Filistinlilerden de güç alarak İsrail’e karşı düzenleyeceği operasyonlar için üs olarak Ürdün’ü seçti.
» İkinci Arap İsrail Savaşı İlk savaşın Yahudiler nezdinde dünyanın tavrının görülmesi açısından ayrı bir anlamı bulunmaktaydı. İsrail durumdan memnundu ve artık bölgede daha rahat hareket ediyordu. 50’li yılların başından itibaren 187 köyün tamamen tahrip edilmesi, insanların katledilmesi ve göçe zorlanması bunu açıkça ortaya koyuyordu. Bu şekilde 1956’ya gelindi. Nasır’ın, 28 Temmuz 1956’da Süveyş Kanalı’nın uluslararası trafiğe açık olmakla birlikte, Mısır’a ait olduğu için millileştirildiğini açıklaması üzerine, İsrail saldırmak için beklediği fırsatı elde etti.
» İntifada 8 Aralık 1987, Filistin’de İsrail işgaline karşı topluca başkaldırma niteliği taşıyan intifada hareketinin başlangıç tarihidir. Filistinliler aleyhine sonuçlar doğuran barış görüşmeleri ve Sabra-Şatilla Katliamı’nın ardından FKÖ’nün Lübnan’dan çıkarılması, Filistin halkının tepkisinin büyümesine neden oldu. İntifada olarak adlandırılan ayaklanmanın ilk adımı 7 Aralık 1987’de atıldı. Gazze bölgesinde bir Yahudi kamyoneti, Filistinli işçileri taşıyan bir araca çarparak dört Filistinlinin ölümüne ve dokuzunun da yaralanmasına neden oldu.
» Yom Kippur Savaşı 1967 Savaşı’nda büyük bir yenilgi yaşayan Mısır, Suriye ve Ürdün, 1973 yılında Sina Yarımadası’nda ve Golan Tepeleri’nde bulunan İsrail kuvvetlerine saldırdı. 6 Ekim 1973 günü başlayan bu savaş altı gün süren 1967 Savaşının yarattığı tepkinin bir sonucuydu. İsrail Altı Gün Savaşı’ndan, işgalindeki toprakları yaklaşık üç kat genişleterek çıkmıştı. Golan Tepeleri, Kudüs'ün tümü, Batı Şeria, Sina Yarımadası ve Gazze İsrail'in eline geçmişti.
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce