Filistin'de ilk yerleşmeler, Theodor Herzl'in 1897'de ilk Siyonist Kongre'yi toplamasından sonra başlamıştır. 2 Kasım 1917'de İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour'un yayınladığı Balfour Deklerasyonu, 1917 ile Yahudilere Filistin'de toprak verme sözü verilmiştir. Bunun üzerine Yahudi yerleşimcilerin sayısı hızla artmıştır. 1948'e gelindiğinde ise Birleşmiş Milletler yaşanan sorunları çözmek için Filistin topraklarını bölerek, İsrail devletinin kurulması yoluna gitmiştir. Hemen akabinde çıkan Arap-İsrail savaşı neticesinde ise İsrail galip gelmiş, sahip olduğu toprakları daha da genişletmiştir.
Siyasi Siyonizm, milliyetçilik akımlarının hızla yayıldığı 19. yüzyıl Avrupası'nda, Theodore Herzl'in önderliğinde ortaya çıktı. Hareketin önderliğini yapan Yahudilerin çoğu dindar değildi; Yahudi toplumunu din eksenine göre değil, millet eksenine göre yaratmayı hedefliyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışının ardından Siyonist hareket, ana hedefi olan Yahudileri Filistin'e yerleştirme projesini hızla hayata geçirdi. II. Dünya Savaşı sırasında Nasyonel Sosyalistlerin soykırımına maruz kalan Yahudilerin de Siyonistler tarafından büyük kafileler halinde Filistin'e götürülmesi ile birlikte, Yahudi vatanının yaratılışı tamamlanmış oldu.
Siyonist ideoloji Yahudileri bir vatanda toplamayı ve bağımsız bir Yahudi devleti kurmayı hedeflerken, dini değerlerden ziyade ulusal değerleri ön plana çıkarmaktaydı. Siyonistlere göre, Yahudiler yalnızca ayrı bir dini topluluk değil, ayrı bir ulus, ayrı bir ırktı ve bu ırka mensup tüm insanların tek bir çatı altında toplanması gerekiyordu. Bu çatının neresi olacağı sorusuna da Siyonistler dini değil, din dışı bir cevap aramışlar ve önce Uganda'yı düşünmüşlerdir. Tarihe "Uganda Planı" olarak geçen proje işlememiş ve Siyonist hareket hedef olarak Filistin'de karar kılmıştır. Ancak Filistin'e önem vermelerinin nedeni, bu bölgenin dini anlamı değil, "Yahudi ulusunun tarihsel vatanı" oluşuydu.
Siyonizm zamanla sömürgeci ve işgalci bir projeye dönüşmüş olduğu yolundaki düşüncelerden dolayı eleştiriye tabi tutulmuş, asırlardan beridir söz konusu topraklarda yaşamakta olan insanların zorla ve baskıyla evlerinden, topraklarından çıkarılmaları tepkiye neden olmuştur.